Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/496 E. 2023/385 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/496
KARAR NO : 2023/385
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 12/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya yüksek bedelli tekstil ürünleri sipariş ettiğini, davalı şirketin avans talep etmesi üzerine … Şubesi 31.03.2019 tarihli … çek numaralı 100.000,00 TL bedelli çekin davalı yana verdiğini, davalının müvekkiline göndermesi gereken malları göndermediğini, vade gününde çeki bankaya ibraz ettiğini ve icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcu olmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkilinin … Bankası … Şubesi 100.000.- TL bedelli 31.03.2019 keşide tarihli … numaralı çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline, müvekkilinin davalıya ödeme yapmak zorunda kalınması halinde ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenen bedelin istirdadına, yargılama sonuçlanıncaya kadar İİK 72.maddesi uyarınca teminatsız veya uygun görülecek teminat mukabilinde … İcra Müdürlüğü 2019/… E. Sayılı takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesine, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı tarafa triko sattığını ve karşılığında çek ve nakit para aldığını, davacı tarafın müvekkiline 30.04.2018 tarihli 20.000. TL bedelli … Şb. Çekini, … Şb. 31.12.2018 tarihli 100.000.- TL bedelli çekini … Şb. 30.01.2019 tarihli 35.000.- TL bedelli Çekini verdiğini, çeklerin vadesi geldiğinde karşılığı olmadığının öğrenildiğini, çeklerin icra takibine konulduğunu, dava konusu edilen çekin ve diğer çeklerin ticari amaçla verildiğini, müvekkilinin çekler karşılığında triko verdiğini, buna ilişkin faturalar olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-… İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosya aslı,
2-… İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosya aslı,
3-… İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
4-… İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
5-… İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
6-… … İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
7-… … Vergi Dairesinden gelen …’in 2018-2019-2020 yıllarına ait BA/BS formları,
8- … Vergi Dairesinden gelen …’nın 2019-2019 yıllarına ait BA/BS formları,
9-… . İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
10-… İcra Ceza Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyası,
11-Bilirkişi raporu,
12-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası avans çeki olarak davalıya verdiğini iddia ettiği çeke davalı başlatılan icra takibine karşı menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu çekin davalıya teslim edilecek mallar için avans niteliğinde verildiğini, davalı tarafından çek ile ödemesi yapılan malların teslim edilmediğini, bu nedenle dava konusu çekin bedelsiz kaldığını ileri sürerek, icra takibi ve dayanak çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıya satılan trikonun karşılığı olarak davacıdan çek ve nakit para alındığını, çekin karşılıksız olduğunun öğrenilmesi üzerine çekin icra takibine konulduğunu savunmuştur.
Tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmış, ibraz edilen bilirkişi kök ve ek raporunda özetle, taraflar arasında süregelen ticari ilişki olduğu, davalının tanzim ettiği faturalar karşılığında davacının davalıya birden çok çek teslim ettiği, dava konusu çekin davalıya teslim edildiği tarihte dava dışı aynı bedelli 2 adet daha çekin davalıya verildiği, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 806.001,03 TL alacaklı göründüğü, davalı tarafından tanzim edilen 17.12.2018 tarihli 1354 numaralı 100.005,84 TL bedelli faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı bu faturaya konu malın davacıya teslim edildiğine dair bir kayıt dahi olmadığını bildirilmiştir.
Mahkememizce kayıtların ve raporun incelenmesinde davaya konu çekin keşide tarihinin 31.03.2019, çekin davalıya teslim tarihinin ise 23.03.2018 olduğu, dava konusu çekin bilirkişi raporunda bahsedilen 17.12.2018 tarihli fatura ile ilgisinin olduğuna ve davalıya davacı tarafından verilen çekin avans çeki olduğuna dair bir delile rastlanmamıştır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Dava konusu çekte davacını hamil olduğu daha sonra ciranta sıfatıyla ciro silsilesine dahil olduğu , ciranta sıfatının bulunduğu gibi davacının bu çek nedeniyle borçlu olduğu hususu da kendisine karşı icra takibi yürütüldüğü, ,icra takibinden önce menfi tespit davası açılabileceğinden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu değerlendirilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki,
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin kambiyo senedinde görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, bedelsizlik iddiasına dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201.maddesi gereğince; yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların tanıkla ispatlanması mümkün değildir.
Somut olayda, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir.
Davacı davaya konu çekin avans olarak verildiğini, davalı ise iddianın yersiz olduğunu savunmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 201.maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerekmektedir. Somut olayda davacı, çekin avans olduğunu, davalı ise mal alış verişi nedeniyle düzenlendiğini savunduğu gözetilerek yöntemine uygun davacı çeklerin aslında avans olarak verildiği yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından imzalanan çekin bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispat edilmesi zorunlu olduğundan, dava konusu çeke dair davacının yazılı delil sunmadığı, tarafların ticari defterlerinin birbiriyle tamamen örtüşmediği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.527,85‬ TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde … Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/05/2023

KATİP …
¸e-imzalıdır

HAKİM …
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.707,75 TL
Karar Harcı : 179,90 TL
Noksan Harç : 1.527,85‬ TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.250,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.000,00 TL
Posta Giderleri : 144,50 TL