Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/658 E. 2019/993 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/658
KARAR NO : 2019/993

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/02/2011
KARAR TARİHİ : 05/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … markası altında bayilik faaliyetini gerçekleştirdiğini, tapuda … ili … ilçesi … Mahallesi 16896 parselde kayıtlı bulunan gayrimenkulde 12/012/2003 tarihli protokol kapsamında müvekkili şirkete 15/01/2020 tarihine kadar intifa hakkı verildiğini ve bu hakkın tapu siciline tescil edildiğini, rekabet kurumunun 2002/2 ve 2003/3 sayılı tebliğleri çerçevesinde dağıtım şirketlerinin akdettiği bayilik sözleşmelerindeki grup muafiyetinin 18/09/2010 tarihi itibarıyla sona erdiğini, rekabet Kurulunun 12/03/2009 tarihli duyurusuna göre, 18/09/2005 öncesinde akdedilen intifa ve benzeri sözleşmelerin de beş yılı aşmayacak şekilde tesis edilmemesi ya da süresinin kısaltılması halinde 18/09/2010 ‘dan sonra grup muafiyetinden yararlanamayacağı, 18/09/2005 tarihinden sonra yapılanların ise beş yılı aşan süreler için muafiyetten yararlanamayacağını, bu çerçevede müvekkilinin davalıya ait taşınmaz üzerindeki intifa hakkının 18/09/2010 tarihinde sona erdiğini, müvekkili tarafından 15/01/2020 tarihine kadar intifa hakkının devam edeceği düşüncesiyle davalı tarafa ödeme yapıldığı ancak sözleşmenin ve buna bağlı olarak intifanın geçersiz kılındığı 18/09/2010 tarihinde sonraki dönem için davalı tarafa yapılmış olan ödemenin sebepsiz zenginleşmesine sebep olduğu, ayrıca bu taşınmaza bir kısım yatırımlar da yapıldığını belirterek taraflar arasında akdedilen 12/02/2003 tarihli protokol kapsamında 15/01/2020 tarihinde sona ereceği düşüncesiyle, bu tarih dikkate alınarak intifa hakkına karşılık ödenen meblağların ve kalıcı yatırımların, intifa sözleşmesinin geçersiz kılındığı 18/09/2010 tarihinden sonraki döneme tekabül eden kısmının 12/03/2009 tarihi itibarıyla güncellenmiş değeri olan 643.244,00 TL ve teknik yatırımlar için ödenen bedelin de 605.070,00 TL güncellenmiş değeri olmak üzere toplam 1.248,314,00 TL’nin 12/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, zira Rekabet Kurulu kararının 18/09/2005 tarihli olup sebepsiz zenginleşmede ön görülen bir yıllık zamanaşımı süresinin 18/09/2006 tarihinde sona erdiğini, davanın bu süre aşıldıktan sonra açıldığını, 12/12/2003 tarihli protokolün imzalandığı tarih itibarıyla dikey anlaşmalar kapsamında olan bayilik sözleşmelerinin sürelerinin belirsiz veya beş yılı aşacak şekilde olmaması gerektiği yönündeki rekabet kurumu kararının ve tebliğlerinin mevcut bulunduğunu, bu tebliğ ve protokol mevcut olmasına ve beş yılı aşan sözleşmelerin yapılması yasağı mevcutken davacının müvekkilini kendi bayisi yaparak 16 yıl süreli bayilik protokolünü imzalattığını, protokolün imzalandığı tarih itibarıyla 16 yıl süreli bayilik ilişkisi tesisi ve 5 yılı aşan süre için konulan intifa şerhinin geçersiz olduğunun davacı tarafından bilindiğini, bu sebeple ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceğini, Rekabet Kurulu kararı gereği intifa ve bayilik sözleşmelerinin geçersiz hale gelmeyip sadece 18/09/2010 tarihinden sonra grup muafiyetinden yararlanamayacağını, bu durumda davacının taleplerinin dayanağının bulunmadığını, davacının tespit ettiği rakamların fahiş olup, hesaplama yönteminin de hukuki olmaktan öte temelsiz ve afaki bulunduğunu, sebepsiz zenginleşme koşullarının oluşmadığını, davacı tarafından istasyona yapılan bir yatırımın da bulunmadığını bu iddianın belge ile ispatı gerektiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Mahkememizin (Kapatılan 39.ATM’nin) 2011/358 E – 2012/119 K sayılı 09/05/2012 tarihli kararıyla taraflar arasındaki ihtilafa neden olan intifanın henüz terkin edilmediği, halen devam ettiği ve bu sebeple davanın erken açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 23/05/2013 tarihli kararıyla “……………………..Davacı, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin sona erdiğini, bu bayilik sözleşmesi nedeniyle yararlarına tesis edilmiş olan intifa hakkının da terkin edildiğini iddia etmiş, bu iddiasını ispat yönünden davalı şirkete intifanın terkin edilmesi için verilen … 41. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi örneğine dayanmıştır.
Mahkemece dosyaya celp edilen … İli, … İlçesi, … mahallesi, … Yol Mevkii, cilt no: 248, sayfa no: 24757 parsel no:16896 nolu, 1.476,00 m2 yüzölçümü ile davalı şirket adına tapuya kayıtlı taşınmazın tapu kaydından, taşınmaz üzeride intifa hakkı şerhinin bulunmadığı, ipotek kayıtlarının olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, davaya konu bayilik sözleşmesinin feshedilip, feshedilmediği bir başka deyişle halen geçerliliği olup olmadığı, bu bayilikten kaynaklı olarak davacı lehine tapuda tesis edilen intifa hakkının fek edilip, edilmediği yönünün araştırılıp, tapu müdürlüğüne yazılacak müzekkere ile tapu kayıtlarının celbi ile, intifa hakkının terkin edilip edilmediği, ne zaman terkin edildiği sorulup, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile intifa hakkının devam ettiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir………………….” gerekçesiyle bozularak gönderilmiş, mahkememizce bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Uyulan bozma kararı doğrultusunda taşınmazın tapu kaydı celpedilmiş, ayrıca taraflar arasındaki 12/12/2003 tarihli protokol, intifa hakkı tesisine ilişkin resmi senet, intifa hakkının terkinine ilişkin belgeler, taşınmaz üzerindeki kalıcı teknik yatırımlara ilişkin fatura ve ödeme belgeleri, ihtarnameler ve dayanılan diğer deliller incelenmiş konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla mahallinde keşfen inceleme yapılarak ve ticari defterlerin tetkiki ile rapor ve ek raporlar alınmış tüm deliller toplanmış ve bu kez mahkememizce 2014/950 E, 2016/320 K sayılı, 05/05/2016 tarihli kararla, ”davanın kısmen kabulü ile, 643.244,00 TL intifa bedelinin ve 305.000,00 TL sabit yatırım bedeli olmak üzere toplam 948.244,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine şeklinde karar verildiği” kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19/09/2017 tarihli kararıyla “…Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından davalı şirkete intifa bedeli ödendiği ve intifanın 27/09/2010 tarihinde terkin edildiği belirlenmiştir. Bu durumda intifanın terkin edildiği tarihten sonra kalan ve intifanın kullanılmayan kısma isabet eden intifa ödemesinin herhangi bir semere uygulanmadan hesaplanarak iadesi gerekirken güncelleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetsizdir….”gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce verilen ilk kararda 305.000,00 TL sabit yatırım bedeli hüküm altına alınmış ve Yargıtay ilamında, taraf vekillerinin sabit yatırım bedeline ilişkin tüm itirazlarının reddedildiği anlaşılmıştır. Buna göre 305.000,00 TL sabit yatırım bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin kararın kesinleştiği sonucuna varılmış ve anılan konuda yeniden karar verilmesine gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bozma kararının, davacıya verilen intifa bedelinin güncelleme yapılmak suretiyle hüküm altına alınmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Geçersiz kalan süreye tekabül eden intifa bedelinin herhangi bir güncelleme yapılmaksızın, olduğu haliyle davacıya ödenmesi gerektiğine işaret edilmiş olup, mahkememizce bozma kararına uyulduğundan anılan kısmın hüküm alınması gerekmiştir. Dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda açıklandığı şekilde intifa hakkının süresinden önce 27/09/2010 tarihi itibariyle terkin ettirildiği, toplam intifa bedelinin 792.674,00 TL olup, intifa süresinin 16 yıl olduğu, ödenen bu bedelin intifa hakkının 16 yıl devam edeceği düşüncesiyle yapıldığı, ancak 16 yıllık süre dolmadan 27/09/2010 tarihinde terkin edildiği, bu tarihten sonra kalan sürenin 3397 gün olduğu ve güncelleme yapılmaksızın geçersiz kalan süreye isabet eden intifa bedelinin 460.765,50 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla, 460.765,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiş ve intifa bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Sabit yatırım bedeli olan 305.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davacının intifa bedeline ilişkin talebinin KISMEN KABULÜ İLE,
460.765,50 TL intifa bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen 460.765,50 TL miktar üzerinden hesaplanan 31.474,89 TL harçtan peşin yatırılan 18.537,50 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 12.937,39 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Mahkememizin ilk kararında sabit yatırım bedeli olan 305.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin karar yönünden hesaplanan 20.834,55 TL harcın, mahkememizce 03.11.2016 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile 46.236,65 TL Bakiye Karar Harcının davalıdan tahsili yönünden yazılan harç tahsil müzekkeresinden mahsubuna,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen 460.765,50 TL miktar üzerinden hesaplanan 32.380,62 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen 482.548,50 TL üzerinden hesaplanan 33.251,94 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapılan toplam 2.362,20 TL yargılama giderinden mahkememizin ilk kararında verilen ve kesinleşen hüküm de göz önüne alınarak davanın kabul red miktar ve oranına göre hesaplanan 1.449,06 TL yargılama gideri ile 18.537,50 TL peşin harç, 18,40 TL başvuru harcı toplamı 20.004,96 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapılan toplam 251,00 TL yargılama giderinden mahkememizin ilk kararında verilen ve kesinleşen hüküm de göz önüne alınarak davanın kabul red miktar ve oranına göre hesaplanan 97,02 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.05/12/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır