Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/358 E. 2021/496 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/358 Esas
KARAR NO : 2021/496

DAVA : Şahsi İflas
DAVA TARİHİ : 19/10/2001
KARAR TARİHİ : 05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Şahsi İflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; banka yönetim kurulunun 13/07/1999 tarih 25/21 sayılı kararı ile … A.Ş.’ye kullandırılan kredinin … grubuna dahil … A.Ş.’ye ve merkezi vezne operasyonu ile … A.Ş.’nin …bank … Şubesi hesabına merkezi vezneden kaçırılarak elden yatırıldığını ve buradan da … grubu firmalarından … A.Ş.’nin hesabına virman yapılarak firmanın kredi borcunun ödenmesinde kullanıldığını, … A.Ş. yönetim kurulunun 27/09/1999 tarih 34/27 sayılı kararı ile … A.Ş.’ye de kullandırılan kredinin bankaca … Ltd. Şti. 05/10/1999 tarihinde kullandırılan kredinin ilgili firmaca kabul edilmemesi üzerine … Tic. A.Ş. riskine dönüştürülerek geriye yönelik olarak firmanın hesabına giriş yapıldığı bu suretle … A.Ş.’ye 950 milyar kredi kullandırılmış gibi gösterilip firmanın hesabına geçirildikten sonra aynı gün … Şubesi’ndeki … A.Ş. hesabına nakit yatırılarak buradan … Şubesi nezdindeki … A.Ş. hesabına virman yapılmak suretiyle bu şekilde ticari işlerinin finansmanında kullanılmak suretiyle oluşan 10.552.728.842.231 TL banka zararı ile sınırlı olarak davalıların şahsi iflaslarına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı … ve … vekilleri cevap dilekçesinde özetle; … Asl. Tic. Mah. … esas sayılı dava yönünden derdestlik itirazında bulunmuşlar 1998 yılı genel ibra kararının kaldırılmasına ilişkin kararın iptali için anayasaya aykırılık usulü itirazlarında bulunmuş 4389 sayılı bankalar yasasının 17. maddesinde belirlediği dava şartlarının dosyada mevcut bulunmadığını davacı tarafından ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediğini müvekkillerinin banka kaynaklarını bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek bir şekilde doğrudan ve ya dolaylı olarak kendi lehine kullandığı ve bankayı bu suretle zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir delilin mevcut olmadığı gibi bu hususun davacı … tarafından ispat edilmesi gerektiğini , alınan yönetim kurulu kararında kullandırılan kredi ile bankanın uğradığı zarar arasında bir ilyet bağının mevcut olmadığı gibi borçlar kanunun kapsamında iddia edilen ve ispatlanan bir zararında söz konusu olmadığını el koyma tarihi itibari ile bilanço zararının zarar olarak kabul edilemeyeceğini ayrıca davalıların 1998 yılında yapılan işlemleri nedeni ile genel kurul kararı ile ibra edildiklerini bu nedenle de bir sorumluluklarının mevcut bulunmadığı nedenle açılan davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçelerinde özetle; … 1. Asl.tic. mah…. sayılı esas sayılı dava dosyası üzerinden derdestlik ve …8. Asl. Tic. Mah. … esas sayılı dava dosyasının bekletici sorun yapılması usulü itirazında bulunmuşlar davanın esasına ilişkin olarak ta bankalar kanunun 17.maddesindeki belirtilen iflas isteme koşullarının gerçekleşmediğini müvekkillerinin banka kaynaklarını bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek bir şekilde doğrudan ve ya dolaylı olarak kendi lehine kullandığı ve bankayı bu suretle zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir delilin mevcut olmadığı gibi bu hususun davacı … tarafından ispat edilmesi gerektiğini , alınan yönetim kurulu kararında kullandırılan kredi ile bankanın uğradığı zarar arasında bir ilyet bağının mevcut olmadığı gibi borçlar kanunun kapsamında iddia edilen ve ispatlanan bir zararında söz konusu olmadığını el koyma tarihi itibarı ile bilanço zararının zarar olarak kabul edilemeyeceğini ayrıca davalıların 1998 yılında yapılan işlemleri nedeni ile genel kurul kararı ile ibra edildiklerini bu nedenle de bir sorumluluklarının mevcut bulunmadığı nedenle açılan davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bankalar yasasına aykırı karar ve işlemleri ile bankanın zarara uğramasına sebebiyet vermediğini görevde olduğu süre içinde yönetim kurulu üyesi olarak ibra edildiğini, ibraların iptal edilmeden şahsi iflasının istenmesinin mümkün bulunmadığını beyanla açılan davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili dilekçesinde özetle; kredinin kullanılması ile ilgili yönetim kurulu kararların hukuken geçerli bulunmadığını kredi kullandırılan firmaların gerek iş hacmi gerekse mali durumu itibarı ile krediye laik firmalar olmaları nedeniyle kredileri kullandırıldığını, bu kredilerin … grubunda yer alan firmalara ve ortaklara çıkar sağlamak amacıyla kullandırılacağına ilişkin herhangi bir bilgi sahibi olmadığı gibi … grubu firmalarında da herhangi bir ortaklığının da olmadığı nedenle davanın reddi talep edilmiştir.
Dava BDDK tarafından temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi bankalar kanunun 14. maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkralarına göre …’ye devredilen … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ile yönetim kurulu üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcıları hakkında 4389 sayılı kanunun 17/2 maddesine dayalı şahsi iflas davasıdır.
Bankalar kanununda iflas usulüne ilişkin özel hükümler bulunmadığından açılan iflas davası İİK’nun 177 ve müteakip maddeleri ile düzenlenen doğrudan doğruya iflas usulüne tabi bir davadır.
Şahsi iflas davası açılması sonrası … ile … , … ve … arasında imzalanan 17.11.2003 tarihli protokol ile bu protokolü yürürlüğe koyan … ile …, … arasında imzalanan 03.05.2005 tarihli protokolün D maddesi gereğince bu protokole taraf olan davalılar hakkında açılmış bulunan şahsi iflas davalarının Bankalar Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde durdurulacağının kabul ve taahhüt edilmesi sebebi ile davacı … tarafından verilen 14.06.2005 tarihli dilekçeleri ile bu protokollere taraf olan davalı … hakkında açılan şahsi iflas davalarının 4389 sayılı bankalar kanunun 15/3 maddesi gereğince durdurulmasının talep edilmesi üzerine Mahkememizin 05.10.2006 tarihli ara kararı ile davalı … ve … hakkında açılan şahsi iflas davasının görülmekte olan davadan TEFRİKİNE karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 02.07.2004 tarihli kök ve itiraz üzerine alınan 02.01.2006 tarihli ek raporlar kapsamında … A.Ş.ye 13.07.1999 tarih 21 sayılı yönetim kurulu kararı ile kullandırılan kredilerin … grubuna dahil … A.Ş.ye ve buradan da merkezi vezne operasyonu ile … A.Ş.nin kredi borcu hesaplarının kapatılmasında kullanıldığı, … AŞ’ye de yönetim kurulunun 27.09.1999 tarih ve 27 sayılı kararı ile tahsis edilen kredinin …Şti’ne 05.10.1999 tarihinde kullandırılan 950.000.000.000.TL kredinin …Ltd. Şti’nce kabul edilmemesi üzerinde kayıtlar değiştirilerek 05.10.1999 tarihli valörle … AŞ hesabına aktarılarak aynı gün … AŞ’nin … Şubesine virman edilip … Şubesindeki … AŞ hesabına aktarılmak suretiyle bu şirketin ticari faaliyetinde kullandırılması suretiyle … Grubuna bağlı şirketlere kaynak aktarımı suretiyle dolaylı olarak banka hakim ortağına menfeat temini olup bu tür işlemlerin bankalar kanunun kredi sınırlamalarına ilişkin hükümleri dikkate alındığında kanuna karşı hile teşkil ettiği davalı yönetim kurulu başkan ve üyelerinin bankalar kanunu tarafından yasaklanan kanuna aykırı karar ve işlemleri ile bankanın 10.495.327.446.250.-TL zarara uğramasına sebebiyet verdikleri uğranılan zarar ile bankanın … ye devri arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, bu suretle davalılar hakkında verdikleri zararla sınırlı olarak şahsi iflaslarını isteme koşullarının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Davanın devamı sırasında davalılardan …’nın 06.06.2003 tarihinde vefat ettiği ve … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı veraset ilamı ile mirasçılarının … ve … oldukları anlaşılmakla davacı … tarafından verilen 17.03.2004 tarihli dilekçesi ile mirasçıları davaya dahil edilip ..’nın bankaya verdiği zarardan müştereken müteselsilen sorumlu olduklarından bahisle bu mirasçılar hakkındaki davanın tefrik edilip alacak davası olarak devam edilmesi talep edilmiştir.
Davalı … ölmekle şahsi iflas davası niteliği itibarı ile mirasçıları hakkında hüküm kurulması mümkün olmayan davalılardan bulunması ve öleni ilgilendiren nitelikte dava olmakla ve ölüm ile iflas davası konusuz kaldığından, vefat eden …’nın şahsi iflas istemindeki şahsi sorumluluğu da … ile … ve … arasında imzalanan ve yürürlüğe giren 17.11.2003 tarihli ve 03.05.2005 tarihli protokollerin sonucuna bağlı olması ve protokol dışı ölen davalı … yönünden de davanın sağ olsa idi durdurulmasına karar verilmesini gerektireceği nedenle mirasçıları yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Her ne kadar davalılar hakkında şahsi iflas isteme koşulları gerçekleşmiş İSEDE; Dava tarihinden sonra yapılan protokollerin, protokolün tarafı olmayan davalılara açılan şahsi iflas davası sebebiyle etkisi yönünden bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Şahsi iflas davası açılması sonrası … ile … arasında imzalanan 17.11.2003 tarihli protokol ile bu protokolü yürürlüğe koyan … ile …, … arasında imzalanan 03.05.2005 tarihli protokolün D maddesi gereğince bu protokole taraf olan dava dışı banka hakim ortakları …, …, …, …, hakkında açılmış bulunan şahsi iflas davalarının Bankalar Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde durdurulacağının kabul ve taahhüt edilmesi sebebi ile protokolde eski borçluların borcundan kurtulacağına ilişkin bir ibare yer almadığından protokoller borcun nakli olarak kabul edilmeyip protokolleri imzalayan kişilerin borcun ödenmesindeki ekonomik ve hukuki çıkarları gözetildiğinde protokollerin borca katılma sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından bu durumda protokolde taraf olmayan davalı …, …, …’ın borçtan sorumluluğu devam etmekle birlikte protokoller uyarınca borcun zamanında ödenmesi durumunda davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği nedenle davalı … hakkında açılan şahsi iflas davasının da protokollerin yürürlükte bulunduğu sürece DURDURULMASINA ilişkin Mahkememizin 2001/2314 Esas 2006/565 Karar sayılı ve 18.12.2006 tarihli kararı Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2007/8143 Esas 2008/1193 Karar sayılı ve 14.02.2008 tarihli kararı ile Davacı … protokolleri iptal edildiğini ve buna ilişkin fon kurul kararı bulunduğunu ileri sürdüğüne göre protokollerin iptal edilip edilmediği üzerinde durulup iptaline karar verilmiş olması halinde Davalı …’ın iflası için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı üzerinde durulup varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği nedenle BOZULMASINA karar verilmekle yeniden yapılan yargılama sonucunda Yargıtay 19.Hukuk Daire Başkanlığının bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davanın yargılaması sırasında Davacı vekilince verilen dilekçe ile fon ile … arasında imzalanan 28.11.2008 Tarihli protokolün 8.7 maddesi gereğince davalılar hakkında açılan davanın durdurulmasına karar verilmesi yeniden talep edilmiş ve 28.11.2008 tarihli protokolün davaların durdurulmasına yönelik maddelerini ihtiva eden örneği de dosyaya ibraz edilmiştir.
Davalı …, …, … ve … mirasçıları vekilleri 23.02.2009 tarihli celsede durdurma istemine muvafakat edilmeyerek davanın reddine karar verilmesi talep etmişlerdir.
Ancak kararın gerekçe kısmında izah edildiği üzere davalılar hakkında şahsi iflas isteme koşulları oluştuğunun tespit edilmesine rağmen davacı tarafça davalının şahsi iflasına karar verilmesi talep edilmeyip davanın durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiş ve 28.11.2008 tarihli protokolün 6.2 maddesi kapsamında … satışı sonrası satış bedeli ödenmiş ve buna ilişkin sıra cetvelinin kesinleşmesi sonrası görülmekte olan şahsi iflas davasının konusuz kalma ihtimali kapsamında davalıların sorumluluğuna gidilemeyecek olması nedeniyle davacı … nin durdurma talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 2001/2314 Esas 2006/565 Karar sayılı dosyasında 18.12.2006 tarihli kararı ile; davalılar …, …, …, …, …, …mirasçıları … ile … haklarında açılan şahsi iflas davalarının … ile … ve … arasında imzalanan 17.11.2003 tarihli ve … ile …, …ve … arasında imzalanan 03.05.2005 tarihli protokollerin yürürlükte kaldığı sürece durdurulmasına karar verildiği, Mahkememizden verilen karar Yargıtay (19.) Hukuk Dairesi Başkanlığının 14.02.2008 gün ve 2007/8143 Esas 2008/1193 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, dosyanın yeniden mahkememizin 2008/332 esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüş, bozma sonrası Mahkememizin 2008/332 Esas 2009/45 Karar sayılı dosyasından verilen 23.02.2009 tarihli kararı ile; davalı …, …, …, …, …, … Mirasçıları … ile … haklarında açılan şahsi iflas davasının 4389 sayılı yasanın 15/3 ve 5411 sayılı yasanın geçici 11. ve 132/10 maddeleri gereğince … ile … arasında imzalanan 28.11.2008 tarihli protokolün 8.7 ve 6.2 maddeleri gereğince …-…sıra cetvelinin kesinleşmesine kadar tüm davalılar hakkında durdurulmasına karar verildiği, mahkememiz kararının Yargıtay (19.) Hukuk Dairesi Başkanlığının 18.03.2010 gün ve 2010/1827 Esas 2010/3024 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve karar düzeltme sonrasında kesinleştiği görülmüştür.
Davacı vekili 24.02.2021 tarahli dilekçe ile; Fon ile … ve … Grubuna dahil gerçek ve tüzel kişiler arasında 28.11.2008 tarihinde, … ihale bedelinden Fon alacaklarına isabet edecek satış bedelinin … Grubunun Fona olan borçlarına mahsubuna ve yasal dağılımın hukuken kesinleşmesi ve bu çerçevede protokol konusu Fon alacaklarının tahsil edilmesi halinde Grubun münhasıran protokol kapsamında belirlenen borçlarından ibrasına yönelik hükümleri düzenleyen bir protokol imzalandığı, 28.11.2008 tarihli Protokolün “Mali Sorumluluk, Şahsi İflas ve İade Tazmin Davaları” başlıklı 8.7.maddesi; protokolün imzalanarak Borçlularca açılan adli/idari davalardan/temyiz hakkından feragat edilmesi ile Fonun açmış olduğu takip ve davaların kesinleştirilmesinden sonra; iade tazmin davası ile diğer şahsi iflas ve mali sorumluluk davalarının tüm davalıları ve tüm dava tutarları yönünden durdurulması için Fon tarafından ilgili Mahkemelerden talepte bulunulacağı; … Bütünlüğü sıra cetvelinin kesinleşmesinden sonra, durdurulan mali sorumluluk, şahsi iflas ve iade tazmin davalarının işbu protokol kapsamına giren alacak kalemleri ile örtüşen kısımları bakımından davaların konusuz kalmasını teminen Fon tarafından gerekli hukuki işlemlerin yerine getirileceği; mali sorumluluk, şahsi iflas ve iade tazmin davasına konu olup konusuz kalacak alacak kalemleri dışında kalan alacak kalemleri bakımından ise; Fon bünyesinde yapılacak çalışma neticesinde Fon Kurulu’nca bu konuda verilecek nihai karar çerçevesinde davalara devam edilmesi dahil gerekli hukuki işlemlerin yapılacağı hususlarını içerdiği, işbu protokol hükümleri kapsamında ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun I32.maddesi’ne istinaden, Fonun talebi üzerine, işbu dava dahil Mahkeme nezdinde açılmış tüm iade tazmin, şahsi iflas ve mali sorumluluk davalarında-…sıra cetvelinin kesinleşinceye kadar davaların durdurulmasına dair kararlar verildiği, bu arada, Fon alacaklarının tahsilini teminen, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun I34.maddesi hükümleri doğrultusunda … oluşturulmuş ve bütünlüğün satışına karar verildiği ve 05.12.2007 tarihinde gerçekleştirilen ihalede, söz konusu bütünlük, … AŞ’ye ihale edildiği, ihalenin, Fon Kurulunun 21.02.2008 tarihli ve 2008/49 sayılı Kararı ile de onaylandığı, anılan sıra cetveline karşı üçüncü kişiler tarafından açılan davalar, Fon lehine kesin hükümle sonuçlandığından söz konusu sıra cetveli kesinleşmiş ve böylelikle 28.11.2008 tarihli Protokolün yürürlüğe girme şartının da yerine gelmiş bulunduğu, … sıra cetvelinin kesinleşmesinden sonra, durdurulan mali sorumluluk, şahsi iflas ve iade tazmin davalarının işbu protokol kapsamına giren alacak kalemleri ile örtüşen/örtüşmeyen kısımlarının tespiti için, Fon nezdinde ayrıntılı bir çalışma yapılmış olup bunun sonucunda; Mahkeme nezdinde açılmış ve daha sonra hakkında durdurma kararı verilmiş olan 2008/332 Esas sayılı dava dosyasına konu olan alacak kalemlerinin, 28.11.2008 tarihli Protokol konusu alacaklar ile örtüştüğü hususu Fon nezdinde tespit edildiği, bu nedenle, işbu dava dosyası açısından 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Sorumluluk davalarına ilişkin istisnai yetkiler” başlıklı 133. maddesi’ndeki;” Bu madde kapsamında açıları veya açılacak davalar ile kanunî halef sıfatıyla takip edilen davalarda, lehine hükmedilen tarafa vekâlet ücreti maktu olarak belirlenir.” hükmü de göz önüne alınmak suretiyle, müvekkili … Bankalar/Bankacılık Kanunu uyarınca her türlü harçtan muaf olduğu da göz önüne alınarak, 6100 sayılı HMK hükümlerine istinaden, tüm davalılar acısından. ‘Davanın Konusuz Kalmış Olması Nedeniyle Esas Hakkında Karar Verilmesine Yer olmadığı” yönünde karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı … vekili 05/07/2021 tarihli dilekçesi ile davalı …’dan iş bu dosyaya şamil olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı … 05/07/2021 tarihli dilekçesi ile davacı taraftan iş bu dosyaya şamil olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davacı … vekili 08/07/2021 tarihli dilekçesi ile davalı …’dan iş bu dosyaya şamil olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı … vekili 07/07/2021 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin talebi üzerine dava dosyasındaki yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … vekili 12/07/2021 tarihli dilekçesi ile davacı …’nin müvekkili yönünden yargılama gideri ve vekalet ücreti istememesi halinde davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı … vekili 14/07/2021 tarihli dilekçesi ile davacı taraftan herhangi bir yargılama gideri vekalet ücreti talebinde bulunmadığını beyan etmiştir.
Tanzim ettirilen bilirkişi raporlarından davacının dava tarihi itibariyle iş bu davayı ikame etmekte haklı olduğu ancak davacı vekilinin 24/02/2021 tarihli dilekçesinden anlaşıldığı üzere davanın konusuz kaldığı, tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-İş bu dava nedeniyle verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 59,30 TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Talep olmadığından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/07/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …