Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/189 E. 2021/342 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/189
KARAR NO : 2021/342

DAVA :MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisinin ve ailesinin geçimini inşaat işçiliği yaparak sağladığını, 21.11.2019 tarihinde halen kullanmakta olduğu … no’lu kendisine ait cep telefonundan aranmak suretiyle kendisine telefondaki kişinin ” sizin bireysel emeklilik sigorta primlerinizi hesabınıza iade edeceğiz” denildiğini, kendisinin de koç finanstan kullanmış olduğu kredi nedeniyle ödenen sigorta primlerinin iadesi yapılacağı düşüncesiyle hareket ederek telefondaki kişinin yönlendirmesi ile yapı kredi bankası’nın internet şubesine giriş yaptığı anda davalı … bankası a.ş. ‘nin bilişim sistemleri kullanılarak müvekkilini dolandırmak suretiyle müvekkiline 85.000,00 TL tutarında kredi kullandırdığını, müvekkilinin kendisine kredi kullandırımını görür görmez kendisinin böyle bir talebi olmadığını bu işlemlerde bir olağandışılık olduğunu düşündüğü sırada telefondaki kişiye yanında bulunan arkadaşı …’in telefonundan aranmasını isteyerek kendi telefonundan davalı … Bankasını aramak suretiyle gelişen olayları anında … Bankası’a bildirdiğini, bu esnada müvekkiline kullandırılan 85.000,00 TL tutarındaki kredinin yine sistem üzerinden dava dışı … isimli başka bir şahsa havale edildiğini, müvekkilinin bankaya yapmış olduğu bildirim üzerine bu para henüz çekilmeden başka bir kişiye de gönderilmeden paranın üzerine davalı banka tarafından bloke konulduğunu, müvekkilinin kendisinin dolandırıldığını anlayınca bu defa aynı gün ve derhal … Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğüne başvurmak suretiyle durumu yetkili mercilere ihbar ettiğini ve kendisini dolandıranlardan şikayetçi olduğunu, mahkeme kararı olmadan bu kredi borcundan kurtulamayacağı düşüncesiyle, bu defa 23.12.2019 tarihinde … Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetine başvuru yaparak, kullandırılan kredinin bankaya iadesini ve kredinin iptalini istediğini, ayrıca …’ya … şikayet kodu ile 26.12.2019 tarihinde davalı hakkında şikayet başvurusu yaptığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle kredinin iptalini, kredi taksidi olarak ödenmiş olan 2.200,00 TL’nin en yüksek kredi faiziyle müvekkiline iadesini, müvekkilinin uğradığı 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi zararların da ayrıca telafisi gerektiğini, yine müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramaması için evvelemirde ve teminatsız olarak iş bu dava kesinleşinceye kadar müvekkili hakkında iş bu dava konusu edilen kredi nedeniyle icra takibi başlatılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkili aleyhine açılması muhtemel icra takiplerinin “teminatsız olarak” dava kesinleşinceye kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu kredinin ve krediye bağlı tüm işlemlerin iptalini, bu krediye bağlı olarak davalıya ödemesi yapılmak zorunda kalınan 2.200,00 TL’nin en yüksek reeskont faiziyle birlikte müvekkile iadesini, davacının sistemlerinde gerekli önlemleri almamış olması tüm süreçte basiretli bir tacir olarak davranmaması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararların telafisi için 10.000,00 TL maddi 10.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddia ettiği kredi çekme ve havale işlemlerinde müvekkili bankanın hiçbir sorumluluğu olmadığı gibi müvekkili bankanın iş bu davada taraf da olmadığını, ayrıca işlemlerin davalının kendisine ait kullanıcı kodu statik şifre ve telefonuna gönderilen tek kullanımlık şifre ile gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, şayet davacının iddia ettiği şekilde bir dolandırıcılık işlemi var ise bu durumda zarardan dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren şahsın sorumlu olacağını, müvekkili bankanın … adına yapılan havale sonrasında davacı yanın yapmış olduğu bildirim üzerine …’nın hesabındaki tutarı da bloke ederek işlem güvenliğini koruduğunu, iş bu sebeple dava konusu talebin müvekkili bankaya yöneltilmesinin mümkün olmayıp husumet itirazında bulunduklarını ve dava şartı eksikliği nedeniyle müvekkili banka yönünden usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafın davaya konu işlemler nedeniyle … Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü Milas Cumhuriyet Başsavcılığına …Suç Numarası ile suç duyurusunda bulunduğunu, iş bu soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, hiçbir şekilde davacının alacak iddiasının haklı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının iddia ettiği alacak miktarının belirsiz olmadığını ve davacının zarara uğradığını iddia ettiği alacak miktarının hesap ekstrelerinde açıkça yer almakta olduğunu, iş bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacı yanın dilekçesinde 20.11.2019 tarihinde … no’lu cep telefonundan aranmış olduğunu telefondaki kişinin kendisine “sizin bireysel emeklilik sigorta primlerinizi hesabınıza iade edeceğiz” demesi üzerine Koç Finanstan kullanmış olduğu kredi nedeniyle ödenen sigorta primlerinin iade edileceği düşüncesine kapılarak telefondaki kişinin direktiflerine uyup müvekkili bankanın internet bankacılığı sistemine giriş yaptığını iddia ettiğini, davacı tarafın “internet bankacılığı şifresi” ile müvekkili bankadan … tarihinde … müşteri numarası ile 85.577,00 TL tutarında tüketici kredisi çektiğini, daha sonra paranın davacının … numaralı hesabından dava dışı …’a havale edildiğini, davacı yanın müvekkili bankaya yapmış olduğu bildirim sonucunda havale edilen paraya müvekkili banka tarafından bloke konulduğunu ve paranın hesaptan çıkışına engel olunduğunu, davaya konu işlemlerin sisteme kayıtlı telefon numarası üzerinden gerçekleştirildiğini ve bu durumda müvekkili bankaya kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, davacının uğradığını iddia ettiği zararın müvekkili bankanın müşteri güvenliğine yönelik bir ihlalinden kaynaklanmadığını, müvekkili bankanın internet bankacılığına ilişkin alınması gereken bütün önlemlerin alındığını, davacının kusuru sonucu oluşan zarara müvekkili bankanın katlanmasının söz konusu olmadığını, davanın manevi tazminat talebi şartlarını taşımadığını ve davanın tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, iş bu sebeple manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacı yanın müvekkili banka ile ilişkisi bulunmayan üçüncü bir kişinin yönlendirmelerinin dikkate alınması sonucunda bankaya kusur izafe edilemeyecek şekilde dolandırıldığını ve davacının müvekkili bankanın bilişim sistemlerinin kullanılarak dolandırıldığı yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, hal böyle iken ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesinin müvekkili bankayı zarara uğratacak olduğunu ve telafisi imkansız zararlara sebebiyet vermemek adına şartları oluşmamış ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı tüm dava ve talep hakları, davacının dava sırasında ileri süreceğe hususlara karşı itiraz cevap ve belge sunma hakları saklı kalmak kaydıyla Mahkemece resen gözetilecek nedenlerle birlikte; davacının iş bu usul ve yasaya aykırı davanın esas incelemesine geçilmeden davaya ilişkin usul itirazlarının değerlendirilerek usulden reddini, aksi kanaat halinde ise ilgili ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, davacının kanunda sayılı şartları taşımayan ihtiyati tedbir talebinin reddini, aksi kanaat halinde ise esas incelemesine geçilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davalı bankanın tüketici kredisi sözleşmesi kapsamında kullandırdığı kredinin, davacı bilgi ve onayı olmadan kullandırıldığından bahisle açılan kredi miktarı 85.000,00TL olan krediye ilişkin borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK.’nın 4/1 fıkrasında ticari davaların tanımı yapılarak “her iki tarafında ticari işletmesinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğu” düzenlenmiş, devam eden fıkrasında, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacak işler sayılmıştır. Kanunun 5. maddesinde ise, ticari davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu düzenlenmiştir.
Ancak 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-ı maddesinde ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçla hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı biçimde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. fıkrasında da “tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. fıkrasında da; “taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi olmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Belirtildiği üzere 6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Eldeki davada taraflar arasındaki temel ilişki, kullanılan tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, kredi kullanan ve/veya kullanmadığını iddia eden davacı tüketici konumundadır.
Görev hususunun mahkemece res’en her aşamada değerlendirilebileceği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğu ve bu itibarla davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevli bulunduğu değerlendirilmekle mahkememizin görevsizliği yönünde HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacının davasının dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
HMK 331/2 md gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
HMK 20. Md uyarınca süresi içinde kanun yoluna başvurulmaması halinde kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi için mahkememize başvurulmaması halinde davanın Açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/04/2021

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)