Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/684 E. 2022/384 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/684
KARAR NO : 2022/384

DAVA : TAZMİNAT (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesi ile taraflar arasında franchise sözleşmesi yapıldığını, ancak davalı tarafın sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle noter kanalı ile ihtarname çekildiğini, karşı tarafın ise bu sözleşmeyi fesih hakkı olmadığını, davacının sözleşme gereği istediği zaman önceden haber vermeden işletmeyi denetleyerek talimatlara uyup uymadığının denetim hakkı olduğunu, bu denetimin ticari defter, personel dosyası hesap denetimini de kapsadığını, yapılan denetimlerde 07/09/2020 ile 14/09/2020 tarihleri arasında işletmenin kapalı olduğunun tespit edildiğini, bu durumunda taraflar arasında yapılan sözleşmenin 25 ve 29 maddelerine aykırı olduğunu, bu yüzden davacı şirket tarafından franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, bu nedenle de sözleşmenin 29. maddesi gereğince ve Borçlar Kanununun 126. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 500.000,00 TL tazminatın en yüksek faizle alınarak davacıya verilmesini ve davalının mallarına tedbir konulmasını talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde sözleşmenin 09/06/2020’de olmayıp 2016 yılından beri devam ettiğini, Şubat 2020’de …’deki dükkanı …’e bırakarak Şişli’deki dükkanı işletmeye başladığını, bu nedenle Şubat 2020’de davacı şirketle davacının dilekçesine ekli sözleşmeyi akdettiğini, ancak bütün dünyada öngörülemeyen Corana Covid-19 Pandemisi nedeniyle dükkanını aylarca kapalı tutmak zorunda kaldığını, hatta davacının bilgisi dahilinde iş yerini devretmek istediği halde müşteri bulamadığını, Eylül ayı geldiğinde artık sözleşmeyi devam ettirmesi müvekkili için beklenmeyecek ağır bir külfet oluşturduğundan sözleşmeyi feshetme gereği duyduğunu, davacının feshi ihbarı ile karşılaştığını, Türk Borçlar Kanununun 138. maddesi gereğince sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen bir durum oluştuğunu, bu nedenle ifanın yerine getirilemediğini ve sözleşmeden dönme hakkının olduğunu, 16/09/2020 tarihli … 2. Noterliği vasıtasıyla sözleşmeyi feshettiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davanın konusu taraflar arasında yapılan franchise sözleşmesinin davacı tarafça sona erdirilmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, 20 yıllık sözleşmenin geriye kalan kısmı için davacının davalıdan talep ettiği kar mahrumiyetine ilişkin tazminat davasıdır. Davacı taraf sözleşme gereği açık kalması gereken iş yerinin 3 günden fazla kapalı olması nedeniyle haklı fesih şartının oluştuğunu beyan etmiş ve sözleşmeyi feshettiğini beyan ederek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat davası açmıştır. Davalı taraf ise sözleşmenin başka bir yerdeki iş yeri nedeniyle 2016 yılında kurulduğunu, Covid-19 Pandemisi’nin mücbir sebep olduğunu, Türk Borçlar Kanununun 138. maddesi gereği sözleşmenin kendileri tarafından haklı olarak sona erdirildiğini, davanın reddini talep etmiştir. Sözleşme 09/06/2020 tarihli olup 20 yıl sürelidir. Davacı taraf iş yerinin 3 günden fazla kapalı kaldığını gerekçe göstererek 15/09/0020 tarihinde gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi feshetmiştir. Covid-19 salgını 2020 yılının ilk aylarında Türkiye’de başlamış olup sözleşmenin imzalandığı 09/06/2020 tarihinde davalının öngöremeyeceği bir mücbir sebep olarak kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanununun 138. maddesindeki ve 136. maddesindeki şartları davalı lehine kabul etmek mümkün değildir. Bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere sözleşmenin 09/06/2020 tarihinde kurulduğunu ve pandeminin artık bu tarihte öngörülebilir olduğunu, bu tarih itibarıyla mücbir sebep olarak kabul edilmemesi gerektiği kanaati mahkememizde oluşmuştur. Yine sözleşmeye konulan kapalı olmama şartının bilirkişi raporunda da gösterilen İçişleri Bakanlığı Genelgesi’ndeki yeme-içme gibi yerlerin paket servis yapabilecekleri şeklindeki izni karşısında ihlal edildiği, dolayısıyla davacının yaptığı fesih işleminin haklı fesih olduğu açıktır. Ancak sözleşmenin henüz başında olunuşu, geriye kalan süre, pandemi nedeniyle henüz ifaların tam olarak başlanamaması, sözleşmenin ileriye dönük değil de geriye etkili olacak şekilde sona erdiğinin kabulü ve de menfi zararın tazmini hakkaniyete uygun olacaktır. Çünkü her ne kadar fesih tarihinde bahsedilen İçişleri Bakanlığı Genelgesi gereği işletme paket servis şeklinde kısmen açık ise de işletme tam olarak açık olamadığı gibi pandeminin ne zaman biteceğini öngörmekte mümkün değildi. Bu nedenlerle mahrum kalınan uzun süreli kar yerine bilirkişilerce hesaplanan menfi zarar olan 5.064,32 TL’nin temerrüt tarihi olan 15/09/2020 tarihinden itibaren işleyen ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; 5.064,32 TL ‘nin temerrüt tarihi olan 15/09/2020 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 345,94 TL nispi karar harcının peşin yatırılan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.192,81 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.064,32 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 41.796,78 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.194,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 12,09 TL yargılama gideri ile 345,94 TL karar harcı ve 54,40 TL başvuru harcı toplamı 412,43 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 13,37 TL’nin davalıdan, ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.306,63 TL’nin ise davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 8.538,75 TL
Karar Harcı : 345,94 TL
Bakiye Harç : 8.192,68 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.526,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 220,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.000,00 TL
Posta Giderleri : 194,50 TL