Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/755 E. 2021/14 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/755
KARAR NO : 2021/14

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkil arasında 17/05/2012 tarihinde … Sözleşmesi imzalandığını, akabinde işbu sözleşme süresinin tadil edildiğine ilişkin 18/12/2013 tarihinde protokol imzalandığını, protokole göre, 17/05/2012 tarihli … Sözleşmesi 31/12/2018’e kadar geçerli olacağının tarafların kabulünde olduğunu, sözleşmeye göre müvekkili şirketin davalıya benzin, gaz yağı, jet yakıtı ve kerosen satılması konusunda tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalının ödemelerini yapmış olmasına karşın sonraki ödemelerin yapılmadığını, davalı tarafından ödemelerin yapılmamış olması üzerine, davalı aleyhinde … 6. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak tebligat yapılamadığını, davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişkinin sözleşme, ek protokol, cari ekstre, faturalar, yazışmalar ve de davalı tarafından müvekkiline gönderilen mutabakat formu ile sabit olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin İstanbul’da kurulduğunu ve ödeme yeri olarak da davacının ikametgahı yer olan İstanbul kararlaştırılarak ticaret devam edildiğini, davalı ile müvekkil arasındaki ticari ilişkiye dair, hem bedel açısından hem müvekkili ediminin zamanında istenen nitelikte yerine getirilmesi açısından, davacının herhangi bir itirazı olmadığından, bu güne kadar hem itiraz edilmeyip hem de ödemeler yapılmadığından alacak itirazsız ve sabit hale geldiğini, davalı ile davacı müvekkil arasındaki iş, ticari iş olup sözleşme İstanbul/Türkiye’de kurulmuş ve ödeme yeri de İstanbul/ Türkiye olarak taraflarca kararlaştırıldığını, aradaki ticari ilişkiye fatura ve irsaliyeye davalının itirazının olmadığını, müvekkilince edimlerin zamanında ve istenen niteliklerde yerine getirildiğini, davalı tarafından cari çalışmaya dayalı ve davaya konu olan geriye kalan ödemenin yapılmadığını belirterek davanın kabulü ile geriye kalan ve davaya konu olan 111.774.302,15. USD alacağa, … 6. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alacağın temerrüt tarihi olan 27.06.2018 tarihinden (İcra Takip tarihi) itibaren, değişen oranlarda 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre işlemiş ve işleyecek faizler ile birlikte asıl alacağın USD cinsinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 31.12.2020 tarihli ara kararı ile davacı vekiline tebligat çıkarılarak yatırıldığı bildirilen harca ait sayman mutemet alındısı aslının 2 haftalık kesin süre içinde mahkememiz dosyasına sunulmasına ve 33.342,25 TL eksik harcın ve 54,40 TL başvuru harcını depo etmek üzere yine tebligatın tebliğ alındığı tarihten itibaren 2 haftalık kesin süre içnde mahkeme veznesine yatırılması için süre verildiği ve bu gereğin davacı vekilince yerine getirildiği anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava, taraflar arasında imzalanan …Sözleşmesine konu alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın taraflar arasında imzalanan Ağır Ham Petrol Sözleşmesine konu alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı tarafın … olup ” ticari işletme ” niteliğinin bulunmadığı görülmektedir.
Davacının tacir olduğu anlaşılsa da, taraflardan birinin tacir olması davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli bulunmamaktadır. TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir. Bu iki koşullardan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur. Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemeyecektir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığa göre uygulanması gereken hükümlerin Türk Ticaret Kanununda düzenlenmediği anlaşılmakla, bu dava mutlak ticari dava olarak da kabul edilemez.
Davacının iddiası, davanın konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı anlaşılmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE,
2- HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin bu kararın; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Yargılama gideri konusunda HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli Mahkemece karar verilmesine,
5- Harç ve masrafların yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/01/2021

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …