Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/92 E. 2020/624 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/92 Esas
KARAR NO : 2020/624 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2016
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar … Tic. Ltd. Şti. ile arasında 03.07.2000 tarih, 6.500.000.000.-TL miktarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıların işbu sözleşmeyi müşterek, müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, işbu sözleşme kapsamında; …Tic. Ltd.Şti. lehine, diğerlerinin kefaletiyle, teminat mektubu kredisi açılarak; … A.Ş. firmasına hitaben verilen … gün ve … sayılı teminat mektubu verildiğini, bu teminat mektubu, … A.Ş. nin istemi üzerine tazmin edildiğini, davalıların sözleşme hükümlerini yerine getirmediklerinden, kredi hesabı katedilerek davalılara ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde ödenmesi ihtar edildiğini, fakat keşide edilen ihtarnameye rağmen borçlular borçlarını ödemediklerini, … 6. İcra Müdürlüğünün…Esas Sayılı dosyasıyla yasal takip başlatıldığını, takibe itiraz ettiklerini, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takip miktarının % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibi ve davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, gerek borç ve gerekse yapıldığı iddia olunan takiplerin zamanaşımına uğradığını, borcun doğumundan zamanaşımı süresinin dolmasına kadar kendilerine tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunmadığını, kendilerine % 20 icra inkar tazminatının ödenmesi gerektiğini, yürütülen faiz haksız ve fahiş olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı … 8.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, asıl borç ile takibin zamanaşımına uğramış olması dikkate alınarak davacının davasının reddini savunmuşlardır.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.67’de düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizin 29/05/2017 tarih 2016/1245 Esas ve 2017/502 karar sayılı kararı ile; “Her nekadar davacı taraf Dava dışı şirketin davacı Bankadan kullandığı Genel Kredi Sözleşmesine istinaden müşterek borçlu ve müşterek kefil sıfatı ile imza attığını, borcun ödenememesi üzerine 10/05/2001 Tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiğini ve borçlulara durumun bildirildiğini, ödeme yapılmaması üzerine davacının alacağının tahsili için davalılar aleyhine … 8.İcra dairesinin … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların icra takibine haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de; davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itiraz ile alacağın zamanaşımına uğradığını belirttiği, davalıların duruşması sırasında da aynı şekilde savunmada bulundukları davacı tarafın alacağın 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğu iddiasında bulunduğu görülmüştür. 5411 Sayılı Kanunun 141.md.Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu açıkça belirtilmiştir.5411 sayılı yasanın geçici 13.maddesinde Fon alacaklarının tahsiline ilişkin olarak Tafiye Halinde Emlak Bankası alacakları için uygulacak hükümlerin hangileri olduğu belirtilmiştir.Burada 5411 Sayılı Kanunun 141. maddenin zikredilmediği görülmektedir. Davacı banka lehine 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının dayanağı, 5020 sayılı yasa ile 4389 sayılı yasaya eklenen ek 5. maddesidir. Ek 5. madde de, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların tahsiline ilişkin düzenleme yapıldığı, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi kararıyla 2009 yılında iptal edildiği anlaşılmaktadır. Yine aynı kanunun 15/a maddesinde hazine alacağının tanımlandığı, dava konusu göz önüne alındığında ortada bir hazine alacağı olduğundan da söz edilemeyeceği nitekim 15/a maddesinde, banka kaynaklarının, banka hakim ortakları veya yöneticileri ya da müdürleri tarafından kullanılması suretiyle birtakım tasarruflarda bulunulması halinde bu alacakların hazine alacağı olarak belirtildiği, dolayısıyla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin bu davada dava konusunun hazine alacağı olarak da kabul edilemeyeceği buna göre, 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı kanaatine varılmıştır.818 Sayılı BK’nın 125. maddesi ve 6198 Sayılı TBK’nın 146. maddesinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ifade edilmiştir. Buna göre iş bu davada genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
TBK. 149. maddesinde, zamanaşımının alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı ve alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hallerde, zamanaşımını bu bildirimin yapılabileceği günden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve hesap kat ihtarıyla birlikte alacağın muaccel hale geleceği kabul edilmelidir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen hesap kat ihtarının … 27. Noterliğinin … tarihli olduğu görülmektedir. TBK. 149. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcı, hesap kat ihtar tarihidir. Bu tarihten icra takip tarihi olan 09.04.2013 tarihleri arasında yasada öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği tespit edilmiştir. TBK. 153. maddesinde, zamanaşımının durması, 154. maddesinde de zamanaşımının kesilmesine ilişkin sebepler sayılmıştır. TBK. 156. maddesinde de, zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Somut olayda TBK. 153. ve 154. maddesinde belirtilen durma veya kesilme hallerinden herhangi birinin gerçekleşmediği, davacı tarafından buna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi bu yönde bir iddia dahi ileri sürülmemiş olmakla hesabın kat edilip alacağın muaccel olduğu tarihinden takibin yapıldığı tarih arasındaki 10 yıllık sürenin geçtiği anlaşılmakla davanın bu nedenle reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Hernekadar davalı taraf kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacı tarafça icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminat talebi kabul edilememiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2019 tarih 2017/5600 Esas ve 2019/259 Karar sayılı kararı ile; “Dava, bankacılık işlemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir. Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununa 26/12/2003 tarihli 25328 Sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 Sayılı Yasanın 27.maddesi ile eklenen ek madde 3 ile mülga 4389 Sayılı Kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlenmiştir. Dava konusu alacağa ilişkin hesap alacaklı banka tarafından 10/05/2001 tarihinde kat edildiği, davaya konu icra takibi ise 09/04/2013 tarihinde başlatılmış olup bu tarihte zamanaşımı süresi kesilmiştir. Genel alacak zamanaşımı süresi 10 yıl olup bu alacak için zamanaşımı süresi 10/05/2011 tarihinde dolacak iken fon alacağı haline dönüşmüş olan bu alacak için 5020 Sayılı yasanın 27.maddesi ile mülga 4389 Sayılı Yasaya eklenen ek madde 3 ile zamanaşımı süresi 26/12/2003 tarihinde 20 yıla uzatılmıştır. 4389 Sayılı Bankalar Kanunu, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 168.maddesinin (A) bendi hükmü gereğince, 5411 Sayılı Kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır. 5411 Sayılı Kanunun 141.maddesinde bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu belirtilmiştir. Yine 5411 Sayılı Kanunun geçici 16.maddesi ile bu kanun ile fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir, hükmü getirilmiş, geçici madde 16.’da yer alan “…zamanaşımı…” sözcüğü, Anayasa Mahkemesi’nin 12.09.2014 tarih ve 29117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 04.06.2014 tarih, 2014/85 E. ve 2014/103 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş “zamanaşımı” sözcüğünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan “ve” sözcüğünün de iptaline karar verilmiştir. 04/02/2011 tarihinde 27836 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam edeceği, ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olacağı hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı hep birlikte değerlendirildiğinde dava konusu alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresi 10/05/2011 tarihinde dolacağı, ancak henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 26.12.2003 tarihli, 25328 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasanın 27. maddesi ile eklenen Ek madde 3 ile getirilen değişiklik sonucu zamanaşımı süresinin 20 yıla uzatıldığı, 20 yıllık süre dolmadan icra takibi yapılmış olması karşısında mahkemece alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Nitekim Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 14/04/2016 gün, 2015/16882 Esas, 2016/6587 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf akabinde dava dosyası mahkememizin 2019/92 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüştür.
Dava dosyasına celp edilen … 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı/alacaklı Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin davalı/ borçlular … Ltd. Şti., …, … ve … aleyhine 09/04/2013 tarihinde, ilamsız yolla Genel Kredi Sözleşmesi ve ihtarnameye dayalı olarak, 138.552,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etttiği, ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine davalı/ borçluların süresinde olarak borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği ve süresinde olarak işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İhtilaf, davacı alacaklının davalılardan takip sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti için taraflar arasında düzenlenmiş olan Genel Kredi Sözleşmesi ve banka kayıtlarının incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür.
Dosyanın mahkememize iade edilmesinden sonra mahkememizin 2019/92 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada davacının davalılardan alacaklı olup olmadığının tespiti amacıyla bankacı bilirkişi …’den alınan 25/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı banka ile üçüncü kişi … Ltd. Şti arasında 03/07/2000 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği ve davalıların ise bu GKS’ye müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza atmış oldukları, ancak davalıların mevcut borçtan sorumlu olup olmadıkları ve sorumlu iseler miktarının tespit edilebilmesi için kullandırılan krediden kaynaklanan hesap ekstrelerinin … A.Ş lehine düzenlenmiş olan 03/07/2000 vade ve 2138 sayılı teminat mektubunun tanzim edildiğine ilişkin belgelerin, ödeme planı ve bakiyeyi gösteren belgelerin ibrazı gerektiği bildirilmiştir.
Kök raporda istenen belgelerin tamamlanmasından sonra aynı bilirkişiden alınan 14/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporu ile; kök rapordaki tespitler esas olmak kaydıyla davacı banka tarafından kredi borçlusu … Ltd. Şti’nin sorumluluğunu temin amacıyla … A.Ş lehine 03/07/2000 tarihli 1 yıl vadeli 5.000.000.000,00 TL limitli 2138 sayılı teminat mektubu düzenlendiği, temel borçtan kaynaklanan borcun ödenmemesi nedeniyle mektubun davacı bankadan tazmin edildiği, … 27. Noterliği’nin … tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile hesabın 5.137.103,332 TL olarak kat edildiği ve 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, hesap kat tarihi olan 10/05/2001 tarihi itibariyle toplam borcun 5.137.103.332 TL olduğu ve temerrüt faiz oranının %210 olduğu, … 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davacının dava dışı … Ltd. Şti ile her üç davalı aleyhine 138.552,00 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, her üç davalının borcu ödediklerine yönelik itfa nedenine dayalı olarak itirazda bulunmuş ise de ödemenin usulüne uygun olarak tespit edilemediği tespit edilmiştir.
Takibe konu alacağın gayrinakdi kredilerden kaynaklanıyor olması nedeniyle aynı bilirkişiden alınmış olan 09/11/2020 tarihli bilirkişi ikinci ek raporu ile; davalıların gayrinakdi kredi yönünden açıkça kefalet taahhüdünde bulundukları tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınmış olan bilirkişi raporunun taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmeye yeter şekilde denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle davanın kabulü ile, davaların … 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu borca yönelik itirazlarının iptali ile takibin 138.552,00 TL asıl alacak bakımından takip talepnamesindeki şartlarla devamına, İİK m.67/2 kapsamında 27.710,00 TL tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
Davaların … 8. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına konu borca yönelik itirazlarının iptali ile takibin 138.552,00 TL asıl alacak bakımından takip talepnamesindeki şartlarla DEVAMINA,
İİK m.67/2 kapsamında 27.710,00 TL tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 9.464,49 TL nispi karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.112,44 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.313,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı asillerin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/12/2020

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 0,00 TL
Karar Harcı : 9.464,49 TL
Noksan Harç : 9.464,49 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.405,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 800,00 TL
Posta Giderleri : 513,60 TL