Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/138 E. 2020/133 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/138 Esas
KARAR NO : 2020/133 Karar

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 05/02/2016
KARAR TARİHİ : 27/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 27/08/2012 tarihli sözleşme ile 94 adet devremülk sözleşmesi imzalandığını, her bir devremülk için 60.000 TL kararlaştırıldığını, sözleşme üzerinden 3 yıl 5 ay geçmesine, tapuların davacı adına çıkarılmış olmasına rağmen sözleşmeye uygun teslimin yapılmadığını, binanın halen inşa halinde olduğunu, oysa teslim tarihlerinin sözleşmelerde belirlenmiş olduğunu, teslimlerin 2013 ve 2014 yıllarında tamamlanması gerektiğini, davalıya 20/08/2015 tarihinde ihtarname keşidesi ile teslimlerin en geç 22/09/2015 tarihinde yapılması istemine rağmen teslimlerin gerçekleşmediğini, ayrıca sözleşmenin 3/H-d ve 3/C-20 maddeleri gereği Euro ve TL kira bedellerinden yüksek olanının hesaplanarak tazminat olarak ödenmesinin istenildiğini ancak buna da uyulmadığını, bu nedenle mahkemeden gecikme tazminatı ile tahakkuk eden devre bedellerinin hesaplanarak hüküm altına alınması talebinde bulunduklarını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı üzerinde davacı tarafın devre mülk hakkının şerh edildiğini, İstanbul ili, Bayrampaşa ilçesi, Sağmalcılar mahallesi 46 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine teminatsız olarak aksi kanaat ise uygun teminat karşılığında yargılamaya kesinleşinceye kadar cebri icraya engel ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule müteallik itirazları takiben esasa ilişkin olarak, davalının sözleşme konusu inşaata devam ettiğini, inşaatın %85 seviyesinde olduğunu, sözleşmenin başlangıç tarihinin binanın bitirilerek işletmeye açıldığı tarih olduğunu, bina tamamlanmadığı için de kiralamaya konu gayrimenkulün bulunmadığını, bu nedenle de kira bedeli talebinin olamayacağını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları ile delillerin tebliğinden itibaren savunma haklarının saklı kalması kaydı ile müvekkili davalı şirkete tebligatın usulsüz yapıldığının tespiti ile müvekkilinin davadan 01/04/2016 tarihinde muttali olduğunun tespitine, 6100 sayılı HMK’nın amir 119, 121 ve 194. Maddelerine aykırı dava dilekçesinin usulden reddine, davanın esası hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden ve dava konusu alacağın yargılamayı gerektirdiğinden haksız ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacının gerek mülga 4077 sayılı yasa ve gerekse 6502 sayılı yasa kapsamında “Tüketici” sıfatının bulunmaması, davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebiyle görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davalı müvekkili aleyhine açılan haksız, mesnetsiz ve sebepsiz zenginleşme amaçlı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklanan ifaya ekli cezai şartın (teslim edilmeyen günlerden kaynaklanan kira bedelinin) ve yoksun kalınan karın (teslim edilmiş olsa idi kiraya verilmek sureti ile elde edilecek kazancın) tespit ve tahsili talebidir.
Davacı, davalı ile 27.08.2012 tarihinde 94 adet devre mülkün beheri 60.000.00 TL. olmak üzere satışı konusunda anlaşmaya vardıklarını, tapuların sözleşmeye uygun olarak kendisine devredildiğini, mülklerin tesliminin 22.10.2014-05.01.2014 tarihleri arası yapılması gerektiği halde teslimde gecikildiğini, bunun sözleşmeye aykırılık teşkil etmesi nedeniyle … 2. Noterliğinin …- … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide edilen ihtarname ile devre mülklerin 22.09.2015 tarihinde yapılması ve ayrıca sözleşme ile TL. ve Euro üzerinden öngörülen kira bedellerinin ödenmesi talep edilmiş ise de teslim yapılmadığı gibi kira ödemelerinin de yapılmadığını, bu şekilde sözleşmeyi ihlal eden davalıdan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL. gecikme tazminatının 20.09.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve S07450 nolu ve 27.08.2012 tarihli devre mülk satış sözleşmesinin 3H/1-d maddesinde öngörülen konaklama yerine tahakkuk edecek toplam bedelin tespiti ile her bir devre mülk için tespit edilen bedelinin tahakkuk ettikleri tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihinde kesinleşen 30.04.2019 tarih … E. ve … K. Sayılı kararı ile İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin yetki olduğu nedeni ile yetkisizlik kararı verilmiş tahrik neticesinde gönderilen dava dosyası … 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüştür. Ancak … 22. Asliye Hukuk Mahkemesi … tarih ve … K. Sayılı kararı ve “Tüm dosya kapsamına göre davanın taraflar arasında düzenlenen hisseli gayrimenkul (devremülk) sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu, sözleşme tarihinde ve dava tarihi itibariyle tarafların da dilekçelerinde belirtiği gibi ortada tamamlanmış ve kiraya konu olabilecek bir yapınını bulunmadığı davacının davalı şirketin yaptığı projeden noksan dört ayrı devre mülk satın aldığı göz önüne alındığında oturmak veya tatil amaçlı olarak alındığının kabulünün mümkün olmadığı 94 adet dever mülkün ticari amaç ile satın alma işleminin gerçekleştiği taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari satımdan kaynaklandığı bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu anlaşılmakla görev dava şartı yönünden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiş.” Şeklinde gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş ve tahrik dilekçesi neticesinde tevzi edilen dava mahkememizin 2010/138 E. Sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüştür.
Görev dava şartı olup Asliye Ticaret Mahkemesi olan mahkememizin bakmakla yükümlü ve görevli olduğu ticari davalar 6102 sayılı TTK. m. 4’te öngörülmüştür. Buna göre asliye ticaret mahkemeleri;
1) Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerine,
2) Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerine (m. 4/1-a) ve
3) Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK. m. 4/1.b-f arasında öngörüldüğü üzere “TMK.nun rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962-969 maddelerinden, 6098 sayılı TBK. nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesine ilişkin 202-203. maddelerinden, rekabet yasağına ilişkin 444-447. maddelerinden, yayın sözleşmesine ilişkin 487-501, kredi mektubu ve kredi emrine ilişkin 515-519 maddelerinden, komisyon sözleşmesine ilişkin 532-545 maddelerinden, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcılarına ilişkin 547 -554 maddelerinden, havaleye ilişkin 555-560 maddelerinden, saklama sözleşmelerine ilişkin 561-580 maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden” kaynaklanan dava ve çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Ancak, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların en az taraflardan birinin ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Aksi deyişle TTK. m. 4/1.b-f arasında öngörülen işler tarafların her ikisinin ticari işletmesi ile ilgili olmasa dahi ticari dava olarak kabul edildiği halde havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalarda uyuşmazlığın en az taraflardan birinin ticari işletmesi ile ilgili olması şartı aranmıştır. Bu kıstaslar birlikte değerlendirildiğinde ticari davaların belirlenmesinde ticari işletme veya ticari hüküm kıstasına dayanıldığı görülmektedir. Bu kapsamda bir davanın asliye ticaret mahkemesinin görevine girmesi için ya Türk Ticaret Kanununda öngörülmüş olması (ticari hüküm kıstası) ya her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması (ticari işletme kıstası) yada tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK. m. 4/1.b-f bendi arasında sayılan özel hususlardan kaynaklanması (ticari hüküm kıstası) veya başka bir kanunla asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğuna dair özel bir hüküm bulunması gerekir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında taraflar arasında 27.08.2012 tarihinde akdedilen 94 adet devre mülkün satışına ilişkin sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nun 237. vd. maddelerinde düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesi olduğu görülmektedir. Davalının 6102 sayılı TTK. m. 124 kapsamında bir ticaret şirketi olması ve sözleşmeye konu işin TTK. m. 19/1 kapsamında davalının ticari işletmesi ile ilgili olması ve ilişkinin sözleşmesel ilişki olması nedeni ile TTK. m. 19/2 “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” şeklindeki hükmü kapsamında sözleşme her ne kadar davacı için de ticari iş niteliğinde ise de ticari davanın belirlenmesinde kanun ticari iş kıstasına yer vermediği için bu sebepten davanın TTK. m. 4 kapsamında ticari dava olarak kabulü hukuken mümkün görünmemektedir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK. m.2/1 “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” şeklindeki düzenlemesi kapsamında davaya genel yetkili İstanbul Asliye Hukuk mahkemesinin görevine girdiğinden davanın görev dava şartı yokluğundan istinaf yolu açık olmak kaydı ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İşbu dava bakımından Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görev dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Mahkemezin GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın İSTANBUL 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için talep halinde dosyanın İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
HMK m.331/2 uyarınca harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza