Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/406 E. 2023/256 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/406 Esas
KARAR NO : 2023/256

DAVA : Şahsi Sorumluluk- Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/08/2002
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizin 18.05.2017 tarih ve 2014/32 E- 2017/481 K. sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3356 Esas, 2021/1950 Karar sayılı ilamı bozulmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedildi ve yapılan açık yargılama sonunda
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; BDDK kararı gereğince temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi bankalar Kanunu 14/3-4 maddeleri gereğince …’ye devredilen … A.Ş yönetim kurulu üyeleri, banka eski genel müdürü ve denetçileri aldıkları karar ve eylemleri neticesinde bankacılık usul ve esasları ile mevzuata aykırı kredi kullandırımı yaptıklarını, gerekli bilgileri toplamadan ve yeterli teminat almaksızın kredi limitlerini aşmak suretiyle kullandırılan ve geri dönmeyen bu krediler sebebiyle bankanın zarara uğradığını, davalıların TTK. 336. Maddesi ve devamı maddeleri uyarınca sorumlu olduklarını, TTK. 341. Maddesi uyarınca bankanın 15.07.2002 tarihinde …’ye devrinden sonra yapılan genel kurul toplantısında 1997, 1998, 1999 ve 2000 yıllarına ilişkin genel kurullarında alınan ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ve 01.01.2001 tarihinden bankanın fona devredildiği 30.11.2001 tarihine kadar görev yapan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi olan davalıların ibra edilmemelerine karar verildiğini, …ve grup dışı firmalara kullandırılan kredilerden dolayı 874.382.914,51 TL miktarındaki zararın 246.594.720,83 TL’sinden davalı …, 67.014.785,72 TL’sinden davalı …, 871.799.640,85 TL’sinden davalılar …, … ve …’in, 872.273.181,56 TL’sinden davalı …’in, 851.769.281,43 TL’sinden, 846.772.391,50 TL’sinden davalı …, 851.769.281,43 TL’sinden davalı …’un, diğer davalılar ve denetim kurulu üyeleri … ve …’ın zararın tamamından sorumlu olacak şekilde zarar tarihinden itibaren en yüksek banka kredi faiz oranı uygulanmasına ve oluşacak miktarın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş,
TALEBİN DARALTILMASI /
Yargılama sırasında davacı vekilince sunulan 25.11.2013 tarihli dilekçe ile davaya esas teşkil eden banka zararının bir kısmının tahsil edildiği belirtilerek yapılan tahsilatların tenzili ile 6 firmaya kullandırılan usulsüz kredi ve … projesinden kaynaklanan zarardan, Davalılar …, … ve müflis …’in …Tic. A.Ş’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 113.254,01 TL, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 971.532,06 TL, … Tic. Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 143.329,51 TL, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 216.935,36 TL … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL …. A.Ş’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 474.541,19 TL … projesinden kaynaklanan 3.956.000,00 TL ki toplam 6.511.550,94 TL zararın tamamından, bu miktarın, Davalı …’ın … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 971.532,06 TL, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 216.935,36 TL … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL … projesinden kaynaklanan 3.956.000,00 TL ki toplam 5.780.426,23 TL’sinden Davalı …’nun, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 971.532,06 TL, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 216.935,36 TL İnterline ….. Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL ki toplam 1.824.426,23 TL’sinden Davalı …’in, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL … projesinden kaynaklanan 3.956.000,00 TL ki toplam 4.591.958,81 TL’sinden Davalı …’in (yargılama sırasında vefat etmiş olmakla, mirasçısı …) … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL’sinden Davalı …, … ve …’nın … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 971.532,06 TL, …. Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 216.935,36 TL, … Ltd. Şti’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı 635.958,81 TL, … projesinden kaynaklanan 3.956.000,00 TL ki toplam 5.780.426,23 TL’sinden sorumlu olması kaydıyla davalılardan zarar tarihinden işleyecek en yüksek kredi faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar …, …, …, …, … ve … vekili dilekçesinde özetle; kredi borçlusundan alacakların takibi ve tahsili yoluna gidilmeden banka zararının oluştuğu iddiasıyla böyle bir davanın açılamayacağını nitekim sorumluluk için zararın gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu, müvekkillerinin … yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları döneme ilişkin olarak banka genel kurullarında açıkça ibra edildiklerini, fonunun 15.07.2002 tarihinde yaptığı olağana genel kurul toplantısında önceki yıllara ilişkin ibraları kaldırma hak ve yetkisinin bulunmadığını, zira genel kurul kararının iptalinin mahkemece süresi içinde açılacak iptal davasıyla mümkün olduğunu, davanın TTK. 309. Maddesinde belirtilen zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, davalılardan …’nun denetim kurulu üyesi olup kredi verilmesinden sorumlu olamayacağını ve denetim görevinin kredinin veriliş şekliyle bir ilgisinin bulunmadığını, yasanın öngördüğü denetim görevinin gereği gibi yerine getirildiğini, yönetim kurulu üyeleri olan davalılarında banka zararına sebebiyet verene herhangi bir eylem ve işlemlerinin bulunmadığını, alınan yönetim kurulu kararlarının banka mevzuatına uygun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı … cevap dilekçesinde; bankada denetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, denetim görevini eksiksiz ve gereği gibi yerine getirdiğini, davacının iddialarının kabul edilemeyeceğini ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek hakkındaki davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekilleri tarafından sunulan cevap dilekçelerinde özetle; yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak görev yaptıkları dönemle ilgili tüm işlemlerin genel kurulda alınan ibra kararlarıyla ibra edildiklerini, …’nin daha sonradan ibra kararını hükümsüz saymasının yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını ve görev aldıkları dönemle ilgili yapılan tüm işlemlerin kanuna uygun olup zarardan sorumlu olmayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı …’in yargılama sırasında vefat ettiği anlaşıldığından davacı vekiline adı geçen davalının veraset ilamını sunarak mirasçıların davaya dahil edilmesi bakımından süre verilmiş ve davacı vekilince veraset ilamı sunulmuş olmakla mirasçısı … davaya dahil edilmiş ve vekilince sunulan dilekçelerde davanın reddinin istendiği anlaşılmıştır.
Davalı …’in yargılama sırasında … 2. ATM’nin …E. … K. Sayılı 17.06.2013 tarihli kararıyla iflasına karar verildiği, 5411 Sayılı Yasa uyarınca iflas tasfiyesinin … Hukuk İşleri Daire Başkanlığının 2012/3 sayılı dosyasından yürütüldüğü, iflas kararının kesinleştiği ve ikinci alacaklılar toplantısının 25.04.2014 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, iflas masasını temsilen iflas idaresine tebligatın yapılarak davaya devam edildiği ve iflas idaresi memuru …’ın yargılama sırasındaki dilekçelerinde davanın reddini istedikleri görülmüştür.
Banka teftiş kurulu raporları, davanın açılmasına ilişkin fon kurulu kararı, kredilerin verilmesine esas yönetim kurulu kararları, kredilerden kaynaklanan alacakların temlikine ilişkin sözleşmeler, … ile … arasında akdedilen protokoller ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelemiş, konusunda uzman bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alınarak tüm deliller toplanmıştır.
Dava 15.08.2002 tarihinde açılmış olup, mahkememizin 2002/1192 Esasına kaydedilmiş, yargılama sırasında … 2. ATM’nin … E. Sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilmiş, yargılama sırasında 23.01.2007 tarihli 2007/5 K. Sayılı kararla birleşen … 2. ATM’nin …. E. sayılı dosyasının iş bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve mahkememizin 2007/605 esasına kaydedilmiştir.
Tefrik işlemlerinden sonra 2002/1192 E. Sayılı dosyasında 19 davalı hakkında yargılamaya devam edilerek 05.03.2008 tarihli 2008/97 K. Sayılı kararla, …’nin … yaptığı protokole dayalı olarak talep ettiği davanın durdurulması istemi üzerine 5411 Sayılı Yasanın 132/10. ve aynı yasanın geçici 11. maddesi ile 4389 Sayılı Yasanın 15/3. maddesi gereğince 19 davalı hakkındaki davanın durdurulmasına karar verilmiştir.
… tarafından 29.05.2009 havale tarihli dilekçe ile davanın durdurulması işleminin geri alınması ve yargılamaya devam edilmesi istenmiş olmakla, dosya bu kez 2010/22 E. Sayısına kaydedilmiş ve anılan dosyada yapılan yargılama sırasında 19.12.2003 tarihli celsede 19 davalıdan, davalılar …, …, …, …, …, …, …ve … hakkında açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş ve aynı celsede huzurdaki bu davanın davalıları …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkındaki dava tefrik edilerek mahkememizin iş bu esasına kaydedilmiş ve yargılamaya iş bu dosya üzerinden devam edilmiştir.
Davalılardan … yargılama sırasında vefat etmiş olmakla mirasçısı … davaya dahil edilmiştir.
Davalı …’in yargılama sırasında … 2. ATM’nin … E. … K. Sayılı kararıyla iflas ettiği anlaşılmış, iflas idare memurlarına tebligat çıkarılarak dosyaya beyanlarının alınması sağlanmış ve iflas kararının kesinleştiği ikinci alacaklılar toplantısının da yapıldığı dosyaya gelen belgelerden anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunması, tüm deliller ve banka kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen 01.09.2015 tarihli bilirkişi raporu çoğunluk görüşünde; bankanın 1997-1998-1999 ve 2000 yıllarında tüm yönetim kurulu üyeleriyle murakıplarının özel gündem maddesiyle müstakilen ayrı ayrı ibra edilmelerinden dolayı bu ibra sebebiyle banka zararından dolayı sorumluluklarının ortadan kalktığı, … A.Ş, … Ltd. Şti. , … Tic. Ltd. Şti, … A.Ş.’ye verilen kredilerden kaynaklanan alacağın …A.Ş’ye temlik edilmesinden dolayı davacının alacaklı sıfatının ortadan kalktığı, bunun dışında … Ltd. Şti. , … Ltd. Şti. , … kredilerinden kaynaklanan zararın zamanaşımı nedeniyle istenebilir olmadığı, … A.Ş’ye verilen krediden dolayı istenebilir zararın 113.254,01 TL, Uluslararası …. Ltd. Şti. Kredisinden dolayı uğranılan zararın 971.532,00 TL, … Tic. Ltd. Şti’ye verilen krediden dolayı zararın 143.329,51 TL, … A.Ş. Kredisinden dolayı 474.541,19 TL, …. Ltd. Şti. kredisinden dolayı 216.935,36 TL, İnterline kredisinden dolayı zararın 635.958,81 TL olduğu, … adlı firmadan alımı yapılan yazılım programı nedeniyle ortaya çıkan zarardan davalıların sorumlu olamayacağı, nitekim yönetim kurulu üyelerinin yeterli ve gerekli özeni gösterdiği, herhangi bir kusurlarının olmadığı, dolayısıyla sorumlu olamayacakları, … projesi dışında 6 şirkete verilen usulsüz krediden dolayı …’in sorumluluğun bulunduğu, diğer davalıların sorumluluklarının olmadığı açıklanmıştır. Ayrık görüşte ise; davanın zamanaşımı bakımından tabi olduğu süreye farklı bir yorum getirilmiş olsa da netice itibariyle çoğunluk görüşünde yer alan 6762 Sayılı TTK’nın 309. Maddesindeki 2 ve 5 yıllık sürelerin uygulanması gerektiği, dolayısıyla Uluslararası … Ltd. Şti. , … Ltd. Şti. , … ye verilen kredilerden kaynaklı zararın zamanaşımına uğradığı, …’nin bankacılık yasasından kaynaklı olarak 5411 Sayılı Yasanın 133. Maddesi kapsamında ibraların iptali ile sorumluluğu tespit edilen yönetici ve denetçilere karşı dava açma hakkının olduğu, bunun dışında zarara neden olduğu belirtilen … A.Ş, … Ltd. Şti. , … Tic. Ltd. Şti, …A.Ş.’ye kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacağın … A.Ş’ye temlik edilmiş olmasının davacının alacaklı sıfatını ortadan kaldırmayacağı, nitekim davanın konusunun kredi alacağına ilişkin olmayıp usulsüz krediden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkin bulunduğu, bu noktada çoğunluk görüşüne katılınmadığı ve … Ltd. Şti’ye kullandırılan krediden kaynaklanan zarar nedeniyle davalı banka müdürü … dışında diğer yönetim kurulu üyelerinin ve denetçi olan diğer davalıların da sorumluluğunun bulunduğu açıklanmıştır.
Tarafların itirazlarının karşılanması amacıyla aynı bilirkişi heyetinden alınan 16.08.2016 tarihli ek raporun çoğunluk ve ayrık görüşünde; kök rapordaki açıklamalar tekrar edilmiş ve ayrık raporda, Uluslararası … Ltd. Şti’ye kullandırılan krediye ilişkin olarak zamanaşımına uğradığı görüşü de tekrar edilerek, 12.03.1997 tarihinde ve 07.03.1997 tarihinde kullandırılan kredilere dayanak yönetim kurulu kararında imzası bulunanların sorumlu olup, zararın 16.237,50 TL olduğu bu zarardan sorumlu oldukları ifade edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava, usulsüz olarak verilen kredilerden kaynaklı banka zararının yönetim kurulu üyeleri, banka genel müdürü ve denetim kurulu üyelerinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.05.2017 tarih ve 2014/32 E- 2017/481 K. sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3356 Esas, 2021/1950 Karar sayılı ilamı ile bozulması sonrası usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş; temlik edilen alacak kalemlerinin nelerden ibaret olduğu, temlik edilen tutarın ne kadar olduğu, temlik işleminin ivazlı olup olmadığı, temlik neticesinde davacının tahsil ettiği miktarın ne kadar olduğu, kredi borçlularından kısmi tahsilat yapılıp yapılmadığı konusunda tablo halinde açıklama yapılması hususunda 09.09.2021 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı uyarınca davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 29/09/2021 ve 10/01/2023 tarihli dilekçe ile temlik kapsamında yapılan tahsilatlar ile diğer kredi borçlularından yapılan tahsilatlarla ilgili bilgilerin ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce …Ltd. Şti. , … Ltd. Şti. , …firmalarına verilen kredilerden kaynaklı banka zararının zamanaşımına uğradığı yönünde kök ve ek raporda birbirini teyit eden açıklamalara itibar edilmiştir. Her ne kadar ek rapordaki ayrık görüşte … Ltd. Şti. yönünden yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu açıklanmış ve bir zarar hesabı yapılmış ise de, bu hesabın mahkeme tarafından anılan kredinin zamanaşımına uğradığının kabul edilmemesi ihtimaline binaen hesaplandığı anlaşılmıştır. İbra, temlik yönünden, raporlardaki ayrık görüşteki açıklamalar yerinde görülmüş, bu konulardaki aksi yöndeki çoğunluk görüşünde ifade edilen tespitlere itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Dava konusunun, 6 ayrı şirkete verilen usulsüz kredi ve bankaya yazılım programı alınmasına ilişkin … projesinden kaynaklandığı anlaşılmışıtır.
… A.Ş’nin 30.11.2001 tarihinde fona devredildiği, 15.07.2002 tarihinde fon tarafından yapılan genel kurulda 1997, 1998, 1999 ve 2000 yıllarına ait genel kurullarında alınan ibra kararlarının hükümsüz sayıldığı ve 01.01.2001 tarihinden, bankanın fona devredildiği 30.11.2001 tarihine kadar fona devir öncesinde görevli yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların ibra edilmediği ve haklarında sorumluluk davası açılması yönünde karar alındığı görülmektedir.
Davalılar esasa cevap süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuşlardır. Dava 15.08.2002 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle 4389 Sayılı Bankalar Kanunu yürürlüktedir. Bu kanun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle herhangi bir zamanaşımı süresinin öngörülmediği, daha sonra 4389 Sayılı Kanunda muhtelif değişiklikler yapıldığı ve 12.12.2003 tarihli 5020 Sayılı kanunun 27. maddesiyle ek 3. maddesinin getirildiği ve bu madde ilk kez bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü ve bu kanundan kaynaklı fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunun ifade edildiği görülmektedir.
Yargılama sırasında 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 Sayılı Yasanın 141. Maddesinde yine fon alacakları için 20 yıllık zamanaşımı süresi getirilmiş ve geçici 16. maddesinde, bu kanun ile fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek getirilen zamanaşımı süresinin geçmişe şamil olduğu ifade edilmiş ancak bu maddedeki ” zamanaşımı ” sözcüğü Anayasa Mahkemesinin 2014/85 E. 2014/103 K. sayılı 04.06.2004 tarihli kararıyla iptal edildiği anlaşılmıştır. Anılan Anayasa Mahkemesi kararında işaret edildiği üzere, 4389 Sayılı Yasaya eklenen ek 3. maddesinin 12.12.2003 tarihli 5020 Sayılı Kanunla getirildiği ve bu maddenin 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe girdiği dolayısıyla 26.12.2003 tarihi itibariyle o uyuşmazlık için kanununda yer alan zamanaşımı süresinin dolması halinde zamanaşımı süresinin 20 yıla uzamasının mümkün olmayacağı sonucuna varılmıştır.
Dava sorumluluk davası olup 26.12.2003 tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK’da öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olması halinde 20 yıllık sürenin uygulanabilir olabileceği ancak davanın henüz zamanaşımı süresine ilişkin düzenleme getiren 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 12.12.2003 tarihli 5020 Sayılı Kanundan evvel 15.08.2002 tarihinde açıldığı ve yukarıda izah edildiği üzere zamanaşımı süresinin davadan önce dolmuş olması halinde zamanaşımının 20 yıla uzadığının kabul edilemeyeceği, buna göre davanın açıldığı tarihte 6762 Sayılı TTK.’nın 309. Maddesindeki zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarının tabi olduğu zamanaşımı süresi TTK’nın 309. maddesinde yer almaktadır.
TTK. 309/4. maddesinde, ”mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde zararı doğuran fiilin vukuundan itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki fiil cezai müstelzim olup, ceza kanununa göre müddeti daha uzun zamanaşımına tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.” denilmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde bankanın zararı ve sorumluları öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her hal ve durumda, zararı doğuran fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde bu davayı açması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Davacının, dava açılması yönünde genel kurul kararı niteliğinde olan fon kurulu karar tarihi olan 15/07/2002 tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin başlayacağı ve davanın 15/08/2002 tarihinde açıldığı dikkate alındığında henüz 2 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki kanunda 2 yıllık süreden başka üst sınır olarak 5 yıllık süre de ön görülmüştür. Kanun koyucu tarafından öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre getirilmiş ancak öğrenmenin geç olması ihtimaline binaen ayrıca azami süre olarak 5 yıllık süre de ön görülmüştür.Bunun anlamı, zararın ve sorumluların öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sürede dava açılması gerektiği ancak hiçbir durumda zarar doğurucu fiilin vukundan itibaren 5 yıllık sürenin aşılamayacağıdır.
Davanın ilk açılış tarihine nazaran talep edilen zarar miktarı tahsilatlar nedeniyle azalmış olmakla … tarafından sunulan 25.11.2013 tarihli dilekçeyle her bir davalıdan istenen zararın ne olduğu açıklanmış ve hangi krediden kaynaklı zararın hangi davalıdan istendiği belirtilmiştir.
Mahkememizce davacının bu talebi dikkate alınarak her bir davalıdan istenen kredi yönünden inceleme yapılarak sonuca ulaşılmış ve zamanaşımı değerlendirmesi de her bir kredi bazında ele alınmıştır.
Bu çerçevede yapılan inceleme sonunda;
Uluslararası … Ltd. Şti.’ye verilen usulsüz krediden kaynaklı zararın davalılar …, …, müflis …, …, …, …, … ve …’dan talep edildiği anlaşılmıştır.
Anılan firmayla bankanın 1997 yılında kredi ilişkisine girdiği ve kredi verilmeden önce herhangi bir istihbarat raporunun alınmadığı ve bankanın … Şubesince, banka yönetim kurulunun kredi tahsis kararı olmadığı halde 09/01/1997 tarihinden 19/02/1997 tarihleri arasında anılan firmaya kredi kullandırıldığı, yetkisiz kullandırılan bu kredinin yasal hale getirilmesi için şube tarafından 16.01.1997 tarihinde 241.000,000,00 TL’lik kredi için teklif mektubunun düzenlendiği ve yönetim kuruluna sunulduğu ve teklifte şirketin yurt dışında yerleşik kardeş firmasının 354,000,00 USD tutarında nakdinin bu firmanını hesabında rehin blokaj tesis ettiğinin de bildirildiği ve yönetim kurulunca bankacılık yasasına uygun bir şekilde kredinin teminatı için ipotekler ve döviz tevdiat rehinleri alınmasını da içeren 07/03/1997 tarihli kararla teklifin onaylandığı anlaşılmıştır. 07.03.1997 tarihli yönetim kurulu kararından sonra firmaya 12.03.1997 tarihinde 6.237,500 TL ve 31.03.1997 tarihinde 10.000,000 TL ilave kredi kullandırıldığı görülmektedir. Anılan krediler geri dönmediğinden banka tarafından hesabın 27/05/1997 tarihinde katedilip firma hakkında icra takip sürecinin başlatıldığı tespit edilmiştir. 1999 yılında muhtelif tarihli yönetim kurulu kararları ile anılan şirkete kredi kullandırıldığı belirlenmişse de bu kredilerin akreditif kredisi olup tamamının nakit karşılığının bankaya ödendiği ve herhangi bir zararın doğmadığı, bu şirkete verilen krediden kaynaklanan zararın … Şubesince başlangıçta herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmaksızın kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, 07/03/1997 tarihli yönetim kurulu kararından sonra 12/03/1997 ve 31/03/1997 tarihinde kullandırılan kredilerin olduğu da tespit edilmiştir.
… Ltd. Şti.ne verilen usulsüz krediden kaynaklı zarar davalılar yönetim kurulu üyeleri …, …, …, …, …, genel müdür …, denetçiler … ve …’ndan tahsili talep edilmiştir.
… Ltd. Şti.ne, … Şubesinin 15/10/1996 tarihli kredi teklifi üzerine 22/10/1996 tarihili yönetim kurulu kararına istinaden kredilendirme yapıldığı, kredinin istihbarat raporu olmaksızın ve tahsis kararındaki koşullara uyulmaksızın kullandırıldığı anlaşılmıştır.
Kredi kullandırımına ilişkin diğer yönetim kurulu karar tarihi de 22/10/1996’dır. Bu yönetim kurulu kararında 7 yönetim kurulu üyesinin adının yazılı olduğu, davalı …’un mazereti sebebiyle katılmadığı ve 6 kişinin toplantıya katıldığının yazılı olduğu ancak 6 yönetim kurulu üyesinden davalı …, …’in ve dava dışı yönetim kurulu üyesi …’ın tutanakta imzasının bulunmadığı, dolayısıyla 6 üye ile toplantı yapıldığı yazılmasına rağmen sadece 3 yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunduğu belirlenmiştir.
…A.Ş.(…)ye verilen usulsüz krediden kaynaklı zarar davalılar yönetim kurulu üyeleri …, …, …, …, …, …, …, genel müdür …, denetçiler … ve …’ndan tahsili talep edilmiştir.
Bu firmaya 24/01/1994 tarihinde genel müdürlük kararıyla kredi kullandırıldığı, daha sonra yönetim kurulu kararlarıyla kredi limitinin artırıldığı ve en son 18/02/1997 tarihli yönetim kurulu kararıyla 375.000,00 TL olan kredi limitinin 555.000,00 TL ‘ye çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Anılan 3 firmaya kullandırılan kredilerden kaynaklanan zarar isteminin zamanaşımına uğradığı kabul edilmiştir,
Şöyle ki; TTK.309.maddesinde belirtilen 5 yıllık sürenin yönetim kurulu karar tarihi ve bu tarihten sonra anılan karara dayalı olarak kredilerin kullandırılma tarihinden başlatılması gerekir.
…Ltd.Şti’ye kullandırılan kredilerle ilgili yönetim kurulu karar tarihi 07/03/1997;Bu karardan sonra tahsis edilen ilave kredi tarihlerinin de 12/03/1997 ve 31/03/1997 olduğu, zarara neden olan en son kredinin kullandırıldığı tarihin 31/03/1997; … Ltd. Şti.ne kullandırılan kredilerle ilgili yönetim kurulu karar tarihinin 22/10/1996;…A.Ş.(… )ye kullandırılan kredilerle ilgili en son yönetim kurulu karar tarihinin 18/02/1997 olup anılan tarihlerden itibaren dava tarihi 15/08/2002 ye kadar 5 yıllık sürenin aşılmış olduğu, dolayısıyla bu kredilerden kaynaklanan zararın zamanaşımına uğradığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf somut olayda 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüşse de yukarıda açıklandığı üzere iş bu davada 20 yıllık sürenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı, zira davanın açıldığı tarih itibarıyla 20 yıllıık zamanaşımı süresini ön gören herhangi bir kanun hükmün olmadığı, yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 20 yıllık zamanaşımının geçmişe şamil olacağına ilişkin hükmünün Anayasa mahkemesince iptal edildiği bir yana 4389.sayılı yasanın yürürlüğe girip zamanaşımının 20 yıla çıkarıldığı tarihin dahi 26/12/2003 olup, davadan sonraki bir tarih olduğu ve davanın açıldığı tarih itibarıyla 3 kredi için 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir. Ayrıca, …Ltd.Şti, … Ltd.Şti ve … A.Ş kredilerinden sorumlu olduğu ileri sürülen davalıların görev sürelerinin sona erdiği tarihlere bakıldığında davanın açıldığı tarih itibarıyla henüz 5 yıllık sürenin dolmadığı görülse de, TTK.309.maddesinde, 5 yıllık sürenin başlangıcının açıkça ” zarara neden olan fiilin vukuundan ” olarak gösterildiği, buna göre zarara neden olduğu belirtilen kredilerin tahsisine ilişkin yönetim kurulu karar tarihlerinin dikkate alınmasının zorunlu olduğu, zararın temadi olup davalıların görevde bulunduğu sürece bu zarardan sorumlu oldukları ve görevden ayrılış tarihlerinin zamanaşımının başlangıcı olarak kabul edilmesinin yerinde bulunmadığı, zira bunun kanunun açık hükmüne aykırılık teşkil edecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre anılan bu 3 krediden kaynaklanan zarar nedeniyle davalılar yönetim kurulu üyeleri …, …, …, …, …, …, …, genel müdür …, denetçiler … ve … hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
… A.Ş’ye ilk kez 19/04/1996 tarihinde genel müdürlük kredi teklif ve onay mektubuyla 15.000,00 TL limitle kefalet karşılığı teminat mektubu kredisi kullandırıldığı ve bu kredinin banka genel müdürlüğü tarafından yönetim kurulunun ve tanıdığı yetki limiti içinde açılan bir kredi olduğu, daha sonra genel müdürlük tarafından 28/06/1996, 02/08/1996, 18/10/1996, 06/12/1996 tarihli kredi onay mektupları ile teminat mektubu kredisi kullandırıldığı ve 27/12/1996 tarihinde de 100.000,00 USD nakit döviz kredisinin kullandırıldığı, anılan kredilerin sorunlu hale geldiği, istihbarat raporlarının olumsuz bulunduğu, 21/07/1998 tarihinde düzenlenen harici garanti karşılığında … ‘dan 4.000.000.00 USD tutarında kredi temin ettirildiği ve bu harici garantinin grup firması olan başka bir şirketin döviz kredisinin geri ödenmesinde kullanıldığı 21/07/1998 tarihli harici garantinin genel müdür davalı …’in talimat ve imzasıyla verildiği, anılan garantiyi verme yetkisinin yönetim kuruluna ait olmasına rağmen genel müdür …’in yetki aşımında bulunarak firmaya harici garanti mektubunu düzenleyerek kredi kullandırdığı ve zararın da bu krediden kaynaklandığı, adı geçen firma tarafından bir kısım ödeme yapılmış ise de büyük bir kısmının ödenmediği ve 04/09/2001 tarihinde takip işlemlerine geçildiği ve harici garanti mektubu kredisinin istihbarat raporu alınmaksızın yetersiz ve borcu karşılamaktan uzak ipotek alınıp yönetim kurulu kararı gerekli olduğu halde böyle bir karar olmaksızın yetki aşımı sonucu kullandırılan krediden kaynaklanan zararın 113.254,01 TL olup bu zarardan davalı …’in sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir.
… firmalarına kullandırılan kredilerden kaynaklanan zarar nedeniyle yapılan değerlendirmede; Adı geçen grubun firmalarına 03/07/1997 tarihinden itibaren aynı kredi onay mektubu içinde limit tahsis edildiği ve zarara neden olan kredinin yönetim kuruluna ilave kedi limit tahsisi kararı olmaksızın banka genel müdürü …’in talimatı ile şube müdürü tarafından 24/07/1998 tarihinde firma lehine …A.Ş’ye hitaben 1 yıl vadeli 10 adette toplam 1.000.000.000.00 TL’lik banka teminat mektubu verilmesinden kaynaklandığı, firmanın iflas noktasında olmasına rağmen ve ilave kredi limit tahsis kararı bulunmadan ve yeterli nakit karşılığı alınmadan kullandırılan bu kredi nedeniyle bankanın zarara uğradığı davacı talebinin 474.541,19 TL olduğu dikkate alındığında bu bedelin genel müdür …’den istenebileceği kabul edilmiştir.
… Ltd.Şti’ye ilk kez yine genel müdürlük yetkisinde 01/08/1997 tarihinde kredi verildiği, daha sonra 1.100.000,00 USD tutarlı harici garanti teminat mektubu düzenlenmek suretiyle …’dan 1.100,000,00 USD nakit kredi almasının sağlandığı ,harici garanti mektubu verilerek sağlanan bu kredinin …’un muhabir bankası olan Kıbrıs’da kurulu … Ltd.nin, …Şti’ye yazdığı ve bankayı da bilgilendirdiği 11/09/2000 tarihli yazısına istinaden 1.115,950,00 USD olarak 15/09/2000 tarihinde … A.Ş nezdindeki hesaba … A.Ş tarafından ödendiği, zararın da tazmin edilen bu mektuptan kaynaklandığı kredi bakiyesinin ödenmeyen kısmının 143.329,51 TL olup, davacı tarafından banka zararı olarak bu miktarın istendiği, anılan harici garanti mektubu kredisinin banka yönetim kurulu kararıyla kullandırılabilecek nitelikte olmasına rağmen genel müdür … tarafından yetki aşımıyla kullandırıldığı, alınan ipoteklerin yetersiz bulunduğu dolayısıyla bu zarardan genel müdür …’in olduğu kabul edilmiştir.
… Projesinden kaynaklanan zarar bakımından yapılan değerlendirmede de; Bankanın sisteminin yenilenmesi için … firmasıyla anlaşma yapıldığı ve bu konuyla ilgili 02/05/2002 tarihinde düzenlenen soruşturma raporunda, bankanın sisteminde yaşanan sorunların yeterli araştırma yapılmaksızın hızlıca ve acil olmamasına rağmen azami özen gösterilmeden birim yöneticisi tarafından yönetim kurulunun yanlış yönlendirildiği ve 17/09/1997 tarihli yönetim kurulu kararıyla … firmasına yapılan ödeme olan 550.000,00 USD’den kararda imzası bulunan davalılar …, …, …, …, genel müdür …, …’in sorumlu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bulunan ve mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporlarında özellikle ek raporda açıklandığı üzere, bankacılık işlemlerini elektronik ortamda yapıldığı ve mevcut bilgisayar sisteminin yetersiz kalması ve çökmesi halinde telafisi imkansız olan zararların doğacağı ve bankanın rekabet şansının azalacağı gerçeği karşısında, yazılım programının yenilenmesi ve yeterli hale getirilmesinin önemli ve acil olduğu, bankanın yeni bir yazılım programı almaya karar vermesi ancak istenen verimin elde edilememiş olmasının bir risk olarak ortaya çıkacağı, yapılan her hizmet alımında aynı riskin bulunduğunun kabulü gerektiği, yazılım programının alınması ve buna göre satıcı şirkete ödeme yapılması konusunda karar alan yönetim kurulu üyelerinin gerekli ve yeterli özeni göstermediği hususundan bahsedilemeyeceği, anılan projede yasada yönetim kurulu üyelerine yüklenen özen yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılmakla, bu proje nedeniyle satıcı şirkete yapılan ödemeden sorumlu olduklarının kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla bu zarar nedeniyle davalılar …, …, …, …, genel müdür …, … hakkındaki davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir.
… A.Ş’ye kullandırılan krediden kaynaklanan zararın davalılar genel müdür … ve denetçiler … ve …’ndan,
…Ltd.Şti’ye kullandırılan krediden kaynaklanan zararın davalılar genel müdür … ve yönetim kurulu üyesi … ve denetçiler … ve …’ndan,
… firmalarına verilen krediden kaynaklanan zararın davalılar genel müdür … ve yönetim kurulu üyesi … ve denetçiler … ve …’ndan tahsili istenmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere … A.Ş, … Ltd.Şti, ve …firmalarına kullandırılan ve zarara neden olan kredilerin teminat mektubu kredilerinden kaynaklandığı, anılan kredilerin miktarı ve türü dikkate alındığında yönetim kurulunun yetkisi ve alınacak yönetim kurulu tahsis kararıyla kullandırılabilecek nitelikte olmasına rağmen yeterli teminat alınmaksızın ve olumsuz istihbarat raporlarına rağmen genel müdürlük tarafından yetki aşımı sonucu ve genel müdür …’in talimat ve imzasıyla kullandırılan krediler olduğu, anılan kredilerle ilgili bir yönetim kurulu kararının bulunmadığı, dolayısıyla yönetim kurulu üyesi …’ın herhangi bir sorumluluğunun olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Denetçi olan davalılar … ve …’nun anılan kredilerin verilmesinde herhangi bir eylemlerinin bulunmadığı zarara dönüşen bu kredilerin kullandırılmasında genel müdürün tek başına ve yetki aşımıyla şubeye verdiği talimatın etkili olduğu, başka bir deyişle kredilerin bu şekilde kullandırıldığı saptanmıştır, 6762 sayılı TTK’nın 353. maddesi ve devamı maddelerinde denetçilerin görevlerinin açıklandığı ve 359.maddesinde de, özen derecesinin düzenlendiği görülmektedir. TTK. 354. maddesinde, murakıpların her yılın sonunda şirketin hal ve durumuna göre yönetim kurulunun tanzim ettiği bilançoya vs hesaplara ve dağıtılmasını teklif ettiği kazançlara yönelik yönetim kurulunun vereceği rapor ve diğer evrak hakkındaki görüşlerini içeren raporu genel kurula vermekle yükümlü oldukları, denetçiler tarafından böyle bir rapor düzenlenmeden genel kurulun bilanço hakkında karar veremeyeceği ve denetçilerin görevlerini ifa esnasında öğrenecekleri noksanlık ve yolsuzlukları veya kanun ya da ana sözleşme hükümlerine aykırı hareketleri bunlardan mesul olan üstü olan makama ve yönetim kurulu başkanına ve önemli hallerde genel kurula bildirmekle yükümlü oldukları belirtilmiştir. Buna göre, banka genel kurul denetçilerinin yönetim kurulu üyelerinin kanun ve esas sözleşme hükümlerine riayet etmelerine nezaret etme görevlerinin bulunduğu, bu görevin içinde denetçilerin birebir yönetim kurulu veya genel müdür ya da şubenin her verdiği kredileri ne şekilde kullandırıldığı hususunu denetleme görevinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Somut olayda denetçi olan davalılar … ve … tarafından görev yaptıkları döneme ilişkin olarak TTK’nın 354. maddesinde belirtilen raporların tanzim edilip genel kurula sunulduğu ve genel kurul tarafından görüşülerek bilançoların onaylandığı ve ibra kararlarının verildiği anlaşılmıştır. TTK. 356. maddesinde murakıpların şikayetleri tahkik görevinin olduğu da açıklanmıştır. Anılan düzenlemeye göre kendilerine yapılan bir şikayet üzerine tahkikat yapmaya mecbur oldukları ve hadiselerin gerçekliği sabit olduğu takdirde yıllık rapora bu hususun yazılması gerektiği, hatta gerekli görüldüğünde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilecekleri, ancak davaya konu olayda kredinin veriliş şekline ilişkin herhangi bir şikayetin bulunmadığı dolayısıyla herhangi bir tahkikatın da yapılmadığı, bu konuyla ilgili soruşturma raporu düzenleninceye kadar kredilerle ilgili bir olumsuzluk olduğu hususu tespit edilememiş olduğu anlaşılmakla denetçilerin görevlerini gereği gibi yerine getirdikleri, özen yükümünü ihlal ettiklerinin kabul edilemeyeceği ve herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı ve aleyhlerine açılan bu davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalılar görev yaptıkları döneme ilişkin ibra edildiklerini ve ortada ibra kararı bulunduğu sürece sorumluluk davası açılmasının mümkün olmadığını savunmuşlardır
Davanın …’ye devredilen … A.Ş’nin zararından kaynaklandığı, bu banka zararının yönetim ve denetim kurulu üyeleriyle genel müdürden tazminin istendiği görülmektedir.
5411 Sayılı Yasanın 133. Maddesi ve bu yasanın geçici 11. Maddesiyle yürürlükte bulunan 4389 Sayılı Yasanın 14/7. Maddesine göre, fonun fona devredilen bir bankanın zarara uğramasında sorumlulukları tespit edilen yönetim kurulu üyeleri ile denetçileri aleyhine varsa ibralarının iptali ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın fon adına tazmini istemiyle 6762 Sayılı TTK hükümlerine göre sorumluluk davası açabileceği belirtilmiştir. Anılan düzenlemelerde ibranın iptali ve zararın tazmini ile dava açılabileceği ifade edilmiş ise de yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, fonun, tek taraflı olarak fon kurulu kararıyla ibraların iptaline karar verilebileceğinin kabul edildiği, somut olayda davacı tarafından 15.07.2002 tarihli kararla ibraların iptaline ve sorumluluk davası açılması yönünde karar alındığı, yapılan işin bankacılık yasası gereğince fona tanınan bir hak olduğu anlaşılmakla davalıların ibra kararları bulunduğu gerekçesiyle sorumluluk davası açılamayacağı yönündeki savunmalarına ve bu savunmaları teyit eden dosyada mevcut bulunan kök ve ek raporda bu konuya ilişkin olarak çoğunluk görüşündeki açıklamalara itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Bunun dışında davalılarca, bu davaya konu edilen ve muhtelif şirketlere kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacakların varlık Yönetim Şirketine temlik edildiği, temlik edilen alacağın, kredinin verildiği şirketten olan kredi alacağı olduğu, oysa davanın bu kredilerin yasaya aykırı şekilde verilmesinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin sorumluluk davası niteliğinde bulunduğu, bu durumda kredi alacağının varlık yönetim şirketine temlik edilmesi hususunun sorumluluk davasında davacının aktif husumetine etkili olmadığı kabul edilmekle bu yöndeki savunmaya ve yine raporlarda çoğunluk görüşünde bu konuda yapılan açıklamalar yerinde görülmemiştir. Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda tahsilatların zarardan mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılması ve davalıların (usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) sorumlu olduğu zarar miktarının bu şekilde belirlenmesi için dosya son bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler Emekli Banka Yeminli Başmurakıbı …, Emekli Banka Yeminli Başmurakıbı …, … 21/02/2022 tarihli heyet raporunda “7 adet krediden dolayı davalı …’in … A.Ş.’ye vermiş olduğu zarardan dolayı davacı … tarafından 2021/406 Esas sayılı dava kapsamında davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının, davaya konu usulsüz kredilerden kaynaklanan banka alacak tutarı 6.511.550,94 TL, söz konusu alacakların …’ye satış sonrası 4 firmadan tahsil edilen 1.236.534,08 TL, davacı …’nin davalı …’den talep edebileceği tazminatın 5.274.916,86 TL olduğu” yönünde görüş ve kanaat belirttikleri anlaşılmıştır. İtirazların değerlendirilmesi ve … A.Ş., …, … Tic. Ltd. Şti.’ne verilen kredilerden kaynaklanan alacak miktarı ile varsa bu kredi alacaklarının temliki nedeni ile temlik karşılığı tahsil edilen bedeller ile kredi borçlularından yapılan tahsilatlar tespit edilerek tahsilat tarihleri itibariyle alacaktan düşülmek suretiyle iflas tarihi itibari ile iflas masasına kaydı talep edilebilecek zarar miktarının yeniden hesaplanması için dosya aynı bilirkişi heyetine teslim edilmiş, bilirkişiler Emekli Banka Yeminli Başmurakıbı …, Emekli Banka Yeminli Başmurakıbı …, Emekli Banka Müdürü … 20/02/2023 tarihli ek raporda “taraf itirazlarında yer alan hususlar da dikkate alınarak; sorumluluğu devam eden 3 firma kredilerinden doğan zarar bakımından, bu kredilere yapılan tahsilatlarla tahsilat tarihleri gözetilmek suretiyle davalı Müflis …’in iflas tarihi olan 01.10.2012 itibarıyla masaya kaydı gereken zarar tutarı, 731.123,71 TL asıl alacak ve 1.657.123,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.388.246,88 TL olarak hesaplandığı, talebin tümü reddedilmiş olmakla masaya kaydı gereken tutarın da 2.388.246,88 TL olduğu, tarafların diğer talep ve beyanları ile hukuki mahiyetteki itirazlarının Mahkemenin takdiri içinde kaldığı” yönünde görüş ve kanaat belirttikleri görülmüştür.
Usulsüz olarak verildiği iddia edilen kredilerden kaynaklanan zararlar bakımından …Şti., ….Ltd. Şti ve İnterline ….. Ltd. Şti’ye verilen kredilere dayanak yönetim kurulu karar tarihleri ve kredilerin tahsis edildiği tarihler dikkate alındığında 6762 Sayılı TTK. 309. Maddesi çerçevesinde zamanaşımına uğradığı, bu nedenle bu firmalara verilen kredinden kaynaklı zarar nedeniyle davalılar …, …, …, …, …, …, ölü davalı … mirasçısı …, …, müflis … iflas idaresi, … ve … hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, … projesinden kaynaklı zarar nedeniyle davalılar …, …, …, …, …, müflis … iflas idaresi ve … aleyhine açılan davanın zarardan sorumlu oldukları kabul edilemeyeceğinden reddine, … A.Ş, … ve …şirketine verilen kredilerden kaynaklı zarar bakımından da yönetim kurulu üyesi davalı … ve denetçi olan davalılar … ve … aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu kredilerden kaynaklanan zararın yönetim kurulu üyesi ve genel müdür …’in kanuna aykırı işlem ve eyleminden kaynaklandığı, yönetim kurulu kararıyla tahsis edilebilecek nitelikte ve miktarda bulunan kredileri bu yönde alınmış bir yönetim kurulu kararı olmaksızın, yetki ve limit aşımıyla ve verdiği talimat doğrultusunda kullandırıldığı, dolayısıyla bu kredilerden kaynaklı banka zararından sorumluluğunun bulunduğu, dosyada mevcut bulunan raporlarda … A.Ş kredisinden kaynaklı zararın 113.254,01 TL, … kredilerinden kaynaklanan zararın 474.541,19 TL, … Ltd.’ye verilen kredilerinden kaynaklanan zararın 143.329,51 TL olup, bu üç krediden kaynaklanan zararın 731.124,71 TL miktarında bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı …’in yargılama sırasında … 2. ATM’nin … E. …K. sayılı ve 01.10.2012 tarihli ilamıyla iflasına karar verildiği, dolayısıyla hakkındaki sorumluluğa ilişkin tazminat davasının kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulü gerektiği, iflas kararının kesinleştiği ve iflas idaresi tarafından 2. alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmakla davanın kayıt kabul davası niteliğine büründüğü dikkate alınarak toplam banka zararı olarak tespit edilen 731.124,71 TL’nin iflas tarihi olan 01.10.2012 tarihine kadar faiz işletilip zarara mahsuben daha sonra gerek temlik karşılığı tahsil edilen tahsilatlar ve gerekse kredi borçlularından yapılan tahsilatlar belirlenerek iflas tarihi olan 01.10.2012 tarihi itibarıyla davalı masasına kaydı gereken alacak tutarının 731.123,71 TL asıl alacak ve 1.657.123,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.388.246,88 TL olduğu 20/02/2023 tarihli ek rapordan anlaşılmakla … A.Ş., … Ltd. Şti. firmalarından oluşan 3 ayrı firmaya kullandırılan kredilerden doğan zarar miktarları 2.388.246,88 TLnin müflis … iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Mahkememizce davalılardan … hakkındaki davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesine rağmen maddi hata sonucu kısa kararda isminin yazılmadığı anlaşılmakla HMK 304.madde uyarınca vekalet ücreti ile ilgili kısımdaki maddi hata düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının … Ltd. Şti., … Şti., … Ltd. Şti. (….) firmalarına verilen kredilerden kaynaklı banka zararı nedeniyle davalılar müflis … iflas idaresi, …, …, …, …, …, …, …, …, ölü davalı … mirasçısı …’ye açtığı karşı açtığı davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının … projesinden kaynaklanan zarar nedeniyle davalılar …, …, …, …, …, …, müflis … iflas idaresine karşı açılan davanın reddine,
3-Davacının … A.Ş., …, … Tic. Ltd. Şti. firmalarına verilen kredilerden kaynaklı zararı nedeniyle davalılar …, …, …’na karşı açtığı davanın reddine,
Bu zarar nedeniyle müflis … iflas idaresine karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 731.123,71 TL asıl alacak ve 1.657.123,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.388.246,88 TL banka zararının müflis … iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Davalı Müflis … iflas masası harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı … iflas masasından tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, müflis … iflas idaresi kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 133. Maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 8.233,00 TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan posta ve tebligat ücreti 527,00-TL, bilirkişi masrafı 8.000,00-TL olmak üzere toplam 16.760‬,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 7.723,83-TL’sinin davalı … iflas idaresinden tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı Müflis … iflas idaresi vekilinin ve davalı … ve .. vekilin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.30/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip