Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/215 E. 2023/25 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/215 Esas
KARAR NO : 2023/25

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında 15/09/2016 tarihinden itibaren deniz araçlarına alınan akaryakıtlar için cari hesap ilişkisi kurulduğunu, davalıya ikmal edilen akaryakıtların davalıya ait yakıt alım defterlerine işlendiğini ve irsaliyeli faturalarla teslim edilen yakıta ilişkin davalı tarafça yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunulmayarak kabul edildiğini, ödenmeyen fatura bedellerinin ve işlemiş faizlerin tahsili için davalı aleyhine önce … 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetki ve borca itirazı üzerine takip dosyasının … 8. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile devam ettirildiğini ve davalı itirazı üzerine takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davalı itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın icra takibi ve dava konusu ettiği toplam 47.845,46 TL’lik alacak iddiası içerisinde yer alan 04/11/2019 tarihli 24.257,33 TL tutarlı “İade Vade Farkı” açıklamalı faturanın müvekkiline tebliğ edilmediği, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulmadığından neye istinaden düzenlendiğini inceleme ve tespit imkanı olmadığını, dosyaya sunulan 3 adet faturalar üzerinde “faturanın ödenmemesi durumunda aylık %4 vade farkı uygulanır” ibaresinin yer aldığını, 04/11/2019 tarihli faturanın bu 3 faturaya işletilen aylık %4 oranında vade farkı işletilmesinden kaynaklandığının anlaşıldığını, müvekkilinin iddia edildiği gibi bir borcu olmadığı gibi bahse konu faturalar üzerindeki vade farkı kayıtlarının da hiçbir geçerliliği bulunmadığını, Yargıtay kararlarında; vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında yazılı sözleşme ile vade farkı uygulanacağının kararlaştırılması veya sözleşme olmadığı durumda taraflar arasında bir ticari teamül oluşması gerektiğinin belirtildiğini, ayrıca müvekkili tarafından davacıya yapılan 02/02/2017 tarihli 5.000,00 TL ve 29/03/2017 tarihli 5.000,00 TL tutarındaki ödemelerin davacının defterlerine işlenmemiş olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-… 8. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası.
2-Bilirkişi raporu.
3-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası cari alacağa dayanak fatura bedeli ile vade farkı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflara ait BA BS formları bağlı oldukları vergi müdürlüklerinden celp edilmiş, davaya konu takip dosyası ilgili icra müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
Celp edilen takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine … 11. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının icra müdürlüğüne ilişkin yetki itirazının davacı alacaklı tarafından kabul edilmesi üzerine takibe … 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında devam edildiği, takip miktarının 47.845,00 TL asıl alacaktan ibaret olduğu ve takibe dayanak olarak cari hesap gösterildiği, davalının süresi içinde icra takibine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterleri üzerinde ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yapılmış ve mali müşavir bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre özetle; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri lehine delil niteliğini haiz oldukları; vade farkı talebine ilişkin, davacının ticari defterlerinde vade farkına ait bir kayda rastlanmadığı, talep edilen vade farkının faturaya bağlanmadığı, tarafların gerek ticari defterlerinde gerekse BA BS formlarında mutabakat sağlanmadığı, davalı tarafından banka aracılığı ile yapılan ödemelerin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerine göre davalının davacıya toplam 4.266,12 TL borcunun bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre ise davacının davalıdan 23.588,13 TL alacaklı göründüğü, tarafların ticari defterlerine göre 19.322,01 TL cari hesap farkı olduğu, davacının ticari defterlerinde kayıtlı toplam 57.312,07 TL bedelli faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ispat yükü başlıklı 190. maddesinde;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiş iken, senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen 200. maddede;
“(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmüne yer vermiştir.
Aynı Kanun’nun Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
İcra takibinin ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi ise;
“(1)Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2)Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3)Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır..” amir hükmünü içermektedir.
Fatura, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ’nda tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, 24.12.2003 Tarih ve 25326 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/l, K:2003/l sayılı kararında ise Fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmaktadır (Kumkale, R.:Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, Ankara 2007, s:73).
İrsaliyeli Fatura ise Vergi Usul Kanunu’nun 211 Sayılı Genel Tebliği ile düzenlenmiştir. Tebliğde irsaliyeli faturanın hangi hâllerde ve kaç adet düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faturada düzenleyenin adı, ticari unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari unvanı, adresi, var ise vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra numarası, düzenleme tarihi saati ve anlaşmalı matbaaya ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği açıklanmış; bu bilgilerin eksik olması hâlinde ise irsaliyeli faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; 6102 Sayılı TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun içinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın –miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur. Kısaca, ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma hâlinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nın 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Vade farkı istenebilmesi için ise taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık vade farkı faturasından kaynaklanmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih, 2001/1 Esas, 2003/1 karar sayılı kararına göre, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bu sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Yargıtay’ın istikrarlı uygulaması da bu yöndedir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamında göre, taraflar arasında vade farkına ilişkin teamül halini almış fiili bir uygulama olduğunun veya bu hususta ayrı bir sözleşme olduğunun davacı tarafından usulüne uygun ispatlanamadığı, davacının vade farkı alacağı dışındaki alacağa ilişkin tanzim edilen bir kısım faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine dair bir delilin dahi sunulmadığı, bu haliyle davacı tarafından tanzim edilip davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan faturaların tek başına alacağın varlığını ispatlamaya elverişli olmadığı, davacının ancak davalının ticari defterleri ile tespit edilebilen miktarda alacağını ispatlayabileceği değerlendirilmekle, davacının davasının kısmen kabulüne, alacak likit ve kabul edilen miktara itiraz haksız olduğundan asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 8. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazının KISMEN İPTALİNE,
Takibin 4.226,12 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, Asıl alacağın %20 ‘si olan 845,22 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
Davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 288,69 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 817,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 528,39 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.226,12 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 2.150,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 189,90 TL yargılama gideri ile 288,69 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı ve 59,30 TL başvuru harcı toplamı 546,39 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 21,25 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 19,37 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, Tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 817,08 TL
Karar Harcı : 288,69 TL
Bakiye Harç : 528,39 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.150,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 21,25 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.900,00 TL
Posta Giderleri : 250,00 TL (Davacı)
Posta Giderleri : 21,25 TL (Davalı)