Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/666 E. 2019/1101 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/666
KARAR NO : 2019/1101

DAVA : İtirazın Kaldırılması ve İflas
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın Kaldırılması ve İflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20/02/2019 tarihli temlikname ile temlik edenin, davalı şirketten olan alacağını temlik aldığını, temlik eden ile davalı arasında bir grup davalar için 11/09/2017 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşmenin 3/a kapsamında ve … 3. İdare Mahkemesinin … E ve aynı mahkemenin … E sayılı iki ayrı dosyasının neticesine göre her bir dosyadan 83.330,00 USD ve işlemiş faiziyle birlikte 167.056,34 USD alacak için … 35. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasında, davalıya karşı iflas yoluyla adi takip yoluna başvurulduğunu, ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edildiği ve takibin bu şekilde durdurulduğunu, bu aşamadan sonra alacağın müvekkilince temlik alındığını ve arabuluculuk müessesine başvurulup anlaşma sağlanamaması nedeniyle huzurdaki bu davanın açıldığını belirterek icra dosyasındaki haksız itirazın kaldırılması ile davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; temlik eden ile müvekkili şirket arasında Avukatlık Ücret Sözleşmelerinin yapıldığı iddia edilmiş ise de, bu sözleşmelerin müvekkili şirket kayıtlarında bulunamadığını, ancak yapılan inceleme neticesinde, müvekkiline gönderilen serbest meslek makbuzları, yapılan ödemeler ve mahkeme kararlarıyla ortaya çıkan olgular birlikte değerlendirildiğinde herhangi bir borcunun olmadığı, aksine müvekkilinin temlik edenden alacaklı olduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davaya esas iflas takibine ilişkin … 35. İcra Dairesinin … E sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir. Anılan icra dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının temlik eden … olduğu ve iki ayrı 83.330,00 USD asıl ve işlemiş faiziyle birlikte toplam 167.056,37 USD alacak için davalı şirkete karşı adi iflas yoluyla icra takibi yapıldığı, davalı borçluya iflas ödeme emrinin 30/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve yasal 7 günlük süre içinde borçlunun vekili vasıtasıyla borca itiraz ettiği, bu nedenle takibin durdurulduğu, 20/02/2019 tarihli temliknamenin ibraz edildiği ve icra dosyasında takip alacaklısının alacağını temlik eden …’a temlik ettiği, bu aşamadan sonra alacağı temlik alan …’ın, iflas takibine itirazın kaldırılması ve davalının iflası istemine ilişkin huzurdaki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin sicilde kayıtlı olduğu adrese göre, İİK 154/3. maddesi uyarınca, mahkememizin iş bu davaya bakma konusunda kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
İflas yoluyla adi takip İİK 155. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK 156/3. maddesinde, borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde takibin duracağı ve alacaklının itirazın kaldırılmasıyla beraber borçlunun iflasına karar verilmesini asliye ticaret mahkemesinde isteyebileceği belirtilmiştir.
İİK 156/4. maddesinde de; iflas isteme hakkının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği ifade edilmiştir.
İncelenen icra dosyasına göre, iflas ödeme emrinin davalı şirkete 30/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. İİK 156/4. maddesine göre, ödeme emrinin tebliğ edildiği 30/10/2018 tarihinden itibaren bir yıllık süre içinde iflas davası açılması zorunludur, bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen gözetilmelidir. İtirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin bu davanın 19/11/2019 tarihinde, bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından davanın bu nedenle usulden reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı taraf, bu dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını ve arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartının yerine getirildiğini ileri sürmüştür.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 1. maddesinde, bu kanunun, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacağı belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanunla 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesine eklenen 5/A maddesinde, bu kanunun (6102 sayılı TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır, denilmiştir. 7155 sayılı Kanunla değişik 6325 sayılı Kanuna ” dava şartı arabuluculuk” başlığı altında 18/A maddesinin eklendiği ve anılan maddenin 15. bendinde, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı taraf, iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurmuştur. Dosyaya ibraz edilen arabuluculuk son tutanağına göre arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin 24/09/2019 olduğu, sürecin bittiği tarihin ise 25/10/2019 olup, arabuluculuk son tutanağının da 25/10/2019 tarihli olduğu anlaşılmıştır.
İtirazın kaldırılması ve iflas davasının arabuluculuğa tabi bir dava olduğunun kabul edilmesi halinde İİK 156/4. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin, arabuluculuğa başvurulduğu tarih ve sonlandığı tarih arasında geçen sürede işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, iflas ödeme emrinin tebliği tarihi olan 30/10/2018’de başlayacak olan bir yıllık sürenin, arabuluculuğa başvurma tarihi olan 24/09/2019 ve sonlandığı 25/10/2019 arasında geçen sürede işlemeyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Davacının bir yıllık hak düşürücü sürenin sonu olan 30/10/2019 tarihinden önce, 24/09/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk son tutanağı olan 25/10/2019 tarihi arasındaki bir ay bir günlük sürenin, dava açma süresi olan ve 30/10/2019 tarihinde sona erecek hak düşürücü süreden tenzili yapıldığında huzurdaki bu davanın süresinde olduğu tespit edilse de, mahkememizce itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin davanın arabuluculuğa tabi bir dava olmadığı kabul edilmiştir. Nitekim 6325 sayılı Kanunun 1. maddesinde, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davaların arabuluculuk müessesesinin uygulanabileceği davalar olduğu belirtildiği gibi 7155 sayılı Kanunla değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinde de, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu ifade edilmiştir.
İİK 155. maddesi ve devam maddelerinde düzenlenen adi iflas yoluyla yapılan takibe itirazın kaldırılması ve iflas davasının, belirli bir alacağın tahsili veya tazminat ödettirilmesine ilişkin bir dava olmadığı, yapılan iflas takibinin devamının sağlanması ve bu icra takibine konu bedelin ödenmesini teminen davalıya son bir şans verilmesi anlamında depo kararının tebliği ve ödeme yapılmaması halinde davalının iflası sonucunu doğuran bir dava türü olduğu anlaşılmaktadır. İflas davası, tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri bir dava türü de değildir. HMK hükümlerine göre, hükmün kesinleşmesine kadarki her aşamada davadan feragat mümkün olduğu halde, İİK’nundaki özel düzenleme çerçevesinde iflas davasındaki feragatin ancak iflas kararı verildiği aşamaya kadar mümkün bulunduğu, iflas kararı verildikten sonra davadan feragat edilemeyeceği, ayrıca kabulle sonuçlanabilecek bir dava türü de olmadığı, kamu düzenine ilişkin, verilen iflas kararının mahkemece resen tebliğ edilmesi gereken davalardan olması da serbestçe tasarruf edilebilecek davalardan olmadığının gerekçelerinden bazıları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Davanın niteliği gereği, tarafların serbestçe tasarruf etme ilkesinin uygulanmadığı, belli bir alacağın ödetilmesi isteminden çok farklı netice doğuracak nitelikte olan iflas davasının arabuluculuğa tabi olmaması karşısında, davacının arabuluculuğa başvurması ile bu sürecin sonlanması arasında geçen sürede 7155 sayılı Kanunla değişik 6325 sayılı Kanunun 18/A-15. bendinde ifadesini bulan, “arabuluculuk başvurusuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar sürede hak düşürücü sürenin işlemeyeceği” şeklindeki düzenlemenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda İİK 156/4. maddesi uyarınca, iflas ödeme emrinin tebliği olan 30/10/2018 tarihinden itibaren bir yıllık sürede açılması gereken bu davanın, bir yıllık süre aşıldıktan sonra 19/11/2019 tarihinde açılması karşısında usulden reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın İİK. 156. Maddesi doğrultusunda süre yönünden usulden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının ve iflas avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/12/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 44,40 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 690,00 TL
İflas Avansı : 17.000,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 43,00 TL