Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/99 E. 2021/411 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/99 Esas
KARAR NO : 2021/411 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/02/2017
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında Tedarikçi Sözleşmesi uyarınca ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafın … uzantılı internet sitesi üzerinden satışı yapılan birtakım ürünlerin tedariki için üç yıla yakın süredir çalıştıklarını, davalı tarafın verdiği siparişlerin davacı tarafça tedarik edildiğini, teslim ile faturanın tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, teslim edilen ürünlere ilişkin faturanın davalıya teslim edildikten sonra davacının gönderdiği ürünlerin liste fiyatı ile teklif fiyatı arasında ki tutarın ” stok koruma ” açıklaması ile davalı tarafından davacı tarafa fatura edildiğini, ödeme günü geldiğinde davalının davacı tarafından liste fiyatı üzerinden fatura edilen tutardan, stok koruma adı altında kendisinin tanzim etmiş olduğu fatura bedelini mahsup ederek kalan tutarı banka üzerinden davacı taraf ödediğini, davacının bu şekilde davalı tarafa doğrudan ” stok koruma” bedeli adı altında indirim uyguladığını, bu şekilde cari hesap üzerinden mahsuplaşıldığını, davalı tarafın haksız kestiği faturalar dolayısıyla 261.000.TL. Borcu bulunduğunu, davalı tarafın 614.233,66.TL.tutarında … pil siparişi için stok koruma faturası gönderdiğini, bu faturanın kayıtlarına girdiğini ancak davacı tarafın bu malları davalı tarafa hiçbir zaman teslim etmediğini ve fatura düzenlemediğini bu bedelin tahsili için icra takibi başlattıklarını, icra dosyasına yapılan itiraz ile takibin durduğunu ve itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline %20′ den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 23/05/2014 tarihinde imzalanmış Tedarikçi sözleşmesine dayanarak çalıştıklarını, bu sözleşme halen yürürlükte olduğunu, davacı tarafın sözleşme uyarınca davalı tarafın ticari kayıtlarının doğru olduğu ve kayıtların taraflar arasında ki uyuşmazlıkta geçerli ve doğru sayılacağının kararlaştırıldığını, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.67’de düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 23/05/2014 tarihli tedarikçi sözleşmesi ile davacının davalıya ait “…” uzantılı internet sitesi üzerinden satışı yapılan ürünlerin tedarik borcu altına girdiğini, bu sözleşme kapsamında davalının davacıya sipariş geçmesi akabinde davacının siparişleri temin ederek davalıya teslim ettiğini ve davalıya fatura kestiğini, sipariş edilen malların tesliminden sonra da davalı şirketin liste fiyatı ile teklif fiyatı arasındaki tutar kadar “stok koruma” açıklaması ile bu kere davalının davacıya fatura kesmek suretiyle bu bedeli davacıya ödemesi gereken miktardan mahsup ettiğini, bu şekilde süre gelen ilişki kapsamında davacının davalıya 21/10/2015 tarihinde e-mail yoluyla 614.233,66 TL … pil siparişi geçtiği ve ancak davacının bu siparişi kabul etmemesine rağmen davalının, 31/07/2016 tarihli … – 211.000,00 TL miktarlı ve … – 50.000,00 TL miktarlı toplamı 261.000,00 TL olan stok bedeli faturaları kestiğini, davacının ise bu faturaları kabul etmeyerek iade faturaları kestiğini, buna rağmen kesilen stok bedeli faturaları kadar davacı alacağı mahsup edilerek tutulduğu için icra takibi başlattıklarını ve ancak davalının bu takibe haksız olarak itiraz etmiş olması nedeniyle iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiklerini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise, davacı talebinin taraflar arasındaki hesap mutabakatnamelerine aykırı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyasına celp edilen … 8. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı/ borçlu aleyhine 11/01/2017 tarihinde ilamsız yolla, cari hesaba dayalı olarak, 261.000,00 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9.75 avans faizi ile birlikte tahsilini talep etttiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine davalı/ borçlunun süresinde olarak borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği ve süresinde olarak işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İhtilaf, davacı alacaklının davalıdan takip sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup ispat yükü davalıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti için taraf defterlerinin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür.
Bu kapsamda mahkememizce daha önce yapılan yargılama neticesinde verilen 07/02/2018 tarih 2017/158 Esas ve 2018/92 Karar sayılı karar ile; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her nekadar davalı taraf icra dosyasına itiraz ile borçlu olmadığını iddia etmiş; Mahkememize hitaben verdiği cevap dilekçesi ile özetle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında 23/05/2014 Tarihli Tedarikçi Sözleşmesinden doğan ticari ilişki bulunduğu,davacı tarafın icra takip talebinin davalı tarafın haksız olarak düzenlediği Stok Koruma faturasının e-fatura olarak düzenlendiği, e-faturanın temel fatura olması nedeniyle red edilme imkanının bulunmadığı, defalarca her iki şirket tarafından iade faturası düzenlendiği, kayıtlarına giren bu faturadan dolayı haksız olarak borçlu görüldüğünü, bu bedelin tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafın borcunun bulunmadığına yönelik itirazı ile takibin durduğu, davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 67.md de ifadesini bulan İtirazın İptali Davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı görülmüştür. Taraflarca ibraz edilen ve talep edilen delillerin toplanılmasını müteakiben Mali Müşavir Bilirkişi Vasıtası ile yapılan inceleme ile de tespit edildiği üzere ; Taraflar arasında 23/05/2014 Tarihli Tedarikçi Sözleşmesinden doğan ticari ilişki bulunduğu, Sözleşme uyarınca Davacının verdiği siparişin davacı tarafından tedarik edilerek, teslim adreslerine teslim edildikten sonra teslim belgesi ve faturanın davalı tarafa gönderilmesinin, davalıya faturanın tesliminden sonra davacı tarafın gönderdiği ürünlerin liste fiyatı ile teklif fiyatı arasında ki tutarın ” Stok Koruma” açıklaması ile davalı tarafından tekrar davacı adına fatura edilmesinin, liste fiyatı üzerinden fatura edilen tutardan Stok Koruma adı altında tanzim edilmiş olan faturanın bedelinin mahsup edilerek kalan tutarın banka üzerinden ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Dava konusu ” Stok Koruma” Faturasına dayanak faturanın davacı tarafça düzenlendiği hususunun kanıtlanamadığı, davalı tarafça ürün tesliminin yapıldığına ve yönelik sevk irsaliyelerinin ibraz edilemediği, davalı tarafça liste fiyatı üzerinden fatura edilen tutardan, Stok Koruma adı altında tanzim edilmiş olan faturanın bedelinin mahsup edilerek kalan tutarın banka üzerinden ödendiğini gösterir delil ibraz edilemediği bu haliyle icra takibine konu bedeli içeren 211.296,16.TL. Ve 50.000.TL. Bedelli faturaların gerçek mal ve ürün teslimine dayalı olmadığı hususu sabit bulunmakla davacı tarafın haksız olarak düzenlenen faturalardan dolayı alacaklı durumunda bulunduğu hususu sabit bulunmuş, davacı tarafın davasının kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş,davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve davacı tarafın alacağını geç almasına sebep olacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla davalı taraftan icra inkar tazminatının alınarak davacı tarafa verilmesi yönünde aşağıda ki şekilde karar tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davacı tarafın davasının kabulü ile davalı tarafın … 8.İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davalı tarafın bu karar aleyhine İstinaf kanun yoluna başvurması neticesinde İstanbul BAM 13. HD’nin 18/12/2019 tarih 2018/1424 Esas ve 2019/1810 Karar sayılı kararı ile; “Taraflar arasında tedarikçi sözleşmesi olduğu, taraflar açık hesap şeklinde çalıştıkları düzenlenen her fatura ve belgenin ödemesinin hemen yapılmadığı, belli dönemlerde mahsuplaşılarak kalan bakiyeler üzerinden mutabakatla ilişkinin sürdüğü anlaşılmaktadır.
İlişkinin yürüyüş şekline göre davacının davalıya teslim ettiği emtia karşılığında davalının liste fiyatı ile teklif fiyatı arasındaki farkı “stok koruma” faturasıyla mahsup ettiği, aradaki farkın davacıya ödendiği anlaşılmaktadır.
Davalı 21/10/2015 tarihinde 614.233,66 TL’ lik … pil siparişi verilebileceğini açıkladıktan sonra 23/10/2015 tarihinde siparişi revize ettiğini, fakat davacının söz konusu siparişi karşılamadığını, buna rağmen davalının sipariş karşılanmış gibi davacıya 23/10/2015 tarihli 211.296,16 TL tutarında “stok koruma” faturası kestiğini böylelikle haksız yere aralarındaki açık hesapta davacının borçlandırıldığını öne sürmekte ve bunun tahsilini istemektedir.
Davalı, düzenledikleri faturaya süresinde itiraz edilmediğini bu yüzden kesinleştiğini, bilirkişinin bunu belirlemesine rağmen davalıyı borçlu gösterdiğini bu yanlışlığın giderilmediğini öne sürmektedir.
Davalının düzenlediği faturanın temel e fatura olduğu, doğrudan davacının sistemine girdiği ve sistem üzerinden iade senaryosunun olmadığı, fakat noter aracılığıyla klasik itirazın yapılabildiği anlaşılmaktadır. Davacının temel olduğu gerekçesiyle e.faturaya itiraz etmediği anlaşılmaktadır.
Davalı, taraflar arasında her ay mutabakat olduğunu, davacının mutabakat belgelerini imzaladığını böyle bir alacağının olmadığını öne sürmektedir.
Davalı vekili, bilirkişi incelemesinin eksik olduğunu, itirazın giderilmediğini öne sürmüştür. Davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmediği, davalının kapsamlı olduğu gerekçesiyle bunu sunmadığı zaman gerektiğini ifade ettiği bilirkişi raporuna yansımıştır. Davalı vekili yeniden inceleme talep etmişse de mahkeme daha önceki ara kararında yaptırımın açıklandığı gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir. Taraflar arasında münhasır delil sözleşmesi bulunmaktadır. Davalının kayıt ve belgelerinin delil sayılacağı sözleşmede bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesi karşısında, davalının defter ve kayıtları incelenmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Davalının sunmuş olduğu sevk irsaliyeleri karşısında, davacının ön görülen edimi yerine getirip getirmediği, münhasır delil sözleşmesi uyarınca sunulan irsaliyeler ve dayanakları ile davalının kayıtları incelenerek anlaşılabilir. Bu gereklilik ihmal edilerek, davacının defterleri üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmakla; bu durum davanın esasına yönelik delillerin hiç toplanmamış olması anlamına geldiğinden, sonuç itibari ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına ve dosyanın iadesine karar verilmiştir.
İstinaf akabinde mahkememizin …Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada 14/02/2020 tarihli duruşmanın 2 no’lu ara kararı ile önceki bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olması nedeniyle mali müşavir bilirkişi …’dan alınan 09/06/2020 ibraz tarihli bilirkişi ek raporu ile; her iki tarafın incelenen yasal defter ve belgelerinin açılış kapanış tasdiklerini haiz olması nedeniyle sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, ihtilafın davacı tarafından davalıya herhangi bir ürün gönderilmediği halde davalı tarafından stok koruma faturası açıklamalı fatura düzenlenmesi ve bu faturayı davacının kabul etmemesine rağmen davalının haksız yere düzenlediği stok koruma faturaları kadar kesinti yapmasından kaynaklandığı, davacı … davalı yasal defterleri arasındaki bakiye farkın 31/12/2016 tarihi itibariyle 260.832,95 TL olduğu, söz konusu farkın davacı yasal defterlerinde kayıtlı olduğu halde davalı defterlerinde kayda alınmayan ve davacı tarafından davalıya yönelik olarak keşide edilen 31/07/2016 tarihli 211.000,00 TL + 50.000,00 TL = 261.000,00 TL’den kaynaklandığı, davacı tarafından davalıya yönelik olarak kesilen bu miktar faturalar davalı şirkete GİB portaldan elektronik ortamda iletildiği halde bu faturaların iade faturası düzenlenmediği gibi süresinde de itiraz edilmediği, keza davalı tarafından davaya konu stok koruma faturası açıklamalı faturalar ve art arda keşide edilerek ihtilafa neden olan silsiledeki diğer faturalara ait olarak hiçbir zaman sevk irsaliyesi düzenlenmediği, ancak davalının mal teslimine ilişkin bir belge ya da irsaliye düzenlememesi haricinde davalının dava konusu bedeli ikrar ettiğine dair dosyada yazışmalar mevcut olduğu, nitekim kök raporda belirtildiği üzere davalı … çalışanı …’ın dosya içerisinde bulunan pek çok mail ve sms ile satış marjı ve bütçe ayarlamaları sebebiyle davalı şirketin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmayan faturalar keserek şirket bütçesinde ayarlama yapıldığı ve bunun düzeltileceğini, yine mail ve sms’lerde pek çok kez beyan ettiği üzere davalı tarafın 261.000,00 TL tutarındaki kabul ettiği fakat bunu carisinde defterlere yansıtmadığı, bu nedenle 211.296,16 TL ve 50.000,00 TL miktarlı iki adet faturanın gerçek bir mal ve ürün teslimine dayalı olmadığı, hayali olarak düzenlenen faturalar nedeniyle davacının defterleri itibariyle davacıdan 261.296,50 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Bu raporun hüküm kurmaya yeterli görülmemesi nedeniyle bilirkişi …’dan alınan bila tarihli ve 12/01/2021 ibraz tarihli bilirkişi raporu ile; tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, davalı tarafından davacıya düzenlenen 23/10/2015 tarih – … sayılı ve 211.296,16 TL miktarlı fatura ile 23/03/2016 tarih – … sayılı ve 50.000,00 TL tutarlı stok koruma ve ciro primi faturalarının kayıtlı olduğu, bu faturaların davacı aleyhine borç doğurup doğurmayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, ancak davacının 8 günlük süre içerisinde aleyhine borç doğuran bu faturalara itiraz etmemiş olması nedeniyle aksini ispat yükünün davacıda olduğu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının davalıdan taleple bağlılık ilkesi gereği 261.000,00 TL alacaklı olacağı tespit edilmiştir.
Ancak bu raporun da hüküm kurmaya yeterli olmaması nedeniyle mahkememizin 10/02/2021 tarihli duruşmasında “Defterlerin ibrazı halinde taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere davalı tarafından davacıya kesilen her bir stok koruma faturasına dayanak teşkil eden satış faturaları ile eşleştirme yapılmak suretiyle ve de dönemsel hesap mutabakatları nazara alınmak suretiyle takip sebebi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığı varsa miktarı konusunda ek rapor alınmasına,” şeklindeki ara kararı ile mali müşavir bilirkişi …’dan ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bu bilirkişiden alınan 09/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile; tarafların ibraz olunan ticari defterlerinin incelendiği ve tarafların lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davalı tarafından davacıya yönelik olarak düzenlenen 23/10/2015 tarih – … sayılı ve 211.296,16 TL miktarlı fatura ile 23/03/2016 tarih – … sayılı ve 50.000,00 TL tutarlı stok koruma ve ciro primi faturalarının her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalara itiraz edilmemiş olması nedeniyle fatura aksinin ispat yükünün davacı tarafta olduğu ancak davalının düzenlediği stok koruma faturaları ile davacının satış faturaları eşleştirildiğinde davacı iddiaları kapsamı ile bu faturaların dayanağını teşkil eden satış işlemlerine ilişkin faturaların taraf defterlerinde yer almadığı, bu satışların gerçekliğine ilişkin dosyaya sunulu herhangi bir sevk irsaliyesi ve faturanın da yer almadığı, bu nedenle davacıdan bu faturalar nedeniyle yapılan kesintinin haksız olduğu ve taleple bağlılık ilkesi gereği davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 261.000,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile alınan bilirkişi raporları ile birlikte değerlendirildiğinde, davalının … sitesi üzerinden elektronik ortamda satışa arzettiği bir kısım ürünleri davacı tedarikçiden temin ettiği, sipariş geçilen malların kendisine tesliminden sonrada davalının davacıya stok koruma faturası düzenlemek suretiyle satmış olduğu ürünlerden dolayı kazanç sağladığı ve ancak davalı tarafından davacıya kesilen ve her iki tarafın ticari defterlerinde kayıt gören 23/10/2015 tarih – … sayılı ve 211.296,16 TL miktarlı fatura ile 23/03/2016 tarih – … sayılı ve 50.000,00 TL tutarlı stok koruma ve ciro primli iki adet faturaya konu stok koruma alacağının temelini teşkil edecek olan satış ilişkisi ile satışa konu malların davalıya teslim edildiği dosya kapsamıyla ispat edilemediğinden ve buna rağmen davalı tarafından kendisine satılan ürünlerin bedeli nedeniyle taahhüt eden cari hesap alacağından 261.296,16 TL haksız kesinti yapıldığı anlaşıldığından taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulü ile, davalının … 8. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazının 261.000,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla devamına, İİK m.67/2 kapsamında 52.200,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
Davalının … 8. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazının 261.000,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla DEVAMINA,
İİK m.67/2 kapsamında 52.200,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 17.827,91 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 3.152,23 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 14.675,68‬ TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 26.720,00 TL nispi vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.855,50 TL yargılama gideri ile 3.152,23 TL peşin harç ve 31,40 TL başvuru harcı toplamı 5.039,13 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/06/2021

Katip …

Hakim …

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 3.152,23 TL
Karar Harcı : 1.827,91 TL
Noksan Harç : 14.675,68 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.857,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 200,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.600,00 TL
Posta Giderleri : 288,50 TL