Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/317 E. 2023/140 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/317 Esas
KARAR NO : 2023/140

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/06/2017 tarihinde işleteni … Ltd. Şti., sürücüsü … sigortacısı …olan … plakalı araç ile müvekkillerinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve müteveffa …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile seyir halindeyken geçiş önceliği nedeniyle… plakalı araç sürücüsü …ile tartışmaya girdiklerini, davalı … yönetimindeki aracın kasıtlı olarak müteveffanın yönetimindeki araca çarpması neticesinde çift taraflı trafik kazası meydana geldiğini ve sürücü …’ın kaza nedeniyle vefat ettiğini, kazanın oluşumunda davalı …’nın %100 kusurlu olduğunu, müteveffanın davacı …’ın nikahsız eşi olduğunu ve diğer davacı …’yı kendi çocuğu gibi benimsediğini, vefat nedeniyle davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, davalılar tarafından müvekkillerinin zararının karşılanmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 500,00 TL, … için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … Ltd. Şti. ve … Koop.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile, diğer davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı … için 100.000,00 TL ve davacı … için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar …Ltd. Şti. ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ile ve sigortalısının kusuru oranında sınırlı olduğunu, ölüm halinde kişi başı teminat limitinin 330.000,00 TL olduğunu, vaki kazada tarafların kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle müteveffanın davacıların desteği olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, müteveffanın kızı ve oğlu için 12.292,86 TL asıl alacak ödemesi yapıldığını ve annesi tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’nda açılan … dosyasının devam ettiğini, davacılara SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini, davacılar lehine tazminata hükmedilmesi halinde uygulanacak faizin ticari faiz olamayacağını, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinden müvekkilinin kusurunun olmadığını, maktul …’ın yakınları tarafından müvekkili şirkete karşı … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile manevi tazminat davası açıldığını, müteveffanın eski eşi ve eski esinin başka bir kişiden olan oğlu için açılan işbu haksız davanın reddinin gerektiğini, davacı …’ın diğer davacı …’nın öz babası olan …’yla … 2. Aile Mahkemesi’nin 2012/827 Esas 2013/13 Karar 13.02.2013 kesinleşme tarihli kararına göre boşandıklarını, bu boşanma ilamında … için 300 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacının 25/07/2014 tarihinde müteveffa ile evlenmiş olduğunu, … Aile Mahkemesinin … Esas … Karar ve 19/01/2016 tarihli kararına göre de müteveffa ile boşandığını, boşanma neticesinde tarafların birbirlerinden herhangi bir alacak veya nafaka talebinin olmadığını, boşanma davasının maktul … tarafından açıldığını, davacı ve maktul arasında imam nikahı gibi bir durum olmadığı gibi hiçbir şekilde fiili birlikteliğin de söz konusu olmadığını, davacı …’ın oğlu …’nın öz babasının hayatta olduğunu ve iştirak nafakası ödediğini, maktulun zaten iki öz çocuğu bulunduğunu, evlilik birliği içinde çekilmiş fotoğrafların bu davaya delil olamayacağını, diğer davalı … hakkında … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kasten öldürme iddiası ile kamu davası açıldığını ve yargılama sonucunda kasten öldürme suçu sebebiyle ecza verildiğini, yapılan ceza yargılamasında da görüleceği üzere söz konusu olayın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile hiçbir ilgisinin olmadığını, malik sıfatı ile müvekkilin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, ceza yargılamasında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi tarafından hazırlanan raporda kanında 137mg/dl Etonal bulunduğunun tespit edildiğini, bu sebeple olayda maktulün kusurunun olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 6098 sayılı TBK m.53’te düzenlenen ölüm nedeniyle yoksun kalınan destek tazminatının ve manevi tazminatın tahsili davasıdır.
Mahkememizin 13/11/2019 tarih 2018/741 Esas ve 2019/899 Karar sayılı kararı ile ”…Davacılar, 26/06/2017 tarihinde kendilerinin de içerisinde yolcu olarak bulundukları sürücüsü … olan … plakalı araç ile işleteni … Ltd. Şti. ve sürücüsü … olan … plakalı araçların çarpışması neticesinde destekleri ve … plakalı araç sürücüsü …’ın vefat ettiğini ve bu nedenle desteğinden yoksun kaldıklarını, … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun davalı sigorta şirketi tarafından sigorta güvencesine alındığını, bu nedenle 6100 sayılı HMK m.107 maddesi kapsamında destek tazminatı miktarının tespiti ile davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacılara verilmesini ve davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı işleten ve sürücüdün kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği görülmektedir.
Davalı … Ltd. Şti cevaben, davacılar ile müteveffa arasında herhangi bir mirasçılık ilişkisi bulunmadığını, davacı …’ın müteveffanın eski eşi ve davacı …’nın ise davacı …’ın ilk evliliğinden olma çocuğu olması nedeniyle taraflar arasında bir desteklik durumunun olmadığını, bu nedenle açılmış bulunan davanın haksız olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, ayrıca işleteni oldukları … plakalı aracın olay tarihinde izinli olan diğer davalı …’ya şahsi işlerinde kullanılmak üzere verildiğini, bu nedenle işleten sıfatlarının olmadığını, kaldı ki müteveffanın da olay anında alkollü olduğunu, bu nedenle kusurun da müteveffada olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca istenen manevi tazminatın da fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep ettiği görülmektedir.
Davalı … Sigorta A.Ş cevaben, … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun … nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile 01/11/2016 – 2017 tarihleri arası ölüm ve sakatlık halinde kişi başı 330.000,00 TL sigorta limiti ile sigorta güvencesine alındığını, sorumluluklarının söz konusu olması için … plakalı araç sürücüsünün kusuru olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, ayrıca müteveffanın ölüm nedeni ile destek tazminatının talep edilebilmesi için mateveffa ile davacılar arasında ölümden önce bir desteklik ilişkisinin söz konusu olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, bu kapsamda müteveffa ile davacı … arasında arasında resmi evlilik ilişkisi bulunmadığından fiili birlikteliklerinin ve destekliklerinin ispat edilmesi gerektiğini, kaldı ki müteveffanın kızı ve oğlu için 12.292,86 TL ödeme yapıldığı ve annesi tarafından açılan davanın … sayılı tahkim dosyası üzerinden devam ettiğini, ayrıca SGK nezdinde davacılara rücuya tabi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini ve bu kapsamda davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmektedir.
İhtilaf, davacılar ile müteveffa arasında desteklik ilişkisi olup olmadığı varsa tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı ile davacıların yoksun kaldığı destek tazminatı miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Kusur oranı ve destek tazminatı miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirilmesi gerekmektedir.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davalarında, davalı işleten ile davalı sigortacının sorumluluğu paralel olup 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu, davalı sürücünün sorumluluğu ise 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalı işleten ve sigortacıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
Dava dosyasına celp edilen nüfus kayıt örneklerinin incelenmesinde; davacı …’ın daha önce … ile 21/07/2006 tarihinde evlenmesine rağmen … Merkez 2. Aile Mahkemesi’nin 13/02/2013 tarihinde kesinleşen… Esas ve … Karar sayılı kararı ile boşandıkları ve davacı …’ın müteveffa ile 25/07/2014 tarihinde ikinci evliliğini yaptığı ve ancak … Aile Mahkemesi’nin 19/01/2016 tarihinde kesinleşen …Esas ve…Karar sayılı kararı ile müteveffa ile de boşanmış oldukları, dava dosyasına celp edilen boşanma ilamının incelenmesinde tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları ve tarafların lehine ve aleyhine nafaka ve manevi tazminata hükmedilmediği görülmektedir.
Davacı …’nın 30/10/2004 doğum tarihli olduğu, baba adının İbrahim, anne adının … olduğu, ancak davacı anne …’nın … Merkez 2. Aile Mahkemesi’nin 13/02/2013 tarihinde kesinleşen … Esas ve …Karar sayılı kararı ile boşandıkları ve müşterek çocuk …’nın velayetinin ise davacı anneye verildiği görülmektedir.
Müteveffa ile davacı … ile … arasındaki desteklik durumunun ispat için … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası üzerinden dinlenen tanık …’ın “… bizim firmamızda 1 – 2 ay kadar şoför olarak çalışmıştır. Kendisi ile tanışıklığımız eskiye dayanırdı. … eşi ile bir tartışma yaşamış ve boşanmışlardı ancak kısa bir süre sonra barışarak imam nikahı adı altında birlikte yaşadıklarını kendisinden duymuştum. Evlerine bir defa eşine para vermek için gitmiştim. Benim …’nın davacılara destek olması hususunda bildiklerim bundan ibarettir dedi. ” şeklinde beyanda bulunduğu, keza tanık …’ın ise “ben, bir dönem imam nikahlı eşim olan …, … ile imam nikahlı eşi … ile birlikte hatırladığım kadarıyla 2014 yılında aynı evde yaşamıştık. Daha sonra … ile … resmi olarak evlendiler ancak … Bey’ in bazı borçlarından dolayı … ile kağıt üzerinde boşandıklarını ancak birlikte yaşamaya devam ettiklerini biliyorum. Ben bu kişilerle yakinen görüşüp, evlerine giderdim. Bu nedenle imam nikahlı olarak birlikte yaşadıklarını biliyorum, benim bilgim ve görgüm bu kadardır dedi. ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de kanunun nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, yalnızca eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O durumda destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir şekilde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir. (HGK. 21.04.1982 gün, 1979/4-1528 E.,412 K.)
Ceza dosyası itibariyle davacı … ile müteveffa …’ın anlaşmalı olarak boşanmış olmalarına rağmen kaza anında aynı arabada olmaları ve diğer davacı çocuk …’nın da yanlarında olması davacılar ile müteveffanın aile olarak yaşamlarına fiili olarak devam ettiğini göstermektedir. Kaldı ki beyanları aynen yukarıya alınan tanıklardan … davacı ile müteveffanın, müteveffanın kimi borçlarından dolayı anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanmalarına rağmen birlikte yaşamaya devam ettiklerini söylemektedir. Dosya içerisindeki fotoğraflardan müteveffa ile davacı eş ve davacı çocuk arasında bir aile bağının oluştuğu görülmektedir. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde müteveffa ile davacılar arasında fiili bir desteklik ilişkisinin mevcut olduğu, şayet müteveffa ölmemiş olsaydı bu ilişkinin devam edecek olduğu görülmektedir.
Dava dosyasına celp edilen …. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası içerisinde bulunan 26/06/2017 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağı ile müteveffanın trafik kazası sonucu meydana gelen bilateral çoklu kaburga kırığı, bilateral hemotoraks ve bilateral akciğer parankim laserasyonu sebebiyle vefat ettiği ve böylelikle ölüm olayı ile trafik kazası arasında illiyet bağının mevcut olduğunun tespit edildiği, olaya ilişkin yargılama neticesinde mahkeme tarafından verilen 11/01/2018 tarih ve 2018/14 Karar sayılı ilam ile “26/06/2017 tarihinde saat 00:20 sıralarında … ilçesi … Cd. üzerinde içerisinde müştekiler … ve …’nın yolcu olarak bulunduğu sürücülüğünü maktul …’ın yaptığı … plaka sayılı araç ile sanıkların içerisinde bulunduğu … plaka sayılı aracın karşılaştığı, tarafların yol verme tartışması yaşadıkları, tartışma sırasında maktulun aracıyla olay yerinden kaçmaya başladığı sırada sanıkların maktulun aracını yolcu olarak kovaladıkları, aracı tekmeledikleri, maktul …’ın aracıyla yoluna devam ettiği, bir süre sonra sanıkların araçla seyir halinde oldukları sırada maktule ait araçla … İlçesi …istikametinde karşlaştıkları, sanıkların araçla maktule ait aracın önünü kestikleri ancak maktulün boşluk bularak kaçtığı, sanıkların hem yaya hem de araçla bu aracı kovaladıkları, araçların … üzerinden dönüş yaparak … istikametine gittikleri sırada … Caddesi üzerinde sanıkların içerisinde bulunuğu araçla maktul …’ın aracının sağ arka tarafına kasten çarptıkları, bu çarpma neticesinde maktule ait aracın şüphelilerin aracının önüne yan şekilde geçiş yaptığı ve aracın takla attığı, olay neticesinde araçta bulunan …, … ve …’ın yaralandıkları, …’ın kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybettiği olayda ; sanık … savunmasından özetle olayın yol verme tartışması olarak başladığı, ardından maktulun aracının kendi arabalarının yan aynasına sürttüğü, kendisinin ne yapıyorsun sen şeklinde konuşmasının üzerine maktulün kendilerine küfür ettiği, aracın olay yerinden kaçmaya başlaması üzerine peşinden gittiği fakat maktulün aracına zarar verip vermediğini hatırlamadığı, daha sonra araçlarıyla giderken tesadüfen maktulün aracıyla karşılaştıklarını, maktulün aracının önünde ilerlediğini, sol taraftan sollamaya geçtiği sırada maktulün aracının sağ arka tarafından vurduğunu, sonra araçla kaçmaya başladığını, o sırada abisi ve babasının da araçtan indiğini, aracın kaçtığını görünce tekrar arabasına binip takip etmeye başladığını, takip etmekteki amacının plakasını almak olduğunu, arkadan yetiştiğinde sağ şeritte olduğunu, maktulün aracı yaklaşınca manevra yapıp kendisine vurduğunu, sonrasında önlerine bir göbek çıktığını, maktulün buradan U dönüşü yaptığını, kendisi de maktulü sağ şeritten takip ettiğini, maktulün arabayı üzerine kırdığını, bu esnada kendisinin öne geçtiğini, öne geçmekteki amacının şahsı durdurmak olduğunu, öne geçip durduktan sonra aracın kapısını açtığı esnada bu aracın arkadan gelip aracının sol arka tarafına vurarak çarptığını ve yoluna devam ettiğini, kendisinin yine takip ettiğini, takip esnasında aracın sağ tarafında olduğunu, kendi aracının maktulün aracının yarısına kadar gelmişken maktulün birden önüne kırdığını, bu sırada frene basarak direksiyonu sağa çevirdiğini, aracını kendisine doğru kırdığında araçların birbirine bir müddet takılı kaldığını, frene basmasıyla araçların birbirinden ayrıldığını, sonra maktulün aracının düz şekilde ilerleyip kaldırıma çarptığını bu nedenle aracın yan yattığını,hemen aracından inerek annesinden telefonu alıp ambulansı aradığını, hemen yan yatan aracın yanına gidip takla atmış bulunan aracın düzeltilmesine yardım ettiğini, bu olaylar yaşanırken abisi ve babasının üstgeçidin diğer tarafında olduklarını, olaya herhangi bir dahilleri olmadığını, amacının şahsı öldürmek veya yaralamak olmadığını beyan etmiştir. Diğer sanıklar … ve …’un da beyanlarının buna benzer olduğu görülmüştür. Müşteki … ifadesinde yemekten geri döndüklerinde araçlarıyla ilerlerken karşı yönden gelen … plakalı aracın kendi aracını önlerine kırdığını, bunun üzerine maktulün ne yapyorsun arabada çocuk var dediğini, yollarına devam ettiklerini, araçla biraz gittikten sonra karşı araçtan inen şahısların içinde bulundukları aracı tekme ve yumruklarla vurmaya başladıklarını, arkadan argo kelimeler içeren sözler söylediklerini fakat tam olarak ne söylediklerini hatırlamadığını, ardından yollarına devam ederek derince de sahildeki bayrakların olduğu yerden … istikametine doğru döndükleri esnada tartışma yaşadıkları aracın karşılarına çıktığını ve daha sık manevralar yaparak aracı üzerlerine kırmaya başladığını, göbeğe doğru gelirken daha sık vurmaya başladığını, göbekten dönünce önlerine geçtiğini ve kendilerini durdurmak için aracının kapısını açtığını, aracın kapısını sıyırarak vurduklarını ve yollarına devam ettiklerini emniyet müdürlüğüne gideceklerini, arkadan aracın kendilerini takip ettiğini, arabanın arkasından hızlı bir şekilde vurduğunu ve araçlarının takla attığını, sanık …’in savunmalarında söylediklerinin doğru olmadığını, araç yan yattıktan sonra kesinlikle kendilerine yardım etmediğini, arabayı başkalarının kaldırdığını, kendilerine yönelik olarak bırakın gebersinle şeklinde kelimeler kullandığını beyan etmiştir. Diğer müşteki …’in beyanlarınında benzer olduğu görülmüştür. Kamera görüntüleri incelendiğinde sanıkların beyanlarını doğrulamaktadır. Sanıklar … ve …’in ilk olayda arabanın peşinden yaya olarak koşup araca tekme attıkları daha sonra aracı ısrarlı bir şekilde takip ettikleri anlaşılmıştır. Sanık … savunmasında amacının sadece plakasını almak olduğunu söylemesine rağmen bir çok defa araçla karşılaştıkları, araca tekme atmaları karşında bunun inandırıcı olmadığı görülmüş olup ilk olaydan sonra maktulün aracıyla tesadüfen karşılaştıklarını söylemesi de inandırıcı gelmemiştir. Sanıkların kendi beyanlarında da belirttikleri şekilde maktulün aracını takip etmelerinin kendi araçlarına verdiği hasar için ve sigorta bilgilerini alma amacıyla olduğunu belirtmesine rağmen hayatın olağan akışı içerisinde olayın gelişimine bakıldığında bu şekilde bir usulün izlenmeyeceği anlaşılmakta olup sanık …’in verdiği beyan inandırıcı gelmemiştir. Kameradaki kaza anına ilişkin görüntüler izlenmiş olup kaza tutanağı ve cd izleme tutanağından anlaşılacağı şekilde sanık …’in kullanmış olduğu araç ile maktulün kullanmış olduğu aracı sıkıştırdığı ,sanık kendi aracı ile maktulün aracına sağ arka tarafından vurarak o aracı döndürmek suretiyle önüne aldığı, ardından maktulün aracının havalanıp sola devrilmek suretiyle kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. Sanığın anlattığı şekilde kazanın kendi aracıyla maktulün aracının yarısına kadar geldiği sırada, maktulün aracını kendisinin bulunduğu sağ tarafa kırdığını ardından kendisinin frene basarak bu şekilde birbirine takılı kalan araçların ayrıldığını ve maktulün düz şekilde ilerleyip, ilerdeki kaldırıma çarptığını ve bu nedenle aracın yan yattığını söylemiş fakat görüntü ve kaza tutanağından kazanın sanığın anlattığı şekilde gerçekleşmediği anlaşılmış olup sanığın beyanlarının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Diğer sanıkların beyanlarında söyledikleri şekilde maktulün aracının fren yapan sanığa çarptığının doğru olmadığı da görüntülerden anlaşılmaktadır. Kaza sonucu maktul hayatını kaybetmiş olup, yaralanan müşteki …’nın alınan adli raporunda yaralanmasının … ile giderilemeycek nitelikte olduğu, Klavikula kırığının hayat fonksiyonları ORTA (2) derece etkileyeceğinin bildirildiği, müşteki …’ın adli raporunda ise yaralanmasının … ile giderilebilecek ölçüde olduğunun bildirildiği görülmüştür. Kaza esnasında diğer sanıklar … ve …’ün sanık …’in kullandığı arabada olmadıkları kamera görüntülerinden anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde; sanıkların savunmaları, müştekilerin beyanları, tanık beyanları, otopsi raporu, araştırma ve cd izleme tutanağı, kaza tutanağı, adli tıp kurumu raporu ,dosyada mevcut tüm bilgi, belge ,tutanaklar ile sanıklar …ve …haklarında adam öldürme ve kasten yaralama suçlarından dava açılmış ise de bu sanıkların, sanık …’in işlediği eylemlere asli fail veya yardım eden sıfatıyla katıldıklarına dair savunmalarının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine ,sanık …’nın olay gecesi sevk ve idaresi altındaki … plakalı araç ile seyir halinde iken maktülün kullanmakta olduğu … plakalı araç ile karşılaştığı, maktül ve sanık arasında yol verme meselesi yüzünden bir tartışma yaşandığı, sanık …’nın aracı ile oradan ayrılma imkanı olduğu halde maktülün kullandığı aracın peşine düştüğü, ısrarla maktülün kullandığı aracı uzun süre takip edip yandan birkaç kez araca çarparak aracın devrilmesine ve sürücü maktülün otopsi raporunda belirtildiği üzere “çoklu kaburga kırığı, buna bağlı akciğer ve iç kanama neticesi” ölümüne neden olduğu, sanığın neticeyi isteyip öngörmesine rağmen yinede eylemini gerçekleştirmesi karşısında olası kasıt ile hareket ettiği anlaşıldığından maktül …’ı olası kasıt ile öldürdüğü fakat olayda maktulün küfür etmesi ve hareketleri haksız tahrik hükümleri kapsamında değerlendirilerek bu madde uygulanmış olup sanığın bu şekilde mahkumiyetine ,sanığın aynı eylemi ile devrilen araçta bulunan müşteki …’yı … ile giderilemeyecek ve vücudunda hayat fonksiyonlarını orta(2) derecede kemik kırığı oluşturur şekilde aracı silaha dönüştürerek olası kasıt altında kasten yaraladığı aynı araçta bulunan müşteki …’ı da basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde aracı silaha dönüştürerek olası kasıt altında kasten yaraladığı anlaşılmakla üzerine atılı suçlardan bu şekilde mahkumiyetine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile sanık …’nın maktul ….’ı olası kast ile adam öldürme suçundan mahkumiyetine karar verildiği, bu karar aleyhine İstinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul BAM 1. Ceza Dairesi’nin 21/06/2018 tarih 2018/727 Esas ve 2018/788 Karar sayılı kararı ile, sanık sürücünün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinden sonra temyiz kanun yoluna başvurulması neticesinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 11/09/2019 tarih 2019/1946 Esas ve 2019/3704 Karar sayılı kararı ile istinaf mahkemesi kararı sanık sürücü aleyhine olmak kaydıyla sanık sürücünün TCK m.81 kapsamında kasten adam öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Kusur bilirkişisi …’dan alınan 05/12/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; vaki kazada … plakalı araç sürücüsü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’ın ise kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Dosya içerisinde örneği bulunan poliçenin incelenmesinde; … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun … nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile 01/11/2016 – 2017 tarihleri arası ölüm ve sakatlık halinde kişi başı 330.000,00 TL sigorta limiti ile sigorta güvencesine alındığı ve bu haliyle vaki kazadan kaynaklanan sorumluluğun zaman itibariyle sigorta güvencesinde kaldığı görülmektedir.
Dosya içerisinde örneği bulunan 18/12/2017 – … başvuru tarihli ve sayılı 26/04/2018 – K… tarih ve karar sayılı sigorta tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem kararı ile vaki kazadan dolayı müteveffanın kızı başvuran … lehine 9.959,83 TL ve oğlu … lehine 2.333,03 TL’nin 15/11/2017 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verildiği görülmektedir.
Aktüer bilirkişi …’den alınan 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; mahkemece davacı … ve … ile müteveffa arasındaki desteklik durumunun mevcut kabul edilmesi hailnde davacı …’ın alcağının 196.148,34 TL ve davacı …’nın ise alacağının 18.110,07 TL olduğu ve bu miktar alacağın sigorta poliçesi kapsamında kaldığı, davalı sigorta şirketinin 26/06/2017 tarihinde temerrüte düştüğü ve … plakalı aracın kamyonet vasfında olması ve ticari amaçla kullanılan bir araç olduğu tespit edilmiştir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 03/04/2019 tarihli cevabi yazıdan, davacı …’ın ev hanımı olduğu, bir gelirinin olmadığı, babasına ait evde yaşadığı, bir çocuk sahibi olduğu, çocuğu anne ve babasıyla birlikte yaşadığı ve davacı …’nın ise öğrenci olduğu, dedesine ait evde annesi ile birlikte yaşadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan maddi tazminat davasının kabulü ile, davacı … için 196.148,34 TL’nin, … için 18.110,07 TL’nin davalılar … ve … Ltd. Şti bakımından kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından 29/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat istemlerine gelince, davalı sürücü …’nın davacıların da içinde bulunduğu aracı sıkıştırmak suretiyle kasten gerçekleştirdiği eylem ile davacıların desteği olan müteveffanın ölmesine ve davacıların yaralanmasına neden olduğundan davacılardan …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, … için 100.000,00 TL’nin, davacılardan …’nın manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ İLE, Davacı … için 196.148,34 TL’nin, … için 18.110,07 TL’nin davalılar … ve … Ltd. Şti bakımından kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından 29/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara VERİLMESİNE, MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE, … için 100.000,00 TL, … için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE, karar verilmiştir.
Davalı tarafın bu karar aleyhine İstinaf kanun yoluna başvurması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2021 tarih 2020/1916 E. ve 2021/269 K. sayılı kararı ile ”somut uyuşmazlıkta, dosyanın yapılan incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince, “Ön İnceleme Duruşmasına Davet Tutanağı”nın 28/08/2018’de düzenlendiği, ön inceleme duruşmasının 08/10/2018 tarihine bırakılmasına karar verildiği ve ön inceleme duruşmasının 08/10/2018 tarihinde yapıldığı; davacılar vekili tarafından cevaba cevap dilekçesinin 28/09/2018 tarihinde dosyaya ibraz edildiği, davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilince ikinci cevap dilekçesinin ise 01/11/2018 tarihinde dosyaya ibraz edildiği, başka bir deyişle dilekçeler teatisi tamamlanmadan ön inceleme duruşmasının yapıldığı; kararın verildiği 13/11/2019 tarihli 4. celse için davalı …Tic. Ltd. Şti. vekilinin mazeret bildirmesine rağmen davalı vekilinin mazereti konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, tahkikatın bitirildiğine dair taraflara herhangi bir bildirimde bulunulmadığı ve duruşmada hazır bulunmayan davalı …Tic. Ltd. Şti. vekiline sözlü yargılama için davetiye tebliğ edilmediği tespit edilmiştir. Başka bir deyişle, Mahkemece, yukarıda belirtilen düzenlemeler ile HMK’nın “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 31. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde yargılama yapıldığından, davalı …Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, HMK’nın yukarıda belirtilen maddelerine uygun olarak yargılama sürecinin gerçekleştirilmesi sonucunda yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” kararı verilmiştir.
İstinaf sonrası mahkememizin 2021/317 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada İstinaf kararı doğrultusunda usulü eksiklikler tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılması akabinde aktüer bilirkişi …’den alınan 12/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı …’nın destek alabileceği kabul edilecek olduğundan davacı …’ın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 534.201,77 TL olduğu, davacı …’nın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 43.855,64 TL olduğu ve ancak davacı …’nın destek alamayacak olduğu kabul edildiğinde talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 526.611,01 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin düzenlemiş olduğu poliçe ile 333.00,000 TL bakımından sigorta teminatı sağlandığı tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin bu rapora itirazda bulunması nedeniyle ve davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu ödeme ile davacılardan ibra almış olması nedeniyle aktüer bilirkişi …’den alınan 15/08/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile davacı …’nın destek alabileceği kabul edilecek olduğundan davacı …’ın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 57.877,40 TL olduğu, davacı …’nın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 4.439,73 TL olduğu tespit edilmiştir.
Hesaplamanın sigorta şirketi tarafından ödemeniny yapıldığı tarihteki veriler esas alınmak üzere bakiye bir tazminat alacağı kalıp kalmadığı yönüyle yapılması gerektiğinde 05/07/2022 tarihli ara kararı ile bilirkişiden bu husus gözetilmek suretiyle rapor alınmasına karar verilemsi neticesiyyle aktüer bilirkidenm alınan 15/08/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davacı …’nın destek alabileceği kabul edilecek olduğundan davacı …’ın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 57.877,40 TL olduğu, davacı …’nın davalılardan talep etmesi mümkün destek tazminatı miktarının 4.439,73 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu aşamada davacı vekili 03/01/2023 tarihli dilekçesi ile davalılardan tahsili gerekip, sigorta şirketinin sorumluluğunu aşan miktar itibariyle davacı … için 57.887,40 TL, davacı … için bakiye 4.449,73 TL maddi, tazminatın sigortacı dışındaki davalılardan tahsilini talep etmiş olduğu görülmektedir.
Davanın HMK.m.107 kapsamında açılmış olan miktarı belirsiz alacak davası olması ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğu her ne kadar sigorta poliçesinde öngörülmüş olan 330.000,00 TL ile sınırlı ise de işleten ve sürücünün sorumluluğu bakımından herhangi bir sınırlama söz konusu olmadığından Davalı sigorta şirketi tarafından yapılmış olan ödeme bakımından konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, Bakiye tazminat alacağı bakımından davanın kabulü ile Davacı … için 57.887,40 TL’nin, … için 4.499,73 TL’nin davalılar … ve … Ltd. Şti bakımından kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından ise 29/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davalı sürücü …’nın davacıların da içinde bulunduğu aracı sıkıştırmak suretiyle kasten gerçekleştirdiği eylem ile davacıların desteği olan müteveffanın ölmesine ve davacıların yaralanmasına neden olduğundan davacılardan …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, … için 100.000,00 TL’nin, davacılardan …’nın manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine karar vermek gerekmiştir.’
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılmış olan ödeme bakımından konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına,
2-Bakiye tazminat alacağı bakımından davanın kabulü ile
Davacı … için 57.887,40 TL’nin, … için 4.499,73 TL’nin davalılar … ve… Ltd. Şti bakımından kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından ise 29/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
3-MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE,
… için 100.000,00 TL, … için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE,
Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.261,66 TL nispi karar harcı ile kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 8.880,30 TL nispi karar harcı toplamı 13.141,96 TL karar harcından (davalı sigorta şirketi 4.261,66 TL harçtan sorumlu olmak üzere), 515,75 TL peşin harç, 1.060,00 TL ıslah harcı ile 747,00 TL tamamlama harcı toplamı 2.322,75 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 10.819,21 TL harcın (davalı sigorta şirketi 1.938,91 TL harçtan sorumlu olmak üzere) davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.261,98 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı …’a verilmesine,
Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.499,73 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Limited Şirketi’nden tahsili ile davacı …’a verilmesine,
Davacı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Limited Şirketi’nden tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
Davalı … Limited Şirketi lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı … Limited Şirketi’ne verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan toplam 3.205,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.903,19 TL yargılama gideri ile [… Sigorta Anonim Şirketi 3.205,00 TL yargılama giderinden sorumlu olmak üzere], 515,75 TL peşin harç, 1.060,00 TL ıslah harcı, 747,00 TL tamamlama harcı ve 35,90 TL başvuru harcı toplamı 5.261,84 TL yargılama giderinin [… Sigorta Anonim Şirketi 5.563,65 TL’den sorumlu olmak üzere] davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalı … Limited Şirketi tarafından yapılan 135,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesap edilen 12,75 TL’nin davacı …’dan alınarak bu davalıya verilmesine, geriye kalan kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
dair taraf vekillerinin ve davalı … vasisi’nin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/03/2023

KATİP
¸e-imzalıdır

HAKİM
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 515,75 TL
Islah Harcı : 1.060,00 TL
Tamamlama Harcı : 747,00 TL
Maddi Tazminat Karar Harcı : 4.261,66 TL
Manevi Tazminat Karar Harcı : 8.880,30 TL
Noksan Harç : 10.819,21

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.205,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.200,00 TL
Posta ve Giderler : 1.140,40 TL