Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/39 E. 2021/396 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/39 Esas
KARAR NO : 2021/396 Karar

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16.09.2004 tarihinde nüfus cüzdanının işyerinden çalındığını, davalı banka tarafından müvekkilinin kimliğini kullanarak kendisini … olarak tanıtan 3. kişilere çek karnesi ve kredi kartı düzenleyerek verdiğini, müvekkilinin kendisi adına işlemler yapan kişiler hakkında şikayetçi olduğunu ve müvekkili hakkında icra takipleri yapıldığını, karşılıksız çek keşide etmekten dolayı hakkında davaların açıldığını, müvekkilinin kendisini savunmada ve aklamada çaresiz kaldığını, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı bankanın ağır kusurlu olduğunu, bankanın yasa gereği gerekli araştırmaları yapmadığını, davacı müvekkilinin … Bankası … Şubesince onaylanan kredinin ödenmediğini, uğranılan maddi zararın ispatının güç olduğunu, müvekkilinin birçok yerde yargılandığını belirterek 30.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 80.000 TL’nin çek karnesinin düzenlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın hesap açılışı ve çek karnesi verilmesi sırasında gerekli basiret ve itinayı gösterdiğini, …’un müvekkili bankanın … Şubesinde hesap açılmasını talep ettiğini, bankanın hesap açılmasında gerekli tüm belgeleri tam ve eksiksiz olarak alındığını, çek karnesi verilmesinde de evrakların kontrol edildiğini, sahte kimlikle hesap açıp bu hesaplara yatan paranın ödeme işlemlerini gerçekleştiren banka çalışanlarının ve bankanın sahte kimlik nedeniyle sorumlu tutulmaması gerektiğini, tüm belgelerin tam olduğunu, müvekkilinin üzerine düşenleri yerine getirdiğini, sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davalı bankanın çalıntı nüfus cüzdanı ile başvuran kişiye çek karnesi ve kredi kartı düzenlemesi nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin 03/11/2014 tarih 2014/894 Esas ve 2014/178 Karar sayılı kararıyla ” Davacı ve davalı vekilince davaya ilişkin tüm delil ve belgeleri dosyaya sunulmuştur.
… C. Başsavcılğının … Soruşturma nolu iddianamesinin incelenmesinde mağdurun …, şüphelinin … olduğu ve suçun resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık olduğu, şüphelinin…bank … Şubesinden hesap açtırarak çek koçanı aldığı, şüpheli hakkında birçok dava açılıp bu davalarda mağdurun ifade vermek zorunda kaldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut belgelerden davacı hakkında davalar açıldığı ve davacı ile ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açmakla yasaklanmasına yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığı, kusurlu olduğu talep edilen maddi zararın HMK’nun 6. maddesi gereğince ispata muhtaç olduğu, manevi zararın takdirinin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Davacı ve davalı vekili beyanları, dosyaya sunulan deliller ile mahkememizce yapılan inceleme sonrası ibraz edilen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı bankanın davacının kimliği kullanarak kendisini … olarak anılan kişiye çek karnesi ve kredi kartı vermesi nedeniyle davacı birçok icra takiplerine maruz kalıp hakkında davalar açılması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, dosyaya sunulan sunulan tüm belgelerden davacı hakkında karşılıksız çek keşide etmekten dolayı davanın açılıp davacı ile ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açmakla yasaklanmasına yer olmadığına karar verildiği, ayrıca davacının kimliğini kullanan kişi hakkında da davanın açıldığı, Mahkememizce yapılan incelemeden de davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığının ve kusurlu olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar bilirkişi raporunda maddi tazminat talebinin ispatlanması gerektiği belirtilmiş ise de TBK’nın 29. maddesinde kusurlu ve hukuka aykrıı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu belirtilmekle davalı bankanın işlemlerinde kusurlu olduğunu, BK’nun 50. maddesinde zarar görenin zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunun belirtilip 2. fıkrada da uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilememe halinde hakimin olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemlerde gözönüne alınarak zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirleneceğinin belirtildiği, olaya göre sosyal ve ekonomik olgularda değerlendirilerek tazminatın belirlenebileceği ve davalı bankanın kusurlu olduğu dosyadaki belgelere göre maddi tazminat ve TBK’nun 58. maddesinde kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödeneceğinin belirtilip dosya içeriğindeki belgelerden davacının şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarar gördüğü kanaatine varılarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları itibariyle davacı tarafından hakkında açılan davalar nedeniyle her türlü yol gideri ve diğer giderler yönünden 10.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın uygun olacağı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile “1-Davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.707,75 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 1.366,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 341,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesinin 10. Maddesi gereğince hükmolunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.500,00 TL makdu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesinin 10. Maddesi gereğince hükmolunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesinin 10. Maddesi gereğince red olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 2.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesinin 10. Maddesi gereğince red olunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.150,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 3.317,25 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesap olunan 1.036,64 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,” şeklindeki hüküm tesis edilmiştir.
Kararın taraf vekillerinde temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuku Dairesi’nin 11/05/2016 tairh, 2015/15383 Esas ve 2016/5339 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı ” 2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça dava dilekçesinde hükmedilecek tazminatın çek karnesinin düzenlendiği tarihten itibaren yasal faiziyle tahsili talep edilmesine rağmen, mahkemece faiz istemi konusunda herhangi bir karar verilmemesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2 madde ve fıkrasında “Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” hükmü düzenlendiğinden, anılan husus nazara alınmaksızın hüküm fıkrasının 6. bendinde reddedilen manevi tazminat yönünden davacı vekili lehine belirlenen ücreti aşan şekilde davalı vekili lehine vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası mahkememizin 2018/1198 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davanın yargılamasına 10/04/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar ile usul ve esas açısından yasaya uygun olan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası mahkememizin 10/04/2019 tarih 2019/302 Karar sayılı kararı ile; “Dosya kapsamıyla başkaca araştırılacak husus olmadığından bozma ilamı doğrultusunda mahkememizin 03/11/2014 tarih 2014/894 Esas ve 2014/178 Kararıyla hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle yürütülmek suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, mahkememizin 03/11/2014 tarih 2014/894 Esas ve 2014/178 Karar sayılı kararının 6 nolu hüküm fıkrasında davalı lehine hükmedilen 4.150,00 TL vekalet üceretinin 1.800,00 TL olarak tespiti ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememizin 03/11/2014 tarih 2014/894 Esas ve 2014/178 Kararıyla hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle yürütülmek suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, mahkememizin 03/11/2014 tarih 2014/894 Esas ve 2014/178 Karar sayılı kararının 6 nolu hüküm fıkrasında davalı lehine hükmedilen 4.150,00 TL vekalet üceretinin 1.800,00 TL olarak tespiti ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, diğer hususlarda bozma olmadığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurması neticesinde Yargıtay 11. HD’nin 02/11/2020 tarih 2020/448 Esas ve 2020/4615 Karar sayılı kararı ile; ” 1- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde Dairemizin 11.05.2016 tarih 2015/15383 E.- 2016/5339 K. sayılı bozma ilamına uyulmakla birlikte bozma ile ortadan kalkan 03.11.2014 tarih 2014/894 E.- 2014/178 K. sayılı bozmaya konu karara atıf yapılmak suretiyle karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından yargılamanın açıklığı ilkesi kabul edilmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiş, yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekli olup aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Dairemizin 11.05.2016 tarihinde verilen 2015/15383 E.- 2016/5339 K. sayılı ilamında davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra temyize konu kararda faize ilişkin hüküm kurulmaması ve reddedilen manevi tazminattan dolayı davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 10/2. maddesi gereğince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretini geçemeyeceği gerekçeleriyle temyize konu kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemece bozma ilamına uyulmasıyla birlikte bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğacak olup, temyiz incelemesi sonucunda kararın uygun bulunan kısmının onanmasına karar verilmediği sürece, bozma ilamı ile birlikte temyize konu ilk karar ortadan kalkacağından, bozmaya uyan mahkemenin bu defa uyulan bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek bozmanın gerektiği şekilde yeniden bir karar vermesi gerekmektedir.
Şu halde, mahkemece anılan hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmeksizin Dairemizin yukarıda belirtilen bozma ilamıyla ortadan kalkan mahkemenin 03.11.2014 tarih 2014/894 E.- 2014/178 K. sayılı kararına atıfla karar vermesi hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde olması gerektiği kuralını da ihlal ettiğinden bu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma akabinde mahkememizin 2021/39 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada 02/06/2021 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile usul ve esas bakımından yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya içerisinde örneği bulunan müşteri çek karnesi talep formu örneğinden, bu formun 12/02/2007 tarihinde düzenlendiği ve … adına çek karnesi düzenlenmesinin talep edildiği görülmektedir.
Bilirkişiler emekli banka müdürü …, emekli … Hukuk Fakültesi İİBF Öğr. Üyesi Prof. … ve … Üniversitesi Hukuk Fakültesi …’dan alınan 20/06/2014 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı adanı düzenlenen sahte nüfus cüzdanı kullanılmak suretiyle davalı bankadan 12/07/2007 tarihinde (bkz. Sayfa 8) çek karnesi talebinde bulunulduğu davacı adına temel bankacılık hizmetleri sözleşmesi düzenlendiği ve verilen çek koçanı üzerinden düzenlenen çeklerin kısa süre içerisinde karşılıksız kalmış olduğu tespit edilmiştir.
… CBS’nin …Sayılı soruşturma dosyası üzerinden düzenlenen 10/10/2011 tarih ve 2011/47603 Esas ve 2011/3506 iddianame numaralı iddianamenin incelenmesinde şüpheli …’in müşteki …’un kimlik bilgileri ile … …bank Şubesi’nde 06/04/2007 tarihinde hesap açtırıp çek koçanı aldığı ve müştekinin bu şekilde mağdur … adına almış olduğu çek koçanını doldurarak ve müşteki…Tem. AŞ’ye verdiği ve bu eylemi nedeniyle şüpheli Kamil Aktekin aleyhine dava açıldığı görülmektedir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 03/03/2009 tarih …Esas ve…Karar sayılı kararının incelemesinde, …bank … Şubesi hesabı üzerinden …’a verilen çek koçanına dahil … nolu 17/06/2007 keşide tarihli ve 17.800,00 TL miktarlı çekin karşılıksız çıkması nedeniyle … aleyhine dava açıldığı, mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararda suç tarihinin 17/06/2007 olarak tespit edildiği ve bu kararın 11/09/2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde ve özellikle davacının maddi ve manevi tazminat talebine esas ilişkinin haksız fiil ilişkisi olması ve 6098 Sayılı TBK m.117/2 kapsamında haksız fiilden kaynaklanan zararlarda borçlunun haksız fiilin işlenmesi ile birlikte temerrüde düşüleceği öngörülmüş ve bu kapsamda üçüncü kişi … her ne kadar 06/04/2007 tarihinde davalı banka nezdinde hesap açtırmış ve 12/07/2007 tarihinde çek koçanı düzenlenmesi talebinde bulunmuş ise de davacı tarafından hükmedilecek tazminata çek karnesinin düzenlenmesi tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulması nedeniyle dosya kapsamında her ne kadar çek koçanının anılan kişiye verilme tarihi sabit değil ise de … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 03/03/2009 tarih … Esas ve… Karar sayılı kararı örneğinden koçana dahil çeklerden bir tanesinin 17/06/2007 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiği anlaşıldığından en geç bu tarih itibariyle koçanın verilmiş olacağı nazara alınmak suretiyle bu tarihten itibaren faiz yürütülmek kaydıyla davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL maddi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin istemin reddine, 15.000,00 TL manevi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat bakımından fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-10.000,00 TL maddi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-15.000,00 TL manevi tazminatın 17/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat bakımından fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 683,10 TL nispi karar harcı ile kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.024,65 TL nispi karar harcı toplamı 1.707,75 TL harcın peşin yatırılan 1.366,20 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 341,55 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.031,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 634,84 TL yargılama gideri ile 1.366,20 TL peşin harç ve 24,30 TL başvuru harcı toplamı 2.025,34 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kyadıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 84,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 57,75 TL yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır