Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/252 E. 2023/608 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/252 Esas
KARAR NO : 2023/608

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu … ile müvekkili … arasında 06.05.2011 imza tarihli … Servisleri Kontratı (Sözleşme) akdedildiğini, Davalı yan ile ticari ilişkinin bu sözleşme ile 2011 senesinden itibaren başladığını, sözleşme ve sözleşmenin ayrılmaz parçası olan ve seneler içerisinde eklenen hizmetler ve sözleşmeler ile sipariş formları doğrultusunda müvekkili şirketten enformasyon hizmetleri aldığını, bu sözleşme kapsamında davacı müvekkilinin davalı borçluya enformasyon hizmetleri vermeyi, davalı borçlu ise; müvekkiline 3(üç) aylık dönemlerde ödemede bulunmayı kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2011 senesinden 2017 senesine kadar sorunsuz şekilde ilerlemişse de davalı/borçlunun 2017 senesi itibariyle düzensiz ödemelerde bulunarak üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirmediğini, düzensiz ödemelerde bulunduğunu, Ağustos 2018 tarihinden sözleşmenin iptal edileceği ağustos 2019 tarihine kadar ise üzerine düşen edimleri hiç yerine getirmediğini, almış olduğu hizmetlere ilişkin davacı müvekkiline hiçbir ödemede bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve sipariş formları kapsamında sözleşmenin akdedildiği günden itibaren, davacı müvekkili tarafından üzerine düşen edimlerin yerine getirilmiş olup davalı borçluya sözleşme kapsamında edinmiş olduğu hizmetlerin eksiksiz ve ayıpsız olarak sunulduğunu, 06.08.2018 tarihine gelindiğinde davalı şirketten …’ in … adına elektronik posta ile sözleşmenin iptalini talep ettiğini, bu talebe binaen müvekkili şirket … Servis Kontratının 2.2 maddesi gereği iptal talebinin yapılmasından sonra 12 ay boyunca müvekkilinin hizmetlerinin devam edeceği, iptal talebinin 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe gireceği, mezkur tarihe kadar hizmetlerin sunulacağının taraflarına bildirildiğini, nitekim müvekkili şirketin de o tarihe kadar hizmetlerini eksiksiz olarak sunduğunu, Davalı yanın sözleşmenin iptalini talep ettiği mezkur tarihten taraflar arasında akdedilen …Servisleri Kontratı 2.2 Maddesi gereği iptal talebinin yürürlüğe alınacağı 01.08.2019 tarihine kadar olan dönemde sözleşmenin kapsamında kararlaştırılan edimlerini hiç yerine getirmediğini, almış olduğu hizmetlere ilişkin davacı müvekkiline hiçbir ödemede bulunmadığını, Davalı ile defaatle iletişime geçilmesine rağmen cari hesaptan kaynaklı borç ödenmemiş olup … 1. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatılması zorunluluğu hasıl olduğunu, Müvekkilin sözleşmenin iptalinin yürürlüğe girdiği 01.08.2019 tarih itibariyle davalı borçluya karşı herhangi bir sorumluluğu kalmasa da davalının ödenmeyen, faturalardan kaynaklanan toplam 206.422,91 TL borcu bulunduğunu, Müvekkili şirketin cari hesap ekstresi ve ticari defter kayıtları incelendiğinde de davalı şirketten alacaklı olduğu tespit edilebilecek olup, davalı takip borçlusunun işbu davaya konu icra takibine sırf müvekkili şirketin alacağına kavuşmasını geciktirmek amacıyla kötü niyetli olarak itiraz edildiğinin görüleceğini, Davalı borçlunun haksız olarak itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiğini ve arabuluculuk görüşmelerinde de sürecin anlaşmama ile sonuçlanmasına sebebiyet verdiğini, ancak dava açılmasından önce/arabuluculuk sürecinin sonuçlanmasından hemen sonra müvekkiline kısmi ödemelerde bulunduğunu, takdir edileceği üzere davalı yanın borcu bulunmadığı iddiasında bulunmuşsa da kısmi ödemeleriyle borcun varlığını ikrar ettiğini, bu ödemelerden ilkinin 04.09.2020 tarihinde sonlanan arabuluculuk sürecinden yaklaşık olarak bir ay kadar sonra, 15.10.2020 tarihinde ve 50.000 TL tutarında, ikincisinin 14.12.2020 tarihinde ve 50.000 TL tutarında ve üçüncüsünün 25.12.2020 tarihinde ve 55.457,71 TL tutarında olduğunu, sadece bu ödemeler dahi borçlunun borcunu ikrar ederek müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirmek kastıyla, kötüniyetli hareket ettiğini gösterdiğini, zira borcu bulunmadığını iddia ederek mezkur takibe itiraz eden borçlunun, arabuluculuk süreci sonrasında toplam 155.457,71 TL tutarında müvekkiline ödemede bulunmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmekle birlikte borcun varlığını ikrar eden nitelikte bir davranış olduğunu, her ne kadar davalı tarafından bir kısım ödemeler yapılmış ise de müvekkili şirketin icra takibine konu alacağı tam olarak karşılanmamış olduğundan itirazın iptali talepli dava yapılan ödemelerin tenzili ile ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden davalı yana abonelik servisi kapsamında hizmet verildiğini ve faturaların düzenli ödenmesi ile ticari ilişki aksamadan devam ettirildiğini, ancak bir süre sonra borçlu tarafından fatura bedelleri ödenmediğini, haklı alacağın tahsili amacı ile ihtarname gönderilmesine karşın ödeme yapılmadığını, Müvekkilinin, bu halde dahi basiretli tacir sıfatıyla sözleşmenin feshedileceği tarihe kadar yükümlülüğünü yerine getirerek hizmet sağlamaya devam ettiğini, fatura bedellerini ödemeyen ve müvekkili tarafından keşide edilen ödeme ihtarına, icra takibine rağmen de ödeme yapmayan davalı mütemerrit olduğunu, Müvekkili şirket ile davalı arasındaki sözleşmeler kapsamında bir hizmet ilişkisi söz konusu olmakla, bu ilişki gereği müvekkili şirketin üstlendiği hizmeti tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, fakat davalı borçlu tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri kapsamında belirlenen faturaların ödeme günlerine riayet edilmediğini ve davalı borçlunun temerrüde düşti , taraflar tacir olduklarından ve dolayısıyla aralarındaki ticari ilişki neticesinde doğan alacak tutarlarının ödenmesi hususunda davalı/borçlunun temerrüdü söz konusu olduğunda uygulanacak faizin, ticari faiz (reeskont avans) olacağını, icra takibi ile istenen faiz oranı %19,50 yıllık TCMB Kısa Vadeli reeskont avans faizi olduğunu, işbu faiz takip tarihinde TCMB Kısa Vadeli reeskont avans faiz oranı olup, bu nedenle borçlunun faize ilişkin itirazlarının da yerinde olmadığını, Davalı tarafın alacağın *620′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, … 1. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına davalı tarafından sunulan haksız itiraz sebebiyle, konusuz kalan alacak miktarlarının tümü yönünden icra vekalet ücreti ve masraflar ve faizden karşı yanın sorumlu tutulmasına bakiye miktar yönünden ve işlemiş faizi, ferileri yönünden itirazın iptaline, takibin devamına, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı sebebiyle %20’den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı Müvekkili Şirket … ile Davacı … arasında “piyasa verileri ve ekonomik raporlama hizmeti” alınması hususunda anlaşma sağlanarak ticari ilişki kurulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, Müvekkil Şirket’in ticari ilişkinin sonlandırılması talebine ilişkin yazılı bildirimini 06.08.2018 tarihinde Davacı Şirket’e iletilmesinden sonra tarafların mutabakatıyla sona erdiğini, tarafların 2019 yılından itibaren hizmet alınmayacağı ve bu kapsamda aralarındaki ticari ilişkinin sona ereceği konusunda anlaştıklarını, Davacının 2018 yılından sonra Davalı Müvekkil Şirketten herhangi bir hizmet almadığını, Davacı Şirketin, herhangi bir hizmet vermemesine ve hizmet verileceğine dair taraflar arasında herhangi bir anlaşma da bulunmamasına rağmen 2019 yılından sonra da haksız ve hukuka aykırı olarak fatura düzenlemeye devam ettiğini, bu kapsamda Davacının, 01.04.2019 tarihli 50.965,20-TL’lik ve 09.07.2019 tarihli 18.232,69-TL’lik iki adet fatura düzenlediğini, Davalı Müvekkili Şirket tarafından 01.04.2019 tarihli faturaya karşı yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, Davalı tarafından haksız olarak düzenlenen 09.07.2019 tarihli fatura için ise; Müvekkili Şirket tarafından 31.12.2019 tarihli iade faturası düzenlenmek suretiyle haksız faturanın kabul edilmediğini, Davacının, 19.08.2019 tarihinde … 1. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile faturalara ilişkin icra takibi başlattığını, Davalı Müvekkili Şirketin, hizmet verilmeyen dönemleri de içine alacak şekilde haksız olarak yapılan icra takibine karşı itiraz ettiğini, huzurdaki davanın açıldığı tarih itibarıyla; 02.07.2018 tarihli 43.679,25-TL bedelli, 10.10.2018 tarihli 43.679,25-TL bedelli ve 08.01.2019 tarihli 49.866,52-TL bedelli faturalara ilişkin bedellerin tamamının ödendiğini, bununla birlikte, dava konusu 01.04.2019 tarihli 50.965,20-TL bedelli faturaya itiraz edildiğini ve 09.07.2019 tarihli 18.232,69-TL bedelli faturaya karşı da iade fatura kesilmek suretiyle bu faturaların kabul edilmediğini, Davacı’nın Davalı Müvekkili Şirketten talep edebileceği herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkisinin devamı sırasında, oluşan tüm hizmet bedellerinin Müvekkili Şirket tarafından ödendiğini, sözleşmenin feshinden sonraki dönem için ise; düzenlenen faturalar, herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmayan hukuka aykırı şekilde düzenlenmiş faturalar olduğunu, Davacının Müvekkili Şirket ile arasında 06.05.2011 tarihli … Servisleri Kontratı imzalandığını iddia ettiğini, Davacının taraflar arasında imzalandığını iddia ettiği sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin taraflarının … LTD. ŞTİ. ve … LTD. ŞTİ. şirketi olduğu görüleceğini, Müvekkili Şirketin davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin tarafı olmadığını, Davacının 06.05.2011 tarihli sözleşmenin 2.2 maddesi kapsamında, fesih bildirimi yapıldıktan sonra sözleşmenin 12 ay daha devam edeceğini iddia ettiğini, Davacının sözleşmenin fesih bildirimi yapıldıktan sonra, 12 ay daha devam edeceğine ilişkin iddialarını kesinlikle kabul etmemekle birlikte; Müvekkil Şirketin imzalamadığı bir sözleşmenin hükümleriyle bağlı olmasının hukuken imkânsız olduğunu, Davacı tarafından, … Şti. ve … Ltd. Şti. tarafından imzalanmış çeşitli belgeler dosya kapsamında alacağın dayanağı olarak delil olarak sunulmuşsa da; … Ltd. Şti. tüzel kişiliğe haiz bir sermaye şirketi olup bu şirketin üçüncü kişilerle gerçekleştireceği hukuki işlemlerin sadece kendisini bağladığını, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden de anlaşıldığı üzere, Davacı ile Davalı Müvekkil Şirket arasındaki ticari ilişki taraflar arasındaki sözlü anlaşma ve sipariş formları ile kurulduğunu, Davacı tarafından sunulan, 07.11.2016 tarihli Sipariş Formu ve 04.11.2016 tarihli Sipariş Formunun, taraflar arasındaki ilişkinin sipariş formları aracılığıyla kurulduğunu ispat ettiğini, bu formlar incelendiğinde davacının iddiasının aksine, taraflar arasındaki ilişkinin 06.05.2011 tarihli sözleşmeyle kurulmadığının sabit olduğunu, belirtilen sipariş formlarıyla, 06.05.2011 tarihli sözleşmenin tarafları farklı olup sipariş formlarında 06.05.2011 tarihli sözleşmeye ilişkin hiçbir atıfta bulunmadığını, 04.11.2016 tarihli sipariş formunun 5. maddesinde açıkça görüleceği üzere, Davacı’nın bildirim tarihinden ancak 12 ay sonra sözleşmenin feshedileceğine ilişkin iddiasının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, Davalı Müvekkil Şirket’in sözleşmenin sonlandırılması talebine ilişkin yazılı bildirimini 06.08.2018 tarihinde Davacı Şirket’e iletilmesinden sonra tarafların mutabakatıyla 2019 yılından itibaren geçerli olmak üzere sonlandırıldığını, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarından da bu husus açıkça tespit edilebileceğini, taraflar arasındaki ticari ilişki hukuka uygun şekilde sonlandırıldıktan sonra, Davacı tarafından verilmeyen hizmetlere ilişkin haksız ve kötü niyetli olarak fatura düzenlenmeye gittiğini, Davacı tarafından, 02.07.2018 tarihli 43.679,25-TL bedelli, 10.10.2018 tarihli 43.679,25- TL bedelli, 08.01.2019 tarihli 49.866,52-TL bedelli faturaların taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında ödendiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun 01.04.2019 tarihli 50.965,20-TL bedelli ve 09.07.2019 tarihli 18.232,69-TL bedelli faturalar olduğunu, Davacının, 01.04.2019 ve 09.08.2019 tarihli faturaların ödenmemesi sebebiyle alacağına kavuşamadığını iddia ettiğini, bununla birlikte Davacının basiretli tacir olması sebebiyle, fatura bedellerine ilişkin ödeme alamamasına rağmen; hizmet vermeye devam ettiğini ifade ettiğini, Davacının bu ifadesinin, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Davacı hizmet vermeksizin, haksız ve hukuka aykırı olarak fatura düzenlemeye devam ettiğini, Davalı Müvekkili tarafından, dava konusu 01.04.2019 tarihli 50.965,20-TL bedelli faturaya 8 günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğini ve 09.07.2019 tarihli 18.232,69-TL bedelli faturaya karşı da iade faturası kesildiğini, her iki faturanın da kabul edilmediğini, Davacı tarafından, dava konusu 01.04.2019 ve 09.07.2019 tarihli faturalar düzenlenmiş olmakla birlikte; bu faturaların sebebini teşkil edebilecek bir hizmet sağlanmadığını, davacı tarafından da faturaların hangi hizmetten kaynaklandığı açıklanamadığını, ve hizmet verildiğinin ispat edilemediğini, Davacının Davalı Müvekkili Şirketten talep edebileceği herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından haksız davasının reddi gerektiği, Davacının icra takibi aşamasında hiçbir zaman alacağınla ilişkili göstermediği, … Ltd. Şti. ve … Şti. arasında imza edilen 06.05.2011 tarihli sözleşmeyi, itirazın iptali davası sırasında alacağın dayanağı olarak gösterdiğini, bununla birlikte, Davacı tarafından takip talebinde dayanak gösterilmeyen ve sunulmayan belgelerde itirazın iptali davasında dayanak gösterilerek sunulduğunu, takip talebinde dayanılmayan sebeplere ve belgelere itirazın iptali davası sırasında dayanılması mümkün olmadığını, itirazın iptali davasında borçlunun inkâr tazminata mahküm edilebilmesi için, öğreti ve Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere; alacaklının ilamsız icara takibi yapması, borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması, itirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması, alacaklının talepte bulunması ve borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, Davalı Müvekkili Şirket’in dosya kapsamında sunmuş olduğu itiraz haklı olduğundan Davacı’nın haksız icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talebinin reddi gerektiğini, bununla birlikte, itiraza uğrayan faturadan kaynaklanan alacağın likid olmadığını, likid olmayan alacağa karşı icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini, Davacını talep ettiği alacak likid olmadığından ve alacağın varlığı ve miktarı Sayın Mahkemece yapılacak yargılama neticesinde belirlenebileceğinden Davacı’nın icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, tüm bedeller Davalı Müvekkil Şirket tarafından ödendiğini, Davacı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmenin ve hizmet alımının sona ermesinden sonra düzenlenen, 01.04.2019 tarihli 50.965,20-TL bedelli fatura ve 09.07.2019 tarihli 18.232,69-TL bedelli fatura Davalı Müvekkili Şirket tarafından kabul edilmediğini, takip hukuku açısından değerlendirildiğinde, muaccel olmayan bir alacağa dayanılarak icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, Davacının, Müvekkili aleyhine haksız icra takibine geçerek kötü niyetli olarak Müvekkili zarara uğratmaya çalıştığını, haksız icra takibi sebebiyle, İİK m. 67 uyarınca, Davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.67 kapsamında itirazın iptali davasıdır.
