Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/702 E. 2021/122 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/702
KARAR NO : 2021/122

DAVA : MANEVİ TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1163 sayılı kanun çerçevesinde düzenlenmiş bulunan Ana Tüzüğün 45. Maddesi uyarınca … tarihli … sayılı yönetim kurulu kararıyla davalıların yönetim kurulu üyeliğinin düştüğünü, davalıların 21/12/2018 tarihinden itibaren üçüncü kişileri ve bazı kooperatifin üyelerini telefon ile aramaları ve bunun sonucunda, Yönetim Kurulu adını kullanmak suretiyle 26/12/2018 tarihinde bu kişilerle toplantı yaparak, kooperatif aleyhine ve kooperatifin yönetim kurulu üyeleri hakkında asılsız ve mesnetsiz ithamlarda bulunarak kooperatif projesini tehlikeye düşürmek suretiyle zarara sebep olduklarını, davalıların her biri aleyhinde 30.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın müvekkiline ödenmesini, tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin iddia ettiği hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların, davacı Kooperatif Yönetim Kurulunun 14.12.2018 tarihli kararı ile yönetim kurulu üyeliklerinin düşmesinden sonra, 21.12.2018 tarihinden itibaren kooperatif aleyhine asılsız ve mesnetsiz ithamlarda bulunup bulunmadıkları, bulunmuşlar ise davalıların bu eylem ve söylemleri neticesinde davacı tüzel kişinin manevi tazminat istemine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Ayrıca uyuşmazlık 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundan da kaynaklanmamaktadır.Zira dava edilen eylemler davalıların yönetim kurulu üyeliklerinin düşmesine yönelik karar sonrasında gerçekleştirildiği davacı tarafından iddia edilmektedir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6102 TTK veya 1163 sayılı Kooperatifler Yasasından kaynaklanmadığı, nisbi ve mutlak ticari dava da olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 vd maddeleri düzenlenen manevi tazminata ilişkin hükümlerden kaynaklandığından, davaya bakmaya mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK nın 114/c ve 115/2 md gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve kararın kesinleşmesine müteakip ve de talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer yönde Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/3905 esas, 2019/5332 karar sayılı 30/09/2019 tarihli kararı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davacı tarafın davasının davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliği ile DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
Kararın kesinleşmesine müteakip 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Süresi içinde dosyanın gönderilmesi için mahkememize başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasının ihtarına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/03/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)