Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/749 E. 2019/1111 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/749
KARAR NO : 2019/1111

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … ve … ile davalı … ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılacak inşaat neticesinde arsa sahipleri dava dışı … ve … ile davalı …’e ait olacak bağımsız bölümlerin müteahhit … Ticaret Limited Şirketi’ne satılması hususunda tarafların anlaştığını, bu hususta taraflar arasında 15.12.2017 tarihli Satış ve İbra Sözleşmesi düzenlendiğini, davalının sözleşmeden doğan ve 15.12.2017 tarihinde muaccel hale gelen borcunu ifa etmediğini, bunun üzerine müvekkilinin alacağına kavuşabilmek için … 24. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla davalıya karşı icra takibi başlatıldığını, işbu icra dosyasından gönderilen ödeme emrine 25.07.2018 tarihinde davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, davalının itiraz dilekçesinde asıl alacağa faize ve diğer tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, fakat imzaya itiraz etmediğini, bu şekilde Satış ve İbra Sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itirazda bulunmayarak söz konusu sözleşmenin geçerliliğini kabul ettiğini, imzanın kendisine ait olduğunu ikrar ettiğini, davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenlerle davalının takibe yapmış olduğu tüm itirazların haksız hukuki dayanaktan yoksun ve tamamen icra takibini durdurmaya yönelik olduğunu, davanın tam bir alacak davası niteliğinde olduğunu ve yargılamanın uzun sürebileceğini, bu süreçte davalının mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ileride verilecek kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimali göz önüne alınarak davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı davalının mal kaçırma ihtimali göz önüne alınarak adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, karşı tarafın icra takibine vaki haksız itirazının reddi ile icra takibinin devamını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazından ötürü alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/ Davalıya tebligat çıkarılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davalının … 24. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itiraza yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının alacaklı ve avukat olduğu beyan edilmektedir.
Dosyada sureti bulunan SATIŞ VE İBRA SÖZLEŞMESİ başlıklı belge sureti incelenmiştir.Sözleşmenin 7. Maddesinde “Sözleşmenin tarafları olan … Ticaret Limited Şirketi, …, …, … iş bu protokol ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi için Av….’e kişi başı 10.000- (Amerikan doları) er ödeyeceklerdir….” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davacının tacir olmadığı anlaşılmış, davalının ise tacir olduğu bile belirtilmemiştir.
Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir. (Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20667 Esas, 2018/8234 Karar sayılı 10.09.2018 tarihli kararı)
HMK 114. maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı ve HMK. 138. maddesinde de dava şartlarıyla ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılmakla iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
İşbu davaya konu uyuşmazlık bakımından İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan görev – dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2. maddesi uyarınca, harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere tensiben karar verildi. 24/12/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)