Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/768 E. 2022/623 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/768
KARAR NO : 2022/623

DAVA : Anonim Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Anonim Şirketin Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin 22.12.2017 tarihinde kurulmuş olup, genel itibariyle çeşitli sektör ve endüstrilere yönelik olarak yapay zeka yazılım, program ve modüllerin tasarlanması, geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi alanında faaliyet gösterdiğini bununla birlikte müvekkillerinden …’in ise 20 yılı aşkın bir süredir hem ulusal hem de uluslararası platformda yatırım danışmalığı yapmakta olup, ülkenin önde gelen ve yatırım danışmanlarından olduğunu, somut uyuşmazlıkta haklı sebeple feshin talep edilebilmesine dair doktrin ve içtihatlar tarafından ortaya konan şartların oluştuğunu, anonim şirketin maksadını teşkil eden iktisadi kazanç elde etme unsuru imkansız hale geldiği gibi şirketin reel manada zarar ettiğini, davalı şirketin yaşadığı mali çıkmazın temel nedeninin çoğunluk pay sahiplerince seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin basiretsiz ve kötü yönetimi olduğunu, uyuşmazlığa temel teşkil eden maddi olguların TTK. madde 531’de tanınan takdir yetkisi sonucu uygulanabilecek alternatif çözüm yolları etkisiz kıldığını, davalı şirketin borca batıklık durumunun daha da derinleşmemesi ve bu nedenle müvekkillerinin hisse değeri ile tasfiye payı alacaklarının azalmaması için davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasını, davalı şirketin özkaynaklarının tüketilerek reel anlamda zarar etmesinden ötürü ortaklarına iktisadi kazanç veya kar sağlamasının imkansız hale gelmesi, ortaklığın gündelik giderlerini dahi karşılayamayacak durumda olması, azınlık pay sahipleri müvekkillerince bu duruma kaşrı tedbir alınması taleplerinin cevapsız bırakılması, ortaklığın mali ve idari yönetiminde ortaklığa 900.000 ABD Doları yatırım yapan azınlığın dışlanması ve çoğunluğun tahakkümü anlayışıyla ortaklığın idare edilmesi, ortaklıkta şeffaf, dürüst ve hesap verebilir bir yönetimin uzun süreden beri bulunmaması, ortaklık kaynaklarının çoğunluğun çıkarları için kullanılarak geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi planlanan ürünün tamamlanmamı olması ve kaynak yetersizliğinden tamamlanamayacak olması gibi haklı sebeplerden ötürü mevcut ekonomik durumu kapsamında ayakta tutulmasında bir yarar bulunmadığından TTK. Madde 531 uyarınca feshine, davanın kabulü ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı …’in müvekkili şirket hissedarları arasında imzalanan 01 Ocak 2019 ve 18 Mayıs 2019 tarihli sözleşmelerden kaynaklanan davalı müvekkilİ şirket ile müvekkilİ şirketin dava dışı hissedarlarına olan borcunu ödemekten kurtulması hedeflenerek bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun dava ikame edildiğini, davacıların aynı tarihte açmış olduğu … E. sayılı dava ile huzurdaki dava arasında bağlantı bulunması nedeniyle, … E. sayılı dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğini, davacıların müvekkili şirketin haklı nedenle feshine ilişkin hiçbir iddia ve beyanını kabul anlamına gelmemek kaydıyla; TTK 531. madde kapsamında şirketin feshinin talep edilebilmesi için davaya konu şirketin sermayesinin en az onda birini temsil eden pay sahiplerinin mahkemeye başvurması gerekli olduğunu, davacı olduğu belirtilen …’ye (“…”) ilişkin vekaletnamenin kesin süre içerisinde sunulmaması ya da bizzat … tarafından yapılan işlemlerin kabul edildiği dilekçeyle mahkemeye bildirilmezse, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde ihtilaf özeti olarak belirtilen kısımda fiili gerçeklerin çarpıtıldığını ve eksik yansıtılmış olduğunu, dilekçenin tamamında, davacı …’in müvekkilİ şirket ve dava dışı hissedarlarına olan borcunu ödemekten kurtulabilmesi için kurgulandığını, bu kurgunun aksine müvekkili şirketin, TTK 376/2 çerçevesinde münfesih olmadığını, doktrinde ve içtihatlarda bir şirketin feshi, en son çare olarak görüldüğünü, bu kapsamda şirketin feshi kararı verilirken tüm hissedarların, çalışanların ve işletmenin bütününün menfaatleri göz önünde bulundurularak bir menfaatler dengesi kurulması gerektiğini, ancak davaya konu durumda şirketin feshinin menfaat sağlayacağı tek bir kişi olduğunu, bu kişinin de davacı … olup; şirketin feshi halinde …’den kaynaklanan borcunu ifa etmemek için bu durumu öne süreceğini, hal böyleyken; şirketin feshine karar verilmesinin, hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, davacıların iddialarının aksine 05.10.2020 tarihli SMMM …’in müvekkili şirketin TTK 376/2 kapsamında değerlendirilmesine ilişkin raporunda açıkça belirtildiği üzere müvekkili şirketin TTK m. 376 kapsamında sermaye kaybına uğradığı iddiasının her türlü temelden yoksun olup, şirketin TTK m. 376/2 kapsamında münfesih olduğunun tespitine ilişkin mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, her ne kadar davacı … ve dava dışı … şirkete, diğer hissedarlara ve yönetim kurulu üyerlerinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmese de dava dışı hissedarlar, şirketi her zaman en iyi şekilde basiretli bir tacire yakışan ve kanunlara uygun şekilde yönettiklerini, davacı gerçek kişiye rağmen şirket yönetiminin üstün çabaları sayesinde müvekkili şirketin, günü gününe tüm masraflarıyla, vergi ve benzeri ödemeleri ifa etmekte olup, ödeme aczine hiçbir zaman düşmediğini, müvekkili şirketin finansal tabloları da dahil olmak üzere her türlü kayıt, defter ve belgeler hem TTK’ya hem de ilgili tüm mevzuata uygun olduğunu, müvekkili şirketin, kamu gözetimi, muhasebe ve denetim standartları kurumu tarafından belirlenen … uygulamasından muaf olan şirketler arasında yer aldığını, aksi yöndeki davacılar beyanlarının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin işletme konusunun gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği yönündeki davacı iddiasının hiçbir fiili ve hukuki dayanağı bulunmadığını, davacıların, şirketin borca batık olduğuna inancı olmadığından bu taleplerinin reddi ihtimaline karşılık bir de şirketin TTK 529/1-b çerçevesinde münfesih olduğunu öne sürdüklerini, müvekkili şirket TTK 376/2 kapsamında borca batık olmadığını, her iki davacının da şirkete hissedar olmadan önceki ve sonraki şirket işlemlerinin tamamından haberdar olduklarını, şirketin işletme konusunun imkansız hale geldiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, tüm bu haksız iddiaların davacı … tarafından taraflar arasındaki sözleşmeden doğan sorumluluklarını yerine getirmemek-borcunu ödememek için ortaya atıldığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir talebinin reddine, kesin süre içerisinde APIS vekaletnamesinin sunulmaması ya da işlemlere muvafakat ettiğine dair bizzat dilekçe sunulmaması durumunda dava şartlarının noksanlığı nedeniyle huzurdaki davanın usulden reddine, davacıların haksız ve mesnetsiz talepleriyle ikame ettiği huzurdaki davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını savunmuştur.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, anonim şirketin feshi istemine ilişkin olup uyuşmazlık TTK. 531. Maddesi kapsamında davalı şirketin haklı sebeple feshinin talep edilip edilemeyeceği, koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından ibarettir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166.maddesinde; “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” hükmü yer almaktadır.
Mahkememizin 2020/767 Esas sayılı dosyasının tetkiki sonucunda, işbu dosya ile aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşılmakla mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kayıtlı dosyasının dava tarihi olarak önce ikame edilen mahkememizin 2020/767 Esas sayılı dosyasında birleştirilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi açıklandığı üzere
1-İşbu dosyanın aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamaya mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/06/2022

BAŞKAN …
ÜYE …
ÜYE …
KATİP …