Dava dosyasına celbedilen … 1. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine 19/08/2019 tarihinde ilamsız yolla, cari hesaba dayalı olarak 206.422,91-TL asıl alacak ve 23.648,18-TL olmak üzere toplam 230.071,09 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %19,50 reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin davalı borçluya tebliği üzerine davalı borçlunun süresinde olarak borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği ve ancak davacı tarafa ödeme emrine itiraz dilekçesi ve takibin durdurulmasına ilişkin karar tebliğ edilmediğinden süresinde olarak iş bu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İhtilaf, davacı alacaklının dava dilekçesi ekinde yer alan sözleşme kapsamında davalıya sunulan hizmet nedeniyle cari hesap ve faturadan kaynaklı davalıdan takip sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür.
Bu kapsamda Muhasebe Finansman Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi … tarafından hazırlanan 31/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile; Davacıya ait yasal defterlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64 üncü maddesinde 3 fıkrası hükmümce belirtilen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanunda belirtilen süreler içerisinde yaptırıldığı ve delil olma vasfı taşıdığı, Davacının ibraz edilen ticari defterlerinin delil olarak değerlendirilmesi Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, Davalıya ait yasal defterlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64 üncü maddesinde 3 fıkrası hükmümce belirtilen ticari defterlerin açılış tasdiklerinin kanunda belirtilen süreler içerisinde yaptırıldığı, kapanış tasdiklerinin tespit edilemediği, Davalının ibraz edilen ticari defterlerinin delil olarak değerlendirilmesi Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, taraflar arasında Yenilenen Hizmet süresinin 07/11/2017 -07/11/2018 tarihleri arasında 12 aylık yenilenen hizmet sözleşmesinin var olduğu, davalının 06/08/2018 tarihinde fesih bildirimini mail yolu ile iletildiğinin görüldüğü, Davalının fesih bildirimini 90 gün gün öncesinden davacıya bildirdiği, ancak taraflar arasında Sipariş Formu adı altında akdedilen sözleşme maddesine göre davalı tarafından 9-10-11 aylara ait hizmet faturalandırmasının yapılması gerektiğinin düşünüldüğü, “Davacı tarafından … 1. İcra Müdürlüğü… sayılı İcra Dosyasında başlatılan İcra takibine konu Asıl Alacağın 3 adet 137.225,02 TL bedelli Hizmet faturası olması gerektiği, davalı tarafından takip tarihinden (19/08/2019) sonra yapılan ödemelerin takibe konu asıl alacak faizi ve masrafların tekrar hesaplanarak yapılan ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğinin düşünüldüğü tespit edilmiştir.
11/05/2022 tarihli duruşmada mevcut bilirkişiye bir sözleşme uzmanı ve bir bilgisayar programcısı bilirkişi eklenmek suretiyle davalı tarafın iddiaları doğrultusunda davacı ile davalı arasında akdedildiği iddia olunan sözleşmelerdeki tarafların durumları da nazara alınmak suretiyle davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olduğunun kabulü halinde takip sebebi nazara alınmak suretiyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarı konusunda rapor alınmasına, (bilgisayar programcısı bilirkişi tarafından) tarafların elektronik kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Sözleşme uzmanı bilirkişi …, Muhasebe Finansman Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi …, Bilgisayar Mühendisi … tarafından hazırlanan 24/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında imzalanan anlaşma uyarınca Davacının, Davalı tarafa piyasa verileri ve ekonomik raporlama hizmeti verme edimini üstlenmiş olduğu, söz konusu hizmetin Davalıya tahsis edilen kullanıcı ile sisteme yapılan bağlantı üzerinden sağlandığı, Davalının sistem bağlantısında kullandığı mail adresinin “…” olduğunun tespit edildiği, bu kullanıcının aynı zamanda …. Ltd. Şti şirketi adına da kayıtlı olduğu tespit edildiği, ancak kullanıcının şirket unvan değişikliğinin hangi tarihte gerçekleştirildiği tespit edilemediği, İcraya konu edilen fatura sayısı beş olmasına karşın yapılan ödeme sonrasında tahsil edilmeyen iki faturanın kaldığının anlaşıldığı, ödenmeyen fatura döneminin 01/04/2019-31/07/2019 tarihleri arası döneme ait olduğu, bu dönemde Davacı tarafından bağlantı kayıtları tutulmadığından dolayı Davalının sistemi kullanıp kullanmadığının tespit edilemediği, aynı zamanda sistemin açık tutulduğunun da ispata muhtaç durumda kaldığı, her ne kadar davacı şirket tarafından, davalı borçlu … ile müvekkili … arasında 06.05.2011 imza tarihli …Servisleri Kontratı imzalandığı iddia olunmuşsa da dosyaya mübrez sözleşme sureti incelendiğinde sözleşmenin, esasında davacı ile dava dışı …Tic. Ltd. Şti arasında akdedildiğinin görüldüğü; bu yönü ile dava dışı …Tic. Ltd. Şti’nin akdettiği sözleşme hükümleri ile davalı …’nin bağlı kılınmasının mümkün olmadığının ifade edilmesi gerektiği, şayet Muhterem Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davacının, dava dışı şirketin akdettiği sözleşme sebebiyle davalı şirketin sorumluluğuna gidilebileceği, Dava dışı şirketin akdettiği sözleşmeden davalı şirketin sorumluluğuna gidilebilmesinin yollarından biri her iki şirket arasında organik bağın tespitine ilişkin olabilecekse de dosya münderecatında yapılan incelemeler neticesinde şirketler arasında herhangi bir organik bağa da rastlanılamadığı; hâl böyle olunca şirketler arasında organik bağın mevcudiyetinden bahsetmenin de mümkün olmadığı, şayet muhterem mahkemece aksi kanaatte olunması halinde şirketler arasında organik bağın mevcudiyetinden bahsedilebilecek ve dava dışı şirketin akdettiği sözleşme ile davalı şirketin de bağlı olduğunun ifade edilebileceği, taraflar arasındaki akdi ilişkinin 06.08.2018 tarihli bildirimden itibaren sona ermesine rağmen davacı tarafından bir hizmet sağlandığı ve bu hizmet sebebiyle (her ne kadar akdi ilişki sona ermişse) davalı bir menfaat elde etmişse de bu menfaatin hakkaniyet gereği vekâletsiz işgörme hükümleri uyarınca davalıya ödenmesi gerektiği; uzayan dönemde davacı tarafından bağlantı kayıtları tutulmadığından dolayı davalının sistemi kullanıp kullanmadığının tespit edilemediği gibi aynı zamanda sistemin açık tutulduğuna ilişkin dosyada bir evraka rastlanılamadığı tespit edilmiştir.
Dava dilekçesi ekinde yer alan sözleşme incelendiğinde sözleşmenin davacı … Şti ile dava dışı … Limited Şirketi arasında imzalandığı; tesis kabul formu, 21/05/2015 tarihli sipariş formunun da bu dava dışı şirket ile yapıldığı; davalı ile iligli sipariş formlarının Kasım 2016 itibariyle başladığı; ekte yer alan faturaların ise davacı ve davalı arasında 02.07.2018- 09.07.2019 tarihleri arasında düzenlenen 206.422,91-TL alacak ilişkisi kapsamında sunulduğu görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında “piyasa verileri ve ekonomik raporlama hizmeti” alınması hususunda ticari ilişki kurulduğu 06.08.2018 tarihinde davacı tarafın bildiriminden sonra tarafların mutabakatı ile ticari ilişkinin sona erdiği halde faturalar düzenlendiği; davacı taraf ile sözlü anlaşma düzenlendiği; dava dışı …Şirketi sermaye şirketi olduğundan yapacağı işlemlerin sadece kendisini bağladığını, icra takibinde dayanılmayan delillere dayanılmasının mümkün olamayacağından davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ilgili icra dosyası incelendiğinde “cari hesap ilişkisi kapsamında cari hesap ekstresi ve faturaların” sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davalı şirket ile dava dışı … Şirketi arasında organik bağ bulunduğuna dair dava dilekçesinde beyan ya da açıklamasının bulunmadığı; davalı ile 2011 yılında sözleşme imzalandığını beyan ettiği görülmüştür. Davalı taraf ise yazılı bir sözleşme bulunmadığını sözlü bir sözleşme ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinin delil vasfına haiz olduğu; davalının defterlerine ilişkin kapanış tasdiklerinin olmadığı, takibe konu 3 adet faturaya 15.10.2020- 25.12.2020 tarihlerinde fatura bedelleri yönünden ödemelerin yapıldığı anlaşılmıştır. Alınan ikinci bilirkişi raporunda ise davalının kullanımında olan ve davacı ile yazıştığı “…” olduğunun tespit edildiği, bu kullanıcının aynı zamanda … Tic. Ltd. Şti şirketi adına da kayıtlı olduğu tespit edildiği, ancak kullanıcının şirket unvan değişikliğinin hangi tarihte gerçekleştirildiği tespit edilemediği hususunda davacı vekilinin alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde “davalı …Ş. İle sözleşmenin tarafı olan dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’nin İTO kayıtlarında açıkça görüldüğü üzere, … ile müvekkil arasında akdedilmiş olan 06.05.2011 tarihli …’nın akdedildiği tarihte, davalı …Ş.’nin sistem bağlantısında kullandığı “…” e-posta adresinin muhatabı “…” olduğu, aynı kişinin halen davalı …Ş. hissedarı ve yetkilisi olduğu, bu doğrultuda iki ayrı şirketin ortaklarının aynı olması sebebiyle şirketler arasında organik bağ bulunduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık olduğu ortada” olduğunu beyan ettiği görülmekle davalı vekilinden HMK 319 ve 322/1 maddeleri uyarınca iddianın genişletilmesi / değiştirilmesine muvafakatının olup olmadığı hususu sorulduğunda davacı vekilinin iddiasının genişletmesi/değiştirilmesi yönündeki talebinin muvafakatımız bulunmadığını beyan etmekle davalı …Ş. İle sözleşmenin tarafı olan dava dışı …Dış Tic. Ltd. Şti.’nin arasında varsa organik bağa ilişkin inceleme yapılamamıştır. Bu yönü ile davacının dava dilekçesinde yer alan davalı ile imzaladığını beyan ettiği 2011 tarihli sözleşmeye ilişkin iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu icra takibine dayanak faturalara dair yapılan incelemede ise davacı ve davalı taraf arasında “piyasa verileri ve ekonomik raporlama hizmeti” alınması hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacı tarafın sunduğunu iddia ettiği hizmet karşılığında düzenlenen faturaların ödenmemesinden kaynaklı başlatılan takipte yapılan itirazın kaldırılmasını talep ettiği alınan son bilirkişi raporunda “davacı tarafından bağlantı kayıtları tutulmadığından dolayı Davalının sistemi kullanıp kullanmadığının tespit edilemediği, aynı zamanda sistemin açık tutulduğunun da ispata muhtaç durumda kaldığı” tespiti de dikkate alındığında tüm dosya kapsamı, takip dosyası ve alınmış olan bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan, davacının davaya konu hizmeti verdiği hususunu ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de davacı taraf ile arasında var olan sözlü ticari ilişki kapsamında davacının alacağının bulunup bulunmadığı hususunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle faturaya dayalı takip başlatılmasında kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalı vekilinin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminat koşulları oluşmadığından davalı vekilinin talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 1.247,25 TL’den mahsubu ile bakiye 977,40 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 22.463,30 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.247,25 TL
Karar Harcı : 269,85 TL
Bakiye Harç : 977,40 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 6.250,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 6.000,00 TL
Posta Giderleri : 108,00 TL