Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/606 E. 2022/721 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/606
KARAR NO : 2022/721

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/08/2007
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizin 2014/83 Esas, 2014/35 K. sayılı kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-327 Esas, 2019/1072 karar 17/10/2019 tarihli ilamı ile bozularak gelmiş olmakla ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/11-409 Esas, 2020/670 karar 23/09/2020 tarihli ilamı ile de karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş olmakla, mahkememizin 2020/606 Esasına kaydı yapıldı ve yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde; müvekkili fona devredilen … A.Ş.de yönetim kurulu üyeliği ve yönetim kurulu başkanlığı yaptıktan sonra istifa eden davalı …’e 23.08.2000 tarihinde … hesabı aracılığıyla 80.953.782.500 TL (eski TL) personel kredisi kullandınldığı ve söz konusu kredi ile … tarafından 125.000 USD döviz satın alındığı, aynı tarihte Genel Muhasebe tarafından adı geçene 25.000 USD iş avansı kullandırılarak …’in … şubesi nezdindeki hesabına geçildiği, …’in hesabında oluşan toplam 150.000 USD tutann … üst düzey yöneticilerine servis elemanı olarak hizmet veren …’a ödendiğini, bu ödemelerin Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür …’in onayı ile kullandınldığı, bu paranm 39.015.565.000 TL lık kısmının …’in 66 günlük birikmiş izinleri karşılığı ücretlerin ödenmesi suretiyle mahsuben kapatıldığı, personel kredisinin izin ücretleri ile kapatılamayan kısmı için ve verilmiş avansın kapatılmasına yönelik olarak 8 adet firmaya 23.02.2001ve 21.02.2001 tarihlerinde Genel Muhasebe Bölümü kiralık bina bakım ve onarım giderleri … nolu hesabına fatura bedelleri olarak borç kaydedilen bedellerin ödenmesi suretiyle …’in kredi ve avans hesaplarının kapatılmasında kullanıldığı, toplam olarak 93.634.825.050 TL tutarındaki bu 8 faturanın 65.688.217.500 TL’lık bölümü ile …’in kredi ve avansının kapatıldığı, geriye kalan 13.688.875.000 TL’lık kısmının ise 8 adet firmanın kendilerine ödendiği görüşünün belirtildiği, bu şekilde toplam 104.703.782.500 TL tutan avans ve kredinin izin ücreti ve fatura tutarları ile ödendiği, bu arada avansın kapatılması sırasında hatalı kur kullanılmak suretiyle 1.250.000.000 noksan tahsilat yapıldığı, avansın ödenmesi sırasında da hatalı kur uygulanması nedeniyle 5.000.000.000 TL banka zararının oluştuğunun tespit edildiği, …’e kredi kullandırılan hesap 17.12.1999-30.11.2000 tarihleri arasında … Şubesi Müdürlüğü yapan … adına açılmış olmasının nedenini personelin bilmediği, banka nezdinde …, …, … ve … adına sahte kimliklerle fiktif hesaplar açıldığı, 01.10.1997 tarihinde ölmüş olan Bankanın … Şubesi’nin eski müşterisi …’un ölüm tarihinden sonra, adı geçen mudi adına … Ltd. ve … A.Ş. … Şubesi nezdinde açılan sahte mevduat hesapları aracılığıyla bir takım bankacılık işlemlerinin gerçekleştirildiği, bu hesapların sahte veya ölü kişilerin belgeleri ile açıldığı, gerçekte hesap sahiplerine ait olmayan imzalarla hesaplardan işlem yapıldığı, işlem yapılırken hesap sahiplerinin Bankanın Genel Müdürlüğü’nde olduğu izlenimi verildiği, … Bank A.Ş. tarafından … Ltd.’e (…) depo verilmek suretiyle, … tarafından yurtdışında mukim firmaya kullandırılan USD 32.000.000 tutarında kredi ile firmalann …’nın (…) halka arzına yabancı yatırımcı olarak katılmasının sağlandığı, … ‘nın kendisinde yaratılan bu kaynaktan toplam 134.920.000.000 TL’nı kredi kullandırmak yoluyla … firmasının üzerinden … Bank … Şubesi nezdindeki … ve … fiktif hesaplarına aktarıldığı, … Bank kaynağından dolaylı yollarla aktarılan bu tutarın 117.174.100.500 TL ile de … Bank A.Ş.’nin Eski Yönetim Kurulu Üyelerinden …’ın toplam 139.425 DEM ve 100.500 USD ve …’in 250.000 USD olarak … Ltd.’den aldıkları kredilerin kapatıldığı, fiktif hesapta kalan tutarın 7.530.548.960 TL’nın da …’in eşinin hesabına havale yapıldığının tespit edildiği, yine … Ltd.Şti., … Bank Yönetim Kurulu Üyesi … da ortağı olduğu firma hesabı kullanılarak, hizmet satın alındığı izlenimi verilmek suretiyle … hesabına aktarılan paralardan 4.000.000.000 TL’nın davalı …’nin şahsi hesaplarına aktarıldığı, 07.01.1999 tarihinde … hesabında bulunan mevcut bakiye 50.425.439.898 TL’nin çekildiği, aynı tarihte ise …’in …nolu hesabına 50.000.000.000 TL yatırıldığı, … hesabı ile ilgili hususlarda özetle; fiktif bir hesap olan …’un hesabı kapatılırken yeni bir fiktif hesap olan …nolu … hesabı açılmış olduğu, ayrıca bu hesaba …Ltd.Şti. firmasına hizmet karşılığı olduğu izlenimi verilmek suretiyle 8.251.250.000 TL daha aktarıldığı, bu paralardan ayrı zamanlarda 226.000.000 TL’nın … A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Hüdai Kurt’a, 1.076.250.000 TL’nın …firmasına, 869.112.050 TL, 700.000.000 TL ve 983.262.950 TL davalı …’a ödendiği, 05.04.1999 tarihi itibariyle 65.270.850.940 TL bakiye arz eden hesaptaki bu bakiyenin çekilerek aynı tarihte 65.000.000.000 TL , … Şubesindeki …’ya ait … nolu hesabına yatırıldığı; … hesabı ile ilgili hususlarda özetle; Banka’nın Y.K.Üyesi ve Gn. Md. Yardımcısı …’a satılan Banka’nın mülkiyetindeki bir adet binek araba ve cep telefonunun bedeli olan 5.326.933.333 TL ve 95.099.999 TL’nın … hesabından karşılandığı, yine aynı hesaptan çekilen toplam 45.291.002.598 TL ile Banka’nın Sistem ve Organizasyon departmanından sorumlu Gn. Md. Yardımcılığı görevinden ayrılan … ve Yönetim Kurulu Üyesi ….’ın …’den kullandıkları kredilerin kapatıldığı, ayrıca; …hesabı ile ilgili olarak da özetle; 15.04.1999 tarihinde … Şubesi nezdindeki …nolu …’a ait hesaptan alınan 3.648.506.435 TL ile …’nın … nolu hesabından alınan 785.608.912 TL ve … nolu hesabından çekilen 4.996.334.653 TL nın toplamı 9.430.450.000 TL’nin Banka’nın Genel Müdür Yardımcısı …’a ödendiği, bu işlemlerin operasyonunu yapan Banka’nın Genel Müdürlük Mevduat Servisi’nde yönetmen olarak görev yapan …’ın bütün bu işleri yapması talimatını Gn. Md. Yrd. Davalı …’den aldığı, davacı, Teftiş Raporu’nun “sorumluluk tespiti ve sonuç” bölümünde; …, …, …, …, … yapı malzemeleri ve Mimari Tasarım isimli firmalar tarafından düzenlenen faturaların; söz konusu dönemde Yönetim Kurulu Üyesi olan …’e … Bank tarafından 23.08.2000 tarihinde kullandırılan 80.953.782.500 TL kredi karşılığı adı geçen kişi tarafından 125.000 USD tutarında döviz satın alınması, aynı tarihte yine … Bank tarafından …’e verilen 25.000 USD tutarındaki avans ile birlikte, … hesabında oluşan 150.000 USD tutarın … Bank Genel Müdürlük üst düzey yöneticilerine servis elemanı olarak görev yapan …’a ödenmesi, …’in Banka’daki görevinden 15.11.2000 tarihinde istifa etmesine rağmen sözkonusu avansın ve kredinin ilgili kişiden tahsil edilmemiş olması, …’e kullandırılan krediye faiz yürütülmemiş olması, daha sonra ise yukarıda adı geçen firmalar tarafından birbirine yakın tarihlerde düzenlenen (8) adet fatura bedellerinden 65.688.217.500 TL ile birlikte …’in Banka’da görev yaptığı dönem içerisinde kullanmamış olduğu izin ücreti olan 39.015.565.000 TL ile birlikte adı geçen kişinin Banka’dan kullanmış olduğu avans ve kredi hesabının kapatılmasında kullanılması, işlemlerin yapılış şeklinin yukarıda sözü edilen faturaların gerçek bir hizmet karşılığı olmadığı, yanıltıcı belge olarak asıl amacın …’in … Bank’tan kullanmış olduğu kredi ve avansın kapatılması olduğu, bu nedenle; (8) adet toplam 93.634.825.050 TL tutarındaki fatura bedelinden firmalar tarafından tahsil edilmeyen ve gider hesaplarına alacak verilmek suretiyle çıkışı yapılan 13.688.875.000 TL düşüldükten sonra oluşan 79.945.950.050 TL, …’e kullanmamış olduğu izin günlerinin karşılığı olarak yapılan ödemede Banka’dan ayrıldığı günkü kurun uygulanmaması nedeniyle hesabına fazladan geçen 1.499.515.000 TL, yine aynı kişiye kullandırılmış olan 25.000 USD avansın kapatılması esnasında … Bank gişe döviz satış kurundan daha düşük bir kur uygulanması nedeniyle oluşan 5.000.000.000 TL, olmak üzere toplam 86.945.950.050 TL- tutarında Banka zararının meydana geldiği, ayrıca, …, …, …, … ve … adına açılan hesaplardan geçirilen işlemler nedeniyle de 16.625.100.000 TL Banka zararının meydana geldiği beyan ve iddia ederek, toplam 103.571.050 YTL tutarındaki Banka zararının 86.945,95 YTL (86.945.950.050 TL)’lık kısmından … ve …’in; 16.625,10 YTL (16.625.100.000 TL)’lık kısmından …, …, …, … ve …’ın sorumlu olmak üzere, zararın doğduğu tarihten itibaren en yüksek banka kredi faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ve fer’ileri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava dilekçesinin davalı bölümünde birinci sırada gösterilmiş olmasına karşın netice ve talep bölümünde adı zikredilmediğini ve kendisinden bir talepte bulunulmadığı, dava dilekçesinde dava değeri ve netice telep bölümünde, dava değeri olarak belirtilen 103.571.050 TL’den davalıların ismen belirtilerek sorumlu olarak gösterildikleri, müvekkilinden ise hiç bahsedilmeyip talepte de bulunulmadığı, bu nedenle müvekkili yönünden davanın reddi gerektiği, iddia ve taleplerin zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde zikredilen teftiş raporunun tarihi 02.09.2002 olduğu, bu nedenle bu tarihte dava konusu eylem/işlemlere muttali olunduğu, müvekkilinbe yönelik iddia ve talep konusu işlemlerin vuku tarihinin 31.12.1998 – 19.02.1999 olduğu, bu nedenle hem fiilin öğrenildiği tarihten hem de olayın olduğu tarihten itibaren zaman aşımı için gereken sürelerden fazla zaman geçtiği ve davanın zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde tüm davalılar ve müvekkilinin, dava sıfatı ve sorumluluğuna ilişkin olarak Yönetim Kurulu Üyesi sıfatı ile belirtildiği ve anıldığı, oysa huzurdaki davanın dava dilekçesi içeriğindeki iddiaların müvekkilin Genel Müdür Yardımcısı sıfatı ile anıldığı, bu nedenle müvekkilin Genel Müdür Yardımcısı sıfatına uygun olarak bankanın çalışanı olarak açılması gerekirken, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açılmış olması nedeniyle de davanın reddedilmesinin gerektiği, müvekkilinin 1998, 1999, 2000 yıllarında genel kurullarda işbu davanın konusu olan eylem ve işlemler de dahil olmak üzere ibra edildiği, bundan çok sonra hiçbir dayanağı olmadan 11.02.2002 tarihinde ibraların kaldırıldığı ve 7 ay sonra düzenlenen raporun tarihinden 4 yıldan fazla zaman geçtikten sonra bu davanın açılmış olduğu beyan edilerek davanın öncelikle usulden reddine, esasa girilerek incelenmesi halinde hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; müvekkilinin Banka’nın Yönetim Kurulu üyeliği görevinin, dava dilekçesinde de belirtildiği gibi 15.11.2000 tarihinde sona erdiği, Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun TTK 340, 309 maddeleri gerekse 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, müvekkilinin tüm işlemlerinin 5 yıllık zaman aşımına uğradığı, ayrıca dava konusu işlemlerin de 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında gerçekleştiği ve bu nedenle de 5 yıllık zamanaşımının dolduğu, … Bank’ın 09.07.2001 tarihinde …’na devredildiği, bu tarihten itibaren davacı şirketin yönetim ve denetiminin hukuken ve fiilen …’nin atadığı kişilere geçtiği, dava dilekçesinde belirtilen teftiş raporunun tarihi olan 02.09.2002 tarihinden itibaren yeni yönetim bilgi sahibi olduğundan dava açma zaman aşımı olan 2 yıllık sürenin de dolmuş olduğu, davacı tarafın dava hakkının bulunmadığı, 11.02.2002 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alınan karar ile Banka’nın …’na geçmesinden önceki ve sonraki tüzel kişiliği gibi yapay bir görünüm yaratılmaya çalışıldığı, davacının geçerli ibralara saygı göstermesi gerektiği, iddia konusu eylemlere yeni muttali olduğu gerekçesiyle zamanaşımı sürelerini dolanma hakkına sahip olmadığı, ihtilafsız bir genel kurul kararı bulunması şartının mevcut olmadığı,TTK M.341, sorumluluk davasının özel şartı olarak, geçerli bir genel kurul kararı bulunmasını zorunlu kıldığı, 10.02.2002 tarihinde tek taraflı alınan bu yöndeki kararın özel dava şartını oluşturmaya yönelik olarak alınmış olduğu, bu kararın iptali için … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış davada mahkeme lehlerine karar verdiği ancak Yargıtay’ın anılan davada hukuki yarar görmemek suretiyle, genel kurul kararının geçerli olup olmadığının açılacak mali sorumluluk davasında incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bu nedenle geçerli ve ihtilafsız bir genel kurul kararının henüz bulunmadığı, anılan genel kurul kararının geçerli olup olmadığının yine sayın Mahkeme’de görülen 2002/171 E. dosyada incelenmekte olduğu, huzurdaki davaya benzer nitelikteki 2002/1350 E. sayılı davada Mahkeme’nin 2002/171E. Sayılı dosyada yapılan incelemeyi beklemekte olduğu, huzurdaki bu dava için de aynı şekilde görülmekte olan 2002/171E. Sayılı dosyada yapılmakta olan incelemeyi bekletici mesele yapılması gerektiği, davacı şirketin 10.02.2002 tarihinde yapılan olağanüstü Genel Kurul toplantısında 1998, 1999 ve 2000 yıllarında görev yapan Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayıldığı yolundaki kararının mutlak butlanla batıl olduğunu, müvekkilinin görev dönemlerindeki faaliyetleri hakkında davacı Şirket Genel Kurulu tarafından alınmış açık ibra kararının mevcut olduğu ve bu kararların sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı beyan ederek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; TTK 340. Maddesi atfı ile uygulama alanı bulan TTK’nun 309’uncu maddesi gereği 2 ve 5 yıllık zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle davanın esasına girilmeden reddinin gerektiği, dava konusu fiillerin 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında gerçekleştiğini, bu fiiller hakkında 5 yıllık zamanaşımı dolduğu ve bu dönemde ortaya çıkan zarardan müvekkilin sorumluluğunun sona erdiği, dilekçeleri ekinde sundukları mahkeme karan ve bu karan onayan Yargıtay karannın da bu yönde olduğu ve davanın esasına girilmeden reddinin gerektiği, yine zarann ve sorumlu kişinin öğrenilmesinden itibaren de 2 yıllık sürenin de Banka yönetimini …’nin devraldığı tarih ve dava dilekçesinin dayanağı Teftiş Raporunun tarihi dikkate alındığında dolmuş olduğu, davacı tarafın dava hakkı bulunmadığı, geçmiş dönemde alınmış hukuki kararların geriye etkili şekilde kaldırılmasının hem özel hem idare hukukunun hem de hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “hukuki güvenlik” ve “kazanılmış haklara saygı ilkesinin” ihlali olduğu, bankanın yönetiminin …’ye geçmeden önceki ve sonraki tüzel kişiliği diye yapay bir görünüm yaratılmaya çalışıldığı, tek bir tüzel kişiliği bulunan Banka’nın geçerli ibra kararına saygı göstermesi gerektiğini, ihtilafsız bir genel kurul kararı bulunması şartının mevcut olmadığı, 10.02.2002 tarihli genel kurulun tek bir ortak tarafından alınan toplantı kararı ile yapıldığı, bu toplantıda alınan kararların hukuken geçersiz olduğunun tespiti ve iptali için … 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılmış olduğu, mahkemece alınan kararların geçersizliğine hükmedilmiş ancak Yargıtayca anılan davada hukuki yarar bulunmadığı, genel kurul kararının geçerli olup olmadığının tespitinin açılacak mali sorumluluk davasında incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olduğu, mahkemede görülmekte olan 2002/171 E. Sayılı dava ile huzurdaki davanın aynı mahiyette olduğu ve anılan davada yapılmakta olan incelemeyi bu davada bekletici mesele yapmasında zorunluluk bulunduğu, geçmişe yönelik olarak yönetim kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararın mutlak butlanla batıl olduğu, müvekkilin görev yaptığı dönemlerdeki faaliyetleri hakkında davacı şirket genel kurulu tarafından alınmış “açık ibra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı, ibranın menfi bir borç ikrarı olduğu, tek taraflı olarak ikrardan dönmenin mümkün olmadığı, 10.02.2002 tarihli genel kurul karannın eski genel kurul kararının geçersizliğinin tespitine ilişkin olmayıp, eski kararların iptaline ilişkin olduğu, bu şekilde iptal kararı verilmesinin işlem güvenliği ilkesi, istikrar ilkesi ve çelişkili işlem yasağı ilkelerinin varlığı karşısında hukuken imkansız olduğu, bir anonim şirketin tüm hisselerine sahip olan ortağın eski ibraları kaldıramayacağı, müvekkilin dava konusu işlemlere ilişkin sorumluluğunu gerektiren bir davranışı bulunmadığı, iddia edilen borçtan sorumlu olmadığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … ve … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacının Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla … Bank’ı 16.250 TL zarar verdiği iddiasıyla bunun tazmini amacıyla müvekkilin varına yoğuna ihtiyati haciz niteliğinde tedbir talep ettiği, aynı Mahkeme’de görülmekte olan 2002/171 esas sayılı dava ile bu dava aynı konuda olduğu, bu nedenle bu davanın dinlenemeyeceği, dava talep hakkının ve varsa alacağın zamanaşımına uğradığı, müvekkilleri hakkındaki ibra karannın ortadan kaldırıldığı tarih 11.02.2002 ıttıla kesbedildiği tarih olduğu ve davanın bu tarihten yedi sene sonra açıldığı, müvekkillerinin bankadan ayrıldığı son gün fili işlemiş olsa da bu tarihten sonra da sekiz sene geçtiği, dolayısıyla 2 ve 5 yıllık zamanaşımının geçmiş olduğu, müvekkillerinin görev yaptığı dönemler için ibra edildiği, ibranın sonraki ortakların oluşturduğu genel kurul tarafından değil, ancak bir mahkeme kararının kaldırabileceği, müvekkillerinin iddia edilen iş ve işlemlerde imzasının bulunmadığı, bu iş ve işlemlerde dahli ve imzalarının bulunmadığı, dava dilekçesinde hukukun bu temel ilkesinin ihlal edildiği, müvekkillerinin hangi fiilden sorumlu tutulduğunun belli olmadığı, somut olarak hangi olaydan sorumlu olduğunun belirtilmediği beyan edilerek öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, esasa girilmesi halinde yasal ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, varsa alacağın zamanaşımına uğradığı ve davanın süresinde açılmadığı, müvekkilin Banka’daki Yönetim Kurulu Üyeliğinin dava tarihinden yaklaşık dokuz sene önce sona erdiği, davacının zararın ortaya çıktığı tarihten sonraki faizi talep ettiği ve bu faizin açıklığa kavuşturulmasının gerektiği, dava tarihine kadar istenen faizin ve dava tutarının belirsiz olduğu, müvekkilin ibra edildiği, davanın bu açıdan da dayanağının bulunmadığı, müvekkilin iddia edilen iş ve işlemlerde imzasının bulunmadığı, müvekkilin gıyabında yapılan işlemlerde dahli ve imzasının bulunmadığı, 1999 yılına ilişkin olanların gerçekleştiğinde banka’da görevli olmadığı, bu nedenle sorumlu olamayacağı, huzurdaki davanın mükerrer olduğunu ve 2002/171 E sayılı dava ile birleştirilmesi gerektiği, ihtiyati tedbir isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, dava dosyasının … l.ATM’nin …E sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği beyan edilerek öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, esasa girilmesi halinde davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle esastan reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalıların yönetim kurulu üyesi olarak göreve başladıkları ve görevden ayrıldıkları tarihler ve görev dönemlerinin bildirilmesi için yazılan müzekkereye … nin 07/01/2009 tarihli yazısı ile cevap verildiği, davalıların görev dönemlerine ilişkin bilgilerin dosya içine alındığı tespit edilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 336. maddesi gereğince banka yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen karar ve Mahkememizin 2014/83 Esas, 2014/35 K sayılı direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-327 Esas, 2019/1072 karar 17/10/2019 tarihli ilamı ile bozulmakla dosya yeniden esasa kaydedilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin 04.03.2021 ara kararı ile “Dosyanın bankacılık konusunda uzman bilirkişi ve Yeminli Murakıbı bilirkişi ile sorumluluk davaları, şirketler hukuku konusunda uzman bilirkişilerden oluşan heyete tevdiine, bilirkişilerden davalılardan … tarafından kullanılan 23.08.2000 tarihli personel kredisi ve iş avansının hiç bir hizmet alınmadan düzenlettirilen sahte faturalarla … Bank A.Ş. ye ödettirip ödettirilmediği, bu suretle bankanın 86.945,95 TL. zarara uğratılıp uğratılmadığı, varsa banka zararının davalıların eylemleri ve kusuru oranlarına göre sorumlu oldukları miktarların ayrı, ayrı gösterilmesi, yine 31.12.1998 tarihli 2 adet fatura ile 19.02.1999 tarihli 2 (1) adet fatura düzenlenmesi ve hizmet alınmamasına rağmen, fatura bedellerinin davalı hesaplarına aktarılması iddialarının incelenerek, varsa banka zararından her bir davalının kusuruna göre sorumlu olduğu zarar miktarının belirlenmesi suretiyle rapor tanzim edilmesinin istenilmiş bankacılık konusunda uzman bilirkişi …, bankalar Yeminli murakıbı bilirkişi … ve sorumluluk davaları, şirketler hukuku konusunda uzman bilirkişi … tarafından sunulan 02.08.2021 tarihli heyet raporunda özetle, Davacı bankanın ileri sürdüğü zarar kalemlerinin, davalılardan … dışındakilerin bu zararın oluşmasına neden olan bir karar, eylem ve bilgileri olmadığı gibi, zarar eylemi Genel Müdürlük birimleri emri ve istemi dahilinde gelişen mutat işlemler mahiyetinde olduğundan bu tür bir zarar olduğunu bilebilecek durumda da olmadıkları, Ancak; yapılan zarar doğuran eylemlerden bir kısmının davalılardan …’ talebine dayandığı ve lehine işlemler içerdiğinden; doğan zararın 84.684,51 YTL. lık kısmından sorumlu olabileceği, Diğer 3 adette toplam 16.625,10 YTL. olarak talep edilen zarar ile ilgili olarak zarar doğuran işlemlere ait faturaların mevcut olmaması nedeniyle, mahiyetlerinin ve nasıl bir zarara neden olduklarının belirlenemediği, Davacılara yöneltilen sorumluluk davasında bu davanın açılabilme koşullarından olan ibra edilmeme şartının 1998 ve 1999 yıllarına ilişkin zarar kalemleri bakımından gerçekleşmediği, davacı tarafından genel kurulda geçmiş yıllara ilişkin ibra kararlarının kaldırılmasının hukuken hüküm ifade etmediği, bu yıllara ilişkin olarak ayrıca 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçmiş olması nedeniyle de davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceği, 2001 yılı bakımından ise o tarihte görevde bulunan yönetim kurulu üyesi davalılar ibra edilmemiş olmakla birlikte davanın açıldığı tarih olan 2007 yılı itibarıyla 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolmuş olması sebebiyle davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceği yönünde görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 23.09.2021 ara kararı ile “Dosyanın son bilirkişi heyetine tevdii ile davalıların … Bank A.Ş. de hangi tarihlerde hangi görevlerde bulundukları belirtilmek suretiyle, davalıların denetim ve gözetim yükümlülükleri de irdelenerek, zarardan sorumlu olup olmadıkları hususunda davacı vekilinin 23.09.2021 tarihli dilekçesi de dikkate alınarak ve zamanaşımı hususuna değinilmeden ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş aynı bilirkişi heyetince hazırlanan ek raporda özetle; Davacı bankanın ileri sürdüğü zarar kalemlerinin, davalılardan … dışındakilerin bu zararın oluşmasına neden olan bir karar, eylem ve bilgileri olmadığı gibi, zarar eylemi Genel Müdürlük birimleri emri ve istemi dahilinde gelişen mutat işlemler mahiyetinde olduğundan bu tür bir zarar doğduğunu bilebilecek durumda da olmadıkları, ibranın gerçeği yansıtmadığı iddiasına ilişkin olarak bu tutarların gider kalemleri arasında yer aldığı tespit edilmiş olup ibraların geçerliğini koruduğu, ancak; yapılan zarar doğuran eylemlerden bir kısmının davalılardan …’ talebine dayandığı ve lehine işlemler içerdiğinden; doğan zararın 86.264,56 YTL. lık kısmından sorumlu olabileceği, diğer 3 adette toplam 16.625,10 YTL. olarak talep edilen zarar ile ilgili olarak; zarar doğuran işlemlere ait faturaların mevcut olmaması nedeniyle, mahiyetlerinin ve nasıl bir zarara neden olduklarının belirlenemediği, yönünde oluşan kanaatlerince sadece yukarıda belirtilen kur farkı nedeniyle oluşan zararın 86.264,56 YTL. olarak düzeltilmesi dışında bir değişiklik gerekmediği, ancak, delillerin takdiri ve hukuki yorumu Sayın Mahkemeye ait olmakla; heyetin kanaati aksine; davalı yöneticilerin herhangi bir karar ve imzaları bulunmasa bile; kontrol ettirme görevlerini ihmal etmiş sayılarak, fatura bedellerinden kendi dönemlerine ait olanlar için doğan zarardan sorumlu oldukları ve 3 adet fatura örneklerine ulaşılamamış olunmakla birlikte sadece muhasebe kayıtlarının yeterli sayılması halinde; davacı yanın davalılardan; …’den ve …’dan 102.890,66 YTL., … ve …’dan 16.625,10 TL. ve …’tan ise 8.374,85 TL. zarar isteminde bulunulmasının mahkemenin takdirleri içinde kaldığı, yönünde görüş ve tespitte bulundukları anlaşılmıştır.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, dava konusu işlemlerin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, 6762 sayılı Türk Ticaret Kununu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesini kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim mülga 6762 sayılı TTK’nun 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK.’nun 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nun 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı …’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu 23.08.2000 tarihinde dava dışı … hesabından kendisine 80.953,78 YTL. Personel Kredisi kullandırıldığı ve aynı tarihte adı geçene bankanın muhasebe birimince Personel İş Avansları Hesabından da 25.000,- USD. iş avansı verilmiş olduğu, sekiz adet faturanın herhangi bir mal ve hizmet alınmaksızın düzenlenerek bedellerinin davalılardan …’e kullandırılan Personel Kredisi ve Personel İş Avansı hesaplarının kapatılmasında kullanıldığı ,bu suretle bankanın 86.264,56 TL zarara uğratıldığı, örneği sunulamayan 31.12.1998 ve 19.02.1999 tarihli faturalar nedeni ile zarara neden olup olmadığının ve kredinin kapatılmasında kullanılıp kullanılmadığının tespit edilemediği, anılan hesapların açılması ve kullandırılmasında, kredi kullandırımı ve fatura düzenlenmesi gibi işlemlerden menfaat elde eden … dışındaki davalıların bilgi sahibi olmalarının beklenemeyeceği, diğer davalıların işlemlere ilişkin aldıkları bir kararın bulunmadığı dikkate alındığında meydana gelen zarardan davalı …’in sorumlu olduğu kanaatine varılmakla denetime elverişli 02.08.2021 tarihli bilirkişi raporu ile aynı heyet tarafından düzenlenen 14/02/2022 tarihli ek rapor hükme esas alınarak 86.264,56 TL’nin 23/02/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazla istemi ile kusur ve sorumluluğu bulunmayan davalılar …, …, …, … ve …’a yönelik davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
86.264,56 TL’nin 23/02/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının fazla istemi ile diğer davalılara yönelik davasının REDDİNE,
2-Tahsili gereken 80,70 TL maktu harcın davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 16.100,00 TL bilirkişi ücreti, posta ve tebligat masrafı 841,50 TL olmak üzere toplam 16.941,50 TL yargılama giderinin kabul oranına göre 14.203,50 TL’sinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ve Bankacılık Kanununun 133. maddesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, …, … ve …’a verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen kısım yönünden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/09/2022

BAŞKAN

ÜYE

ÜYE

KATİP