Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/662 E. 2020/622 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/662 Esas
KARAR NO : 2020/622 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2015
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 10. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasına konu ve ancak kendisinin taraf olmadığı, alacağın tahsili için yazılan talimatın … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Tal. Sayılı dosyası üzerinden kayıt gördüğünü, bu dosya üzerinden 03/12/2009 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında davacı …’ın icra kefilliğinin alındığını, bu kefillik üzerine düzenlenen icra emrinin 12/09/2013 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, oysa kendisinin …t’ta oturduğunu ve 03/12/2009 tarihinde ise haciz adresi olan “…” adresinde bulunmadığını, dolayısıyla icra kefilliğine yönelik haciz zaptında bulunan imzanın kendisine ait olmadığını, bu amaçla … 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde haciz zaptındaki imzanın kendisine ait olmadığının tespit edildiğini ve ancak bu husustaki inceleme ve karar verme görevinin genel yetkili mahkemelerde olması nedeniyle taleplerinin reddine karar verildiğini, bu imza sahteciliğinde … Adliyesinde görevli … sicil numaralı memur …’in kusurlu olduğunu, davacının icra kefaleti nedeniyle herhangi bir borcu olmadığının tespiti için … 1. ATM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, bu dosya üzerinden HMK m.208/4 uyarınca resmi evrakı düzenleyen kişide taraf gösterilmek suretiyle dava açılması için kendilerine süre verilmesi nedeniyle ve ancak doğrudan memur aleyhine dava açılamayacağından davayı Adalet Bakanlığı aleyhine açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında tutulan 03/12/2009 tarihli haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespiti suretiyle davacının icra kefaleti nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile takibin iptali ve icra emrine konu alacağın %20’si oranında olmak üzere tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bakanlığa atfedilecek herhangi bir kusurluluğun söz konusu olmadığını, icra memurlarının kişisel kusurundan dolayı görevlerini yaparkan ilgililere zarar vermeleri halinde genel mahkemede, hizmet kusurundan dolayı ilgililerin zarar görmeleri halinde ise idari yargıda dava yoluna gidilmesi gerektiğini, bu anlamda davacının davasını idari yargıda açması gerektiğini, ayrıca dava konusu haciz tutanağının zamanaşımına uğradığını, davacının kötü niyet tazminatı talebinin her türlü yasal unsurdan yoksun olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.72/2 kapsamında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizin 06/02/2019 tarih 2017/339 Esas ve 2019/64 Karar sayılı kararı ile; “Davacının özeti yukarıya alınan ve … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında tutulan 03/12/2009 tarihli haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespiti suretiyle davacının icra kefaleti nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile takibin iptali ve icra emrine konu alacağın %20’si oranında olmak üzere tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklindeki talebi İİK m.72/2 anlamında açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
2004 sayılı yasanın 72 maddesinde düzenlenen menfi tespit davası kural olarak takibin tarafı olan alacaklıya karşı açılması gereken bir davadır.
Aynı yasanın 5. Maddesinin “icra iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları ancak idare aleyhine açılabilir… Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” şeklindeki hükmü gereği her ne kadar icra memurlarının icra işlemlerinden kaynaklanan zararlar bakımından adliye mahkemelerinde işlemden kaynaklanan zararın tahsili amacıyla dava açılabilmesi mümkün ise de menfi tespit davası olarak açılmış bulunan davanın bu kapsamda değerlendirilmesi sureti ile yargılamaya devam olunması mümkün görülmemektedir.
6100 sayılı HMK’nın 114/d maddesi kapsamında açılmış bulunan bir davada tarafların taraf sıfatına sahip olup olmadığı dava şartı niteliğinde olup mahkemelerce resen nazara alınması gereken bir konudur. Bu kapsamda somut olaya bakıldığında icra tutanağındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti suretiyle davacının borçlu olmadığının tespiti ve takibin davacı bakımından iptali ile tazminatın tahsiline yönelik davanın davalı … aleyhine yürütülmesi bakımından davalının pasif husumet sıfatının olmadığı nedeniyle, davacının işbu davanın mahkememizin 2016/385 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi yönündeki talebi de nazara alınmaksızın davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 05/11/2020 tarih 2020/699 Esas ve 2020/1038 Karar sayılı kararı ile; “Davacının istinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme: İlk derece mahkemesi her ne kadar davayı İİK m 72/2 uyarınca açılan menfi tespit davası olarak nitelendirmiş ise menfi tespit davası aynı mahkemenin 2016/385 E sayılı dosyasında görülmekte olan dava olup işbu dava tefrik olunan dosyada 31.10.2016 tarihli 1. Celsede verilen ara karar uyarınca açılan ve ön sorun kabul edilen sahtelik davasıdır. İlk derece mahkemesi de sahtelik iddiası kapsamında tahkikat yürütmesine karşın davanın İİK m 72/2 gerekçesi ile reddi hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle davanın HMK.208 hükmü çerçevesinde değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken İİK m 72 kapsamında değerlendirilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kararı akabinde dava dosyası mahkememizin 2020/662 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüştür.
Menfi tespit davasında ispatın konusu taraflarca ileri sürülen çekişmeli (Prof. Dr. Baki Kuru – Prof. Dr. Ramazan Aslan – Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuk Ders Kitabı, Ankara, Yetkin, 2014, s.352) koşul vakıalardır. (Prof. Dr. İlhan Postacıoğlu, Av. Sümer Atalay (2015), Medeni Usul Hukuk Dersleri, s.558) Nitekim bu husus HMK. m.187/1’in “(1) ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur…” şeklindeki hükmü ile açıkça düzenlenmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 17/01/2019 tarih 2017/16-1561 Esas 2019/11 Karar) Bu kapsamda ispatı gereken vakıalar müspet (olumlu) vakıalar olabileceği gibi menfi (olumsuz) vakıalar da olabilir. (Prof. Dr. Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes, Medeni Usul Ders Kitabı, İstanbul, 2018, Vedat Kitabevi, s.319-320)
Bu kapsamda dava dosyasına bakıldığında davacı tarafın öncelikle kendisi ile davalı … arasında kendisi aleyhine borç doğmasına sebep bir vakıanın (hukuki işlem, haksız fiil veya idari işlem) varlığını ispat etmesi gerekir. Bu gerek yerine getirildikten sonra o vakıadan kaynaklanan borcun mevcut olup olmadığı veya bir şekilde sona erip ermediği İİK m.72 kapsamında menfi tespit davasına konu edilebilir. Dosya kapsamıyla davacı davalı … ile kendisi arasında borç doğmasına sebep çekişmeli bir vakıanın mevcut olduğunu ispat edememiş olduğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 250,96 TL harçtan mahsubu ile bakiye 196,56 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 250,96 TL
Karar Harcı : 54,40 TL
Bakiye Harç : 196,56 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 300,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 80,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Posta Giderleri : 206,75 TL