Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/761 E. 2022/804 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/761 Esas
KARAR NO : 2022/804 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/02/2016
KARAR TARİHİ : 12/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiliin sigortalısı … A.Ş … AVM’nin yapımını yürütüğünü, … şantiyesinde dış cephe işi yapan … A.Ş’ ye ait 6 adet palet şeklinde paslanmaz demirden balkon korkuluklarının 02/01/2014 tarihinde güvenlik şirketinin gerekli tedbirleri almamış olması sebebiyle çalındığını, müvekkili sigorta şirketi olarak sigortalısının zararını karşılamış ve halefiyet gereği davalı …A.Ş’ye yönelik … 15. İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının başlatılmış olan icra takibine haksız ve yerinde olmayan itirazları üzerine icra takibi durduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla haksız ve kötü niyetli iitirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar atzminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ülkenin hizmet veren en büyük ve kurumsal şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin böyle bir borcunun bulunmadığını, …’in belirtilen şantiye’de kurulu güvenlik sisteminin bulunmadığının tespit edildiğini, iş bu davanın haksız ve kötü niyetli açıldığını, davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, ödenmiş olan sigorta hasar bedelinin davalı güvenlik şirketinden rücu suretiyle tahsili davasıdır.
Mahkememizin 12/10/2016 tarih 2016/189 Esas ve 2016/712 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her nekadar davacı taraf Mahkememizde İtirazın İptali davası açmış, duruşma sırasında mahkememize hitaben verdiği 03/10/2016 tarihli dilekçe ile davalı tarafı ve dava konusunu değiştirmiş ise de; öncelikle davacı tarafın ıslah dilekçesinin davanın tamamen ıslahı niteliğinde bulunduğu, 6100 Sayılı Kanunun 180.md uyarınca bildirimden itibaren 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermesi gerektiği anlaşılmakla birlikte ıslah dilekçesi ile taraf sıfatının değiştirilemeyeceği hususu sabit bulunmakla davacı tarafın ıslah dilekçesinin verilmemiş sayılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafın dava dilekçesinin dayandığı hukuki sebebin davacının Hırsızlık olayından dolayı sigortalısına ödemek zorunda kaldığı bedelin kusurunun bulunduğunu düşündüğü sigortalısının iş yerinin güvenliğini sağlayan şirketten bu bedelin tahsil edilmesine yönelik olduğu, bu bedelin tahsili için davalı taraf hakkında icra takip talebin de bulunduğu, davalı tarafın itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğu bu haliyle Davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 67.md de ifadesini bulan İtirazın İptali Davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı görülmüştür. Her nekadar davacı taraf davalı taraf hakkında icra takibinde bulunmuş, itiraz edilmesi üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açmış ise de; davacı tarafın sigortalısının iş yerinin güvenliğinin davalı tarafça sağlanmadığı, davacı tarafın isim benzerliği nedeniyle davalı taraf aleyhine icra takibinde bulunduğu anlaşılmakla davacı tarafın reddine karar verilmiş, davacı tarafın icra takip talebinde bulunmasının isim benzerliğinden kaynaklandığı ve davacı tarafın kötü niyetinden bahsedilemeyeceği anlaşılmakla davalı taraf lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. ” şeklindeki kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın bu karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurması neticesinde İstanbul BAM 17. HD’nin 03/12/2020 tarih 2018/478 Esas ve 2020/2101 Karar sayılı kararı ile; “Dava, sigorta poliçesi gereği sigortalıya ödenen bedelin, hasar sorumlusundan tahsiline ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketinin sigortalıya ödediği 6.129,69 TL’nin tahsili için davalı hakkında takip başlattığı, icra dosyasının getirtilmediği, davacı tarafın ön inceleme gününde sunduğu dilekçe ile maddi hataya dayalı olarak … AŞ’nin davalı gösterildiğini, davalı şirketin ünvanını … AŞ olarak düzelttiklerini, ayrıca davalarını da alacak davası olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir.
Mahkemece, HMK’nın 180. maddesi uyarınca bir haftalık süre içinde yeni bir dava dilekçesi verilmediği, ayrıca ıslahla taraf değiştirilemeyeceği gerekçesiyle ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, sonrasında davalı şirketin işyerinde güvenlik hizmeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 124/3. maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Somut olayda, dava dilekçesinde davalı olarak … AŞ gösterilmişse de, davacı taraf ön inceleme tarihinde sunduğu dilekçe ile anılan şirketin maddi hataya dayalı olarak davalı gösterildiğini, davalı şirketin unvanını … AŞ olarak düzelttiklerini beyan etmiştir. Buna göre tarafın maddi hataya dayalı olarak yanlış gösterildiği anlaşıldığından mahkemece dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin HMK’nın 124. maddesi uyarınca kabulü ile yargılamaya gerçek tarafla devam etmesi gerekirken, yürürlükte olmayan HUMK esas alınarak ıslahla taraf değiştirilemeyeceği şeklindeki kabul doğru olmamıştır.
Öte yandan davacı taraf, itirazın iptali davasını, alacak davası olarak ıslah etmişse de, mahkemece bir haftalık süre içinde yeni dava dilekçesi verilmediği gerekçesiyle ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı davasını tamamen ıslah ederek, talep sonucunu değiştirebilir.
HMK’nın 180. maddesi uyarınca davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmamış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Davasını tamamen ıslah ettiğini mahkemeye bildiren taraf (davacı), bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Davasını tamamen ıslah etmiş olan davacı, ıslah dilekçesinde aynı zamanda ıslah ettiği işlemi açıkça belirtmişse (yani ıslah dilekçesi yeni bir bir dava dilekçesi niteliğinde ise) davacının artık m.180’e göre bir hafta içinde yeni (ikinci) bir dava dilekçesi vermesine gerek yoktur. (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku, 22.Baskı, sh.557)
Somut olayda, davacı taraf ıslah dilekçesinde davasını alacak davası olarak ıslah ettiğini belirterek talep sonucunu açıkça belirttiğine göre, yeni bir dava dilekçesi vermesine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenlerle mahkemenin bir haftalık süre içinde yeni dava dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece HMK’nın 124. maddesine uygun olan taraf değişikliği talebinin kabulü ile yargılamaya gerçek taraf yönünden ve usulüne uygun verilen ıslah dilekçesi doğrultusunda devam edilmesi gerekmekte olup, davanın esası ile ilgili hiçbir delil toplanmadan karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kararı akabinde mahkememizin 2020/761 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada, davalı güvenlik şirketinin ödenmiş olan sigorta hasarı nedeniyle sorumluluğunu gerektirir bir kusuru olup olmadığının tespiti amacıyla inşaat mühendisi …, sigorta hukuku …ve güvenlik uzmanı …’tan alınan 25/08/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; riziko sonrası davalı … görevlilerinin tarafından düzenlemiş olup örneği ekspertiz raporuna alınan 02.01.2014 tarihli raporda; olayın 02.01.2014 tarihinde saat 10:28 sıralarında proje müdürümüz …’i abrayan Nasakoma firma proje müdürü …, 31.12.2013 saat:17:0000 da paydos ettiklerinde kendilerine ait deponun önünde 3 palet ve 100 m. ilerisinde yol güzergahında yolun üst kısmı açık alanda da 3 palet olmak üzere toplam 6 palet paslanmaz balkon korkuluk malzemelerinin 02.01.2014 perşembe günü saat:08:30 sırlarında bölgeye geldiklerinde malzemelerin yerinde olmadığını, çalınmış olabileceğini tarafımıza beyan etmişlerdir.” şeklinde tanımlandığı, yine …’nun Başakşehir Polis Merkezi Amirliğinde vermiş olduğu ve aynen ekspertiz raporuna alınan ”Ben halen … şantiyesinde dış cephe işi yapan … A.Ş. de formen olarak çalışmaktayım. 31.12,2013 günü saat 17:30 sıralatmda şantiyeden ayrıldık. 02.01.2014 günü saat 08:30 sıralarında şantiyeye geldiğimizde 6 adet palet şeklinde, balkon korkuluğu olarak kullanılan paslanmaz demirlerin çalınmış olduğuna fark ettim. Önce başka bir yere kaldırdık mı diye şantiyeyi kontrol ettik, ancak bulamayınca çalınmış olduğunu anladık. Şantiyenin iki tane kapısı, içerisinde ise işçi yatakhanesi bu yatakhanede ise 600 e yakm işçi bulunmaktadır. Aynı zamanda bu iki kapıdan sürekli kamyonlar girip çıkmaktadır, Malzemelerin ne zaman, nasıl ne ile çalındığım bilmiyorum. Şantiyenin içini ya da kapının girişlerini gösteren hiçbir kamera kaydı bulunmamakladır. Bu olayla ilgili zararımız 80.000 TL’dir. Bu alayla ilgili şantiyeden malzemelerimizi çalarak bizi zarara uğratan faili meçhul şahıs veya şahıslarda davacı ve şikayetçiyim.” şeklinde beyanda bulunduğu, dosya kapsamında savcılık dosyasının olay yeri görgü ve tespit tutanağının mevcut olmadığı, zira sigortalı … AŞ ve davalı güvenlik şirketinin güvenlik izin belgelerinin dosyada mevcut olmadığı, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile Yaşanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ve ilgili mevzuat kapsamında güvenlik hizmetini vermesi gereken davalının izin belgesi kapsamında güvenlik hizmetini verecek olduğu adresin ve güvenliğin kaç kişi ile sağlanacak olduğu yönünde de bir tespit yapılamadığı, bu nedenle davalı güvenlik şirketinin sorumluluğunun tespit edilemediği, bu ispat külfeti yerine getirilemediği için de halefiyet şartlarının gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunda belirtilen eksik belgelerin dosyaya sunulması için 20/04/2022 tarihinde taraflara süre verilmiş, taraflarca bildirimde bulunulması akabinde … CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyasının dosyamıza celbi neticesinde aynı bilirkişi heyetinden alınan 18/07/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile; incelenen savcılık dosyası itibariyle hırsızlık olayının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir kanaate varılamadığı gibi sigortalının çalındığı iddia olunan malzemenin güvenliği bakımından gerekli önlemleri almamış olduğu ve özellikle davalı güvenlik şirketi bakımından yapılan incelemede ise ” Davacının sigortalısı Dava dışı …A.Ş. nin ”’…-2 Mahallesi 858 Ada 1 ve 2 nolu Parsel …” adresindeki şantiyesini, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile Yasanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre korumayı üstlenmiştir. Hırsızlık olayının hangi tarihte hangi zaman diliminde olduğunun bilinmediği, güvenlik görevlilerinin şantiyenin giriş çıkış kapılarını kontrol altında tuttuğu, çalındığı iddia edilen emtiaların güvenlik görevlilerinin görevli olduğu kapılardan kontrolsüz giren bir araç ile emtiaları şantiye alanının dışına çıkarıldığına dair kamera görüntüleri, tanık, bilgi ve belgenin olmadığı, ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, … firmasına ait olan malzemelerin güvenlik görevlilerinin gözetim ve kontrollerinin dışında, binanın dışından geçen yolun kenarında gelşigüzel istiflendiğinin raporlandığı yönüyle takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davalı … A.Ş.’ye mensup güvenlik görevlilerinin hırsızlık olayına sebebiyet verdiklerine dair görevi ihmal edici görev zafiyetleri olduğuna dair tespit yapılamamıştır.” şeklinde tespitte bulunulmak suretiyle rücu şartlarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınmış olan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde rizikonun meydana geldiği hususu ile çalındığı iddia olunan malzemenin davalı şirketinin güvenlik hizmetini ifa ederken ihmalinden kaynaklandığını ispat edememiş olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından, peşin yatırılan 104,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,98 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.129,69 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/10/2022

Katip

Hakim

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 104,68 TL
Karar Harcı : 80,70 TL
Bakiye Harç : 23,98 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.885,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 100,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.400,00 TL
Posta Giderleri : 188,00 TL