Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/420 E. 2023/675 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/420
KARAR NO : 2023/675

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 07.10.2019 tarihli Mobil Uygulama Tasarım ve Geliştirme Sözleşmesi tesis edildiğini, davacının global bir marka olan…’nun Türkiye yetkilisi olduğunu, çeşitli sektörlerden firmalara… lisansı ve knowhow’ını müşterilerinin talepleriyle birleştirdiğini, firmaya özel mobil uygulamalar tasarladığını, müşteri sadakat sistemi olarak tanımlanan ve davacı tarafından dijital pazarlama faaliyeti ile ifa edilen bu iş dalında davalı gibi firmaların tüm şubelerinde kullanılmak üzere mobil uygulama tasarlattığını, bu uygulamaları mobil cihazlarına indirilen son tüketicilerin ise kampanyalı avantajlı fiyatlar elde etme ve hediyeler kazanma ve böylece marka-müşteri bağlılığı sadakatinin pekiştiğini, davalının ise … adıyla her geçen gün artan şube sayısı ile farklı il ve ilçelerde faaliyet gösteren bir zincir marka olduğunu, davalının dava konusu sözleşmeyi feshetme sürecinde eksik ifa, geç ifa vb. bir husus bulunmadığı, davacının COVID-19 pandemi süreci ile birlikte davalının işletmelerinin faaliyetlerine geçici olarak ara verdiği dönem boyunca 2,5 aylık süre için karşılıklı ifa imkansızlığı olduğundan bahisle bedel talebinde bulunmadığını, davalının işletmelerinin faaliyete geçtiği 01.06.2020 tarihinden sonrasında hizmet bedelinde indirim yapacağına dair üzerine düşeni yaptığını, davalının … tarihinde … 3. Noterliği … yevmiye nolu ihtarıyla davacıya sözleşmeyi feshettiğini, davacıya bildirdiğini, davalının mevcut olağanüstü durumu kendi lehine yorumlayarak kötü niyetle bir fırsat yaratmaya çalıştığını, davacıyı mağdur ettiği ve basiretli bir tacir gibi davranmadığını, fazlaya ilişkin her türlü hak mahfuz olmak ve dava tarihinden itibaren ticari avans faizi tatbik edilmek suretiyle, davalının haksız ve kötü niyetli feshi kapsamında, 24 aylık taahhüt süresi ve 60 günlük fesih öneli süreleri göze alınarak müvekkilinin sözleşmeden doğan talep hakkının toplanacak delillerle tespitini, tespit edilecek bedele göre bedel arttırım talebi hakkının mahfuz olmak kaydıyla şimdilik 5.000.-TL olarak ileri sürülen belirsiz alacak davanın külliyen kabulünü, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İçişleri Bakanlığı’nın 16.03.2020 tarihli ek genelgesi ile davalının faaliyetlerine geçici bir süre durduracağının düzenlendiğini, davalının bu geçici sürenin ne kadar süreceğini bilmeden kapatmak durumunda kaldığını, taraflar arasında 07.10.2019 tarihinde imzalanan Mobil Uygulama ve Geliştirme Sözleşmesi uyarınca taraflara yüklenen yüklerin mücbir sebebin oluşması nedeniyle ortaya çıkan ifa imkânsızlığından dolayı yerine getirilmeyecek hale geldiğini, davacının davalıya 19.03.2020 tarihinde belirsiz bir tarihe kadar geçerli olduğu süre boyunca ödenecek bedeller üzerinden %40 indirim olacağına dair eposta yolu ile bildirim yapıldığını, davacının hem kendisine düşen edimlerini yerine getirmeyecek hem de %60 oranında bedelin kendisine ödenmesini talep etmesinin hiçbir ticari ilişkide olması gereken bir davranış olmadığı ve kötü niyetli olduğunu, bu durum üzerine davalının 26.03.2020 tarihinde taraflar arasındaki sözleşmeyi mücbir neden ile feshettiğini, COVID-19 nedeniyle oluşan sürecin ne kadar süreceğinin tahmin edilememesiyle birlikte şubelerin kapanması nedeniyle en ağır ticari sonuçlardan birsi ile karşılaşmış davalı şirketten böyle bir ödeme talep edilmesinin iyi niyetle bağdaşır bir yanı olmadığını, davacının davalıya göndermiş olduğu eposta içerisinde davacının davalı ile olan sözleşme kapsamında üzerine düşen hizmetleri yerine getirmeyeceğine dair ifadesinin davalıya fesih hakkı verdiğini, davacının davalının faaliyetlerine geçtiği 01.06.2020 tarihinde davalı ile uzlaşmaya çalıştığı ve 60 günlük sürenin sonunda 31.07.2020 tarihinde sözleşmenin tasfiye olmasının taraflarca uygun olduğunu belirttiğini, davalının bu durumu kabul etmesi sonrasında davacının bu süreyi 4 aya çıkarmak istediğini, davalının faaliyetlerine tam kadro çalışmaya devam ettiğini belirttiklerini, davalının faaliyetlerine tam kadro devam etmediğini, 65 yaş üstü ve 18 yaş altının sokağa çıkma yasağı nedeniyle davalı faaliyetlerinde bulunamadığı, arz ve izah olunan nedenlerle ve Mahkemece re’sen yapılacak araştırma sonucunda haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-Bilirkişi kök raporları ve ek raporu,
2-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız fesih nedeniyle alacak davasıdır.
Davacı, davalı ile imzalanan Mobil Uygulama Tasarım ve Geliştirme Sözleşmesi uyarınca edimlerini ifa etmesine rağmen davalı tarafından mücbir sebep gerekçesi ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, fesihten önceki 60 günlük bildirim süresi, 24 aylık taahhüt bedeli ve verilen hizmetten bakiye kalan borcun tahsilini talep etmiştir.
Davalı taraf, sözleşmenin covid 19 salgını nedeniyle işletmelerinin kapatılması nedeniyle mücbir sebebe dayanılarak feshedildiğini, davacın tarafın vermediği hizmet bedelini tahsil etmek istediğini,bu nedenle feshin haklı olduğunu ileri sürmüştür.
Dosyaya sunulan ve taraflar arasında imzalanan 07.10.2019 tarihli Mobil Uygulama Tasarım ve Geliştirme Sözleşmesinin Konu ve Kapsam başlıklı 3. Maddesine göre sözleşmenin konusunun davalının ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda davalının müşterisi hedef kitlesi olan kullanıcıya yönelik olarak uygulamanın tasarımı ve davacının hizmetine sunulması olduğu, davacının uygulama tasarımı dışında uygulamanın güncellenmesi ve davalının personelinin eğitilmesini üstlendiği, davalının ise bunakarşılık bedel ödemeyi üstlendiği anlaşılmıştır.
Aynı sözleşmenin 6.7. Maddesine göre, davacının sunduğu hizmete karşılık olarak davalının ödemeyi üstlendiği bedelin dışında, sözleşme öncesi ve sonrası keşif, ar- ge işlemleri, lisanslama ücretleri, uygulama bedeli, yenilenen sistemlere entegre olmak adına yapılan dönemsel ve sürekli yatırım ve sair teknolojik, eğitsel, idari, tüm hizmet bedellerinin davalı tarafından taahhüt edilen 24 aylık süre içerisine yayılmak suretiyle aykara bölündüğü, eş deyişle hizmet bedeli dışındaki diğer masrafların davalı tarafından taahhüt edilen süreye taksit yapılmak suretiyle yansıtıldığı, aynı maddeye göre 24 aylık taahhüt süresinin sözleşmenin yenilendiği her yıl için yeniden yürürlüğe gireceği, davalının 24 aylık taahhüt süresinden önce sistemden çıkmayı talep etmesi halinde taahhüt süresinin sonuna kadar hesaplanacak bakiye taahhüt bedelini ödemeyi üstlendiği, ödenmemesi halinde her ay için 400,00 TL + KDV olmak üzere cezai şart kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 6.18. Maddesinde sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece davacının uygulama kapsamında verdiği hizmetlerin sürekli aktif ve erişilebilir olacağına dair garanti verdiği, aynı sözleşmenin “Mücbir Sebepler” başlıklı 10. Maddesinde göre, mücbir sebepler arasında doğal afetin de sayıldığı, mücbir sebep sayılan tüm durumlarda tarafların sözleşme ile belirlenen edimlerden herhangi birinin geç veya eksik ifa edilmesi nedeniyle yükümlülüklerinin bulunmadığı kararlaştırılmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle mali müşavir ile bilgisayar mühendisi bilirkişisinden oluşan heyetten, borçlar hukuku uzmanından rapor alınmış, mali müşavir bilirkişisinden ek rapor alınmıştır.
Dosyaya celp edilen kayıt ve belgelerin incelenmesinde, sözleşmenin yürürlükte olduğu 16.03.2020 tarihinde, dünyada ve ülkemizde yayılan covid- 19 salgını nedeniyle ülke çapında bir takım tedbirlerin alındığı, bu kapsamda İçişleri Bakanlığı tarafından “Coronavirüs Tedbirleri” konulu genelge uyarınca salgının yayılmasının engellenmesi amacıyla “….Tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/ düğün salonu, çalgılı/ müzikli lokanta/ kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya,kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk alanları, .ay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hama, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spşor merkezlerinin faaliyetlerinin geçici bir süre 16.03.2020 pazartesi saat 24:00 itibariyle geçici olarak ertelendiği, davacı şirket yetkilisi tarafından davalı şirkete ait elektronik posta adresine, 19.03.2020 tarihinde sözleşmeden doğan edimin askıya alındığı, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan bedelin % 40’nın faturalandırılacağının bildirildiği, bunun üzerine davalı tarafından … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.( İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2117 Esas 2023/135 Karar)
Somut olayda her ne kadar davacı taraf, davalının sözleşmeyi haksız nedenle feshettiğini ileri sürmüş ise de, davacının davalı tarafa ilettiği elektronik posta iletisi ile, davalıya sağlayacağı hizmeti durdurduğunu, bunun karşılığında ise hizmet bedelinin % 40’ının faturalandırılacağını beyan etmekle, sözleşmeden doğan edimini yerine getirmeyeceğini davalıya açıkça bildirdiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.18. Maddesi uyarınca verilen hizmetin devamlılığının sağlanacağının davacı tarafından garanti edilmesine rağmen, anılan sözleşme maddesine aykırı olarak verilen hizmetin durdurulduğu, davalının İçişleri Bakanlığı’nın yukarıda değinilen genelgesi uyarınca şubelerinin kapatılmış olmasının, davacının ediminin niteliği nazara alındığında, edime konu hizmetin durdurulmasını gerektirmeyeceği, kaldı ki davacının vermediği hizmete ilişkin kısmen de olsa davalıdan bedel talep edemeyeceği Mahkememizce kabul edilerek, davacının sözleşmeden doğan edimi yerine getirmeyeceğine dair iletisi karşısında davalının sözleşmenin feshinde haklı olduğu değerlendirilmekle, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 85,39 TL ve 3.684,09 TL tamamlama harcı toplamı 3.769,48‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.499,63‬ TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 35.798,75 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/11/2023

KATİP …
¸e-imzalıdır

HAKİM …
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 85,39 TL
Karar Harcı : 269,85 TL
Bakiye Harç : 3.499,63‬ TL
Tamamlama
Harcı : 3.769,48‬ TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 5.550,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 4.600,00 TL
Posta Giderleri : 360,00 TL