Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/81 E. 2020/198 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/81
KARAR NO : 2020/198

DAVA : TAZMİNAT (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin diyet yemek ürünleri satışı üzerine iş yeri açmak ve … adı altında işletmek üzere 16 Ekim 2019 tarihinde vergi açılışını yaptığını, müvekkilinin 01 Kasım 2019 tarihinde ise, ”…” adresinde mukim daireyi iş yeri olarak kullanılmak üzere 1 yıllığına kiraladığını, müvekkilinin işbu iş yerini açmaktaki temel gayesinin … sistemine dahil olarak iş yapabilmek olduğunu ve müvekkilinin tüm işletme planını işbu sisteme dahil olduktan sonra gelecek online siparişler üzerine gerçekleştireceği satışlar ile kazanç elde edebilmek üzerine kurduğunu, bu sebeple müvekkilinin … sistemine dahil olabilmek için davalı … Lojistik A.Ş. yetkilileri ile görüşmelere başladığını, müvekkilinin 24 Ekim 2019 tarihinde davalı şirkete ilgili sisteme dahil olabilmek adına ön başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin işbu ön başvurusunu davalı şirkete ait web sitesinden yaptığını ve web sitesindeki yönlendirmeler doğrultusunda ”… Üye İşyeri Sözleşmesi” adlı sözleşmeyi internet ortamından çıktı alarak fiziken elde ettiğini ve imzalayarak davalı şirketin adresine 24 Ekim 2019 tarihinde kargoladığını, davalı şirketin müvekkilinin işbu ön başvurusu sonrasında müvekkiliyle whatsapp üzerinden ve şirketin satış temsilcisi … aracılığıyla iletişime geçtiğini ve davalı şirketin satış temsilcisi …’ın müvekkiline whatsapp aracılığıyla yaptığı dönüşlerde müvekkiline ait iş yerinin dekorasyonuna dair birçok istekte bulunarak müvekkilini birçok yeni harcama yapmaya yönlendirdiğini, müvekkilinin davalı şirketin satış temsilcisinin istekleri doğrultusunda birçok yeni harcama yaptığını, davalı şirket yetkilisinin müvekkilinin tüm bu sözleşme öncesi görüşme süreci boyunca dürüstlük kuralına aykırı davranarak, aldatıcı ve keyfi yönlendirmelerle zarara uğrattığını, Yargıtay’a göre, bir kimsenin sözleşme yapma iradesi bulunmadığı veya bu yönde var olan iradesi güçlü olmadığı halde dürüstlük kuralına aykırı şekilde karşı tarafta aksine bir kanı uyandırması kendisinde sorumluluk doğuracağını, müvekkilinin davalı şirket yetkilisinin sözleşme müzakerelerindeki dürüstlük kuralına aykırı yönlendirmeleri doğrultusunda büyük maddi zararlara uğradığını, müvekkilinin davalı şirket yetkilisinin istekleri üzerine dekorasyon ve iç dizayna ilişkin pek çok harcama yaptığını, iş yerine özgülenerek kullanılmak üzere iki adet motosiklet satın aldığını, müşterilere …, … gibi ödeme şekli imkanları sunabilmek için ilgili özel kurumlarla sözleşmeler akdettiğini, müvekkilinin tüm ticari kazancını … üzerinden gelen online siparişler üzerine satış yaparak elde etmeyi planladığından …’ne kaydı gerçekleştirilmeyince tüm bu masrafları boşuna gerçekleştirmiş olduğunu, müvekkilinin şu anda da kendini tamamen diyet yemekleri üzerine satış yapan bir iş yeri işletmeye endekslediğinden ve tüm ön hazırlığını da buna göre yaptığından davalı şirketin dürüstlük kuralına aykırı tavrı nedeniyle halen aktif bir iş yeri işletememediğini, müvekkilinin uğradığı zararların davalı şirket tarafından karşılanmasını talep ettiğini, ancak bu taleplerinin davalı tarafça halen yerine getirilmediğini, uyuşmazlığın çözümü için taraflarınca 25.12.2019 tarihinde arabuluculuk yoluna da başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerden dolayı haklı davalarının kabulünü, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davalı şirketin sözleşme müzakerelerinde müvekkilini uğrattığı zararlar için şimdilik 2.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi oranında faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini, müvekkilinin … 37. Noterliğine ödediği 357,23-TL vekâletname ve ihtarname masrafının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi oranında faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bir şahıs olduğu ve açmış olduğu restorandan elde ettiği gelir dikkate alındığında tacir sıfatına haiz olmadığının dava dilekçesindeki beyanlar ile sabit olduğundan davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunun açık olduğu bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin aracı hizmet sağlayıcı olarak 6593 sayılı Kanunun 9. Maddesi gereği hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içerikleri kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin belli bazı koşulları sağlayan ve … Üye İşyeri Sözleşmesi’ni imzalayan restoranlara internet sitesi üzerinde sipariş alma imkanı sağladığını ve kesinlikle restoranların kuruluş aşamalarında ya da daha sonraki aşamalarda üye işyerlerinden restoranlarında değişiklik yapmasını talep etmediğini, üye işyerlerinin internet sitesi üzerinde kendi markaları ve kendi işletme adları ile kendi nam ve hesaplarına yemek satışı yaptığını, bu nedenle müvekkili şirketin internet sitesi üzerinde sipariş alacak restoranların belli bir dekorasyona veya konsepte sahip olması gibi bir koşulu bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşme öncesi görüşmelerde üye işyerlerinden herhangi bir ad altında bir masraf yapmalarını talep etmediğinden üye işyerlerinin bir masraf yapmadığını, davacı işyerini açtıktan sonra internet sitesi üzerinde üye işyeri olarak yemek satışı yapabilmek amacıyla internet sitesi üzerinde ön başvuru işlemlerini tamamladığını ve … Üye İşyeri Sözleşmesi’ni imzalayarak müvekkili şirkete gönderdiğini, bunun sonucunda diğer tüm üye işyeri başvurularında olduğu gibi müvekkili şirketin satış ekibinin davacı ile görüşmeler yaptığını ve davacı tarafından işletilen restoranın müvekkili şirket sisteminde yer alacak kriterlere sahip olup olmadığı konusunda incelemeler yapıldığını, yapılan incelemelerde; davacı tarafından restoran olarak işletilen işyerinin hijyen koşullarını sağlamadığını ve bir restoran görünümüne sahip olmadığını tespit etiğini, ayrıca davacı tarafından işyeri adresi olarak bildirilen adresin ve telefon numarasının sisteme girilirken internet sitesi üzerinde daha önce satış yapmış ancak başta hijyen koşullarını sağlamaması sebebiyle alınan yoğun tüketici şikayetleri sonucu sözleşmesi fesih edilen bir başka restoran ile eşleşmesi sonucu müvekkili şirketin davacı taraf ile sözleşme imzalamadığını ve internet sitesi üzerinden satış yapmasına imkan tanımadığını, taraflar arasındaki görüşmelerin tamamen dürüstlük kuralına uygun olarak yapılmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın öncelikle görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmaması nedeniyle görev yönünden reddini ve yapılacak yargılama sonucunda esastan reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davacının davalı şirketten sözleşme görüşmeleri sırasında gerçekleştirdiğini beyan ettiği masraflarını tazmini istemine ilişkindir.
… Birliği, … Ticaret Sicil Müdürlüğü ve de … Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevapları celp edilip incelenmiştir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davalı taraf tacir ise de davacı tacir değildir.TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/06/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)