Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/156 E. 2021/519 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/156 Esas
KARAR NO : 2021/519

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu sözleşmeye istinaden davalı tarafça ithalat, ihracat, üretim ve tedariki gerçekleştirilen sağlık ve gıda ürünlerine ilişkin olarak proje geliştirme ve bu doğrultuda uluslararası tedarikçilerle, müşterilerle ve danışmanlarla davalı taraf adına müzakereler yürütme, uluslararası projeleri için iş planı hazırlama ve yürütme yükümlülüklerini üstlendiğini, bu noktada sözleşmeden açıkça görüleceği üzere müzakereler yürütülen taraflarla sözleşmeler akdedilerek müzakerelerin nihayete erdirilmesi ve/veya ürün satış garantisi verilmesi yönünde bir taahhütte bulunulmadığını, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme her ne kadar “İş Ortaklığı Sözleşmesi” olarak adlandırılmış ise de müvekkilin sözleşmeye istinaden üstlendiği yükümlülük esas olarak tanıtım, aracılık etme ve danışmanlık vermekten ibaret olduğunu, sözleşmenin niteliğine ilişkin hukuki değerlendirme sayın mahkemeye ait olmakla beraber; acentelik faaliyetini de kapsayan proje danışmanlığı hizmetini içerir karma bir akit olduğu söylenebileceğini, bu bakımdan Türk Ticaret Kanununun acentelik sözleşmesine yönelik maddeleri uygun düştüğü ölçüde dava konusu ilişkide de kullanılabilecek ise de müvekkilinin verdiği ana hizmetin danışmanlık olduğu ve herhangi bir kar taahhüdünde bulunulmadığının unutulmaması gerektiğini, müvekkilini sözleşmesel yükümlüklerinin tamamını yerine getirdiğinden, gerek sözleşmenin 4. ve 5. ana maddeleri uyarınca gerekse de karma akit niteliğindeki sözleşmenin acentelik niteliğine uygun düşen yönü bakımından Türk Ticaret Kanunu’nun 113. Maddesinin 2. Maddesi uyarınca; “Acenteye belli bir bölge veya müşteri çevresi bırakılmışsa, ilişkinin devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de ücret ödenmesi gerekmektedir.” kaldı ki ilgili maddenin devamı hükümleri uyarınca sözleşme ilişkisi sonlansa dahi ücret ödenmesi gerekeceği de unutulmaması gerektiğini, davalı tarafın cevabi ihtarnamesinde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki beyanlarını, sözleşmenin feshi iradesi olarak değerlendirerek sözleşmenin 4.5. Maddesi uyarınca 3 yıllık kar paylaşımı oranındaki bedellerin cezai şart olarak ödenmesinin yanında müvekkili sayesinde davalı şirket tanınırlığını artırmış ve müşteri portföyünü genişletmiş olduğundan davalı şirkete bıraktığı müşteri çevresi için müvekkiline uygun bir denkleştirme (portföy)  tazminatı ödemesinin hakkaniyet gereği olduğunu, zira müvekkil söz konusu portföyü oluşturmak için, ciddi bir emek ve zaman harcamış, tanıtım çalışmaları ve bu doğrultuda önemli ölçüde masraf yaptığını, nitekim Türk Ticaret Kanunu’nun 122. Maddesi “Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acentenin müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmünü amir olup, sözleşmenin acentelik niteliği de taşıyan karma akit olması hasebiyle müvekkile denkleştirme tazminatının da ödenmesi gerektiği tartışmasız olduğunu, tüm bu nedenlerle; müvekkilin fatura ve cari hesap alacağının şimdilik 1.000,00 TL’lik kısmının ve bilirkişi incelemesi sonrası artırılacak kısmının ihtarname tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi :
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı tarafın davasının konusunun ve taraflarının davamızdan önce açılan İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/737 Esas sayılı dosyası ile aynı olduğu, her iki davanın aynı hukuki nitelikteki olaya dayandığı, aynı delillerin toplanacağı anlaşılmakla bu hali ile davalar arasında 6100 Sayılı HMK 166. maddesi uyarınca bağlantı bulunduğu anlaşılmakla dosyamızın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/737 Esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİ yönünde aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)HMK 166. maddesi gereği davamızın tarafları İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/737 Esas sayılı davasının taraflarının aynı olması ve konuları arasında bağlantı bulunması, fiili ve hukuki irtibatın bulunduğundan dosyamızın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/737 Esas sayılı dosyası İle BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-)Mahkememizin esasının bu şekilde kapatılmasına ve müteakip işlemlerin birleşen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/737 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-)Harç ve masrafların birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine,
4-)Birleştirme kararının derhal İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesine bildirilmesine,
5-)Bu birleştirme kararına karşı ancak esas hükümle (nihai kararla) birlikte istinaf yoluna başvurulabileceğine dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır