Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/104 E. 2021/65 K. 05.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/104 Esas
KARAR NO : 2021/65

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/02/2019
KARAR TARİHİ : 05/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; konut satın almak amacıyla dava dışı …A.Ş. isimli şirketin satış ofisine giden müvekkilinin kendisine sunulan gayrimenkullerden … kapsamında yer alan “… ili … ilçesi, … Mahallesinde kain tapunun 564 Ada 50 Pafta 181 parselinde kayıtlı 7. Blok D Girişi, 13. Kat 58-59 nolu” gayrimenkulü satın almak amacıyla hareket ettiğini, ancak 2016 yılında Türk vatandaşlığına geçen müvekkille, sözleşmenin içeriğini anlayabilecek düzeyde Türkçe bilmemesine rağmen sözleşmenin niteliği ve şartları konusunda aydınlatmadan, analayabileceği bir şekilde sözleşme öncesi bilgi formu düzenlenmeden 08.05.2015 tarihinde 2620 sayılı Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında davalıya bugüne kadar 1.537.138,78 USD gönderildiğini, bu sözleşmeden sonra KDV kanununda yapılan KDV muafiyetine ilişkin düzenlemeden bütün şartları sağladığı için yararlanmak isteyen müvekkilinin adına yaptıkları başvuruya, sözleşmenin niteliğinin “Finansal Kiralama” olduğu ve müvekkilinin KDV muafiyetininden bu sebeple yararlanamayacağı şeklinde olumsuz bir dönüş yapıldığını, bunun üzerine davalıya ve dava dışı … AŞ’ye kendilerince noter kanalıyla haklı nedene dayalı fesih ihtarı gönderildiğini, ihtarda fazladan %18 ödeme yapılacak olmasının müvekkil açısından kabul edilemeyeceğinden bahisle sözleşmenin bu koşullarda devam ettirilemeyeceği belirtilmiş ve sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve bugüne kadar yapılan ödemelerin 20 gün içerisinde müvekkil hesaplarına aktırılması hususunun ihtar edildiğini, bahse konu fesih ihtarı üzerine davalı …Ş. tarafından verilen 04.01.2018 tarihli cevapta, ihtarın kabul edilmediği belirtildiğini, oluşan temerrüt dolayısıyla gecikmiş kiraların ve temerrüt faizinin ödenmesi talebinde bulunulduğunu, 30 gün içerisinde ödeme yapılmazsa sözleşmenin fesih edilmiş sayılacağının kendilerine ihtar edildiğini, davalı borçlunun kötü niyetli tutumu dolayısıyla ve borcun tahsilinin imkansız hale gelmemesi için borçlunun banka hesaplarına bloke konulması başta olmak üzere, mal ve haklarına borcu karşılayacak miktar için ihtiyati haciz konulmasını talep etme zarureti doğduğunu, ayrıca ekli fesih sözleşmesinde borcun varlığı açık olduğundan ve müvekkil fazlasıyla mağdur edilmiş bulunduğundan tedbir kararının teminatsız olarak verilmesini talep ettiklerini belirterek, davanın kabulü ile borçlu tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle dava konusu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, borcun tahsilinin imkansız hale gelmemesi için, borçlunun banka hesaplarına bloke konulması başta olmak üzere, mal ve haklarına borcu karşılayacak miktar için ihtiyati haciz kararı verilmesine, masraf ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ihtiyati haciz talebinin yersiz ve haksız olduğunu, bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri mevzuatına uygun olarak kurulduğunu, kendisine müracaat eden müşterilerinin konut edinimine dair leasing taleplerini değerlendiren/karşılayan, BDDK denetimi altında tüm Türkiye’de faaliyet gösteren bir finansman kuruluşu olduğunu, henüz bir yargılama yapmadan, deliller, evrakın asılları dahi sunulmadan talep gibi bir ihtiyati haciz kararı verilecek olması; müvekkili şirketin 3. kişiler nezdindeki haklı itibarını zedeleyeceği müvekkil şirket için telafisi mümkün olmayacak zararlara yol açabileceğini, bu itibarla, izah etti usuli nedenlerle ve aşağıda izah edecek olduğumuz esasa dair beyan ve itirazlarımız tahtında davacının yersiz ve haksız ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini, davacının, müvekkil şirketle akdetmiş olduğu 08/05/2015 Tarih ve 2620 Sayılı “… Leasing Sözleşmesi” uyarınca; … projesi kapsamındaki … İli, … İlçesi, … Mahallesi 564 Ada, 181 Parselde kayıtlı, 7. Blok D Giriş, 13. Kat, 58 ve 59 Nolu Bağımsız bölümleri bakımından sözleşme akdettiğini, davacının sözleşmeyi anlamadığı ve kendisine bilgilendirme formu imzalatılmadığı iddiasının doğru ve samimi olmadığını, davacının yeterince Türkçe bilmediği, sözleşme içeriğini anlamadığına dair iddiaların gerçek ve samimi olmadığını, Zira Türk Vatandaşı olan ve Türkiye’de yerleşik adresi bulunan davacının, sözleşme akdedilmeden önce, akdedildiği sırada ve sonrasındaki Türkçe bilmediği veya sözleşmede yazılanları anlamadığına dair en ufak bir beyanı olmadığını, bu hususta bir itirazda da bulunmadığını, sözleşme ve eki ödeme planı tahtında, mütemerrit olan bizzat davacı olduğunu, sözleşmenin akdedilmesinin akabinde davacı tarafından sözleşme eki ödeme planı tahtında bir kısım ödemeler yapılmışsa da davacının ödeme planına riayet etmemiş ve ödemelerde temerrüde düştüğünü, mütemerrit davacı, temerrüdüne bir bahane olması bakımından sözleşmeyi feshettiğini ileri sürdüğünü, davacı tarafından fotokopisi sunulan sözde “fesih sözleşmesi” müvekkili şirket tarafından düzenlendiğini, 6361 sayılı yasanın düzenlemesine göre davacıya iadesi gereken bir bedel olmadığını belirterek haksız ve kötü niyetli davanın izah edilen nedenlerle esastan reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/02/2021 tarihli dilekçesi ile davacı müvekkili tarafından ikame edilen iş bu davadan feragat ettiklerini, feragat doğrultusunda davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiş, karşı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili 03/02/2021 tarihli dilekçesi ile davacının davasından feragat ettiğini, kendilerinin de yargılama gideri, vekalet ücreti ve diğer taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava; itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Yukarıda yazılı yasal düzenleye göre; davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikteki davalardan olduğu, davacı vekilinin talep sonucundan kayıtsız, şartsız ve tamamen vazgeçtiği, feragat sebebiyle davacı tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerinden sorumlu olduğu ancak tarafların bu konuda taleplerinin bulunmadığı hususu dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının FERAGAT nedeniyle reddine,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 59,30-TL olduğundan peşin alınan 44,40-TL ile tamamlama harcı olarak alınan 103.987,55-TL’den bu miktarın mahsubu ile bakiye 103.972,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …