Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/258 E. 2022/210 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/258 Esas
KARAR NO : 2022/210 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23.11.2004 tarihinde davalı aleyhine … 1. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 01.11.2004 tarihli … nolu 173,460.000.000 TL bedelli fatura üzerinden ilamsız icra takibine geçtiğini, davalının tüm ferilerine süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bunun üzerine müvekkil duran takibin devamını sağlamak ve alacağını tahsil etmek amacıyla … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından 09,03.2005 tarihinde itirazın iptali davasını ikame ettiğini, bu davada taraflar karşılıklı beyanlarım sunduğunu, tarafların defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, bu raporlara karşı beyanlar verildiğini, en son 26.12.2007 celsede Yerel Mahkeme … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili mahkeme olması sebebiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği, kararın derecattan geçerek kararın bozulmasına karar verildiğini, bozma üzerine mahkemeye dönen ve 2011/629 E. sayılı dosyasından bozmaya uyma sonucu yapılan yargılamanın 14.11.2011 tarihli celsesinde … İcra Müdürlüğü’nün yetkisizliği sebebiyle davanın reddine, anılan kararın 01.02.2012 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme üzerine bu kez … 1.İcra Müdürlüğü’nün…E. sayılı dosyasına sunulan 02,02.2012 tarihli taleple paragrafta anılan kesin kararı ibraz ettiğini, takip dosyasının … Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesini, talebe binaen …’a gönderilen dosya tevzien … 12. icra Müdürlüğü’nün … Esasına kaydedildiğini, bu dosyadan davalı tarafa gönderilen ödeme emrinin 14.05.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı yanın 21.05.2012 tarihli süresinde itirazı üzerine tekrar takibin durduğunu, bir kez daha duran takibin devamını sağlamak ve müvekkilinin alacağını tahsil etmek maksadıyla huzurdaki iş bu itirazın iptali davasının açıldığını, tüm bu nedenlerden dolayı davalının icra takibine haksız itirazının reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkil şirket arasında sözlü-yazılı herhangi bir anlaşma bulunmadığını, müvekkil şirketin hiçbir zaman davacı ile hukuki bir ilişki kurmadığını, davacının iddialarının aksine müvekkil şirket reklam işlerini reklam ajanslarına ilettiğini, ihtiyaçlarının nasıl giderileceğini, nerelerden nasıl daha etkili çözümler bulacağına ilişkin yönetim ve koordinasyon işini bu ajanslara bıraktığını, reklam ajansları talep edilen amaca yönelik reklam işlerinin yapılması iLe ilgili araştırmayı kendileri yaparak işletmelerle ilişkileri kurduklarını ve reklam faaliyetlerini yürüttüklerini, bu bağlamda reklam işleri ile ilgili ödemeler de müvekkil şirketin doğrudan başvurduğu reklam faaliyetlerini yürüttüğünü, anlaşmanın yapıldığı reklam ajansına yapıldığını, belgesi olmayan davacı işletme, müvekkil şirketten alacaklı olduğu iddiası ile … 12. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçtiğini, haksız ve kötüniyetli takibe haklı olarak itiraz edildiğini, bu nedenle de iddiasını ispatlayamayan davacının davasının esastan reddine karar verilmesini, davacının takip konusu yaptığı … tarih ve … no.tu fatura müvekkil şirkete tebliğ edildiğini, faturaya ve fatura içeriğine … tarihinde … 1. Noterliğinin … Yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, davacı tek taraflı olarak düzenlenmiş olduğu faturanın dayanağını da hiçbir delil ile de ispat edemediğini, … 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında uyuşmazlığın esasına ilişkin inceleme yapılarak davacı ile müvekkil şirket arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacının defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmadığını, iddiasını ispatlayacak başkaca kayıt ve belgelerinin bulunmadığına dair tespitlerde bulunulduğunu, neticeten, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.67 kapsamında itirazın iptali davasıdır.
Dava dosyasına celp edilen … 12. İcra Müdürlüğü’nün… Esas (yetki itirazı neticesinde … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas’tan gelme) sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı/ borçlu aleyhine 01/12/2004 tarihinde, ilamsız yolla, … tarih, … nolu ve 173.460,00 TL bedelli açık faturaya dayalı olarak, 173.460,00 TL asıl alacak, 3.972,94 TL işlemiş faiz, 5,00 TL evrak masrafı olmak üzere toplam 177.437,94 TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %38 faizi ile birlikte tahsilini talep etttiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine davalı/ borçlunun süresinde olarak borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği ve süresinde olarak iş bu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İhtilaf, davacı alacaklının davalıdan takip sebebi fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ve faturaya konu alacağın mevcut olduğunun ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti için takip dayanağı faturanın kaynaklandığı taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinden mahkeme 6100 sayılı HMK m.222 gereği resen taraf ticari defter ve belgelerinin incelenmesine ve taraf ticari defter ve belgelerinin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkeme m.266 gereği resen bilirkişi incelemesi yaptırma yetkisine sahiptir.
Bu kapsamda mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde verilen 15/06/2016 tarih, 2014/832 Esas ve 2016/476 Karar sayılı karar ile; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Her nekadar davacı taraf faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafın hasız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine haksız itirazının iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de; dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere davacı tarafça gönderilen faturaya davalı tarafça süresi içinde itiraz edildiği, davacının incelenen ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı gibi icra takibine konu faturanın 01/11/2004 Tarihli faturanın ticari deftere kaydının 2005 yılı içinde kaydının yapıldığı bu haliyle davacı tarafın ticari defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulmadığı,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunmadığı anlaşılmakla birlikte davalı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu ve takip dayanağı alacağın defterlerde kaydının bulunmadığı hususu sabit bulunmuş,davalı tarafın davacı taraftan reklam hizmeti almadığı fatura dayanağı alacağın dava dışı … Ltd.Şti.nden alınmış olunma ihtimalinin bulunduğu bu haliyle davacı tarafça başlatılan icra takibin haksız olduğu hususu sabit bulunduğundan davacı tarafın davasının Reddine karar verilmiş, davacı tarafça icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminat talebi reddedilerek aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davacı tarafından, davacı ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin mevcut olduğu ve bu ilişki kapsamında davacının davalıya takip dayanağı fatura kapsamında hizmet sunduğu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurması neticesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2019 tarih, 2016/7628 Esas ve 2019/4020 Karar sayılı kararı ile; “Dava, taraflar arasında gerçekleşen hizmetten kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda vakıayı ispat yükü davacıya düşmekte olup davalı tarafa yaptığı hizmeti davacı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.baskı, cilt III, sh.2493).
Mahkemece davacı tarafa yemin deliline başvurma hakkı hatırlatılmış ve davacı yemin deliline başvuracağını belirterek yemin metnini ibraz etmiş ise de daha sonraki aşamada mahkeme davacı tarafın yemin deliline başvurma talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 227. maddesi gereğince uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan tarafın dahi yemin teklif edebileceği ve ayrıca yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamayacağı ve yeni bir delil de gösteremeyeceği gibi mahkemenin de re’sen yemin teklifini geri çeviremeyeceği yok sayamayacağı dikkate alındığında mahkemenin yargılamaya son verdiği 15.06.2016 tarihli celsede ara kararla yemin deliline başvurma talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu davalı şirket yetkililerine yeminlerini eda etmeleri imkanı verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2) Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma akabinde mahkememizin 2020/258 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davanın 11/11/2020 tarihli duruşmada Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2019 tarih, 2016/7628 Esas ve 2019/4020 Karar sayılı kararı usul ve esas bakımından yasaya uygun görülmekle bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
11/11/2020 tarihli duruşmada davacı tarafa 6100 Sayılı HMK m.233 kapsamında yemin delili kapsamında davalı tarafça edası istenen yemin metninin sunulması için davacı tarafa iki hafta kesin süre verilmiş, davacı taraf 25/11/2020 tarihli dilekçesi ile yemin metnini sunmuş ve yemini eda etmek üzere 06/02/2020 tarihinde davalı şirket temsilcisi sıfatıyla Ayşe Karabulut Sezer’e tebligat çıkarılmıştır. Ancak davalı vekili bu şahsın davalı şirket adına yemin eda etmeye yetkili olmadığı gibi tebligat mazbatasına yemin metninin şerh edilmediği ve yemin metninin tebligat mazbatasına eklenmediği nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu yönünde itirazda bulunmuştur. Davalı şirket vekilinin itirazları yerinde bulunduğundan 02/06/2021 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin bildirilmesi istenmiş ve ticaret sicil müdürlüğü tarafından 07/06/2021 tarihli cevabi yazı ile davalı şirket adına yemini eda etmeye yetkili kişilerin listesi bildirilmiştir.
Herhangi bir bildirim olmadığı halde davalı tarafından 10/11/2021 tarihli duruşmada davalı şirket adına yemini eda etmek üzere … ve … üzere hazır edilmiş iseler de bu kişilerin isimlerinin ticaret sicil müdürlüğünün cevabi yazısında mevcut olmadığı anlaşıldığından bu kişilere yemin yaptırılmamış ve ancak bir sonraki celse davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin hazır edilmesi halinde yeminin eda ettirilmesi yönünde karar kurulmuştur.
Bu kapsamda 22/12/2021 tarihili duruşmada davalı şirket tarafından şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi olarak …’un hazır edilmesi ve mahkememizce bu kişinin yemini edaya yetkili kişi olduğunun tespit edilmesi akabinde bu kişinin yemini edaya hazır olduğunu beyan etmesi neticesinde bu kişi mahkemece belirlenen “… A.Ş. Ünvanlı şirketin yetkili temsilcisi olarak huzurdaki davanın davacısı … Ltd. Şti. Veya davacı firma yetkilisi …ile … A.Ş. Arasında 2000 ila 2001 yıllarında kış sezonunda davacının işlettiği … ve … tesislerindeki Kervansaray telesiyej sandalyelerinde reklam ve tanıtım hizmetinin verilmesine dair yazılı veya sözlü bir anlaşma yapılmadığına dair namusum ve şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç değerlerim üzerine yemin ediyorum.” şeklindeki yemini eda etmiştir.
Ancak davalı şirketin müşterek imza ile temsil ve ilzam edilmesi nedeniyle tek kişinin yemininin yeterli olmayacağı anlaşıldığından 22/12/2021 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile mahkememizce tespit edilen “… A.Ş. Ünvanlı şirketin yetkili temsilcisi olarak huzurdaki davanın davacısı … Ltd. Şti. Veya davacı firma yetkilisi … ile … A.Ş. Arasında 2000 ila 2001 yıllarında kış sezonunda davacının işlettiği … tesislerindeki … sandalyelerinde reklam ve tanıtım hizmetinin verilmesine dair yazılı veya sözlü bir anlaşma yapılmadığına dair namusum ve şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç değerlerim üzerine yemin ediyorum. ” şeklindeki yemin metninin eda edilmek üzere şirkete tebliğine, tebliğe rağmen yemini edaya yetkili kişinin kabul edilebilir bir mazeret olmadan hazır edilmemesi halinde yeminden kaçınıldığının tebliğine karar verilmiş ve ara kararı davalı şirkete tebliğ edilmiştir.
Yeminin edası amacıyla davacı şirkete tebliğ edilen ara kararı akabinde 09/03/2022 tarihli duruşmada davalı şirket tarafından hazır edilen …’in davalı şirket adına yemini eda etmeye yetkili kişi olduğunun tespiti ve bu kişinin yemini edaya hazır olduğunu beyan etmesi üzerine mahkememizce tespit edilen “…A.Ş. Ünvanlı şirketin yetkili temsilcisi olarak huzurdaki davanın davacısı … Ltd. Şti. Veya davacı firma yetkilisi … ile… A.Ş. Arasında 2000 ila 2001 yıllarında kış sezonunda davacının işlettiği … tesislerindeki … sandalyelerinde reklam ve tanıtım hizmetinin verilmesine dair yazılı veya sözlü bir anlaşma yapılmadığına dair namusum ve şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç değerlerim üzerine yemin ediyorum. ” şeklindeki yemini eda etmiştir.
Mahkememizin 15/06/2016 tarih, 2014/832 Esas ve 2016/476 Karar sayılı kararı ile davacının taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunu ve bu ilişki kapsamında davacının davalıya faturaya dayanağı kapsamında hizmet sunduğunu ve bu nedenle faturaya konu alacağın tahakkuk ettiğini ispat edememiş olduğundan dolayı davanın reddine karar verilmiş ve bu karar akabinde davacı vekilinin temyiz kanun yoluna başvurması neticesinde yüksek Yargıtay’ın yemin deliline başvurulmamış olması nedeniyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş ise de bozma akabinde davalı şirket temsilcileri tarafından usulüne uygun olarak eda edilen yemin delilinden de davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki kurulmadığı ve bu ilişki kapsamında davacının davalı şirkete takip dayanağı fatura kapsamında herhangi bir hizmet sunduğu ispat edilememiş olduğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 1.688,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.608,2‬0 TL harcın kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 20.428,70 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 352,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/03/2022

Katip

Hakim