Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2021/237 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/371 Esas
KARAR NO : 2021/237 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’da yaşadığını ve okuması yazmasını olmadığını, köyde çobanlık yaparak zar-zor hayatını idame ettiren yoksul bir kadın olduğunu, müvekkilinin kardeşi olan …’nın bir gün müvekkilinin evine gelerek ortak tarlaları olduğunu ve bu tarlalarla ilgili bir kaç yere imza atması gerektiğini söyleyerek müvekkilini kandırdığını ve davaya konu borçlara sebep olan bankaya götürerek okuma yazması ve imzası olmadığı halde neyi işaretlediğini bilmeden karalama şeklinde isminin baş harflerini yazdırmak suretiyle …’nın kullandığı krediye kefil yapıldığını, davalı bankanın …’ya vermiş olduğu kredilerin … tarafından ödenmemesi üzerine hem … hem de müvekkili aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas, … 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarından icra takibi başlattığını, hem müvekkilinin okuma yazmasının olmaması hemde dağda çobanlık yapmasından sebep icra dairelerinden müvekkiline gönderilen icra emirlerinden ve takiplerden haberdar olmadığını, icra müdürlüklerinden gönderilen belgelerin ise muhtara bırakıldığını, muhtara bırakılan bu tebligat ve belgelerin ise ya muhtarlıkta kaldığını veya tahminlerince kardeşi … tarafından alınarak müvekkilinin borçlandığından haber alınmasının engellendiğini, müvekkilinin iş bu tarihten kısa bir süre önce evde olduğu bir esnada icradan gelen yazıyı tanıdığı birine göstermesi ve onunda bankaya borçlu olduğunu söylemesi üzerine telaşa kapılarak şehir dışında olan çocuklarını aradığını ve çocuklarının araştırmasıyla kendisinin bankaya … tarafından kefil edildiğini ve borçlandırdığını öğrendiğini, müvekkilinin de …’yı arayarak ne olduğunu sorduğunda bankaya kendi borcundan dolayı hisseli ortak tarladan sebep yazıların geldiğini ve hatta bu borcu kaldırmak için müvekkilini icraya götürmeye razı ettiğini, icra dairesine gittiğinde de hem kendisinin hem de müvekkilinin icra dosyasına taahhüt alındığını, 12.2.1930 tarih ve 29/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre imza yazıya muktedir olmayan veya imza bilmeyen kimiler tarafından verilen senedin veya senet niteliğindeki belgelerin ihtiyar heyeti ve mahallince tanınan iki kişi tarafından onaylamadıkça sözleşmenin hükümsüz olduğunın açıklandığını, okuma yazma bilmeyen bir kişinin attığının imza olmadığını ve işaret sayıldığını, okuma yazma bilmeyen birinin attığı imza değil işaret olduğuna göre yasal şartları taşımıyorsa bono veya borçlandırıcı bir sözleşme tanzim edemeyeceğini ve tanzim etse bile İçtihadı Birleştirme Kararına göre yasal şartları oluşmayan sözleşmenin geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, okuma yazma bilmeyen müvekkilini hataya düşürterek kefil olarak altına işaret olarak yazdırılan genel kredi sözleşmelerinde eşinin muvafakatinin de olmadığını, eşinin muvafakati olmadan okuma yazma bilmeyen müvekkiline imzalatılan genel kredi sözleşmesine kefaletin bir geçerliliğinin de olmadığını, müvekkilinin mahkeme harç ve masraflarını ödeyebilecek durumu olmadığını, ve bu sebeplerle adli yardım talebinde bulunduklarını, mahkeme harç ve yargılama giderlerinin adli yardımdan karşılanmasını talep ettiklerini, ayrıca hayatını idame ettirmekte zorlanan müvekkili hakkında yapılan haksız ve hukuka aykırı takiplerle daha da zor duruma düştüğünü, dava konusu icra takiplerinin devam etmesi halinde babasından kalan ve kargir ev niteliğindeki yerin de satılacağını ve başını sokacağı bir yerin kalmayacağını, teminat da yatıracak gücü olmadığından icra takip dosyalarının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle adli yardım taleplerinin kabulü ile mahkeme harç ve yargılama giderlerinin adli yardımdan karşılanmasını, müvekkili aleyhine başlatılan … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas, … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas ve … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarındaki takiplerin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, davalı- alacaklı banka tarafından müvekkili aleyhine başlatılan … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas, …13. İcra Müdürlüğünün … Esas ve …13. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosvalannda borçlu olmadığının tespitini, müvekkili aleyhine davalı tarafından başlatılan … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas, … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas ve … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarındaki icra takiplerinin iptalini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada mahkememizin yetkisi bulunmadığını, takipten sonra açılan menfi tespit davalarında genel yetkili mahkemenin ya icra takibinin yapıldığı yer mahkemeleri ya da davalının (alacaklının) yerleşim yeri mahkemeleri olduğunu, yetkili mahkeme tercihlerini Adana mahkemeleri (dava konusu icra takip dosyalarının başlatıldığı yer) olduğunu beyan ettiklerini ve mahkememizin yetkisine itiraz ettiklerini, dava konusu talepler içerisinde … 13. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası bakımından da borçlu olunmadığının tespiti talebi olsa da ilgili takip dosyasında davacı yanın taraf (borçlu) olmaması sebebiyle ilgili takip dosyası bakımından yargılama yapılmasının mümkün olmadığını, dava şartı olan arabuluculuk sürecinde davacı tarafın ilgili takip dosyasına dair bir arabuluculuk talebinin olmadığını ve bu nedenle ilgili takip dosyası yönünden davanın reddini talep ettiklerini, kredi ve ipotek işleminin hukuken geçerli olduğunu, davacı tarafın her ne kadar kendisinin okuma yazması bulunmadığını ve diğer takip borçlusu …’nın kendisini aldatmak ve yanıltmak sureti ile “ortak tarlaları için bir kaç yere imza atması gerektiği gerekçesi ile bankaya götürdüğü” ve bu suretle neye imza attığını bilmeden sözleşmeye kefil olduğunu iddia ederek tesis edilen ipoteğin ve aynı zamanda kefalet işleminin hükümsüz olduğunu beyan etmiş ise de iş bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde gerek kredi sözleşmesindeki gerekse ipotek senedindeki imzaları inkar etmediğini, bir kimsenin okuma-yazma bilmemesi ve imza kullanması halinde borçlandırıcı işlem tesis edilemeyeceği anlamına gelmediğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının yanılma ve aldatma iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafın diğer takip borçlusu …’nın aldatması ile bankada kendisine kredi sözleşmesine kefil sıfatı ile imza attırıldığını iddia etmiş olsa da ortada aynı zamanda bir de ipotek tesisi işlemi olduğunu ve davacının bankadaki işlemlerin ardından … Tapu Sicil Müdürlüğüne kredi sözleşmesinin imzalanmasından 2 gün sonra giderek 19.02.2016 tarihinde bu tarihli ipotek belgesine imza attığını, bu sebeple davacı tarafın diğer takip borçlusu …’nın aldatması ile neye imza attığını bilmeden kredi sözleşmesine imza attığı iddiasının kesinlikle gerçek dışı olduğunu, davacı taraf gerçekten okuma yazma bilmiyor olsa dahi sorumluluk altına girdiği işlemlerin hukuki sonuçlarına tamamen vakıf olarak ve gerçek iradesini yansıtan belgelere imzasını attığını, davacının elinden çıkanın teknik anlamda imza olduğunu, dava konusu kredide eş rızası aranmadığını, eş rızası konusunda davacının taraf sıfatı olmadığını, adli yardım talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli ve yetkili … mahkemelerine gönderilmesini, dava konusu talepler yönü ile hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeni ile davanın bu sebeple reddini, davacının taraf olmadığı ve arabuluculuk sürecine dahil edilmeyen … 13.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası bakımından davanın reddini, şartları oluşmayan adli yardım talebinin reddini ve diğer tüm izah edilen nedenler ile davanın tamamen reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.72/3 kapsamında icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı vekilinin 29/03/2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, vekaletnamesinin incelenmesinde davacı vekili Av. …’ın feragat yetkisi olduğu, davalı vekilinin ise 29/03/2021 tarihli dilekçesi ile davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiş olması karşısında davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Taraflarca talep edilmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/03/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 0,00 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Bakiye Harç : 59,30 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 60,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Posta Giderleri : 52,00 TL