Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/484 E. 2022/240 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/484
KARAR NO : 2022/240

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı arasında … tarih ve …sayılı alt yüklenici sözleşmesi kapsamında davalının müvekkiline karşı borcunun doğduğunu, borcun zamanında ödenmemesi üzerine müvekkilinin davalı aleyhine …Ticaret Mahkemesine başvurarak borcun ödenmesine karar verilmesini sağlamak üzere … dosya sayılı dava açtığını, açılan dava kapsamında taraflar arasında 02.11.2018 tarih ve davalının borcu belirli tarihlerde ödeyeceği taahhüdünü içeren sulh sözleşmesi akdedildiğin, mahkemenin dava devam ederken taraflar arasında akdedilen sulh sözleşmesine dayanarak 24.12.2018 tarihli karar ile davalı şirketin müvekkiline toplamda 16.536.634 Ruble 46 kapik (on altı milyon beş yüz otuz altı bin altı yüz otuz dört ruble kırk altı kapik) borcunun bulunduğunu, bu borcun 8.500.000 Ruble ‘sinin (sekiz milyon beş yüz bin ruble) 20.12.2018 tarihinde, 8.036.634 Ruble 46 kapik’in (sekiz milyon otuz altı bin altı yüz otuz dört ruble kırk altı kapik) ise 24.01.2019 tarihinde ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini, mahkemenin bahsi geçen kararının 24.12.2018 tarihinde kesinleştiğini ve icra kabiliyeti kazandığını, karar kesinleştikten sonra müvekkilinin talebi üzerine mahkeme tarafından 18.02.2019 tarihinde kararın takip edilebilir olduğunu gösteren takip emri de düzenlendiğini, Rusya Federasyonu mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinde 5718 Sayılı MÖHUK bağlamında karşılıklılığın bulunup bulunmadığı hususunda bilgi vermek üzere CİMER üzerinden Adalet Bakanlığı’na başvuru yapıldığını, söz konusu başvurunu ile ilgili 30.09.2019 tarihinde Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Hukuk Mütalâa ve Görüs Bürosu tarafından cevap geldiğini, söz konusu mütalâada Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda ikili bir anlaşmanın mevcut olmadığı, fiili mütekabiliyet konusunda ise Bakanlıkça ülke bazında herhangi bir istatistiki verinin bulunmadığı, aynı zamanda temas edilen hukuki durum ile ilgili davanın açılması halinde takdirin yargı yetkisi dahilinde Mahkemeye ait olduğunun belirtildiğini, Rusya Mahkemesi tarafından verilen ilamın 5718 sayılı MÖHUK’un 50. vd maddeleri uyarınca tenfiz için ön ve esas koşulları taşıdığı sabit olduğundan söz konusu ilâmın Türkiye’de tanınması ve tenfizini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir hukuk davası olduğunu, huzurdaki dava kapsamında arabuluculuk dava şartı olduğunu, davacı yan tarafından dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk tutanakları sunulmadığını, arabuluculuk dava şartının yerine getirildiğini ispat eder deliller davacı yan tarafından sunulmadığını, dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından nispi harcın yatırılmadığını, Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında bir mütekabiliyet esası da olmadığından huzurdaki dava kapsamında davacı yanın Mahkemenin takdir edeceği miktarda teminat gösterme yükümlülüğü bulunduğunu, yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemeleri nezdinde tanıma ve tenfizinin yapılabilmesi için söz konusu yabancı mahkeme kararının MÖHUK m.54 kapsamındaki şartlara uygun olması gerektiğini, mütekabiliyet şartı sağlanmadığından Rusya Mahkemesi tarafından verilen kararın Türkiyede tanıma ve tenfizinin mümkün olmadığını, Rusya Mahkemesi tarafından verilen kararın kamu düzenine aykırı olduğunu, Rusya Mahkemesi huzurunda yapılan sulhun hukuka uygun olmayıp, usule aykırı bir şekilde yapılan sulh sözleşmesinin geçerli olmadığını, müvekkili şirketi Rusya Mahkemesi’nde temsil eden vekilin, mahkeme huzurunda sulhe yetkili olmadığını, mahkeme huzurunda yapılan sulhun geçerli olmadığını, somut olayda usule uygun bir şekilde kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
…bölgesi Ticaret Mahkemesinin 24/12/2018 tarih ve … sayılı kararının apostilli aslı ve onaylı tercümesi, kararın kesinleştiği-icra edilebir olduğuna dair şerhin apostilli orijinal dilinde aslı ve onaylı tercümesi, ibraz edilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, Rusya Federasyonu mahkemelerince özel hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve Devlet Kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamın Türkiye’de icra olunabilmesi için 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki kanunun (MÖHUK) 50-54. maddesi uyarınca tanınması ve tenfizine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; …bölgesi Ticaret Mahkemesinin 24/12/2018 tarih ve No:…sayılı kararının Türkiye’de tanınması ve tenfızine karar verilmesi isteminde MÖHUK 54 maddesi gereğince tanıma ve tenfız koşullarının oluşup oluşmadığı , Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında karşılıklılık bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmıştır.
Hukuk davalarına yönelik olarak yabancı mahkemelerden alınmış olan ilamların tanınması için öncelikle 5718 sayılı MÖHUK’un 50. maddesi gereğince yabancı mahkemenin kanunlarına göre kesinleşmiş bir karar olmalıdır.
Kesinleşmiş karara ilişkin tanıma şartları ise 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesinde düzenlenmiştir. Tanıma ve tenfizin şartları MÖHUK’ un 54.maddesinde; ” (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması, b) İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre; tenfiz şartlarından birisi Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma veya o devlette Türk Mahkemeleri’nden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir anlaşma veya kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunmasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasındaki mütekabiliyet şartının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tenfizi istenen kararın verildiği Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında, yabancı ilamların tenfizine ilişkin iki veya çok taraflı bir milletlerarası anlaşma mevcut değildir. Bu anlamda Türkiye ile Rusya arasında “akdi karşılıklılık” bulunmamaktadır. Bu konuda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ nce verilen cevabi yazıda da; Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfiz konusunda ikili veya çok taraflı bir anlaşmanın olmadığı bildirilmiştir.
Taraf devletler arasında fiilli uygulamanın bulunup bulunmadığı yönünden yapılan incelemede ise ilgili devletle Türkiye arasında tenfizde karşılıklığın sağlanmasına dair bir anlaşma bulunmasa da, ilgili devletin kanunları Türk Mahkeme kararlarının o ülkede tenfizini sağlıyorsa ya da bu konuda fiili bir uygulama varsa karşılıklılık sağlanmış demektir.
Taraflar arasında görülen benzer davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3417 E 2022/80 K sayılı kararında “… Rusya Mahkemeleri tarafından verilen kararların Türkiye Mahkemelerinde tenfiz edildiğine, dolayısıyla fiili karşılıklılığın bulunduğuna ilişkin kararlar bulunduğu tespit edilmiştir. (bkz.Yargıtay 19. HD, 19/12/2018 tarih,2018/579 Esas, 2018/6742 Karar sayılı kararı) Yargıtay’ın tespit edilen bazı kararlarında da Rusya Mahkemelerine ait kararların kamu düzeni, usulsüz tebligat ve kesinleşme şerhinin bulunmamasından dolayı bozulduğu görülmektedir. MÖHUK’ un 54.maddesinin a bendinde düzenlenen ve tenfizin birinci kriteri olan iki ülke arasındaki mütekabiliyet kriterinin sağlanmadığı durumlarda aynı maddenin devamında sayılan ve ikincil kriterlerin incelenmesi mümkün görünmemektedir ( bkz. Yargıtay 11.HD, 29/05/2014 tarih, 2014/2883 Esas, 2014/10015 Karar sayılı kararı, Yargıtay 13. HD, 06/03/2012 tarih, 2011/12027 Esas, 2012/5468 Karar sayılı kararı) Dolayısıyla Yargıtay’ın bu kararlardan da Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında fiili mütekabiliyetin varlığının bulunduğunu kabul ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde yapılan bu açıklamalar Yargıtay kararları ışığında mahkemece, iki devlet arasında tanıma ve tenfiz konusunda fiili karşılıklılık bulunduğu kabul edilerek işin esastan incelenmesi ve taraf delillerin değerlendirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur…” açıklamalarına yer verilmiş olup Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında fiili mütekabiliyetin bulunduğu , olaya uygulanan hükmün Türk kamu düzenine aykırılık teşkil etmediği , tanıma ve tenfiz koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
… bölgesi Ticaret Mahkemesinin 24/12/2018 tarih ve No:… sayılı kararının 5718 sayılı MÖHUK’un 50. ve devamı maddeleri gereği tanınmasına ve tenfizine,
2-Harçlar Kanunun 4. maddesi gereği tahsili gereken harç 113.35,00 TL olduğundan tamamlama harcı 28.284,77 TL ile 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 85.017,53 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 54.40 TL peşin harç ile 28.284,77 TL tamamlama harcı olmak üzere 28.339,17 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6. maddesi kapsamında hesap ve takdir edilen 90.880,58 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 46.50 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Gider avansının kalan kısmının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, e duruşma talep eden davacı vekili Av. … ve davalı vekili …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/03/2022

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır