Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/619 E. 2021/664 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/619 Esas
KARAR NO : 2021/664 Karar

DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi (İtirazın İptali)
TALEP TARİHİ : 10/08/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan yargılamanın yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Yargılamanın yenilenmesini talep eden davalılar … ve … vekili dilekçesinde özetle; mahkememizin 2015/122 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 05/06/2017 tarih ve 2017/527 Karar sayılı kararın 08/04/2021 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmiş olan davaya konu talebin tazmin edilemeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesi olduğunu, davalıların depo edilmesi talep edilen teminat mektuplarına konu borçtan kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını ancak “Bahsi geçen teminat mektubunda müvekkillere ait imzanın bulunmaması, teminat mektubunun finanse ettiği riskin gerçekleşmemiş olması, depo edilen borcun asli borç değil müvekkilden olmadığı gibi sebepler göz önünde bulundurulduğunda söz konusu teminat mektubunun incelenmesi yargılamanın seyrini değiştirecek niteliktedir. Bahsi geçen gümrükten teminat mektubu talep edilmiş ise de gümrük müdürlüğünün vermiş olduğu cevapta ancak mahkeme izni ile söz konusu mektubun verilebileceği belirtilmiştir.” şeklindeki gerekçe ve anılan Yargıtay’ın anılan içtihatları nazara alınmak suretiyle davaya dayanak teminat mektubunun 10 yıllık zamanaşımına tabi olması karşısında zamanaşımının başlangıcının teminat mektubunun düzenlenmesi tarihi esas alınmak suretiyle hesaplanması gerektiğinden 6100 sayılı HMK m.375/1-ç kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6100 HMK m.375/1-ç kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebi niteliğindedir.
Davalılar … ve … vekili mahkememizin 2015/122 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 05/06/2017 tarih ve 2017/527 Karar sayılı kararın 08/04/2021 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmiş olan davaya konu talebin tazmin edilemeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesi olduğunu, davalıların depo edilmesi talep edilen teminat mektuplarına konu borçtan kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını ancak “Bahsi geçen teminat mektubunda müvekkillere ait imzanın bulunmaması, teminat mektubunun finanse ettiği riskin gerçekleşmemiş olması, depo edilen borcun asli borç değil müvekkilden olmadığı gibi sebepler göz önünde bulundurulduğunda söz konusu teminat mektubunun incelenmesi yargılamanın seyrini değiştirecek niteliktedir. Bahsi geçen gümrükten teminat mektubu talep edilmiş ise de gümrük müdürlüğünün vermiş olduğu cevapta ancak mahkeme izni ile söz konusu mektubun verilebileceği belirtilmiştir.” şeklindeki gerekçe ve anılan Yargıtay’ın anılan içtihatları nazara alınmak suretiyle davaya dayanak teminat mektubunun 10 yıllık zamanaşımına tabi olması karşısında zamanaşımının başlangıcının teminat mektubunun düzenlenmesi tarihi esas alınmak suretiyle hesaplanması gerektiğinden 6100 sayılı HMK m.375/1-ç kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkememizin 08/04/2021 tarihinde kesinleşen, 05/06/2017 tarih 2015/122 Esas ve 2017/527 Karar sayılı kararının incelenmesinde; “Esas ve birleşen davaya dayanak icra dosyası, genel kredi sözleşmesi, kat ihtarı, teminat mektuplarının bir sureti, … 2.ATM.nin … E. sayılı dosyasından verilen karar ve bu dosyaya esas teşkil eden … 4.İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasındaki takip talebi ve dayanılan diğer deliller celbedilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ve banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor ve ek raporlar alınmış tüm deliller toplanmıştır.
Esas davada yapılan yargılama sonucu mahkememizin 2012/324 E. – 2013/271 K. sayılı 10/12/2013 tarihli kararıyla; davanın kısmen kabul edildiği ve nakdi alacak yönünden 13.126,52 TL asıl, işlemiş faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 44.483,94 TL alacak üzerinden itirazın iptaline, gayrinakdi alacak bakımından da mer’i teminat mektup bedeli 10.820,00 TL’nin deposunu teminen takibin devamına karar verildiği, ve bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09/09/2014 tarihli kararıyla “………hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları ayrıntılı inceleme içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Taraf vekilleri bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını bildirmiş ve ek rapor alınmışsa da, alınan ek rapor itirazları karşılamaktan uzaktır.
Bu durumda mahkemece, aralarında bir de gümrük mevzuatından anlayan bilirkişi olmak üzere 3 kişilik bilirkişi heyetinden iddia ve savunma çerçevesinde tarafların önceki rapora yönelik itirazlarını da kapsayacak şekilde, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hepbirlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir……..” gerekçesiyle karar bozularak gönderilmiş, mahkememizce bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Esas davada yargılama yapılırken bu kez davacı tarafından yine esas davaya dayanak icra dosyasında borçlu … hakkında … 2. ATM.nin … E. sayılı dosyasında itirazın iptali davası açılmış ve anılan mahkemece icra takip dosyasının ve dayanak genel kredi sözleşmesinin aynı olması sebebiyle dosya mahkememizin iş bu dosyasıyla birleştirilmiştir.
Uyulan Yargıtay bozma kararı doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılmış ve 14/08/2015 tarihli raporda; bankanın esas davada davalı olan kefillerden icra takip tarihi itibarıyla 12.830,88 TL asıl, 28.755,17 TL işlemiş faiz, 1.466,16 TL % 5 BSMV ve 414,49 TL masraf olmak üzere toplam 43.466,70 TL alacaklı olduğu ve gayrinakdi alacağa dayanak mektubun bankaya iade edilmemiş olması nedeniyle nakdi alacak olarak istenen komisyon alacağının yerinde bulunduğu, mektubun niteliği dikkate alındığında gecikme zammının da deposu isteminde bulunulabileceği, 10.820,00 TL mektup tutarı, gecikme zammının da 90.367,62 TL olup deposu istenebilecek toplam miktarın 101.187,62 TL olduğu açıklanmıştır.
Rapora itirazların karşılanması ve birleşen dosya bakımından da değerlendirme ve hesap yapılmasının gerekmesi nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış ve 10/06/2016 tarihli 1.ek raporda; esas davada davalıların temerrüt tarihinin 28/06/2010 olmasına rağmen hesaplamada sehven temerrüt tarihinin 30/06/2010 olarak alındığı, bu hatanın düzeltilerek yeniden hesap yapılması neticesinde esas davada davacının icra takip tarihi itibarıyla asıl alacağının 12.830,88 TL, işlemiş faizin 28.826,70 TL, faizin % 5 i oranındaki gider vergisinin de 1.469,74 TL olup, 414,49 TL masraf ile birlikte toplam 43.541,81 TL nakdi alacağının bulunduğu, birleşen dosyada, davalı …’den de istenebilecek asıl alacak aynı olmakla birlikte temerrüt faizinin 28.862,47 TL, faizin gider vergisinin 1.471,52 TL ve 414,49 TL masrafla birlikte toplam 43.579,36 TL nakdi alacağın bu davalıdan istenebileceği, gayrinakdi alacağın da, 10.820,00 TL mektup tutarı ve 90.367,62 TL gecikme faiziyle birlikte toplam 101.187,62 tL olduğu belirtilmiştir.
Birleşen dava yönünden aynı bilirkişi heyetinden 2.kez ek rapor alınmış ve 24/03/2017 tarihli 2.raporda da; davalı …’ün takiple temerrüde düştüğü, buna göre icra takip tarihine kadar işlemi akdi faizin 15.443,19 TL, faizin % 5 ‘i oranındaki gider vergisinin 800,56 TL olup 414,49 TL masraf ile birlikte bu davalının toplam 29.489,12 TL nakdi alacaktan sorumluluğunun bulunduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerce düzenlenen ve birbirini tamamlayıcı nitelikte bulunan gerekçeli ve denetime olanaklı kök ve iki ayrı ek rapora itibar edilmiştir.
Esas ve birleşen davaya dayanak … 18.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının , davalılar ile birlikte dava dışı asıl borçlu ve diğer kefillerden genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacağının tahsili ve gayrinakdi alacağının deposunu teminen ilamsız icra takibi yaptığı ve 15.754,17 TL asıl, işlemiş faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 52.371,07 TL nakdi alacağın tahsili, 10.820,00 TL’lik gümrük teminat mektubunun gecikme zammı ve faiziyle birlikte 106.884,47 TL olan güncel tutarının deposunun istendiği, esas ve birleşen davada davalı olan borçluların süresinde itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve takibin devamının sağlanması amacıyla İİK 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde esas ve birleşen davaların açıldığı anlaşılmaktadır.
Esas dava, dava dışı …Ltd. Şti ile davacı bünyesinde devren birleştirilen … A.Ş arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine göre verilen teminat mektubunun işlemiş komisyon alacağının tahsili ve mer’i olan teminat mektubunun güncel değerinin deposunu teminen müteselsil kefil olan davalılara karşı yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Birleşen dava da, aynı genel kredi sözleşmesi ve aynı borca ve aynı icra dosyasına dayalı olarak müteselsil kefil olan …’ün itirazının iptali talebine yöneliktir.
Davalılar, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı savunmuşlardır.
İİK. gereğince, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal 7 günlük süre içinde takibe itiraz edilebileceği ve itiraz dilekçesinin alacaklıya veya vekiline tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içinde itirazın iptali davasının açılması gerektiği, nitekim İİK 67.maddesinin bu yönde olduğu, icra dosyasında itiraz dilekçesinin alacaklıya veya vekiline tebliğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından davanın süresinde açıldığı kabul edilmiş, aksi yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalılar zamanaşımı def’inde bulunmuşlardır.
Dava konusu alacağın ve … tarafından elkonulan daha sonra fon kurulu kararıyla davacı banka bünyesinde birleştirilen … A.Ş ile aktedilen genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacının fon bankası olduğu, dolayısıyla 5411 sayılı yasanın 141.maddesindeki 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, zamanaşımı süresinin alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağı, kat ihtarının 1999 tarihli olup icra takibinin 2012 yılında yapıldığı dikkate alındığında henüz 20 yıllık sürenin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı def’i yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir.
Davaya konu alacağın daha önceden … 2.ATM.nin … E. sayılı dosyasında, yargılama konusu yapılarak neticelendirildiği, henüz bu kararın kesinleşmediği belirtilerek derdestlik itirazı ileri sürülmüştür.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK uyarınca derdestlik ilk itiraz olmaktan çıkarılmış ve dava şartı haline getirilmiştir. Dava şartlarının da mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir.
… 2.ATM.nin… E. sayılı dosyası incelendiğinde, davaya konusunun 93.200,00 USD tutarındaki kredinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece bu döviz kredisinden kaynaklanan alacağın hüküm altına alındığı, huzurdaki bu dava konusunun ise asıl borçlu şirket lehine düzenlenen teminat mektubunun işlemiş komisyonundan kaynaklanan alacağın tahsili ve mektup bedelinin güncel değerinin deposu istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından derdestlik halinin mevcut bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı banka bünyesinde devren birleştirilen … A.Ş ile …Ltd. Şti. arasında 23/10/1997 tarihli 10.000,00-TL bedelli, 26/10/1998 tarihli 93.200,00-USD, 18/12/1997 tarihli 3.000,00-TL ve 30/04/1998 tarihli 112.000,00-TL bedelli 4 ayrı genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, 93.200,00-USD bedelli sözleşmenin karşılığının 36.134,00-TL’ye tekabül ettiği, buna göre 4 sözleşmenin tutarının 161.134,00-TL olup, bu sözleşmelere aynı limitle, esas ve birleşen davada davalı olan …, … ve …’ün müteselsil kefil olduğu, sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin ödenmemesi nedeniyle banka tarafından hesabın katedildiği ve … 13. Noterliğinin … tarihli ihtarının gönderildiği, daha sonra davacı tarafından … 17.noterliğinden … tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, anılan ihtarın davalılar Murat ve Nursel Saryıldız’a 25/06/2010 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 2 günlük ödeme süresinin sonunda bu davalıların 28/06/2010 tarihinde temerrüde düştüğü, diğer davalı …’e tebliğ edilemediği ve bu nedenle temerrüdün icra takibiyle oluştuğu anlaşılmıştır.
Banka tarafından asıl borçlu şirket lehine 17/06/1998 tarihli 10.820,00 TL bedelli gümrük teminat mektubu düzenlenmiş ve muhatabı Alsancak Gümrük Müdürlüğü olan bu mektuptan kaynaklanan komisyon alacağının nakdi alacak olarak tahsili ile mektubun gecikme zammı ile birlikte güncel değerinin deposunun istendiği anlaşılmıştır.
İcra takibinde nakdi alacak olarak istenen miktarın 10.820,00 TL bedelli gümrük teminat mektubunun işlemiş komisyonu olduğu görülmekle ve bu çerçevede yapılan değerlendirmede;
Bankanın, teammüllere ve rayiçlere uygun olarak her üç aylık dönemde %1 oranında komisyon alması gerekirken 30 TL gibi yüksek bir komisyon istediği anlaşılmaktadır. Bu kadar yüksek oranda komisyon istenebilmesi için müşterinin veya komisyon ödeyecek kimsenin bunu bilmesi ve icazet vermesi gerekmektedir. Bu nedenle asgari 30 TL’lik komisyon talep edilebilmesi için bu durumu belirtir bir yazının davalıya tebliği veya herhangi bir şekilde bildiriminin yapılmasının zorunlu olduğu ancak davacı bankanın bu orandaki komisyon uygulamasıyla ilgili davalı tarafa bir bildirim yaptığına ilişkin bir belgenin ya da başka herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşıldığından 30 TL’lik komisyon uygulamasının haksız ve yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kaldı ki, davacı banka tarafından 21.03.2006 tarihli yazıyla meri teminat riski bulunan firmalara uygulanacak komisyon oranının 01.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %2, devrevi minimum 30 TL olduğunun açıklandığı ve davacı tarafından da 30 TL üzerinden hesaplama yapılarak talepte bulunulduğu ancak bu miktardaki komisyon oranının uygulanması halinde komisyon bedellerinin fahiş miktarlara ulaştığı, bedeli dahi 30 TL olmayan bir teminat mektubu için 30 TL’lik komisyon istenmesinin haklı ve yerinde olmadığı, karşı tarafın rızası olmadan bu oranda komisyonun istenmesinin mümkün bulunmadığı, komisyon oranlarına ilişkin 21.03.2006 tarihli yazının davalılara tebliğine ilişkin bir belge sunulmadığı gibi ülke koşulları dikkate alındığında ciddi bir ekonomik kriz olmadığı halde bankanın tek taraflı olarak komisyon oranını fahiş miktarda arttırma yetkisinin olduğunun kabul edilemeyeceği aksi halde sözleşmedeki yetkinin kötüye kullanılması durumunun gerçekleşip dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacağı, bankacılık teamüllerine göre teminat mektuplarına 3’er aylık dönemlerde %1 ve buna göre yıllık %4 oranında komisyon uygulanması gerektiği, ancak bankanın komisyon oranlarına ilişkin yazı içeriğinde 01.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %2 denildiğinden 01.05.2002 tarihine kadar bankacılık teamüllerine uygun yıllık %4, bu tarihten itibaren de bankanın talebiyle ve yazı içeriğinde belirttiği oranla bağlı kalınarak yllık %2 oranında uygulama yapılması gerektiği kabul edilmiş ve bu doğrultuda hesaplama yapılmıştır.
Esas davada, yukarıda belirtilen komisyon oranları ve davalı müteselsil kefillerin 28/06/2010 tarihinde temerrüde düştükleri dikkate alınarak ve uygulanacak akdi faiz % 55 oranında olup, sözleşmenin 4. maddesinde, temerrüt faizine ilişkin düzenlemede, akdi faiz oranına 50 puan ilavesi ile bulunacak faizin temerrüt faizi olarak uygulanacağı şeklindeki düzenlemeye göre yıllık % 55 oranındaki akdi faize 50 puan ilavesi soncu temerrüt faizinin % 105 olarak belirlendiği, bu doğrultusunda dosyada mevcut bulunan kök raporda temerrüt tarihinin sehven 30/06/2010 alınması yönündeki maddi hatanın düzeltilerek hesap yapılmasına ilişkin 1.ek raporda belirtildiği üzere bankanın bu teminat mektubundan kaynaklanan işlemiş komisyon alacağının 2.272,20 TL anapara, bu miktarın BSMV’si olan 113,61 TL, 9.406,68 TL faiz ve faizin BSMV’si 470,33 TL ile birlikte 12.262,83 TL asıl alacağının bulunduğu, davalılar … ve …’ın 28/06/2010 tarihinde temerrüde düştükleri dikkate alınarak sözleşmeye göre belirlenen yıllık % 105 oranındaki temerrüt faizinin uygulanması sonucu icra takip tarihi itibarıyla bankanın 28.577,50 TL temerrüt faizi, 1.428,88 TL faizin % 5 i oranındaki gider vergisi, 568,05 TL ihtar sonrası işlemiş komisyon, bu komisyonun 28.40 TL tutarındaki BSMV’si, 249,20 TL faizi ve faizin 12.46 TL tutarındaki % 5 oranındaki BSMV’si, 414,49 TL masraf ile birlikte takip tarihi itibarıyla bankanın toplam alacağının toplam 43.541,81 TL olduğu tespit edilmiştir. Temerrüt tarihine kadar belirlenen 12.862,83 TL asıl alacak ve ihtarname sonrası işlemiş komisyondan kaynaklanan 568,05 TL ile birlikte takip tarihi itibarıyla bankanın asıl alacağının 12.830,88 TL olduğu sonucuna varılmış ve bu miktara takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yıllık % 44 oranındaki temerrüt faizinin ve faizin % 5′ i oranındaki gider vergisinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Birleşen davada, davalı müteselsil kefil …’e ihtarnamenin tebliğ edilemediği, bu nedenle icra takip tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü kabul edilerek aynı bilirkişi heyetinden 2.kez ek rapor alınmış ve 24/03/2017 tarihli 2.ek raporda belirtildiği üzere; bankanın takip tarihi itibarıyla 12.830,88 TL asıl alacağının bulunduğu, uygulanması gereken akdi faizin % 55 oranında olup temerrüdün oluştuğu icra takip tarihine kadar bu orandaki faizin uygulanması ile işlemiş toplam akdi faizin 15.443,19 TL, faizin gider vergisinin toplam 800,56 TL olup, 414,49 TL masraf ile birlikte bu davalının 12.830,88 TL asıl alacak, işlemiş faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 29.489,12 TL olduğu ve banka alacağının bu miktarından sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
İcra takibine konu gayrinakdi alacak yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Genel kredi sözleşmesi kapsamında bankanın … Gümrük Müdürlüğüne hitaben borçlu şirket yararına 17/06/1998 tarihli 10.820,00 TL bedelli teminat mektubunu verdiği ve bu mektubun halen mer’i olduğu anlaşılmıştır.
Davacı banka, anılan mektubun bedeli, gecikme zammı ve faiziyle birlikte toplam 106.884,47 TL olan değerinin deposunu talep etmiştir.
Teminat mektuplarında mektup metninde yazan miktar ne ise o miktarın deposu istenebilir ancak dava konusu teminat mektuplarının gümrük teminat mektupları olduğu anlaşıldığından farklı durum arzettikleri kabul edilmiştir.
Gümrük idarelerine verilen teminat mektuplarında 4458 sayılı Gümrük Kanunun 207.maddesinin esas alınması gerekmektedir.
Anılan düzenlemeye göre, tahakkuk ettirilip tahsili gereken gümrük vergisi için verilen teminatın kabulü tarihinden itibaren 6183.sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammının tahsil edilebileceği, gecikme zammının da aynı kanunun 51.maddesinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Gecikme zammı 207.maddeye göre, teminat mektubunun kabulü tarihinden itibaren talep edilebilir, ancak gecikme faizi, mektubun tazmininde bankanın gecikmesi halinde tazmin talebi ile fiili ödeme tarihi arasındaki süre için hesaplanabilecektir, ancak fiili ödeme tarihine kadar gecikme faizi hesaplandığından ayrıca gecikme faizine mektupta yer verilmemesi gerektiği, teminat mektubunda ayrıca gecikme faizine yer verilse dahi esasında bankanın bu tür faizi ödeme yükümlülüğünün olmadığı, öte yandan bankanın gümrüğe hitaben verdiği teminat mektubunda sadece talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere ait kanuni faizin ödeneceği taahhüdünün yer alması halinde ve gümrük idaresinin, bu mektupların Gümrük Kanunun 207. maddesine dayanılarak alındığı, mektupta yer almasa bile mektubu veren bankadan, mektubun idarece kabulü tarihinden itibaren 6183 sayılı kanun hükümlerine göre gecikme zammı talep edebileceklerinin ileri sürülemeyeceği, bankanın verdiği teminat mektubundan doğan yükümlülüğünün mektup metni ve içeriğiyle sınırlı olduğu, gümrük idarelerinin Gümrük Kanunun 207.maddesine uygun metinde teminat mektubu talebinde bulunmaları gerektiği kabul edilmelidir.
Dava konusu olan 17/06/1998 tarihli 10.820,00 TL’lik teminat mektubu metninde,”…. Gümrük Müdürlüğünden işlem gören T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 08/09/1997 tarihli…sayılı Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında bulunan eşyaların ithalinde, tahakkuk ettirilen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 49.maddesinde 3986 sayılı kanunun 14.maddesi ile eklenen 2.fıkra gereğince, fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenen 10.820,00 TL katma değer vergisine bankamızın borçlu ile birlikte müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla zamin olduğunu, yatırım teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde ertelenen vergiyi tahakkuk ettiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 48.maddesine göre, tespit olunan ilgili yıllar için geçerli tecil faizleri % 50 zamlı uygulanmak suretiyle gümrük idaresince vuku bulacak ilk yazlı talep üzerine yeni bir ihtarname keşidesine, hüküm istihsaline ve borçlunun rızasını almaya lüzum kalmaksızın gümrük idaresinin alacağını derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini…………. mektubun kati ve süresiz olduğu ifade edilmiştir.
Mektubun metni ile bağlı kalındığında diğer teminat mektuplarında farklı olarak mektup metninde yazan bedel dışında gecikme zammının istenebileceği, gecikme faizinin istenmesinin mümkün bulunmadığı nitekim bu faizin, bankanın gecikmesi halinde tazmin talebi ile fiili ödeme tarihi arasındaki süre için hesaplanacağı, somut olayda mektubun tazmini talebinin söz konusu olmadığı, dolayısıyla gecikme halinin de mevcut bulunmadığı nitekim mektubun halen mer’i olduğu anlaşılmakla, istenen mektup bedeli ve gecikme zammından oluşan miktar üzerinden deposu gereken gayrinakdi alacağın tespitinin zorunlu olduğu kabul edilmiştir.
Dosyada mevcut bulunan 14/08/2015 tarihli kök raporda, 10.820,00 TL mektup bedeli ve 90.367,62 TL gecikme zammı bedelinin hesaplanıp toplam miktarın 101.187,62 TL olduğunun açıklandığı, buna göre davacının deposunu isteyebileceği miktarın da 101.187,62 TL olduğu kabul edilmiştir.
Davalılar teminat mektubu riskinin bulunmadığı, bu sebeple depo talebinin yerinde olmadığını savunmuşlar ve Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü ve İzmir Gümrük Müdürlüğünün cevabi yazılarına dayanmışlardır.
… Gümrük Müdürlüğünün dosyada mevcut bulunan 21/04/2014 tarihli cevabi yazısında, … Şti tarafından … Gümrük Müdürlüğüne verilen 17/06/1998 tarihli …Şubesince düzenlenen 08/09/1997 tarih ve 52165 sayılı yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında …bank … Şubesince, … Giriş Gümrük Müdürlüğüne hitaben verilen mektubun kayıtlarında mevcut bulunduğu ve 4458 sayılı Gümrük Kanunun 206/2.maddesinde, ” Teminat alınmasını gerektiren gümrük yükümlülüğü sona erdiğinde teminat çözülür.” hükmü ile katma değer vergisi genel tebliğinin E/3.maddesine göre, vergi dairesinin ithalatın gerçekleştiği tarihten itibaren ödenen vergiler tutarının, ithalde ertelenen vergi tutarına ulaştığını gördükten sonra durumu ilgili gümrük idaresine doğrudan bildirecek ve teminatın çözülmesini isteyecektir, şeklinde düzenlemenin olup gümrük idaresince ithalde ertelenen verginin terkin edilip mükellefin teminatının çözüleceği belirtildiğinden teşvik belgesine bağlanan yatırım mallarının ithalinde ertelenen KDV tutarına ilişkin olarak gümrük idarelerince alınan teminatların çözümünde asli şartın, ithalatın gerçekleştirildiği tarihten sonra ödenen vergiler toplamın tecil edilen vergiler tutarına ulaşması olup, bu konuda karar verme yetkisine sahip mercinin ithalatçıların bağlı bulundukları vergi daireleri olduğu ve bahse konu teminat mektubunun iadesi için vergi dairesi müdürlüğünden KDV borcunun olmadığına dair alınacak belgenin gümrük müdürlüğüne ibrazıyla mektubun iadesinin sağlanacağının bildirildiği , mahkememizce 17/09/2015 tarihinde gümrük müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta da, daha önce davalılara verilen ve yukarıda özetlenen cevabi yazı içeriği tekrar edilmiş ve vergi dairesinden KDV borcu olunmadığına ilişkin alınacak belgenin gümrük müdürlüğüne sunulması halinde mektubun iadesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir.
… vergi dairesi tarafından düzenlenen 20/05/2014 tarihli yazıda da, teminat mektubunu kullanan asıl borçlu şirketin 31/12/2014 tarihi itibarıyla resen terk mükellefi olduğu ve 16/05/2014 tarihi itibarıyla 1.198,47 TL vergi borcu olup, bu borcun içinde KDV’nin olmadığının bildirildiği, mahkememizce aynı vergi dairesine yazılan 17/09/2015 tarihli yazı cevabında, yararına teminat mektubu verilen şirketin 1.412,23 TL borcunun bulunduğunun bildirildiği, 24/12/2015 tarihli müzekkeremize verilen cevapta da, şirketin yazı tarihi itibarıyla KDV borcunun olmadığı hususunun açıklandığı anlaşılmıştır.
Anılan yazı cevaplarından lehine teminat mektubu düzenlenen asıl borçlu şirketin KDV borcunun olmadığına ilişkin belgenin ilgili vergi dairesi tarafından muhatap … Gümrük Müdürlüğüne gönderilmesi veya ilgilisi tarafından vergi dairesine ibrazı halinde mektubun iadesinin mümkün bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar … Vergi Dairesince, şirketin KDV’den kaynaklanan borcu olmadığı belirtilmişse de, bu belgenin gümrük müdürlüğüne ibraz edilmediği, dolayısıyla mektubun halen mer’i olduğu ve gümrük müdürlüğü nezdinde bulunduğu görülmektedir. Teminat mektubunu düzenleyen bankanın mektup kendisine iade edilmediği sürece bu mektuptan kaynaklanan komisyon alacağını ve mektup bedelinin deposunu isteyebileceği, vergi dairesi, asıl borçlu şirket ve gümrük idaresi arasındaki ilişkinin banka açısından bağlayıcı olduğunun kabul edilemeyeceği, mektubun halen bankaya iade edilmediği ve gümrük idaresi yeddinde bulunduğu anlaşılmakla, mektuptan kaynaklanan riskin ortadan kalktığı, dolayısıyla işlemiş komisyonun veya mektup bedelinin deposunun istenebilir olmadığı yönündeki davalı savunmasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, bankanın esas ve birleşen davaya dayanak icra dosyasında 12.830,88 TL asıl, 28.826,70 TL işlemiş faiz, 1.469,74 TL faizin % 5 i oranındaki gider vergisi, 414,49 TL masrafla birlikte toplam 43.541,81 TL miktarında teminat mektubundan kaynaklanan komisyon alacağının bulunduğu,10.820,00 TL mer’i teminat mektubu ve 90.367,62 TL gecikme zammı olmak üzere 101.187,62 TL ki toplam 101.187,62 TL tutarında gayrinakdi alacağının olduğu, komisyon alacağının tahsili, gayrinakdi alacağının deposunun banka tarafından istenebilir olduğu, davalılar … ve …’ın bu miktarın tamamından sorumlu bulunduğu, nitekim tespit edilen alacağın kefalet limitlerinin altında kaldığının da belirlendiği, kefilin, kefalet limiti dahilinde bulunan borçtan ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu ilkesinin dikkate alındığı, dayanak genel kredi sözlemesinde gayrinakdi alacağın kefillerden de deposunun istenebileceğine ilişkin düzenlemenin bulunduğu anlaşılmakla, esas davada, bu davalıların icra dosyasındaki itirazlarının belirlenen alacak üzerinden iptaline, takibin devamına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yıllık % 44 oranındaki temerrüt faizinin ve faizin % 5′ i oranındaki gider vergisinin uygulanmasına ve itirazın haksız, komisyondan kaynaklanan nakdi alacağın da likit olması nedeniyle hüküm altına alınan nakdi alacağın % 20′ si oranıdaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Birleşen davada kefil olan …’ün takipten önce temerrüde düşmediği, temerrüdün takiple oluştuğu anlaşıldığından, icra takip tarihine kadar işlemiş akdi faizden sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, buna göre 12.830,88 TL asıl alacak, 15.443,19 TL işlemiş faiz, 800,56 TL gider vergisi, 414,19 TL masraf olmak üzere toplam 29.489,12 TL’den sorumluluğunun bulunduğu, aynı zamanda gayrinakdi alacaktan da sorumlu olduğu soncuna varılmış esas ve birleşen davanın kısmen kabulü gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile ESAS DAVANIN KISMEN KABULÜ ile kendi aralarında ve birleşen davadaki davalı ile aralarında tahsilde tekerrür olmamak üzere; nakdi alacak yönünden; davalıların … 18. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyasındaki itirazlarının 12.830,88 TL asıl, 28.826,70 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.469,74 TL faizin % 5 i oranındaki gider vergisi, 414,49 TL masraf ki toplam 43.541,81 TL için iptaline, Asıl alacak 12.830,88 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık % 44 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 i oranındaki gider vergisinin uygulanmasına, gayrinakdi alacak yönünden ise 10.820,00 TL teminat mektubu bedeli ve 90.367,22 TL gecikme faizi ki toplam 101.187,62 TL gayri nakdi alacağın davacı bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta davalılarca depo edilmesi teminen takibin devamına, nakdi alacağın %20’si oranında hesaplanan 8.708,36 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, BİRLEŞEN İSTANBUL 2.ATM.NİN 2014/1321 E.SAYILI DAVADA, davanın kısmen kabulüne, nakdi alacak yönünden; davalının … 18. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyasındaki itirazının 12.830,88 TL asıl, 15.443,19 TL faiz, 800.56 TL % 5 BSMV, 414.19 TL masraf ki toplam 29.489,12 TL için İPTALİNE, Asıl alacak 12.830,88 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %44 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 i oranındaki gider vergisinin uygulanmasına, kabul edilen kısmın %20’si oranında hesaplanan 5.892,82 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, GAYRİNAKDİ ALACAK YÖNÜNDEN; 10.820,00 TL teminat mektubu bedeli ve 90.367,22 TL gecikme faizi ki toplam 101.187,62 TL gayri nakdi alacağın davacı bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafından depo edilmesine teminen takibin devamına, fazla istemine reddine, karar verilmiş ve davalılar bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurmuşlar ise de verilen karar Yargıtay 19. HD’nin 16/02/2019 tarih 2019/3380 Esas ve 2019/5454 Karar sayılı kararı ile onanmış, davalıların karar düzeltme istemlerinin de reddine karar verilmiş olması neticesinde karar 08/04/20221 tarihinde kesinleşmiştir.
6100 HMK m.375/1-ç’nin “Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması ” şeklindeki hükmü ile dava devam ederken aleyhine karar verilenin bir şekilde elinde olmayan nedenlerle elde edememiş olduğu belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilmiştir.
Davacı talebinde her ne kadar 6100 sayılı HMK m.375/1-ç kapsamında yeni bir belgenin ele geçirilmesini düzenleyen hükme dayanmış ise de diğer açıklamaları ile de mahkememizin kesinleşen hükmünün örnek gösterilen Yargıtay uygulamalarına zamanaşımının tespiti bakımından aykırılık teşkil ettiği nedenine dayandığı görülmektedir. Bu nedenle davacının talebi 6100 sayılı HMK m.375/1-ç kapsamında yargılamanın yenilenmesini gerektirir nitelikte olmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin 2015/122 E. sayılı dosyasındaki yargılamanın yenilenmesi talebinin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının yargılamanın yenilenmesini talep eden davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/10/2021

Katip …

Hakim …