Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/103 E. 2021/120 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/103
KARAR NO : 2021/120

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden ve Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 03/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden ve Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili …’ın boşandığı eşi, bir diğer müvekkili olan …’in babası muris …’in 15.12.2006 tarihinde vefat ettiğini, muris … müvekkilinden boşandıktan sonra … ile evlendiğini, murisin ağır hastalığı bulunması nedeniyle eşi tarafından sahte imza ile vekaletname düzenleyerek müteveffanın tüm malvarlığı kendi üzerine geçirildiğini, müvekkili … murisin yasal mirasçısı olduğunu, yapılan bu muvazaalı işlem nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, murisin son eşi tarafından yapılan bu muvazaalı, hukuka aykırı işlemlerinin iptali ve gerekli hukuki süreçlerin yapılması için … Barosuna kayıtlı avukat olan davalı … ile vekalet ilişkisi kurulduğunu, davalı taraf ile müvekkilleri arasında 2007 yılından süre gelen vekil müvekkili ilişkisi bulunduğunu, taraflar ilk önce 2007 yılında avukatlık sözleşmesi yaptıklarını, kurulan bu vekalet ilişkisinin akabinde davalı tarafından tüm hukuki süreçlerin başlatıldığını, müvekkilleri ve davalı arasında akdedilen avukatlık ücreti sözleşmesine istinaden müvekkillerinin ödemesi gereken tutar yargılama giderleri haricinde dava değerlerinin %15’i olacak şekilde kararlaştırıldığını, iş bu sözleşmenin davalı ve müvekkilleri arasında imza altına alındığını, davalı tarafından bu sözleşmenin bir nüshasının müvekkillerine verilmediğini, davalı tarafın avukat olması nedeni ile ücretinin ödenmemesi halinde müvekkillerine sözleşmenin eki niteliğinde teminat olarak yabancı para cinsinden ( Amerikan Doları) senet imzalatıldığını, bu anlaşmanın üzerine belirli bir zaman geçtiğini, açılan davaların müvekkili lehine olacak şekilde sonuçlanmaya başladığını, sonrasında davalı tarafın müvekkili …’i arayarak hukuk bürosuna çağırdığını ve yeni bir sözleşme yapılması gerektiğini söylediğini, yeni sözleşmenin akdedilmesinin nedenin hiçbir şekilde müvekkiline açıklamadığını, müvekkilinin sözleşme içeriğinin ne olduğunu sormuş ise de, davalı tarafından önceki sözleşmenin aynısı olduğu, incelenecek bir şey olmadığı ayrıca yeni bir bono da düzenlemek istediği beyanı ile alelacele müvekkilinden hem sözleşmeye hem de takibe konu bonoya müvekkillerinden imza aldığını, müvekkillerinin vekile güven ilkesi gereğince ve iyi niyetle hareket ederek davalı tarafın taleplerini yerine getirdiklerini, davalıdan bu yeni avukatlık sözleşmesinde ödeme hükmü dava değerinin %25′ olarak değiştirildiğini öğrendiklerini, yeni sözleşmenin bir nüshasının müvekkiline verilmediğini, müvekkillerinin bir çok defa davalı taraftan sözleşmenin bir suretini sözlü olarak istediğini, ancak olumlu yanıt alamadıklarını, avukatlık sözleşmesini müvekkiline temin edilmemesi nedeniyle, ilgili sözleşmeyi … 5. Noterliği’nin …tarih … yevmiye numaralı ihtarı ile davalı taraftan talep ettiğini, ancak iş bu ihtarnameye de herhangi bir cevap verilmediğini, davalı tarafından, yeni tarihli sözleşmenin teminatı olduğundan bahisle müvekkil …’i asıl borçlu, diğer müvekkil …’ı kefil olarak gösterir şekilde yabancı para cinsinden 116.014,00 USD (Amerikan Doları) meblağlı senet imzalatıldığını, Avukatlık Kanunu ile vekil ve müvekkil arasında alınabilecek ücretler in avukatlık asgari ücret tarifesi ile her yıl güncellenmekte olduğunu, bu hususların kanun ile düzenlendiğini, davalı taraf icra tehdidi altında müvekkillerinden daha fazla para kazanmak adına baskı kurduğunu ve yargılamaların bitmesinin akabinde müvekkili …’in kazandığı tüm paraları kendi namına avukatlık ücreti alacağı olarak istediğini, müvekkilinin, bu durumdan bir hayli rahatsız olması ve haklı nedenle … 5. Noterliğinin …tarihli … yevmiye numaralı azilname ile davalı tarafı azlettiğini, müvekkilinin davalı tarafı vekillik görevinden azletmesi sonrasında davalı tarafın tamamen kötü niyetle müvekkillerden aldığı avukatlık ücreti sözleşmesinin parçası olan bonoyu … 26. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takibine konu etmiş ve yıllardır süre gelen davaları takip etmesi sebebiyle müvekkili …’e davalar neticesinde intikal eden tüm menkul ve gayrimenkulleri bildiği için kötü niyetli olarak müvekkilinin tüm malvarlığına ve bu malvarlıklarından doğan tüm kazançlarına (kira bedelleri) ihtiyaten haciz tatbik ettiğini, ayrıca takibe konu bono üzerinde imzası bulunan müvekkili …’nın da tüm malvarlığına ihtiyaten haciz tatbik ettiğini, yapılan bu işlemler neticesinde müvekkillerinin mağdur olduğunu, müvekkillerinin borcu olmamasına karşı davalı tarafın avukatlık görevini kötüye kullandığını ve icra takibinin tamamen müvekkillerini intikam ve mağdur etme kastıyla haksız ve hukuka aykırı olarak başlattığını, müvekkillerinin davalı tarafa borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte; takibe konu olan bono incelendiğinde bonodaki muhatap ve kefil kısımlarındaki yazı ile vade ve tanzim tarihinde bulunan yazıların birbirleri ile benzemediğini, söz konusu takibe konu bono üzerindeki tarihlerin davalı tarafından doldurulduğunu, grafoloji bilirkişisi tarafından yapılacak inceleme neticesinde ispatlanabileceğini, davalı kötü niyetli olarak işbu icra takibini başlattığını, müvekkilleri aleyhine başlatılan işbu icra takibine borca, faize ve tüm fer’ilerine karşı … 4. İcra Hukuk Mahkemesi …E. Sayılı dosya ile itiraz edildiğini ve davanın halen derdest olduğunu, … 26. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına ve bu dosyaya konu bonoya borcu olmadığının tespiti için iş bu davayı açmak zorunda olduklarını belirterek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile takdiren teminatsız olarak, aksi halde davalının da ihtiyati haczi bulunan müvekkillerinin üzerine kayıtlı taşınmazlardaki paylarına düşen hisselerinin teminat olarak kabul edilerek, … 26. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibin durdurulmasına, bu hususla ilgili olarak müvekkillerine ait taşınmazların paylarına düşen hisselerin üzerine tedbir şerhi konulmasına; davamızın kabulü ile müvekkillerinin … 26. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına ve bu dosyaya konu bonoya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, kötü niyetli olan davalının % 20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, icra dosyasına konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur.
Davacılar ile davalı arasında avukatlık sözleşmesi / vekalet ilişkisi bulunduğu dosyaya celp edilen … 14. Aile Mahkemesinin … E sayılı dosyasından anlaşılmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/3546 E 2018/7886 K sayılı emsal kararı ” ….İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 05.04.2018 tarih 2018/1 sayılı kararı ile; Avukatlık ücret sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda … Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 25.05.2017 gün ve … E., … K. sayılı kesinleşmiş kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2017/739E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesi talep edilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 25.05.2017 gün ve … E., … K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “ödenmeyen avukatlık ücretinin tahsiline” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Ankara 14.Tüketici Mahkemesi, 28.02.2017 tarih, 2016/661 E., 2017/159 K.), ilgili yasal düzenlemelerden de bahsedilerek özetle, avukatlık mesleğinin ticari amaçlı bir meslek olmayıp, kamu hizmeti mesleği olduğu, kurulan sözleşmenin, yargısal fonksiyona ilişkin ve nevi şahsına münhasır bir akit olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun (TKHK) hükümleri uygulanarak giderilemeyeceği, bu kapsamda, açılan davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu saptanarak, görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun Ankara BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “müvekkil tarafından avukattan talep edilen tazminat alacağına” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (İstanbul Anadolu 10.Asliye Hukuk Mahkemesi, 31.01.2017 tarih, 2016/294 E.,2017/14 K.) 6502 sayılı TKHK’deki düzenlemelerden bahsedilip, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olan vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı TKHK hükümleri uygulanmak suretiyle giderilmesi gerektiği, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2017/739E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “haksız azil iddiasına dayalı avukatlık ücretinin tahsiline” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Bakırköy 3.Tüketici Mahkemesi, 24.01.2017 tarih, 2014/1751 E.,2017/24 K.) dava 6502 sayılı TKHK kapsamında değerlendirilmek suretiyle esastan görülüp, talebin kısmen kabulüne karar verildiği, davalının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
Yukarıdaki tespitler kapsamında, Ankara ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nin anılan daireleri arasında, avukat – müvekkil ilişkisi temeline dayalı yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar nedeniyle açılacak davalarda Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olup olamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/2 maddesine göre giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bilindiği üzere; 6502 sayılı TKHK’nun yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde ” her türlü tüketici işlemi ” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’un 2. maddesi ile ” her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar ” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile,
ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. Şeklindeki düzenlemesiyle de, “sağlayıcı” ve “tüketici işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu’nun 83. maddesi ile “(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan; avukatlık sözleşmelerinin, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı ve kendine özgü bir sözleşme türü olduğu, hüküm ve sonuçları itibariyle Avukatlık Kanununa tabi olduğu,hak ve sorumululukların yine Avukatlık Kanununda düzenlendiği, yargı görevi kapsamında ifa edilen hukuki yardımların tüketici işlemi sayılamayacağına ilişkin görüşler, mahkemelerin görevi noktasında uygulama farklılılarına yol açmıştır.
Gerçekten de; TBK’ya göre daha özel bir Kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu’nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak, bu yöndeki bir belirleme, özel hukuk hükümlerine göre avukat – müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden … gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, … vekâlet, … her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder.” şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunun bu tanımından hareketle, avukat – müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Hal böyle olunca, Vekil-Müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır. Bu açıklamalar ışığında daireler arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç: Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden, Daireler arasındaki görüş ve uygulama aykırılığına ilişkin uyuşmazlığın, yukarıda açıklandığı şekilde temeldeki işlemin tüketici işleminden kaynaklanması durumunda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna, aynı yer ve farklı yer Bölge Adliye Mahkemeleri daireleri arasında farklı görüş ve uygulama aykırılığının bu şekilde giderilmesine oybirliği ile kesin olarak, 12/07/2018 tarihinde karar verildi…” şeklinde olup somut olayda taraflar arasındaki temel ilişkinin avukatlık sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacıların menfi tespit istemlerinin avukatlık sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmadığı,HMK 114. maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı anlaşılmakla, davanın usulden reddine ve süresi içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE,
2- HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin bu kararın; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Yargılama gideri konusunda HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli Mahkemece karar verilmesine,
5- Harç ve masrafların yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/03/2021

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …