Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/613
KARAR NO : 2022/817
DAVA : Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 29/06/2015
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
Mahkememizin 20/02/2020 tarih ve 2015/673 Esas – 2020/116 K sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesinin 2020/1426 E 2020/1136 K sayılı kararı ile kaldırılmış olmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedildi ve Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ye devredilen … A.Ş ile davalı … A.Ş ile genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, diğer davalıların borca müteselsil kefil olduğunu, kullandırılan kredinin geri ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek … 1. Noterliğinden … tarihli ihtarın gönderildiğini, daha sonra dava konusu alacağın banka tarafından müvekkili …’ye temlik edildiğini, davalıların halen borcu ödemediklerini, bu nedenle alacağın tahsili bakımından … 8. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalıların borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu, zira …’nin, dava konusu alacağı bedelini … A.Ş’ye nakden ödeyerek temellük etmiş olup alacağın sahibi sıfatıyla her türlü talep ve dava hakkına sahip olduğunu, borçlular tarafından itiraz dilekçesinde bildirilen Danıştay kararında taraf olanın … değil, BDDK olduğunu, dolayısıyla Danıştay tarafından … hakkında verilmiş bir karar olmadığını, …’ın fona devri kararının Danıştay tarafından iptalinin sadece …’ın eski sahipleri bakımından sonuç doğurabileceğini belirterek alacağı bankadan temlik alan müvekkilinin yaptığı icra takibinde haklı olması nedeniyle davalıların icra dosyasındaki itirazlarının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya esas …8. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında … 11. İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararla takibin iptal edildiğini, davacının davayı açmaya aktif husumet ehliyeti olmadığını, davacı …’nin takip konusu alacağı … A.Ş’ye bankalar Kanunun 14. maddesine göre el koyması sonucu 26.10.2001 tarihli alacak temlik sözleşmesine dayalı olarak istediğini, oysa takip tarihinden önce anılan bankaya el konulmasına ilişkin 06.12.2000 tarihli Danıştay 10. Dairesinde iptal edildiğini ve temyizi üzerine de onandığını, daha önceden … A.Ş’nin alacaklarının gerek … gerekse …’den alacağı temlik alan … A.Ş tarafından başlatılan takiplere karşı, el koyma kararının Danıştay 10. Dairesinde iptal edilmesi nedenine dayalı olarak itiraz edildiğini ve itirazın iptali için … 2. ATM’de açılan davada esastan verilen kararın yargıtayca …’nin tasarruf yetkisi bulunmadığı, bunun sonucunda da alacağı temlik alan …A.Ş’nin aktif dava ehliyetinin olmaması nedeniyle kararın bozulduğu ve davanın bu yönden reddi gerektiğine işaret edildiği, mahkeme tarafından bozmaya uyularak bu doğrultuda davanın aktif husumetten reddedildiğini, davacı …’nin iddiasının aksine alacağın temlikinin sebebe bağlı bir işlem olduğunu, temel ilişkinin geçersiz ya da sonradan ortadan kalkmaması halinde temlikin gerçekleşmeyeceğini ya da geçerliliğini yitireceğini, bunun dışında … tarafından aynı kredi sözle3şmesine dayanılan takip yapıldığını, … 5. İcra Dairsinin … E. sayılı dosyasına itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının da davacının aktif husumeti olmaması nedeniyle reddedildiğini, aynı alacağın takip konusu yapılmasından sonra yeniden icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, tüm bunların dışında bankayla akdedilen 08.04.1994 tarihli protokol kapsamında yapılan ödemeler ve 06.09.1995 tarihli protokole göre yapılan gayrimenkul devirleri nedeniyle borcun sona erdiğini belirterek davanın öncelikle takibin iptal edilmiş olması sebebiyle reddine, bunun dışında …’nin aktif husumetinin olmaması ve zamanaşımı nedeniyle reddine olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesi savunmuştur.
Davaya esas icra dosyası, … 11. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. – … K. sayılı 05.05.2015 tarihli ilamı, anılan dosya sureti, bu kararın bozulmasına ilişkin yargıtay ilamı, alacağa dayanak genel kredi sözleşmesi, kat ihtarları, alacağın temliki sözleşmeleri, davalıların savunması kapsamında iki ayrı borç tasfiye sözleşmesi, gayrimenkulleri tapu kayıtları ve davalı şirketlerin ihyasına ilişkin … 2. ATM’nin … E. … K. sayılı kesinleşmiş karar örneği ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, deliller toplanmıştır.
Yargılama sırasında davalı şirketlerin sicilden terkin edilmeleri nedeniyle davacı vekiline ihya davası açması için süre verilmiş ve … 2. ATM’nin… E. … K. sayılı kararıyla, davalı şirketlerin TTK. 547. maddesi uyarınca ihyasına ve tasfiye memuru olarak her üç şirkete …’in tayinine karar verildiği, kararın istinaf incelemesine gidilmeksizin 03.01.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış, kesinleşen karar gereğince yeniden taraflara tebligat yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Davaya dayanak … 8. İcra Dairesinin …E. sayılı dosyası incelendiğinde, davacının 2.628.614,00 USD asıl, 9.878.691,50 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.507.305,50 USD karşılığı 32.769.140,41 TL alacağın tahsilini teminen davalılara karşı ilamsız icra takibi yaptığı, esas ve birleşen davada davalıların süresi içinde borca itirazları nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacının İİK. 67. maddesinde belirtilen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde takibin devamını sağlamak amacıyla esas ve birleşen davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İcra takibinin iptali için davalılar tarafından … 11. İcra Hukuk Mahkemesine dava açıldığı ve mahkemenin … K…. E. – … K. sayılı 05.05.2015 tarihli kararıyla icra takibinin iptali yönünden hüküm kurulduğu, karara karşı …’nin temyiz yoluna başvurduğu ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 9.11.2015 tarihli kararıyla ”…… temlik sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle alacaklının takipte sıfatının bulunmadığına ilişkin iddianın borca itiraz niteliğinde olup, takibin türüne göre İİK. 62. maddesine göre icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, somut olaydaki gibi borçluların icra müdürlüğüne itirazından sonra temlik sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle alacaklının takipte sıfatının olmadığına yönelik icra mahkemesine yapmış olduğu başvurunun fuzuli bir işlem olup, icra mahkemesince işin şikayet yoluyla çözümlenmesinin mümkün olmadığı, takibin dayanağı olan temlik sözleşmesinin ayakta durduruğu, dava yoluyla temlikin iptaline ilişkin ilam alınmadığı sürece alacaklının takipte alacaklı olarak sıfatının da bulunduğu …….” gerekçesiyle bozularak gönderilmiş, anılan mahkemece dosya 2016/468 E. sayısına kaydedilmiş ve bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir. Mahkememizde görülmekte olan bu davanın neticesinin beklendiği anlaşılmıştır.
İcra takibinin iptaline ilişkin … 11. İcra Hukuk Mahkemesinin… E. … K. sayılı kararının yargıtayca bozulması ve mahkemece bozmaya uyulması nedeniyle ortada mevcut icra takibinin bulunduğu ve mahkememizce yargılamaya devam edilmesine engel bir hal olmadığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, icra hukuk mahkemesince huzurdaki bu davanın neticesinin bekletici mesele yapıldığı da anlaşılmıştır.
Davalıların taraf olduğu genel kredi sözleşmesi …’ye devrolunan … A.Ş ile akdedilmiştir.
BDDK’nın 06.12.2000 tarihli ve 123 sayılı kararı ile … A.Ş’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi 4389 Sayılı Bankalar Kanunun 14/3. maddesine dayalı olarak …’ye devredilmiştir. Fon yönetim kurulu 06.12.2000 tarihli kararıyla … A.Ş hakkında 4389 Sayılı Yasanın 14/5-a-b uyarınca banka hisse senetlerinin tamamının banka zararının ödenmiş sermayeye tekabül eden 275.000 milyar TL tutarındaki kısmının … A.Ş’ye aynı tutarda yapılacak ödeme karşılığında devralınmasına ve hisse senetlerinin banka pay defterine fon adına kaydedilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. …’nin Demibank A.Ş ile akdettiği 26.10.2001 tarihli alacak temlik sözleşmesi yaptığı anlaşılmıştır.
4389 Sayılı Yasanın 14/3. maddesi uyarınca Demirbank A.Ş’nin …’ye devredilmesine ilişkin karara dayanak BDDK’nın 06.12.2000 tarihli 123 sayılı kararına karşı bankanın hakim hissedarı … A.Ş tarafından Danıştay da dava açıldığı ve dava konusunun bankanın …’ye devrine ilişkin 06.12.2000 tarihli BDDK kararının iptalini oluşturduğu, Danıştay 10. Dairesinin 2004/8038 E. 7170 K. sayılı 05.11.2004 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptal edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 18.12.2003 tarih 2003/782 E. – 960 K. sayılı bozma kararına uyularak bu karar doğrultusunda işlemin iptali yoluna gidildiği ve kararın 15.12.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce , bankanın …’ ye devrine ilişkin kararın iptali ile alacağın temlikinin sebebe bağlı bir tasarruf işlemi olduğu, temlik sebebinin ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın usulden reddine dair verilen 20/02/2020 tarih ve 2015/673 Esas – 2020/116 K sayılı karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesinin 2020/1426 E 2020/1136 K sayılı kararı ile birleştirilen dosyada taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği gerekçesi ile kaldırılmış ve dosya yeniden esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Birleştirilen 2016/58 E sayılı davada …’in 13/07/2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmış, mahkememizin 13/10/2022 tarihli duruşmasında birleştirilen 2016/58 E sayılı dosya davalısı … yönünden terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmiş olduğundan bu davalı hakkındaki davanın karar kesinleşinceye kadar durdurulmasına karar verilmiş ve birleştirilen dosya yönünden …’e yönelik dava tefrik edilerek mahkememizin 2022/788 Esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava, davalıların asıl borçlu ve müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve … 2. Noterliğinin … tarihli kat ihtarına konu edilen alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
4389 Sayılı Bankalar Kanununun 14. maddesine göre Fon yönetim kurulunun 06.12.2000 tarihli kararının dayanağı BDDK’nın 06.12.2000 tarihli 123 sayılı kararıdır. BDDK tarafından 06.12.2000 tarihli 123 sayılı kararla banka …’ye devredilmiştir. Ancak BDDK kararının iptal edilmiş olması nedeniyle artık Fona devredilmiş bir bankadan söz edilemeyeceği açıktır.
01.11.2005 tarih ve 25983 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 168/A fıkrasında, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bunu değiştiren tüm kanunların, bu kanunun geçici maddesindeki düzenlemeler hariç olmak üzere yürürlükten kaldırdığı belirtilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun, geçici 11/1. maddesinde, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanun’un 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18’inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6’ncı maddeleri ile geçici 4’üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 11. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/3. maddesinin ilk cümlesi, “Fon her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. 14’üncü maddenin (6) numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, Fon kaynakları ile her türlü alacaklarının ve hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankaların; yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarından, bu ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketlerden ve iştiraklerinden, yönetim ve denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve çocuklarından olan alacakları ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların bunlardan olan alacaklarından Fon tarafından devralınanlar ile (7) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen kişilere ait olup Fon tarafından devralınan alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanununun; 141. maddesinde; “Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır.” 168. Maddesinde ise ;“Bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.”
5411 sayılı Bankacılık Kanunu Geçici Madde 13’te; “Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda (Tasfiye Hâlinde … Bankası A.Ş. dâhil) 26.12.2003 tarihinden önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı aynî hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan hakların da, diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan arî hakları aleyhine olmamak üzere Fon alacaklarının tahsiline ilişkin 123, 134, 136, 137, 138, 140, 142 ve 165 inci madde hükümleri, tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası şartı aranmaması, tüzel kişilerin kanunî temsilcileri ile borçlu ve borçla diğer ilgililerin yurt dışına çıkmasını yasaklama dahil bankalarınca uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda, … A.Ş nin sermayesinin yarıdan fazlasının kamu kurum ve kuruluşlarına ait olmadığı, hisselerinin çoğunluğu üzerinde kamu kurum ve kuruluşlarının idare ve temsil yetkisi bulunmadığı, dava konusu alacağın hesap kat ihtarı ile 16/10/2001 tarihinde muaccel olduğu, 26/10/2001 tarihli temlik sözleşmesi ile alacağın davacıya temlik edildiği, takibin ise 18/03/2015 tarihinde başlatıldığı, dava konusu alacağın temlikine dair sözleşmenin düzenlendiği 26/10/2001 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/3. Maddesi kapsamında alacağın, Fon alacağı niteliğinde olmadığı zira … A.Ş’nin …’ye devrine ilişkin 06/12/2000 tarihli kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 18/12/2003 tarih 2003/782 Esas 2003/960 Karar sayılı kararı doğrultusunda iptal edildiği ve kararın 15/12/2005 tarihinde kesinleştiği, … A.Ş’nin fona devrinin iptal edilmiş olması nedeni ile yalnız alacağın temlik alınması ile kredi alacağının Fon alacağı haline gelmesi mümkün olmadığından fon alacakları hakkındaki 20 yıllık zamanaşımı süresinin dava konusu alacağa uygulanamayacağı, genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin somut olaya uygulanması gerektiği, işbu dosyada davalıların zamanaşımı itirazında bulundukları, alacağın muaccel olduğu 16/10/2001 tarihinden takip tarihi olan 18/03/2015 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınarak davanın zamanaşımı yönünden reddine, fon alacağının tahsiline ilişkin bir dava olmadığından davalılar lehine nispi vekalet ücreti takdirine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 565.691,40-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/10/2022
BAŞKAN
ÜYE
ÜYE
KATİP