Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/588 E. 2021/822 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/588 Esas
KARAR NO : 2021/822 Karar

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan esas (Alacak) ve birleşen (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan …’ın müdürlüğünü yaptığı davalı bankanın … Şubesinde hesap açtırdığını, müdürün 2003 Temmiz ayında ortadan kaybolması üzerine müvekkilce yapılan incelemede 70.000.000.000 TL bir meblağın eksildiğini ve geriye 45.000.000.000 TL kaldığını, müvekkilinin bankaya başvurması üzerine davalı bankanın müvvekkilinin imzasıyla çekildiğinden bahisle talebi reddettiğini, oysaki bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin istemleri saklı kalmak koşuluyla 6.000.000.000 TL’nin 09.12.2003 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsili talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; daha önce … şubesinde olan hesabını akrabası olan diğer davalı …’ın müdür atandığı … naklettiğini, … 32.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile belirttiğini, kendilerinin ödeme vaadinde bulunmadığını, davacının … Şubesindeki …. numaralı vadesiz hesabında 2.535.709.-TL dışında para olmadığını, yapılan incelemeler sonucunda para çekimine ilişkin imzaların davacıya ait olduğunu saptadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Elbeyi Alemdağ davaya cevap vermemiş duruşmalara da gelmemiştir.
BİRLEŞEN DAVA/
Mahkememiz dosyası ile birleşen … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tasarruflarını daha iyi değerlendirmek ve kazanç sağlamakamak amacıyla 2001 yılından itibaren birikimlerini davalı bankanın Bayrampaşa şubesine taşıdığını, müvekkilinin birikimlerini hazine bonosuna yönlendirdiğini, banka müdürü diğer davalı …’ın müvekkili ile bizzat ilgilendiğini, imzalaması gereken belgeleri bizzat müvekkiline imzalattırdığını, davalı …’ın usulsüz işlemlerle banka müşterilerine ait paraları zimmetine geçirdiği haberinin duyulması üzerine davalı bankaya müracaat ettiğinde banka müdürünün usulsüz işlemlerle parasının önemli bir kısmını zimmetine geçirdiğini öğrendiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davacıya ait hazine bonolarının talimatı dışında vadesinden önce bozdurulması nedeniyle uğranılan zararların şimdilik toplam 66.000,00.-TL zararın 22.03.2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı …Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının huzurdaki davasına konu işlem ve alacak iddiası halen … 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasından devam ettiğini, iş bu davanın derdestlik sebebiyle reddine, taleplerinin zamanaşımı definin ve müvekkilinden talep edebileceği bir alacağı da bulunmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Esas dava ve birleşen dava, davalı bankanın mevduat tevdi sözleşmesine aykırı davranışları nedeniyle oluşan alacağın davalı banka ve davalı banka çalışanından tahsili davasıdır.
Mahkememizin 21/06/2017 tarih 2014/764 Esas ve 2017/590 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her ne kadar davalı taraf özetle davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de; Asıl Davaya konu olayın; Davacının davalı bankanın Esenyurt Şubesinde sonrasında ise Bayrampaşa Şubesinde hesap açtırarak parasının hesaplara yatırdığı, davalı …’ ın banka müdürü olarak her iki bankada görev yaptığı, davalının ortadan kaybolmasından sonra davacının banka şubesine başvurması sonucunda hesaplarından talimatı olmadan para çekildiğini davalı banka Müdürünün zimmetine para geçirdiği iddiasına dayandığı; Birleşen davanın ise , davacının aynı banka şubesinde hesabında bulunan Hazine bonolarının, davalı banka müdürü tarafından vadesinden önce bozdurularak zimmetine geçirildiği iddiasına dayandığı görülmüştür. Herne kadar davalı banka dava dışı çalışanı …’ ın akrabası olduğu, davacının bankaya dahi gelmeden güvene dayalı olarak bizzat bu kişi vasıtası ile işlem yaptığını, bankaya değil davalı …’ a güvendiğini, davalı bankanın hiçbir kusuru olmadığını, davacının zararının davalı …’ ın zimmetine para geçirmesinden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; Dosya kapsamında ki deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiği üzere; Usulsüz işlemelere ilişkin dekontları davacının imzaladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamakta ise de davalılardan banka müdürünün söz konusu belgeleri hileli bir biçimde kullanarak zimmetine para geçirmiş olduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Davalıların sorumlu olup olmadığı davacı ile aralarındaki hukuki ilişkiye göre tespit edilebilir. Somut olayda taraflar arasında davacının davalı bankada yatırımlarını muhafazası maksatlı mevduat sözleşmesi mevcut olduğu görülmektedir. Mevduat sözleşmesi dolayısı ile banka mevduat sahibine karşı parasım muhafaza ve talebi halinde süresinde kendisine ödeme yükümlülüğü altına girer. Bu yükümlülüğe aykırılık halinde kural olarak banka sorumlu olur. Davacı, davalı Bankaya ve onun çalışanı olan diğer davalı Müdüre güvenmiş, dekontlara ve talimatlara imza atmış bu durum davacının zarara uğramasına sebep olmuştur. Davalı banka hakkında yolsuzluk iddiası bulunan bir kişiyi bankasında çalıştırmış, yolsuzluğun oluşmasına sebep olmuştur. Davalı bankanın basiretli bir tacir gibi çalışması, şubesinde ki faaliyetlerin icrasına ilişkin gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekmektedir. Davalı banka bu haliyle sorumlu olmakla birlikte; Somut olayda dekontlar ve talimatlar kullanılarak hileli İşlemler ile davacı zarara uğratıldığından, kural olarak mevduat sahibinin zararı miktarında bankanın sorumlu olması gerekir. Ancak dosya kapsamında yapılan incelemede davalılardan müdür …’ın davacının tanıdığı ve akrabası olduğu bu bakımdan bankanın bir güven kurumu olmasının yanı sıra davacımn adı geçen davalıya da güven duyduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle zarardan davacının da müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir . Bilirkişiler tarafından belirlenen kusur oranları mahkememizce hak ve adalete uygun görülmüştür. Sunulu nedenler dikkate alındığında; Bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere Davacının Asıl Davasına konu usulsüz işlemler neticesinde hesabından çekilen toplam para miktarının toplamda 76.386,79.TL.olduğu,davacının Müterafik kusuru dikkat alındığında %30 kusur indirimi yapılması gerektiği, bu haliyle davacının talep edebileceği miktarın toplamda 53.40,75 TL. olduğu, Davacı tarafın bu zararın 6.000.TL.sini talep etmiş olmakla davacının Asıl Davasının tümü ile kabulüne karar verilmiştir. Birleşen davaya konu usulsüz işlemler neticesinde davacının toplam zararının 81.210,49.TL.olduğu,davacının Müterafik kusuru dikkat alındığında %30 kusur indirimi yapılması gerektiği, bu haliyle davacının talep edebileceği miktarın toplamda 56.847,34.TL. olduğu, Davacı tarafın 66.000.TL. talep etmiş olmakla davacının Birleşen davasının Kısmen Kabulüne karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile asıl davanın kabulü ile, 6.000,00 TL’nin 09/12/2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken tahsiline, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile, 56.847,34.TL.nin 23/03/2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Bankası A.Ş.’ den tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine esas ve birleşen dava davacısı ile davalı bankanın temyiz kanun yoluna başvurulması neticesinde Yargıtay 11. HD’nin 20/06/2019 tarih 2017/5243 Esas ve 2019/4659 Karar sayılı kararı ile; “1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, asıl ve birleşen davada davalı banka vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Asıl ve birleşen dava, banka müdürünün usulsüz işlemleri nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, asıl davada dava dilekçesiyle 6.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsili, birleşen dava dilekçesiyle ise 66.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş, asıl davada da birleşen davada da davalıların uğranılan zararın tamamından sorumlu oldukları ileri sürülmüştür. Mahkemece asıl ve birleşen davada davacının da %30 oranında müterafik kusurlu olduğu kabul edildiğine göre asıl ve birleşen davada davacının asıl ve birleşen davada talep ettiği meblağların %30’u oranında indirim yapılması gerekirken talep aşımı yapmak suretiyle bilirkişi raporuyla belirlenen meblağlar üzerinden %30 oranında indirim yapılarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın asıl ve birleşen davada davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma akabinde mahkememizin 2021/588 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada 24/11/2021 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile Yargıtay 11. HD’nin 20/06/2019 tarih 2017/5243 Esas ve 2019/4659 Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiş olması ve bozma ilamında işaret edilen hususun başkaca bir işlem yapılmaksızın daha önce hüküm altına alınmış olan miktardan esas ve birleşen dava itibariyle %30 indirim yapılmak suretiyle esas davanın kısmen kabulü ile, 4.200,00 TL’nin 09/12/2003 tarihinden avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, reddedilen kısım bakımından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 46.200,00 TL’nin 23/03/2003 tarihinden avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, reddedilen kısım bakımından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-ESAS DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
4.200,00 TL’nin 09/12/2003 tarihinden avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE,
Reddedilen kısım bakımından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
2-BİRLEŞEN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
46.200,00 TL’nin 23/03/2003 tarihinden avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE,
Reddedilen kısım bakımından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
ESAS DAVA YÖNÜNDEN:
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 286,90 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 81,00 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 205,90 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.844,90 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.291,43 TL yargılama gideri ile 81,00 TL peşin harç toplamı 1.372,43 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı … Bankası A.Ş. tarafından yapılan 212,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 63,81 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalı … Bankası A.Ş.’ye verilmesine, bakiye kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.155,92 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 980,10 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 2.175,82 TL harcın davalı … Bankası A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.806,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı … Bankası A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 980,10 TL peşin harç ve 17,15 TL başvurma harcı toplamı 997,25 TL’nin davalı … Bankası A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/11/2021

Katip

Hakim