Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/41 E. 2022/39 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/615 Esas
KARAR NO : 2022/37

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2019
KARAR TARİHİ : 21/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/08/2018 günü saat 18.30 sıralarında davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile …Mahallesi … istikametine doğru seyri sırasında olay mahalli sert viraja geldiğinde, seyir istikametine göre karşı yönden sola yönelmiş şekli ile şerit ihlalinde bulunarak gelen davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobili gördüğünde, bu araca çarpmamak için sağa yöneldiğinde yol dışı kalıp yolun sağında yol dışında bulunan kayalıklara çarptığı, çarpma sonucu … plakalı otomobilde maddi hasar ile neticelenen dava konusu olay meydana geldiğini, 25/08/2018 tarihli trafik kazasında hasarlanan … plakalı araçta meydana gelen zararın fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000.TL tazminatın olay tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tanzimi, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı …’ın vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza olayı ile ilgisinin ve alakasının olmadığını, kendisinin bu araç ile temasının olmadığını, dava ile ilgili aleyhine olan huşuları kabul etmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekilinin cevap dilekçesi sunmamış olduğu görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 25/08/2018 tarihli trafik kazasında hasarlanan davacı yana ait … plakalı araçta meydana gelen zararın, … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpıştığı iddiasıyla davacının aracında oluştuğu iddia edilen hasar, değer kaybı ve aracı kullanamamaktan kaynaklı zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, 25/08/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı yana ait … plakalı araçta meydana gelen zarar nedeniyle davalılardan hasar, değer kaybı ve aracı kullanamamaktan kaynaklı zararı olup olmadığı, buna göre tazminat talebi hakkı olup olmadığı, varsa miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı yanın öncelikle usule ilişkin ve tanık dinletme talebine ilişkin inceleme yapılması gerekmiş olup, mahkememizce 07/12/2020 tarihli ara karar ile; Taraflar arasında dava şartı arabuluculuk son tutanağı 12/07/2019 tarihinde düzenlenmiş olup, arabulucu tarafından düzenlenen anlaşmama belgesinin incelenmesinde davalılara başvurucunun bildirdiği adreslere iadeli taahhütlü davet mektubu vasıtasıyla toplantıya davet tutanakları gönderildiği ve tebliğ edildiği, Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekilinin telekonferans vasıtasıyla toplantıya katılım sağlamasına karşın diğer davalı …’ın bildirilen numaralar ile telefondan defalarca kez aranmasına karşın ulaşılamadığı, davacının ve diğer davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin telekonferans katılımı ile yapılan arabulucuk görüşmesi sonrası anlaşmama tutanağının düzenlendiği, bu nedenle trafik kazası sonucu davacının tazminat alacakları uyuşmazlığı konusunda anlaşmaya varılamadığı belirlenmiş olup diğer davalı …’ın arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı anlaşıldığı, diğer davalı … vekili, arabuluculuk nedeniyle usulüne uygun bir davet mektubu gelmediğini savunmuştur.
7036 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin 8 inci bendinde; “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar. ” düzenlemesi yer almaktadır.
Arabuluculuk tutanaklarında başvurucu tarafından bildirilen adrese gönderilen davet tutanakları tebliğ edilmiş ve bildirilen telefon numarasından telefon görüşmesinin yapılamadığının belirtildiği görülmüştür. Arabuluculuk, 7036 Sayılı Yasada dava açmadan önce başvurulması gereken dava şartı olarak düzenlenmiş olup bir an için, arabulucu tarafından diğer davalının usulünce toplantıya davet edilmediği kabul edilse dahi, taraflara ulaşmak ve tarafları toplantıya davet etmek arabulucunun sorumluluğunda olduğundan, davacıya yükletilebilecek bir kusurun varlığından söz edilemez. Zira, davacı dava açmadan önce, kanun hükmüne uygun olarak arabulucuya başvurmuş ve sürecin sonlanmasını beklemek suretiyle yükümlülüğünü yerine getirmiştir. O halde, arabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine getirmeden arabuluculuk sürecini sonlandırması ihtimalinde “arabulucuya başvurulmuş olma” dava şartının gerçekleşmediği söylenemez. Aksi yöndeki bir kabulün, hak arama özgürlüğünü aşırı derecede zorlaştıracağı açıktır. Keza, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin kanuni düzenlemenin iptali istemiyle açılan davaya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 11.07.2018 tarihli ve 2017/178 esas, 2018/82 karar sayılı kararında, düzenlemenin hak arama hürriyeti ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına getirilen bir sınırlama niteliğinde olduğu kabul edilmiş, ancak “Arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetinin özüne dokunduğu söylenemez” şeklinde gerekçeyle bir çeşit sınırlama getirmiştir.
7036 sayılı Kanunun gerekçesinde de, “…Büro tarafından kendisine verilen iletişim bilgileri itibarıyla araştırma yapmak ve taraflara ulaşmaya çalışmak arabulucunun sorumluluğundadır. Arabulucu bu adreslere tam anlamıyla ulaşmaksızın taraflara ulaşılamadığı gerekçesiyle faaliyeti sonlandırdığında mahkemece bu iletişim adreslerinin doğru olduğu ve bu adreslerden taraflara ulaşılabileceği tespit edilse bile dosya yeniden arabulucuya iade edilmemeli ve mahkemece dava görülmeye devam edilmelidir.” şeklinde ifadelere yer verilmesi, yukarıdaki paragrafta varılan sonucu doğrulamaktadır. Bu nedenle davacı tarafından 28/06/2019 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu ve arabulucu tarafından davacının bildirdiği adreslere davet mektubu gönderildiği taraflara tebliğ edildiği, işbu arabulucuya bildirilen adresin arabuluculuk sürecinin başlama tarihi olan 28/06/2019 tarihinden önce davalılardan …’a Ocak 2019 da bizzat tebliğ edildiği dosya kapsamından anlaşılan, dosyada davacı delil listesi Ek.4’de mübrez iadeli taahhütlü olarak gönderilen ihtarnamenin posta alındısında bildirilen adres ile aynı olduğu bu adreste bizzat tebliğ edildiği ve bildirilen telefon numaralarından diğer davalı …’ın defalarca kez aranmasına karşın telefon görüşmesinin yapılamadığı, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği anlaşılmış olup dava şartı olan arabulucuya başvurma şartı usulüne uygun şekilde gerçekleşmiş olup, davalı …’ın dava şartı arabuluculuk şartının yerine getirilmediğinden davanın usulden reddi talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yine; davalı … vekilinin, ön inceleme duruşmasının yapılmasından hemen sonra 10/02/2020 tarihli saat 15:57 de mahkemeye sunulan beyan dilekçesi ile kazanın gerçekleştiği ilin … olması nedeniyle … mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtilerek yetki itirazında bulunduğu görülmekle; Konuya ilişkin Yargıtay 17. HD’nin 15/06/2016 gün ve 2014/13792 E.-2016/7332 K. sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup, trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası …’da meydana gelmiştir. Davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri İstanbul, diğer davalının yerleşim yeri …, davacının yerleşim yeri ise Kartepe/Kocaeli’dir.
Davacı taraf HMK 7. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak davalılardan sigorta şirketinin ikametgahı mahkemesinde dava açmıştır. Bu nedenle mahkememiz yetkili olup süresinde yetki itirazında bulunulmuş olsaydı dahi yetki itirazının reddine karar verilecekti.(Aynı yönde, Yargıtay 17. HD’nin 28/05/2018 gün ve 2015/10785 E.-2018/5514 K.; 08/06/2016 gün ve 2016/8805 E.-2016/7015 K. vb.)
Yine; HMK’nun 116. maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ilk itirazlardandır. HMK 16. madde hükmü, HUMK.’daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK.’nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 27/05/2015 tarih, ESAS NO: 2013/11-2359, KARAR NO: 2015/1443) HMK 117. maddesine göre de ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olup, aksi halde dinlenemez. HMK 127. maddesine göre cevap verme süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta olup, 01/11/2019 tarihli dava dilekçesinin davalılardan …’a 15/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, yasal süre içerisinde 20/11/2020 tarihli cevap dilekçesi sunduğu fakat cevap dilekçesinde/ süresinde yetki ilk itirazında bulunmadığı görülmekle bu nedenle süresinde esasa cevap süresi içinde yapılmayan yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı yanın cevap dilekçesinin ıslahı ile tanık deliline başvurulmasına ilişkin olarak da mahkememizce yapılan inceleme neticesinde, tanık gösterme şekli Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinde gösterilmiştir. Kanuni düzenlemeye göre davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir, tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar, bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 243/1. maddesinde ise “Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.” hükmü mevcuttur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinde; taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir, hükmü mevcuttur. Kanunun bu açık düzenlemesinden anlaşılacağı üzere “yapılmış olan” usul işlemlerinin ıslahı mümkündür. Örneğin davalı, davaya cevap vermemiş ise, sonradan vereceği ıslah dilekçesi ile davaya cevap veremez. Çünkü ortada daha önce yapılmış bir usul işlemi yoktur. Aynı şekilde tanık listesi sunmayan taraf daha sonra ıslah dilekçesi adı altında tanık listesi sunamaz. Kaldı ki; ıslah ile; vakıalar, dava konusu ve talep sonucu değiştirilebilir. Islah yoluyla tanık listesi verilemez (aynı yönde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2018 tarih ve 2017/8166 Esas 2018/12089 Karar sayılı ilamı) Kanun ile belirlenen süreler kesin olup, ıslah kaçırılmış olan süreleri geri getiren bir yol değildir. Ancak davacı, savunmanın genişletilmesine açıkça muvafakat ederse, bu durumda mahkemece, tanıkların dinlenmesi gerekir. Davacı taraf aşamalardaki yazılı ve sözlü beyanları ile; davalının ıslah dilekçesine ve tanık dinletme talebine açıkça muvafakat etmediğini bildirmiştir. Ayrıca davalılardan … vekilinin talimat yolu ile dinletmek istediği tanık …’in trafik kazasının oluşumuna tanık olmadığı, kaza sonrası olay yerine gittiğine dair beyanda sunulmamıştır işbu tanığın dinlenmesinin yargılamaya bir etkisinin olmayacağı anlaşılmakla davalı yanın cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle dinlenilmesini talep ettiği tanığın bu yönden de dinlenmesine yer olmadığından davalılardan … vekilinin talimat yolu ile dinletmek istediği tanık …’in dinlenilmesi için talimat yazılması talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan delillere ve tarafların beyanlarına incelenen … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası üzerinden yürütülen soruşturma sonucu; kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar soruşturma dosyası içerisindeki tanık … ifadesi ile müşteki …’nın ifadeleri … İl Emniyet Müdürlüğünden celbedilen davaya konu araçlara ilişkin trafik kayıtları, Sigorta Bilgi Gözetim Merkezince verilen müzekkere cevapları, davalılardan … Sigorta A.Ş. Tarafından ZMS sigorta poliçesine istinaden 25/08/2018 tarihli hasara ilişkin olarak … sayılı hasar dosyası celbedilip incelenmiş olup, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; Trafik kazaları kusur uzmanı bilirkişi … ve Sigorta Hukuku uzmanı bilirkişi … tarafından hazırlanan 09/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; kusur durumu değerlendirilmesi neticesinde; … plakalı davacı sürücü …’nın maddi hasar ile neticelenen dava konusu olayda kusursuz olduğu, … plakalı davalı otomobil sürücüsü …’ın maddi hasar ile neticelenen dava konusu trafik kazasında %100 (yüzde yüz) oranında asli derecede kusurlu olduğu, maddi hasar yönünden değerlendirme neticesinde; davacı sürücü …’nın idaresindeki … plakalı 2006 model … plakalı otomobil ile 28/08/2018 tarihinde maddi hasar ile neticelenen trafik kazasına karıştığı, kazanın ZMSS trafik poliçesi kapsamında bulunan Maddi hasarlı kaza olduğu, dosya içerisinde bulunan hasar ekspertiz raporu ve olay sonrası araçların hasar durumunu gösterir renkli resimler de incelendiğinde, … plakalı otomobilde meydana gelen hasarın her ne kadar taraflar aralarında tutanak tutmamış olsalar bile ifadelerle kazanın oluşumunun uyumlu olduğu, onarılan ve değiştirilen parçaların bu kaza sonucu hasar alabilecekleri tespit edilmiş olup ayrıca yapılan piyasa araştırması sonucu tespit edilen yedek parça ve işçilik tutarlarının piyasa şartları ile uyumlu ve kadri maruf olduğu kanaatine varıldığı, sigorta kapsamı yönünden değerlendirme neticesinde ; dosyada bulunan … plakalı araç için düzenlenen … no.lu ve 24.10.2017-2018 vadeli (TRAFİK) Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin incelenmesinden, sigortalının … olduğu, poliçede yazılı maddi teminatının araç başına azami 33.000,00-TL olduğu tespit edildiği, kaza tarihi 25.08.2018 olduğundan rizikonun poliçe vadesi içinde olduğu tespit edildiği, hasarın ZMMS poliçesi genel ve özel şartları kapsamında bir rizikodan doğmuş olduğu ve meydana gelen zarar miktarının ispat külfeti sigortalıya ait olduğu, bilirkişi raporunda yapılan teknik inceleme sonucu kazanın ve hasarın uyumlu olduğu, poliçe kapsamında olduğu ve davalı şirketin poliçeden doğan ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, KTK uyarınca 3. Şahıslar nezdinde meydana gelecek zararlardan trafik sigortacısı, sigortalısı ile beraber müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalılardan trafik sigortacısının kusur oranında ve poliçe teminatları kapsamında sorumluluğu bulunmakta olduğu, aracın trafik sigortacısı, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre Hazine Müsteşarlığınca asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumlu olduğundan, kaza tarihindeki limitlerin esas alınması gerektiği; davalı sigorta şirketi maddi hasarlar bakımından araç başına azami 36.000,00-TL’dan sorumlu tutulabileceği; teknik irdeleme neticesinde hesaplanan bedel bu teminat sınırları dahilinde kalmakta olduğu, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1.maddesine göre Türkiye’de yapılan sınai, ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Davacının verilen zararı gidermek için aracın onarımını yaptıracağı onarım için parça gerekeceği yine işçilik hizmeti de anılan yasa gereğince KDV’ne tabidir. Kesinleşen hasar miktarına ilişkin fatura ibraz edilmemesi halinde dahi davacının KDV dahil edilerek hasar bedeline hükmedilmesi gerektiği, uygulamadaki yerini aldığı üzere sigorta şirketi meydana gelen rizikoyu KDV dahil karşılaması gerektiği, KTK uyarınca sigorta şirketi kendisine yapılan başvurudan sonra 8 iş günü içerisinde ödeme gerçekleştirmemiş ise 8 iş günü hitamında, böyle bir başvuru yok ise davalı/icra takibinin açıldığı gün temerrüd ortaya çıkacağı, haksız eylem sorumlularına karşı açılan tazminat davalarında, maddi ve manevi tazminatlara maddi ve manevi zararların oluştuğu tarih olan “olay” tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğundan diğer davalı kaza tarihinde temerrüde düşmüş durumda olacağı kanaati bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazı üzerine özellikle davalı taraf vekili kusur raporu itiraz dilekçesinde özetle, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığı, davacı sürücünün hızlı şekilde viraja girdiği için aracı görünce panikle direksiyonu sağa kırmış ve kendi aracını kayalıklara çarptığını, davacı sürücünün kusur ile olayın meydana geldiği, ayrıca davacı sürücü tarafından aracın hareket ettirilmesi direksiyon pompası sorununa neden olduğu, bilirkişi raporunda 8.sırada bulunan geri vites sensörü belirtildiği ancak aracın ön tarafının çarpması sonucu bu parçanın hasar göremeyeceği gibi ayrıca bu parçanın fiyatının 15 TL başlayıp 120.TL kadar yükseldiği ve işçiliğinin 20-30.TL olduğu, yeniden bilirkişi atanmasını ve davacı tarafın açmış olduğu kötü niyetli davanın reddini talep etmesi üzerine, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; Trafik kazaları kusur uzmanı bilirkişi … tarafından hazırlanan 12/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; maddi hasar ile neticelenen trafik kazasında olaya karışan taraf sürücüleri veya yetkili makamlar tarafından tutanak tanzim edilmediği, tutanak tanzim edilmediğinden dolayı da çarpışma noktası hangi sürücünün seyir şeridi içerisinde olduğu tespit edilememiştir. Ancak olaya karışan taraf sürücüleri beyanları bulunduğu, ayrıca olay sonrası mahal özellikler ile birlikte araçların hasar durumu ve en son duruş yerlerini gösterir renkli resimlerin bulunduğu, davacı taraf sürücü ile birlikte davacı olay görgü tanığının beyanlarında karşı yönden gelen aracın sert viraja sola yönelmiş vaziyette giriş yaptığını ve önlerini kapattığı bu araca çarpmamak için sağa yönelerek sağ tarafta bulunan kayalıklara çarptıklarını beyan ettikleri, hasar durumunu ile birlikte araçların en son konumunu gösterir resimde davacının maliki bulunduğu … plakalı otomobilin ön tarafının yol dışında çıkarak kayalıklara çarpış şekilde durduğu, … plakalı otomobilin ise kendi şeridi içerisinde … plakalı otomobilin ölçeksiz şekilde arka tarafında viraj mahalli içerisinde durduğu görülmüş olup, resimlerdeki araçların en son duruş yerleri ve hasar durumu, davacı sürücünün ve olay görgü tanığının beyanları ile uyuştuğundan dolayı olayın davacı sürücü ve olay görgü tanığının beyanları doğrultusunda … plakalı araç sürücüsünün olay mahalli dar ve sert virajlı yola sola yönelmiş şekli ile şerit ihlalinde bulunarak girmesi sonucu karşı yönden kendi seyir şeridi içerisinde gelen … plakalı otomobil sürücüsünün önünü kapattığı, … plakalı otomobil sürücüsü de olaya mani olmak bakımından sağa yönelerek yol dışına çıkıp bu mahalde bulunan kayalıklara aracın komple ön tarafı ile çarpması sonucu olayın meydana geldiği tespit edilmiştir olup kök rapordaki kusur oranlarının olayın meydana gelmesinde aynen geçerli olduğunu, davalı taraf vekilinin hasar yönünden yapmış olduğu itirazlarda ayrı ayrı tek incelendiğinde, geri vites sensörünün ön ve arka olarak takım halinde işlem gördüğü, ayrı ayrı olarak satılmadığı, davalı vekilin dilekçesinde belirttiği fiyatın internet üzerinden alınmış orijinal olmayan fiyat olduğu, gerçek fiyatı yansıtmadığı, ön taraftan almış olduğu darbeye bağlı olarak hasar gördüğü, yine direksiyon kutusu arızasının ise davacı idaresindeki aracın modeli ve markası dikkate alındığında direksiyon kutusunun elektronik bir parça olduğu, bu parçanın ön tarafından almış olduğu hasardan dolayı arızalanacağı, sürücünün aracını 1mt ileri veya geri alması durumunda direksiyon kutusunda arıza olunamayacağı, yine taraf vekilinin itiraz dilekçesinde ön tampon far yıkamacısı fiyatının 200.TL olduğunu belirtilmiş ise de yine bu fiyatının internet üzerinden alınmış orijinal olmayan değişik bir parça tutarı olduğu, elektronik bir parça olan ön tampon yıkamalıcısının fiyatının, olay tarihi itibari ile orijinal parça liste fiyatı olduğu, araç üzerinde çıplak gözle görüp teknik inceleme yapan ekspertiz …’in tanzim ettiği hasar ekspertiz raporu doğrultusunda hasar tespit edildiğini, taraf vekilinin itirazları değerlendirildiğinde, itirazların yerinde görülmediği, kök raporda belirttiği kusur oranları ile birlikte hasar parça fiyatlarının aynen geçerli olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davacı taraf vekili tarafından bilirkişi ek raporuna karşı itiraz edilmesi üzerine, davacı tarafın itirazında özellikle, yargılamanın gelinen aşamasında alınan bilirkişi raporu taleplerimizi karşılar nitelikte olmadığı, zira araçta boya işçiliği hesaplanmış ancak alınan 500.TL değerinde boya hesaplamaya dahil edilmediği, kazanın etkisi ile boşalan yağın tamamlanması için 360.TL değerinde LHM. Yağ alınmış olmasına rağmen hesaplamaya dahil edilmediği, ayrıca dava dilekçesinde maddi tazminat talepleri kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı ve onarım süresi içinde aracı kullanamamaktan kaynaklı zarar talebinin de mevcut olduğu halde bu konular menfi yada müspet yönde bir tespit yapılmadığı, bu nedenle bilirkişi raporundaki aleyhe olan kısımları kabul etmediklerini itirazların yeniden değerlendirilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesini talebi üzerine mahkememizce dosyanın bilirkişiye yeniden tevdi edilmesi üzerine bilirkişi tarafından sunulan 23/01/2021 tarihli 2.ek raporda ; davacı taraf vekili itiraz dilekçesinde belirtiği 500.TL boya hesaplanması dahil edilmediğini belirtmiş ise de, davaya konu olan aracın sadece ön tampon değişmesi sonucunda boya işçiliği yapıldığı, bununda ekspertiz raporda boya ve onarım işçiliği olarak belirtildiği, kök raporumda da boya ve işçilik bölümünde KDV dahil yeni boya ön tampon 354.TL olarak belirtilmiş olduğu, ayrıca davacı vekilin dilekçesinde belirtiği … yağının hesaplama alınmadığı yönünde itirazı değerlendirildiğinde ise, araç üzerinde inceleme yapan ekspertiz raporunda aracın tam onarım görüp görmediği net olarak belirtilmediği, ayrıca şanzıman yağının bazen araçlar ayrı bir yere boşaltılıp onarım yapıldıktan sonra bu yağın tekrar kullanıldığı, ancak ekspertiz raporunda böyle bir husustan bahsedilmediği, ancak taraf vekilinin dilekçesinde aracın onarımının yapılıp şanzıman yağının yeniden kullanıldığını belirtiğinden dolayı bu husun kabul edilerek 300.TL tutarındaki şanzıman yağının onarım sırasında kullandığının kabul edildiği, yine davacı taraf vekilinin dilekçesinde, müvekkiline ait olan … plakalı 2006 model … plakalı otomobilin karıştığı maddi hasarlı trafik kazası nedeni ile araçta maddi hasar oluştuğu bu nedenle araçta değer kaybının bulunduğu yönünde itirazlarda bulunmuş ise de, davaya konu olan … plakalı 2006 model … plakalı otomobilin hasar durumu dikkate alındığında aracın mekanik arızası ile birlikte ön tampon hasarının bulunduğu, ön tamponun plastik aksam olması ve yenisi ile değiştirildiğinde işlevsel özelliğini kaybetmeyeceği, tampon değer kaybını içermediği, ayrıca yine aracın modelinin 2006 yılı olması ve 234.852.KM olması nedeni ile aracın çok eski model ve KM çok yüksek olması nedeni ile araçta yapılan onarımın değer kaybına konu olmayacağı gibi yapılan onarımının araçta kıymet kazanma tenzili olacağı aracın yenilendiği, davacı taraf vekilinin yine itiraz dilekçesinde, aracın onarım süresi içerisinde müvekkilin aracı kullanmadığından dolayı zararı bulunduğu yönünde itirazda bulunduğu, bu husus değerlendirildiğinde, … plakalı otomobilin karışıtğı maddi hasarlı trafik kazası sonucunda araçta oluşan hasarın serviste ortalama 5 iş günü içerisinde onarımı yapılabileceği, davaya konu olan aracın emsal günlük kiralama ücretinin olay tarihi itibari ile günlük kiralama ücretinin 70.TL ile 90.TL olduğu, aracın günlük kiralama ücretinin 80.TL olduğu ,aracın onarımda kaldığı süre içerisinde ortalama olarak 80.TLX5 = 400.TL kazanç kaybının oluşacağı, ancak davacının kullandığı dava konusu aracın ticari bir araç olmadığı özel şahsi aracı olduğu, davacı tarafın ticari bir kaybının bulunmadığı, ancak aracın onarım yapıldığı süre içerisinde başka bir araç kiralama yaptığı yönünde fatura ibraz ettiği takdirde kazanç kaybının yeniden değerlendirileceği kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi kök ve ek raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olup, bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmeler yerinde bulunmuş olmakla, dosya içerisinde kaza sonrası çekilmiş renkli fotoğraflardaki davaya konu araçların renkli fotoğrafları üzerinden yapılan tespit neticesinde araçların duruş pozisyonları itibariyle bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere soruşturma dosyası kapsamında alınan kaza sırasında araçta bulunan tanık …’nın ifade tutanağındaki anlatım ile davacının iddialarının kaza yerinde çekilen fotoğraflar ile örtüştüğü, kazanın meydana gelişi hakkında, araçların hasar durumu ve en son duruş yerlerini gösterir renkli resimlerin bulunduğu, davacı taraf sürücü ile birlikte davacı olay görgü tanığının beyanlarında karşı yönden gelen aracın sert viraja sola yönelmiş vaziyette giriş yaptığını ve önlerini kapattığı bu araca çarpmamak için sağa yönelerek sağ tarafta bulunan kayalıklara çarptıklarını beyan ettikleri, hasar durumunu ile birlikte araçların en son konumunu gösterir resimde davacının maliki bulunduğu … plakalı otomobilin ön tarafının yol dışında çıkarak kayalıklara çarpış şekilde durduğu, … plakalı otomobilin ise kendi şeridi içerisinde … plakalı otomobilin ölçeksiz şekilde arka tarafında viraj mahalli içerisinde durduğu görülmüş olup, resimlerdeki araçların en son duruş yerleri ve hasar durumu, davacı sürücünün ve olay görgü tanığının beyanları ile uyuştuğundan dolayı olayın davacı sürücü ve olay görgü tanığının beyanları doğrultusunda … plakalı araç sürücüsünün olay mahalli dar ve sert virajlı yola sola yönelmiş şekli ile şerit ihlalinde bulunarak girmesi sonucu karşı yönden kendi seyir şeridi içerisinde gelen … plakalı otomobil sürücüsünün önünü kapattığı, … plakalı otomobil sürücüsü de olaya mani olmak bakımından sağa yönelerek yol dışına çıkıp bu mahalde bulunan kayalıklara aracın komple ön tarafı ile çarpması sonucu olayın meydana geldiği kabul edilmekle, kazanın kusur durumu değerlendirilmesi neticesinde; … plakalı davacı sürücü …’nın maddi hasar ile neticelenen dava konusu olayda kusursuz olduğu, … plakalı davalı otomobil sürücüsü …’ın maddi hasar ile neticelenen dava konusu trafik kazasında %100 (yüzde yüz) oranında asli derecede kusurlu olduğu, maddi hasar yönünden değerlendirme neticesinde; davacı sürücü …’nın idaresindeki … plakalı 2006 model …plakalı otomobil ile 28/08/2018 tarihinde maddi hasar ile neticelenen trafik kazasına karıştığı, kazanın ZMSS trafik poliçesi kapsamında bulunan Maddi hasarlı kaza olduğu, dosya içerisinde bulunan hasar ekspertiz raporu ve olay sonrası araçların hasar durumunu gösterir renkli resimler de incelendiğinde, … plakalı otomobilde meydana gelen hasarın her ne kadar taraflar aralarında tutanak tutmamış olsalar bile ifadelerle kazanın oluşumunun uyumlu olduğu, onarılan ve değiştirilen parçaların bu kaza sonucu hasar aldığı tespit edilmiş olmakla, bilirkişi tarafından yapılan piyasa araştırması sonucu tespit edilen yedek parça ve işçilik tutarlarının piyasa şartları ile uyumlu ve kadri maruf olduğunun kabulü gerektiği, bilirkişi 2.ek raporunda ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere … plakalı aracın 2006 model ve 234.852 km ‘de olması ve ön tamponun plastik aksam olması ve yenisiyle değiştirildiğinde işlevsel özelliğini kaybetmeyeceği, tampon değer kaybını içermediğinden aracın çok eski model ve kilometresi çok yüksek olması nedenleriyle araçta yapılan onarımın değer kaybına neden olmayacağının kabulü gerekmiş ayrıca aracın onarım süresi içerisinde davacının aracı kullanamaması nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararı hakkında yine bilirkişi 2.ek raporunda yapılan tespitin mahkememizce de kabulü gerekmiş olup, … plakalı otomobilin karışıtğı maddi hasarlı trafik kazası sonucunda araçta oluşan hasarın serviste ortalama 5 iş günü içerisinde onarımı yapılabileceği, davaya konu olan aracın emsal günlük kiralama ücretinin olay tarihi itibari ile günlük kiralama ücretinin 70.TL ile 90.TL olduğu, aracın günlük kiralama ücretinin 80.TL olduğu ,aracın onarımda kaldığı süre içerisinde ortalama olarak 80.TLX5 = 400.TL kazanç kaybının oluşacağı, ancak davacının kullandığı dava konusu aracın ticari bir araç olmadığı özel şahsi aracı olduğu, davacı tarafın ticari bir kaybının bulunmadığı, dosya kapsamında aracın onarım yapıldığı süre içerisinde başka bir araç kiralandığına dair faturanın dosyada yer almadığı bu nedenle davacının kazanç kaybı ve değer kaybı yönünden taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiş olup, yine kök raporda sigorta uzmanı bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmeler yerinde bulunmuş olmakla dosyada bulunan … plakalı araç için düzenlenen … no.lu ve 24.10.2017-2018 vadeli (TRAFİK) Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin incelenmesinden, sigortalının … olduğu, poliçede yazılı maddi teminatının araç başına azami 33.000,00-TL olduğu tespit edildiği, kaza tarihi 25.08.2018 olduğundan rizikonun poliçe vadesi içinde olduğu, hasarın ZMMS poliçesi genel ve özel şartları kapsamında bir rizikodan doğmuş olduğu ve meydana gelen zarar miktarının ispat külfeti sigortalıya ait olduğu, bilirkişi raporunda yapılan teknik inceleme sonucu kazanın ve hasarın uyumlu olduğu, poliçe kapsamında olduğu ve davalı şirketin poliçeden doğan ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, KTK uyarınca 3. Şahıslar nezdinde meydana gelecek zararlardan trafik sigortacısı, sigortalısı ile beraber müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2015 tarih, 2014/384 E., 2015/8640 K. sayılı ilamı;“Buna göre, anılan trafik kazasında davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu araçla plakası belirlenemeyen meçhul araç birlikte sebebiyet verdiklerinden bilirkişi raporuyla belirlenen tüm zarardan müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına dayalı olarak sorumlu olacakları tartışmasızdır. O halde, mahkemece davalıların bilirkişi raporuyla belirlenen tüm maddi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekir.” şeklindeki ilamı ile de bu husus sabit olduğu, bu halde davalılardan trafik sigortacısının kusur oranında ve poliçe teminatları kapsamında sorumluluğu bulunmakta olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2013/5199 K. 2013/10140 27.6.2013 tarihli kararında; “Davalı sigorta şirketi davacıların desteğinin yolcusu olduğu aracın trafik sigortacısı olup, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre Hazine Müsteşarlığınca asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumludur.” demek suretiyle kaza tarihindeki limitlerin esas alınması gerektiği, bu halde; davalı sigorta şirketi maddi hasarlar bakımından araç başına azami 36.000,00-TL’dan sorumlu tutulabileceğinden buna göre; teknik irdeleme neticesinde hesaplanan bedel bu teminat sınırları dahilinde kalmakta olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2015 tarih, 2015/864 E., 2015/9408 K. sayılı ilamı; “Dava, karşılıklı olarak açılan, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Birleşen dosyada davacı vekili kaza sonucu müvekkiline ait araçta meydana gelen bakiye onarım gideri ile kazanç kaybının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı aracında KDV hariç onarım masrafı tespit edilmiş, aracın onarıldığına dair fatura olmadığından bahisle KDV ilave edilmemiştir. Mahkemece KDV hariç bakiye tazminat yönünden dava kısmen kabul edilmiştir. 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1.maddesine göre Türkiye’de yapılan sınai, ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Davacının verilen zararı gidermek için aracın onarımını yaptıracağı onarım için parça gerekeceği yine işçilik hizmeti de anılan yasa gereğince KDV’ne tabidir. Kesinleşen hasar miktarına ilişkin fatura ibraz edilmemesi halinde dahi davacının KDV dahil edilerek hasar bedeline hükmedilmesi gerekir.” şeklindeki ilamla uygulamadaki yerini aldığı üzere sigorta şirketi meydana gelen rizikoyu KDV dahil karşılaması gerektiği, KTK uyarınca sigorta şirketi kendisine yapılan başvurudan sonra 8 iş günü içerisinde ödeme gerçekleştirmemiş ise 8 iş günü hitamında, böyle bir başvuru yok ise daval/icra takibinin açıldığı gün temerrüd ortaya çıkacağı, haksız eylem sorumlularına karşı açılan tazminat davalarında, maddi ve manevi tazminatlara maddi ve manevi zararların oluştuğu tarih olan “olay” tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğundan diğer davalı kaza tarihinde temerrüde düşmüş durumda olduğunun kabulü gerektiğinden davacının davasının kısmen kabulü ile 15.937,90 TL hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine, hükmedilen 15.937,90 TL asıl alacağa 25.08.2018 tarihinden itibaren işlemeye başlamak üzere %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, (sigorta şirketi yönünden ise 19.01.2019 tarihinden itibaren işlemeye başlamak üzere faiz uygulanmasına) fazlaya ilişkin değer kaybı ve aracın onarım süresi içerisinde kullanamamaktan kaynaklı zarar talebi yönünden istenen talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile 15.937,90 TL hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine,
2-)Hükmedilen 15.937,90 TL asıl alacağa 25.08.2018 tarihinden itibaren işlemeye başlamak üzere %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, (sigorta şirketi yönünden ise 19.01.2019 tarihinden itibaren işlemeye başlamak üzere faiz uygulanmasına)
3-)Fazlaya ilişkin değer kaybı ve aracın onarım süresi içerisinde kullanamamaktan kaynaklı zarar talebi yönünden istenen talebin reddine,
4-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.088,72 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 85,39 TL harç ve 272,18 TL ıslah harcı toplamı 357,57 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 731,15 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 20,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan toplam 2.581,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.578,26 TL yargılama gideri, 85,39 TL peşin harç, 272,18 TL ıslah harcı ve 44,40 TL başvuru harcı toplamı 2.980,23 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.318,34 TL’nin davalılardan, 1,66 TL’nin ise davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
9-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, mahkememiz gerekçeli kararının HMK 345 maddesi gereğince taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.21/01/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 85,39 TL
Islah Harcı : 272,18 TL
Karar Harcı : 1.088,72 TL
Noksan Harç : 731,15 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.763,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.200,00 TL
Posta Giderleri : 381,50 TL