Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/256 E. 2020/188 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/256 Esas
KARAR NO : 2020/188

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2015
KARAR TARİHİ : 10/06/2020

İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarih 2019/629 E, 2020/40 K. sayılı görevsizlik kararıyla Mahkememize tevzi edilen ve mahkememizin yukarıdaki esasına kayıtlı olan Menfi Tespit(Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından zamanaşımı süresi geçtikten sonra başlatılan takibi ve borcu kabul etmediklerini, borcun haksız ve kötü niyetli olduğunu, kredi sözleşmesinde ve kredi işlemlerinde müvekkilinin imzası ve kabulünün olmadığını, müvekkilinin aracının yakalandığını ve araca el konulduğunu, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, yetkili icra dairesinin … İcra Daireleri olduğunu, müvekkilinin dava dışı şirket kurulduğunda hisse sahibi olduğunu, sadece 5 ay kadar hissedar kaldığını, yapılan işlemlerden haberi olmadığını, 17/01/2000 tarihinde teminat mektubu alındığını ve bundan 1 ay sonra müvekkilinin şirketten ayrıldığını beyanla … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu icra takibinin iptaline, davalının %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili davasını ıslah etmek suretiyle sunmuş olduğu 24/04/2016 tarihli dilekçesi ile; müvekkili tarafından kredi sözleşmesinin kefil sıfatı ile imzalandığını, kredi sözleşmesinde kefili sorumlu olduğu tutar yazılmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kefilin borçlunun kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumlu olduğunu, kefilin kanunen işlemiş faizin bir seneliğinden sorumlu olduğunu, müvekkilinin kefalet süresinin sona erdiğini beyanla müvekkilinin icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile İİK 72/5 gereği alacağın % 20 sinden az olmamak üzere haksız haciz ve muhafaza işlemleri nedeniyle uğranılan zararın davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulüne uygun olarak açılmadığını, dava dilekçesinin konu ve netice-i talep kısmında sadece icra takibinin ve ödeme emrinin iptali ile davacı tarafa ait … plakalı aracın üzerindeki haczin kaldırılmasının talep edildiğini, bu taleplerin şikayet konusu olduğunu, dava dilekçesinin içeriğinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve itirazlara rağmen takip işlemlerinin devam ettiğinin ileri sürülmesinin şikayet konusu edilerek icra hukuk mahkemelerinde ileri sürülmesi gerektiğini, davacı tarafın usule uygun olarak açmadığı davayı ıslah edemeyeceğini, davacı tarafın genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, borcun tamamından sorumlu bulunduğunu, TBK mad.162 uyarınca birden çok borçludan her birinin alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı bildirmesi halinde müteselsil borçluluğun doğacağını, TBK mad.163 uyarınca alacaklının borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebileceğini, TBK mad. 586 uyarınca kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceğini, davacı tarafın kredi sözleşmesi ile kefile tanınan haklardan peşinen feragat ettiğini, davacı tarafa kat ihtarnamesinin 09.01.2001 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı tarafın teminat mektubunun nakde çevrildiğinden ancak takip sonrası aracının bağlanması ile haberdar olduğu yönündeki iddialarının soyut olduğunu, teminat mektuplarındaki sorumluluğun risk gerçekleşip teminat mektupları paraya çevrildiğinde doğduğunu, kat tarihi itibarı ile alacağın muaccel hale geldiğini, teminat mektubunun takibe konu GKS uyarınca verildiğini, bankanın ticari ilişkiyi kolaylaştırmak için önce teminat mektubunu düzenleyip sonra GKSyi düzenlediğini, teminat mektubu tarihinin ihtarnameye sehven 17.01.2000 ya da GKS düzenleme tarihinin sehven 19.01.2000 olarak yazıldığını, davacının GKS’den doğan borçtan sorumluluğu bulunduğunu, davacının işlemiş faizin 1 seneliğinden değil, yasa ve hukuki içtihatlar gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu bulunduğunu, bu sorumluluğun müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile borcun tamamı ödeninceye kadar devam ettiğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138/1 mad. ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu 15/9-b hükümleri gereği davacının tazminat talebinin reddinin gerektiğini beyanla davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
.. 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarih … E, … K. sayılı kararıyla; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesi uyarınca işbu davada … 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğu gerekçesi ile Mahkemenin görevsizliğine dair hüküm tesis edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, icra takibinin iptali ve takip nedeniyle uğranılan zararların tazmini talebine ilişkindir.
… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, … 2. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tarafların delilleri toplanmış ve yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/2743 Esas, 2019/2302 Karar sayılı kararı ile “Davacı vekilinin 26.04.2016 tarihinde davasını ıslah ederek … 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından talep edilen alacak nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini talep ettiği, icra dosya örneğinin incelenmesinde, takibe konan alacağın “19.01.2001 tarihli ve 5.000,00 TL bedelli … T.A.Ş. … Şubesine ait genel kredi sözleşmelerine” istinaden tesis edilip kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacak olduğu, dava dışı …. (…) ile davalı … A.Ş. arasında düzenlenmiş bulunan 20.02.2006 tarihli temlik yapıldığı, … T.A.Ş. ‘nin … (…)’ye devredilen bankalardan olduğu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesi uyarınca “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi’nde bakılır. O yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde bu davalar 1 ve 2 nolu asliye ticaret mahkemesinde görülür.” hükmündeki görev kamu düzenine ilişkin ve emredici nitelikte olduğundan mahkemece res’en gözetilmesi gerekirken, yargılamaya İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam edilerek ayrıca kabule göre de; dava konusu alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresinin 29.04.2008 tarihinde dolacağı, ancak henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 26.12.2003 tarihli, 25328 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasanın 27. maddesi ile eklenen Ek madde 3 ile getirilen değişiklik sonucu zamanaşımı süresinin 20 yıla uzatıldığı, 20 yıllık süre dolmadan icra takibinin yapıldığı gözetilmeksizin, ilk derece mahkemesince hatalı değerlendirme ile alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasıyla davanın reddinin isabetsiz olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın İstanbul 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle kaldırılmış ve … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarih … E,… K. sayılı kararıyla; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesi uyarınca işbu davada İstanbul 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğu gerekçesi ile Mahkemenin görevsizliğine dair hüküm tesis edilmiştir.
… devredilen … A.Ş.ye açılan mevduat hesabının ödenmemesi nedenine dayalı alacak isteğine ilişkin uyuşmazlıkta … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, Bankalar Kanunu uyarınca Ankara Asliye 1 ve 2. Ticaret Mahkemelerinin görevli olduklarından söz edilerek görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2005 tarih ve 2005/11-519 E, 2005/557 K. Sayılı ilamı aynen”Bahse konu yasa maddesinde açıkça belirtildiği üzere, BU TÜR DAVALARIN (1) VE (2) NUMARALI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE GÖRÜLEBİLMESİ İÇİN, BANKALAR İLE FON VE BANKALARIN İFLAS İDARELERİ TARAFINDAN AÇILMASI GEREKMEKTEDİR. Somut olayda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aleyhine açılan bir dava söz konusu olduğuna göre, mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerin toplanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir ………bozma kararında açıklanan nedenlerle göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” şeklindedir.
Yine; davacı şirket tarafından davalı fon bankası aleyhine açılan menfi tespit davasında, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2011 tarih ve 2009/9389 Esas, 2011/2377 Karar sayılı ilamı aynen “4389 sayılı yasa 19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5411 sayılı yasanın 142. maddesine göre, “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür. Yine, yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesine göre de, “Bankalar ile Fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.” Bahse konu yasa maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, BU TÜR DAVALARIN (1) VE (2) NUMARALI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE GÖRÜLEBİLMESİ İÇİN, FON VE BANKALARIN İFLAS İDARELERİ TARAFINDAN AÇILMASI GEREKMEKTEDİR. Somut olayda, Birleşik Fon Bankası aleyhine limited şirket tarafından açılan bir dava söz konusu olduğuna göre, mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken (HGK. 2005/11-519 E, 2005/557 K), yazılı gerekçelerle GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ DOĞRU OLMAMIŞ, KARARIN BOZULMASI GEREKMİŞTİR.” şeklindedir.
Her ne kadar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/2743 Esas, 2019/2302 Karar sayılı kararında, “… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin esastan vermiş olduğu kararının kaldırılmasına, dosyanın İstanbul 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir” şeklinde olsa da işbu karar mahkememize doğrudan gönderilmiş olmadığından ve mahkememizin kanundaki açık şart gerçekleşmediği için usulden red kararı vermesine engel teşkil etmemektedir.
6100 sayılı HMK’nın 33. maddesine göre; hâkim Türk Hukukunu re’sen uygular. Bu nedenle mahkemece somut uyuşmazlığa uygun olan hukuki müessese ve ilgili kanun hükümleri belirlenerek uyuşmazlığın doğru hükümlere göre çözümlenmesi gerekir.
Huzurdaki davada yukarıda belirtilen Yargıtay HGK ve Yargıtay daire ilamları ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde yer alan “FON, FON BANKALARI VE FAALİYET İZNİ KALDIRILAN BANKALARIN İFLAS VE TASFİYE İDARELERİ TARAFINDAN AÇILACAK” şartı gereği, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin daha önce işbu davada esas hakkında karar vermiş olduğu ve davaya bakmakla görevli olduğu anlaşılmakla, her ne kadar bankacılık yasasından kaynaklanan davalarda 1.ve 2. Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu sabit olsa da, işbu davada FON, FON BANKALARI VE FAALİYET İZNİ KALDIRILAN BANKALARIN İFLAS VE TASFİYE İDARELERİ TARAFINDAN AÇILMIŞ BİR DAVA OLMADIĞINDAN dosyada görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmesi yasaya ve Yargıtay HGK ve daire kararlarına uygun olmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, Mahkememiz kararı İstinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşir ise … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkacağından görevli mahkemenin tayini – merci tayini yönünden dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)HMK 115/2 md. uyarınca Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Mahkememiz kararı kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşir ise … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkacağından görevli mahkemenin tayini – merci tayini yönünden dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)HMK 331/2. maddesi uyarınca, harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK 341 ve 345 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf başvurma ve karar harçları ile istinaf gider avansının tamamı ödenmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere karar verildi. 10/06/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır