Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/260 E. 2020/406 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/260 Esas
KARAR NO : 2020/406

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı)
DAVA TARİHİ : 19/09/2005
KARAR TARİHİ : 05/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasında verilen karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2707 E 2020/2202 K sayılı kararı ile bozulmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedildi, yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’nın 03.07.2003 tarihli 1085 sayılı kararıyla 4389 Sayılı yasanın 14/3. maddesi uyarınca … Bankası A.Ş’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına karar verilerek bankanın yönetim ve denetiminin Bankalar Kanununun 16/1. maddesi gereğince …’ye devredildiğini, fon alacaklarının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre takibinin yapılabileceğini, bu doğrultuda 6183 Sayılı Yasa çerçevesinde takip yapıldığını ve aynı kanunun 13. maddesine göre ihtiyati haciz uygulandığını, …. Tahsilat Dairesinin 01.03.2004 tarihli yazısı ile davalı …’e ödemeye çağrı ve bir aylık süre içinde ödeme yapılmaması üzerine 55. maddeye göre ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının mal varlığının araştırılması sırasında … ili … ilçesi … sokağında kain 543 ada 29 parsel sayılı taşınmazını 214.10.2003 tarihinde 100.000,00 TL bedelle diğer davalı … ‘ye devrettiğinin anlaşıldığını, 6183 Sayılı Yasanın 24. maddesi ile kanunun 27. 28, 29 ve 30. maddelerinde öngörülen tasarruf ve muameleler aleyhine alacaklı kamu idaresine genel mahkemelerde dava açma yetkisinin tanındığını, davalının taşınmazını diğer davalıya devretmesi şeklindeki tasarrufunun 6183 Sayılı Yasanın 27. maddesi gereğince hükümsüz olduğunu belirterek bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından düzenlenen ödemeye çağrı mektubu ve ödeme emrinin iptali için … 4. İdare Mahkemesinin … E. sayılı dosyasıyla dava açıldığını, gayrimenkul satışının muvazaalı olmadığını, bu iddianın davacı tarafından ispatı gerektirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen taşınmazın satışının gerçek bir satış olup muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, 6183 Sayılı Yasa kapsamında açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddesinden kaynaklanan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi için borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı Yasanın 30. maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 Sayılı Yasanın 24. maddesinde alacaklıya, kamu borçlusuna karşı tasarrufun iptali davası açması için yetki tanınmıştır. Anılan yasanın 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. maddesinde tasarrufun iptaline ilişkin hükümler bulunmaktadır. 6183 Sayılı Yasanın 27. ve 29. maddesinde iptale tabi olan tasarrufların açıkça ifade edildiği ve bu tasarrufların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yapılan tasarruflar olduğunun açıklandığı görülmektedir. Buna göre tasarrufun iptale tabi olup olmadığının tespiti bakımından öncelikle ödeme müddetinin hangi tarihte başladığının tespiti gerekmektedir. Davacı tarafından davalı …’e karşı 6183 Sayılı Yasa kapsamında yapılan takip nedeniyle gönderilen ödeme emrinin iptali istemiyle … 4. İdare Mahkemesinin … E., ödemeye çağrı mektubunun iptali istemine ilişkin olarak da aynı mahkemenin … E. sayılı dosyalarında dava açıldığı anlaşıldığından anılan bu mahkemelerdeki davaların sonucu beklenmiştir. … 4. İdare Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında …’in …’ye karşı açtığı dava olup, davanın konusunun davacıya ilan yoluyla tebliğ edilen 01.03.2004 tarihli ödemeye çağrı mektubunun iptali istemine ilişkin olduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonunda 2006/2790 K. sayılı 21.12.2006 tarihli kararla davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Danıştay 13. Dairesinin 2007/6102 E. 8746 K. sayılı 12.12.2007 tarihli ilamıyla kararın bozulduğu, bozma kararı üzerine mahkemenin 2008/1493 E. – 1786 K. sayılı 19.09.2008 tarihli kararıyla önceki kararda direnildiği, bu kararın yine davacı tarafça temyiz edildiği ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 17.12.2009 tarihli 2009/750 E. 3078 K. sayılı kararıyla direnme kararının bozulduğu, bu kez mahkemece 2011/595 E. – 880 K. sayılı 29.04.2011 tarihli kararla davanın kabulü ile ödemeye çağrı mektubunun iptali yönünde hüküm kurulduğu, … tarafından bu kararın temyiz edildiği ve Danıştay 13. Dairesinin 2011/9636 E. 2015/278 K. sayılı kararla mahkeme kararının onandığı, …’nin karar düzeltme isteminin de aynı dairenin 17.05.2016 tarihli kararıyla reddedildiği, kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. … 4. İdare Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında da, 15.03.2005 tarihli ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı Mahkemenin 2007/928 K. 26.04.2007 tarihli kararıyla davanın reddedildiği, kararın temyizi üzerine Danıştay 13. Dairesinin 2007/13962 E. – 2008/4423 K. sayılı 26.05.2008 tarihli ilamıyla mahkeme kararının bozulduğu, … 4. İdare Mahkemesince … E. …K. sayılı 11.06.2008 tarihli kararıyla önceki kararda direnildiği, direnme kararının temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2008/1749 E. 2009/1662 K. sayılı 18.06.2009 tarihli kararıyla direnme kararının bozulması yönünde hüküm kurulduğu, bu kez … 4. İdare Mahkemesince … E. … K. sayılı 24.03.2011 tarihli kararıyla davanın kabul edilerek ödeme emrinin iptal edildiği ve … tarafından bu kararın temyiz edildiği, Danıştay 13. Dairesince temyiz isteminin reddedildiği ve karar düzeltme isteminin de reddedilmesi üzerine mahkeme kararının kesinleştiği anlaşılmış, bu sebeplerle mahkememizce davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle verilen karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2707 E 2020/2202 K sayılı kararı ile bozulmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedilerek ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Somut olayda, tasarrufun iptali davasının dayanağını oluşturan ödemeye çağrı mektubu ile ödeme emrinin idare mahkemesi tarafından iptal edilip buna ilişkin kararların kesinleştiği ,ödemeye çağrı mektubu ile ödeme emrinin iptali neticesinde yasaya göre sadece tasarrufun iptali için gerekli olan ve tamamlanabilen dava şartının ortadan kalktığı ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla bozma ilamı doğrultusunda davanın usulden reddine dair aşağıdaki şeklide karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı …’in yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …