Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2022/81 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/520
KARAR NO : 2022/79

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … Müdürlüğü’nün … İflas dosyasında ilk sıra cetveli 25.07.2019’da tarafına tebliğ edildiğini, alacakların sebebini teşkil eden çeklerin düzenlenme tarihlerinin, iflas tarihinden sonra olması ve müflis adına çek keşide etme yetkisinin şirket yetkilisinde bulunmaması nedenleriyle talep edilen alacağın tamamının reddine karar verildiğini, çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ifası için verilir, dava konusu çekler müvekkili firmaya …Ticaret A.Ş.’nin müvekkili firmaya olan borcuna karşılık ciro edilerek verildiğini, alacağın kaynağını teşkil eden çeklerin … Şubesi 21.12.2018 150.000,00 Hesap No:… çek No:…, …Şubesi 28.12.2018 150.000,00 Hesap No:… çek No:… olduğunu, çeklerin düzenleme tarihlerinin, 14.12.2018 tarihli iflas kararından sonra olsa da bu çekler ileri tarihli olarak düzenlenmiş olup mevcut bir borcun ifası için müvekkilinin cari hesabına 04.07.2018 tarihinde giriş kaydı yapıldığını, borcun doğmuş olduğu tarih iflas tarihinden önce olup, alacağın hukuki nitelik itibariyle iflas alacağı olduğunu, bu sebeple, iflas dairesi tarafından verilen red kararının yerinde olmayıp, müflisten olan alacağın kaydına karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile dava konusu alacağın sıraya alınarak iflas masasına kaydına karar verilmesini, ikinci alacaklılar toplantısına katılmaya izin verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Davacı şirketin 2017-2018 yılı ticari defter ve kayıtları ile birlikte müflisin aynı yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle müflisin defterlerinde çeklerin kayıtlı olup olmadığı ve çekleri verdiği … A.Ş ile cari hesap ilişkisinin tetkiki ve buna göre bu çek bedellerinin adı geçen firmaya ödenip ödenmediği yönünde bir kaydın bulunup bulunmadığı, defterlerin usulüne uygun olup olmadığı hususunun tetkiki, bunun dışında davacının defterlerinin incelenmek suretiyle çekin kaydının tetkiki ve bu çekler nedeniyle davacının müflisten alacaklı olup olmadığının tespiti yönünden mahkememizce resen seçilecek uzmanlık konuları farklı iki kişilik bilirkişi heyeti vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verildiği ve bilirkişiler … ve … tarafından sunulan 15.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle, Tarafların ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı ve sahibi lehine delil kabiliyetlerinin bulunduğunu, davacı ve davalı tarafların defter kayıtlarına göre davalının dava konusu çekleri 27.06.2018 tarihi itibariyle … A.Ş. firmasına verdiği, davacı tarafın da bu çekleri 04.07.2018 tarihinde…TİC. A.Ş.’den alarak bankaya tahsile verdiğini, çeklerin karşılıksız kalması sonucunda bankanın sorumluluğundaki toplam 3.200,00 TL. tahsil edildikten sonra kalan 296.800,00 TL alacak için … 27. İcra Dairesi … dosya numarası ile icra takibi başlattığını, her ne kadar uluslararası ticarette çek nakit hükmünde olup, çekte vade olmaz ilkesi de bu anlayıştan türemiş olsa da yapılmış olan hukuki düzenleme çerçevesinde ülkemizde çeke vade geldiğini, 5941 s. Çek Kanunu Geçici Madde 3/5 uyarınca “31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Görüldüğü üzere yasal düzenlemeler de uygulamada uzun süreden beri kullanılagelmekte olan “vadeli çek” mevhumunu kabul etmiş ve 5941 s. Kanuna buna ilişkin bir düzenleme koyduğunu, derdest olay bakımından 2. İflas İdaresi alacak kaydının kabulünü reddederken “(borçlu şirketin iflas tarihi) … 14/12/2018 tarihi olup her iki çek keşide tarihinin de iflas tarihinden sonra olup, müflis adına çek keşide etme yetkisinin şirket yetkilisinde bulunmadığı…” gerekçesine istinaf ettiğini, öncelikle irdelenmesi lazım gelen mesele, çek üzerindeki ciro zincirinin düzgün olup olmadığı ve alacaklı/davacının dava dışı … SAN. TİC. A.Ş.’den olan alacağın her iki tarafın da (davacı ve … AŞ) ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığını tespit olduğunu, çek incelendiğinde ciro zincirinde bir bozukluk/kopukluk olmadığı tespit edildiğini, dosya kapsamında yapılmış olan muhasebe incelemesinde de davacı ile … AŞ’nin iflas tarihinden önceki bir tarihte ticari ilişkisinin olduğu ve bunun her ikisinin de ticari defterlerinde kayıt altına alındığının görüldüğünü, … AŞ 04.07.2018 tarihinde çekleri davacıya teslim etmiş ve davacı da çekleri bir gün sonra Akbank’a (tahsil için) devrettiğini, dolayısıyla çekin tedavüle çıktığı tarihte çeklere imza atan kişinin imza yetkisi varsa (dosya münderecatından bu husus anlaşılamadığını, çeklerin geçerli olduğunu kabul etmek gerektiğini, Nitekim 17. HD tasarrufun iptaline ilişkin vermiş olduğu bir kararda (2017/2385 E., 2019/9454 K. ve 16.10.2019 T.) “…. Somut uyuşmazlıkta; davacının alacağına konu olan çekler 14.03.2014 ve 17.03.2014 keşide tarihli olup; iptali istenen tasarruf ise 04.02.2014 tarihinde yapıldığını, davacının alacağına dayanak çeklerin keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra düzenlendiği anlaşılmakta ise de bu durumun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan vadeli çek uygulaması olarak da bilinen bir vakıayı mı gösterdiği hususu yeterince araştırılmadığını, mahkemece dosyadan dava dışı borçlu … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti’nin iflas dosyasında kayyım görevini ifa eden …’dan rapor alındığı, hazırlanan raporda; davacı yanın ve dava dışı … İnş. Ltd. Şti’nin iflas dosyasındaki 2014 yılına ait ticari defterlerinin incelendiği, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının defterlerine göre dava dışı borçlu … ile ticari ilişkinin tasarruf tarihinden önce doğduğunun tespit edildiği, dava konusu çeklerin defterde kayıtlı olduğu ve 10.01.2014 tarihinde düzenlendiği, çek teslim tutanaklarında dava dışı borçlu … firmasının imzasının bulunmadığını, bu sebeple çek tanzim tarihlerinin 10.01.2014 tarihi olarak kabul edilemeyeceğini, dava dışı … firması ticari defterlerinin de de söz konusu çeklerin tasarruf tarihinden sonra kaydının bulunduğunu ve tasarruf tarihi itibari ile davacının dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti’ne borçlu olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz….” şeklinde bir hüküm tesis ettiğini, karar tasarrufun iptaline ilişkin olsa da uyuşmazlığın niteliği gereği derdest dava ile olan inkar edilemez benzerliği sebebiyle somut olay için de kullanılabileceğini, bu bağlamda davacı ile dava dışı … AŞ arasındaki ticari ilişkinin iflas tarihinden evvel kurulduğu ve bu ticari ilişki çerçevesinde çeklerin davacıya iflas tarihinden evvel teslim olunduğu vakıalarına binaen (dava konusu çeklerin 27.06.2018 tarihinde müflis tarafından … A.Ş. firmasına verildiği sırada çeke imzayı atan kişinin yetkili olması şartıyla) davacının müflis şirketten alacaklı olduğunun kabul edilmesinin hukuken uygun olacağını, dava konusu çeklerin iflas tarihi olan 14.12.2018 tarihinden önce düzenlendiği ve davacı ile dava dışı … AŞ arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacıya 04.07.2018 tarihinde teslim edildiği, dolayısıyla davacının dava dışı … AŞ’den olan alacağının iflas öncesi doğmuş olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 11.02.2021 tarihli duruşma ara kararı ile dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile … 2. ATM’nin … E. sayılı dosyasında düzenlenen komiser heyeti raporu ve tüm dosya incelenerek müflis şirket ile davacı ve çekte lehtar görünen …A.Ş arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunmadığı da değerlendirilerek davacı ve müflis arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı varsa temel ilişkinin sebebi ve temel ilişkiye dair fatura ve belgelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı konularında ek rapor tanzim edilmesinin istenmesine karar verildiği ve bilirkişiler … ve … tarafından sunulan 02.07.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, Davacı ile … A.Ş. arasında dava konusu çekleri ihtiva eden bir ticari ilişkinin bulunmadığını, çeklerin davacı … A.Ş.’ye, arasındaki ticari ilişkiye istinaden dava dışı …TİC. A.Ş. tarafından ciro edildiği ve bütün dava konusu çeklerin iflas tarihi olan 14.12.2018 tarihinden önce düzenlendiği ve davacı ile dava dışı … AŞ arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacıya 04.07.2018 tarihinde teslim edildiğini, dolayısıyla davacının dava dışı … AŞ’den olan alacağının iflas öncesi doğmuş olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde,
Dava, müflisin iflas tarihinden önce keşide ettiği iddia edilen çekler nedeniyle çek bedellerinin iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
İflas masasının bu safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken (masaya yazdırılabilirken), müflisin iflas açılmasından sonra doğan alacakları, iflas alacağı olmadığından, iflas masasından talep edilemez.
Bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
İİK’nın 235. maddesine göre, kural olarak sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesine dava açabilirler. Ancak aynı Kanun’un 223. maddesi hükmüne göre alacaklı tebligata elverişli adresini bildirip kararın tebliği için avans yatırmışsa 15 günlük dava açma süresi, kararın tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Davacının kararın tebliği için gerekli avansı yatırdığı, davanın 15 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Çeklerde vade olmayacağı kural ise de, uygulamada ticarî yaşamda ileri bir tarihte keşide edilmiş gibi çek düzenlendiği, bu tip çeklerin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Uygulamada ve öğretide bu gibi hâllerde borcun; vade, ibraz ya da takip tarihlerinden önce doğduğu iddiasının varlığı hâlinde, borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin gerektiği kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2002 tarihli ve 2002/15-543 E., 2002/552 K. sayılı kararında belirtilen ilke kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Ayrıca, Çek Kanunu’na 6273 sayılı Kanunla eklenen geçici madde 3/5. fıkrası ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar çekin ödenmek için üzerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibrazının geçersiz olacağı öngörülmüş; böylece, kanun koyucu bu fıkra ile de ileri tarihli çek düzenlenebileceğini; ancak bu çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ödenmeleri için ibraz edilmelerinin mümkün olmadığını; buna rağmen ibrazları hâlinde bu fıkranın söz konusu düzenlemesinin sonucu olarak 6102 sayılı TTK’nın 795/2. ( 6762 sayılı Kanunun 707/2 ) maddesine aykırı olarak muhatap bankaca ödenmelerinin mümkün olamayacağını kabul etmiştir. Böylece geçici madde 3/5. fıkrasında öngörülen bu düzenleme ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar 6102 sayılı TTK’nın 795/1. ve 2. fıkraları ile Çek Kanununun 3/8. fıkrasının uygulanması dondurulmuştur. Geçici madde 3/5. fıkrası uyarınca çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihlerinden önce muhatap bankaya ibraz edilerek “kırdırtmalarının” mümkün olmadığının da kabulü gerekir. Zira, yukarıda belirtildiği gibi, söz konusu fıkra uyarınca çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilmeleri ve ödenmeleri mümkün değildir (Bozer., A Göle. C: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2018, s. 324vd).
Davacının hamili olduğu, … Şubesine ait 21.12.2018 keşide tarihli 150.000,00 TL tutarlı … ve … nolu iki adet çeki dava dışı son ciranta …Ticaret Anonim Şirketinden iktisap ettiği, davacının keşideci (müflis) lehtar … Ltd. Şti ve ciranta olarak çekte yer alan …A.Ş ve …Tic. A.Ş ile doğrudan ticari ilişkisinin bulunmadığı, bununla birlikte alacak kayıt istemine konu çeklerin iflas tarihi olan 14.12.2018 tarihinden önce düzenlenerek davacı ile dava dışı ….Sist. A.Ş arasındaki ticari ilişkiye istinaden davacıya iflas tarihinden önce 04.07.2018 tarihinde teslim edildiği hususları 02.07.2021 tarihli bilirkişi ile dosya içine celp edilen … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yer alan 07.12.2018 tarihli komiser heyeti raporundan anlaşılmakla iflas tarihinden önce keşide edilen çek bedellerinin ticari ilişkiye istinaden alındığı hususu ispat edilip çeklerin iktisabında kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden davacının 150.000 tutarlı iki adet çek nedeniyle (1.600 X 2 = 3.200) yasal sorumluluk tutarının mahsubu neticesinde çek tazminatı komisyonu ücreti dahil olmak üzere toplam 328.500 TL alacak kayıt talebinde bulunabileceği kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABÜLÜ ile;
328.500,00 TL’nin davacı alacağı olarak iflas masasına kayıt ve kabulüne,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken 80,70-TL olduğundan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 124,70-TL, bilirkişi masrafı 2000,00-TL, mahsup edilen harç 44,40 TL olmak üzere toplam 2.169,10-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, e-duruşma talep eden davacı vekili Av. …’in gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
03/02/2022

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …