Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/526 E. 2022/970 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/470 Esas
KARAR NO : 2022/890 Karar

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket nezdinde Yat Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … isimli …’in 28.01.2007 tarihinde bağlı bulunduğu …’nda meydana gelen fırtına sebebiyle hasarlandığını, teknenin hasar sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini, bu olay sebebiyle … 2. Asliye Ticaret Mahkemesİ’nın … E. sayılı dosyası ile 27.07.2012 tarihinde faizi ile birlikte 107.729.45. TL. tahsil edildiğini, tekneyi tamir için dört adet teklif alındığını, teknecilerin aradan geçen süre nedeniyle teknenin artık öldüğünü, kullanılamaz hale geldiğini beyan ettiklerini, davalı tarafın gecikmeden dolayı her ne kadar faiz ödenmiş İse de faiz ile karşılanamayan munzam zararın ortaya çıktığını, davanın uzaması sebebiyle tekne tamir masraflarının arttığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, munzam zararlarının tespiti ile 27.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasına istinaden 130.916.00.TL.’nin icra dosyasına ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, munzam zarar talebinin haksız olduğunu, dava yoluna gidilmesinde müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığı gibi dava sürecinin uzamasında da müvekkili şirketin hiç bir kusurunun bulunmadığını, munzam zarara ilişkin BK 122. Maddesinde belirtildiği üzere kusursuzluğunu ispat eden borçlunun sorumluluktan kurtulacağını, davacı tarafin uğradığını iddia ettiği munzam zararı somut olarak ispat etmek zorunda olduğı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından talep edilen munzam zararın ancak fiili ödeme tarihindeki gerçek zarar ile tahsil edilen faizli tutar arasındaki farktan ibaret olacağını, davacı tarafin iki yılı aşkın bir süre bekleyerek munzam zarar İddiasıyla İkame ettiği davada, bu süre zarfında zararın ciddî şekilde arttığını, dolayısıyla fiili ödeme günündeki gerçek zararınn tespitinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, zarar gören yat için yat sigorta poliçesi kapsamında talep edilen tazminatın geç ödenmesi ve bu süreçte artan tamir masrafları nedeniyle faizle karşılanamayan zararların tazminine ilişkindir.
Mahkememizin 01/11/2017 tarih 2014/1200 Esas ve 2017/866 Karar sayılı kararı ile; “Tüm Dosya kapsamı dikkate alınarak;Hernekadar davacı taraf davalı şirket nezdinde Yat Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … isimli …’in 28.01.2007 tarihinde bağlı bulunduğu …’nda meydana gelen fırtına sebebiyle hasarlandığını, teknenin hasar sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini, bu olay sebebiyle … 2. Asliye Ticaret Mahkemesİ’nın…E. sayılı dosyası ile 27.07.2012 tarihinde faizi ile birlikte 107.729.45. TL. tahsil edildiğini, tekneyi tamir için dört adet teklif alındığını, teknecilerin aradan geçen süre nedeniyle teknenin artık öldüğünü, kullanılamaz hale geldiğini beyan ettiklerini, davalı tarafın gecikmeden dolayı her ne kadar faiz ödenmiş İse de faiz ile karşılanamayan munzam zararın ortaya çıktığını, davanın uzaması sebebiyle tekne tamir masraflarının arttığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, munzam zararlarının tespiti ile 27.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ise de; taraflar arasında ki ihtilafın Sözleşmesel dayanağının 12/05/2006 Başlangıç,12/05/2007 Bitiş tarihli Yat Sigorta Poliçesine dayandığı, davacı tarafın talebinin Sigorta poliçesi uyarınca ödenen bedelin geç ödenmesinden dolayı tamirinin yapılamayıp maliyetinin artması nedeniyle faiz ile karşılanamayan 6098 Sayılı Kanunun 122.md.(Eski Borçlar Kanunu 105.md) ifadesini bulan Aşkın zararın tazminine yönelik olduğu görülmüştür. Aşkın zarar ; alacaklının geç ifa sebebiyle temerrüt faizinden daha fazla bir zararı olmasıdır. Davamızda; 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca; temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını ispat yükü davacı tarafta, davacının uğradığı zararın tespiti halinde ise davacının zarara uğramasında kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat yükü davalı taraftadır. Davacı Taraf davada temerrüt faizinden daha fazla bir zararı olduğunu ve bu zararın geç ödemeden kaynaklandığını ispat etme külfeti altındadır. Toplanan Deliller ve düzenlenen 26/04/2017 Tarihli Bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Dava konusu Yatta hasar 22/10/2007 Tarihinde meydana gelmiş, davalı şirket tarafından hasar bedeli 27/07/2012 Tarihinde ödenmiştir. Dosya kapsamında ki deliller ile davalı tarafın ödeme yaptığı 27/07/2012 tarihinde yatın perte çıkıp çıkmadığı hususunun tespit edilemediği görülmektedir. Davacı tarafın … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Değişik iş sayılı dosyası ile ödeme tarihinden 2 yılı aşkın süre sonra tespit yaptırdığı, davalı tarafça ödeme yapılan tarih itibariyle davalı tarafın aşkın zararının bulunduğu hususunun tespit edilme imkanının bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirttiğimiz gibi 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca zararın ispatı külfetinin davacı taraftadır. Ancak bu hususunun ispatlanamadığı anlaşılmakla birlikte davacı taraf tekne hasara uğradıktan sonra teknesini tümü ile terk ettiği, ahşap bir teknenin her yıl özellikle ahşap aksamının korunması amacıyla gerekli bakımının yapılmasına muhtaç olduğu, hasar bedelinin geç ödemesinin yapılmasının teknenin mevcut halinin korunması için bakımının yapılmasına engel olmayacağı, bu konuda ki sorumluluğun davacı tarafta bulunduğu hususu sabit bulunmakla 4721 Sayılı Medeni kanunun 2.md. de göz önünde bulundurularak davacı tarafın davasının reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 11/07/2018 tarih 2018/132 Esas ve 2018/742 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekili istinaf kararı aleyhine temyiz kanun yoluna başvurması neticesinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2020 tarih 2018/4031 Esas ve 2020/1198 Karar sayılı kararı ile; “Dava, zarar gören yat için yat sigorta poliçesi kapsamında talep edilen tazminatın geç ödenmesi ve bu süreçte artan tamir masrafları nedeniyle faizle karşılanamayan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacıya ait yat 2007 yılında hasarlanmış, poliçe kapsamında davalı yanca 27.07.2012 tarihinde tazminat ödenmiştir. Davacı taraf işbu davada, 27.07.2012 tarihinde yapılan ödemenin yatın tamiri için yetersiz olduğunu ileri sürmüş ancak yatın bu tarih itibariyle tamir masraflarına dair bir tespit yaptırmamıştır. 30.09.2014 tarihli tespit raporunda ise, artık yatın onarılmasının mümkün olmadığı, denize inme ve yüzme olasılığının bulunmadığı yönünde tespitlere yer verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacının zararını ispat edemediği ve yatın maliki olarak gerekli bakımları yapmadığından yatın mevcut halini koruyamadığı, davacının yatı terkettiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi’nce de kabul görmüş ve davacının istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Ancak, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesi zarar sigortası niteliğinde olup, dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere sigortalı mal üzerinde hasar gerçekleşmiştir. Gerçekleşen hasar nedeniyle davacının tazminat talep etme hakkı vardır. Davacı taraf, hasar tarihi ile tazminatın ödenme tarihi arasında sürede yatın tamir masraflarının arttığını yapılan ödeme ve faizi ile karşılanamayan munzam zararı olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda mahkemece, hasarlı yatın 27.07.2012 tarihi itibariyle tamir edilebilmesi için gereken tutarın piyasa rayiç fiyatlarına göre tespiti ile davacıya ödenen tazminatın karşılaştırılıp değerlendirilmesi suretiyle davacının munzam zararının mevcut olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma akabinde mahkememizin 2020/470 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davanın 16/12/2020 tarihli duruşmasında usul ve esas bakımından yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda önceki bilirkişi heyetinden alınan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; 28/01/2007 tarihinde Semiha isimli teknenin (…) bağlı bulunduğu …’nda fırtına sebebiyle denize ve yola elverişliliğini yitirecek düzeyde hasar görmesi üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespit neticesinde düzenlenen 30/09/2014 tarihli bilirkişi raporu ile, hasar gören yatın uzun süre karada bulunduğu, yaklaşık 7 yıl teknede onarım işleminin yapılmadığı, fırtına nedeniyle oluşan hasar dışında teknenin karada beklediği süre içerisinde doğal şartların da etkisiyle maruz kaldığı yıpranma nedeniyle tekne ahşabının özelliğini bütünüyle yitirdiği, gövde ve su altı kısımlarında çürümelerin meydana gelmesi nedeniyle deliklerin oluştuğu, teknenin gövde üst yapısının parçalanmış ve mantarlaşmış olduğu, güvertede yer yer çökmelerin olduğu, direğin kırık olduğu, teknenin mekanik ve metal kısımlarının onarılmaz derecede işlevini yitirdiği, teknenin denize inme ve denizde yüzme olasılığının kalmamış olduğu ancak tekne üzerinde bulunan metal aksamın 3.500,00 TL hurda bedeli ile satılabileceğinin tespit edildiği, 12/05/2006 tarihli sigorta poliçesi ile yatın 100.000,00 USD sigorta bedeli ile sigortalandığı, davalı sigorta şirketinin 27/07/2012 tarihinde 107.729,45 TL ödeme yaptığı tarihte bu ödemenin 59.257,12 USD’ye karşılık geldiği, ödemenin yapıldığı tarihte teknenin rayiç bedelinin 70.000,00 USD olduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden düzenlenen 30/09/2014 tarihli bilirkişi tespit raporunda teknenin hurda değerinin 3.500,00 TL yani USD karşılığının 1.925,19 USD olarak tespit edilmiş olması karşısında bu miktar ödenmiş hasar bedeline eklendiğinde bu miktarın (59.257,12 USD + 1.925,19 USD = 61.182,32 USD) 61.182,32 USD’ye karşılık geldiği, teknenin ödeme tarihindeki 70.000,00 USD olan rayiç bedelinden yapılan ödeme ve sovtaj bedeli mahsup edildiğinde davacının bakiye 8.817,68 USD zararı olduğu tespit edilmiştir.
Bu rapora yönelik itirazlar nedeniyle yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına yönelik ara kurulması nedeniyle gemi inşaa ve gemi makine mühendisi …’dan alınan 03/12/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; … isimli teknenin 1987 yapımı, ahşap … tipi, 15 metre boyunda, 4.90 metre eninde, 380 HP gücüne,… sahip, yelkenli ve Amerikan bayraklı olduğu, bu teknenin 12/05/2006 tarihli sigorta poliçesi ile 100.000,00 USD sigorta bedeli ile sigorta güvencesine alındığı, teknenin 28/01/2007 tarihinde hasar gördüğü, bu hasardan kaynaklanan tazminata mahsuben 27/07/2012 tarihinde ödeme yapıldığı, ödemenin yapıldığı tarih itibariyle teknenin önceki durumuna göre 6 yıl daha yaşlandığı, bir teknenin ortalama ömrünün 20 sene olduğu dikkate alındığında teknenin her sene %5 oranında değer kaybedeceğinin kabul edilmesi gerektiği, bu yıpranma payı oranında teknenin bedelinde tenzilat yapıldığında ödemenin yapıldığı 27/07/2012 tarihinde teknenin rayiç bedelinin 70.000,00 USD olduğu, davalı sigorta şirketi 27/07/2012 tarihinde sigortacıdan ana para ve faiz olmak üzere toplam 107.729,45 TL tahsil etmiş olması ve tahsilatın yapıldığı tarihte 1 USD’nin 1.8187 TL olması karşısında davacının davalı sigorta şirketinden 59.234,32 USD tahsilat yapmış olduğu, teknenin ödeme yapıldığı tarihteki 70.000,00 USD olan rayiç bedelinden bu miktar düşüldüğünde davacının bakiye zararının 10.765,68 USD olduğu ve bu miktarın anılan tarih itibariyle 19.579,54 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili 11/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu ile tespit edilen 19.579,54 TL’nin 27/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bu rapora yönelik itirazlar üzerine aynı bilirkişiden alınan 08/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile; teknede oluşan hasar bedelinin tahsili amacıyla … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davada alınmış olan 17/03/2008 tarihli birinci rapor ile rapordaki hasarı tamir bedelinin malzeme ve işçilik dahil toplam 50.000,00 TL, 28/01/2009 tarihli ikinci rapor ile 21.700,00 TL, 29/11/2010 tarihli üçüncü rapor ile 32.629,00 TL olarak hesaplandığı, yargılama neticesinde mahkemenin 50.000,00 TL hasar bedelinin ferileri ile birlikte tahsiline karar verdiği ve bu kapsamda davalı sigorta şirketinin 27/07/2012 tarihinde toplamda 107.729,45 TL ödeme yaptığı, 28/01/2007 tarihinde hasara uğrayan tekne hasar tarihi itibariyle tamir edilmiş olsaydı 50.000,00 TL harcanması gerektiği ve ancak bu nev’i teknelerde oluşan hasar bedeli yaygın olarak EURO cinsinden tespit edildiği için 50.000,00 TL’nin hasar tarihindeki EURO karşılığının (50.000,00 TL/1.8488 TL = 27.045,00 EURO, bu tarihteki 1 EURO = 1.8488 TL) 27.045,00 EURO olduğu, 27/07/2012 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ödenmiş olan 107.729,45 TL ödeme tarihindeki kur üzerinden (1 EURO = 2.2334 TL) 48.236,00 EURO’ya karşılık geldiği, bu durumda davacının ödemenin yapıldığı tarih itibariyle başkaca bir alacağının olmadığı tespit edilmiştir.
Ancak bu bilirkişiden alınan ek rapor ile davalı sigorta şirketi tarafından 27/07/2012 tarihinde yapılan 107.729,45 TL’lik ödeme asıl alacak ve fer’ilerine ayrıştırılmadan EURO’ya dönüştürüldüğü için varılan sonucun yanlış olması nedeniyle 18/07/2022 tarihli duruşmada kurulan “Dosyanın bilirkişiye tevdi ile … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 27/12/2010 tarih ve … Karar sayılı kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen tamir bedeli belirlenmek suretiyle hüküm altına alınmış ise de bu tamir bedelinin fiili ödemenin yapıldığı tarihte fazla olacağa varsayımından hareketle fiili ödeme tarihindeki tamir bedelinin tespiti konusunda rapor alınmasına ” şeklindeki 1 nolu ara kararı ile bilirkişiden yen bir ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de bilirkişi 16/08/2022 tarihli ikinci ek raporu ile; kök raporda da izah edildiği üzere, fiili ödeme tarihinde tekne artık hurda durumda olduğu, yapılacak tamir öncelikle ahşap gövde ve tüm ahşap yapının bütünüyle yenilenmesi şeklinde olması gerektiği, teknenin ahşap yapının dışında kalan mekanik ve metal kısımlarının da vasfını yitirmiş olduğu, dolayısıyla, tüm bu malzeme ve ekipmanların yenilenmesi maliyetinin yaklaşık 120.000,00 TL olabileceği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bozma sonrası alınmış olan bilirkişi raporları ile de fiili ödemenin yapıldığı 27/07/2012 tarihindeki tekne tamir bedelinin bilirkişilerce tespit edilememiş olması ve dosyanın 2014 esaslı olması nedeniyle yargılamanın yaklaşık 10 yıl gibi çok uzun bir zamana karşılık gelmesi hususu, davacının ıslah hakkını 19.579,54 TL olarak kullanmış olması da nazara alınmak suretiyle davanın daha fazla sürüncemede kalmaması ve dosya kapsamıyla davacının maruz kaldığı munzam zarar olduğunun Yargıtay bozması karşısında usulü kazanılmış hak niteliğinde olması nedeniyle dosyamızda bilirkişilerce uğranılmış olan munzam zarar miktarının tam olarak belirlenememesi nedeniyle kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu m.42 gereği zararı ispat etmek iddia edene düşmekle birlikte zararın gerçek miktarının tespit etmek mümkün olmadığı takdirde hakimin halin mutap cereyanı ve zarar gören tarafın almış olduğu tedbirler ve bozma sonrası alınan bilirkişi raporları ile ödemenin yapıldığı tarihteki teknenin rayiç bedeli esas alınmak suretiyle yapılmış olan munzam zarar belirlemesi de nazara alınmak suretiyle davacının oluşan zarar miktarının takdiren 19.579,54 TL olduğu düşüncesi ile davanın kabulü ile, 19.579,54 TL munzam zararın 25/08/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
19.579,54 TL munzam zararın 25/08/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.337,48 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 85,40 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 1.252,08 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.970,00 TL yargılama gideri ile 85,40 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı toplamı 3.080,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/11/2022

Katip

Hakim

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 85,40 TL
Karar Harcı : 1.337,48 TL
Noksan Harç : 1.252,08 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.140,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.700,00 TL
Posta Giderleri : 270,00 TL