Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/584 E. 2019/946 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/584
KARAR NO : 2019/946

DAVA : Genel Kurul Kararının Butlanla Sakat Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının Butlanla Sakat Olduğunun Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %5 (5.000 payına) ine sahip hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, şirketin 26.10.2015 tarihinde kanun ve ana sözleşmede yer alan çağrı usulüne aykırı şekilde toplanarak olağanüstü genel kurul toplantısını yaptığını, bu toplantı tutanağının 10.12.2015 tarihli sicil gazetesinde yayınlandığını ve tutanakta şirket ortaklarına 05.10.2015 tarihinde taahhütlü mektup yoluyla toplantının duyurulduğu ve genel kurulun yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrıldığının ifade edildiğini, bu hususun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin iadeyi taahhütlü mektupla toplantıya çağrılmadığını, şirketin internet sitesinde de ilan yapılmadığını ve toplantıdan çok sonra kendi çabalarıyla bu genel kuruldan haberdar olduğunu, bu durumun TTK. 419. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, çağrını yok hükmünde olduğunu, davalı şirketin daha önceki genel kurul toplantılarını da aynı şekilde müvekkilinden habersiz olarak gerçekleştirdiğini, … 12. ATM’nin … E. sayılı dosyasında dava açıldığını, ancak yönetim kurulunun ısrarla yasaya aykırı bu tutum ve davranışını değiştirmediğini, davalı şirketin 26.10.2015 tarihli genel kurulunda şirket ana sözleşmesinin sermaye ve pay senetlerinin nevine ilişkin 6. maddesi, yönetim kurulu ve süresine ilişkin 7. maddesinin, şirketin temsili ve yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımına ilişkin 8. maddesi, ana sözleşmenin yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı ve temsile yetkili olanlar ve temsil şekli başlıklı 9. maddesinin kaldırılmasına ilişkin 9. maddesi, genel kurulun toplantı yeri, toplanma şekli toplantıda bakanlık temsilcisinin bulunmadı, oy hakkı ve kullanma şekli, genel kurul başkanı, karar yetere sayısı, yıllık belgeler ve esas sözleşme değişikliğine ilişkin 10. maddesi, şirkete ait ilanların yapılış şekline ait 11. maddesi, kanuni hükümlere ilişkin 15. maddesinin değiştirilmesine ilişkin tüm kararların butlan yaptırımına tabi olduğunu, çağrı usulsüz olduğu gibi toplantı yeter sayısı ve karar nisabında da uyulmadığını belirterek 26.10.2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve ana sözleşmenin 6, 7, 8, 9, 10, 11, 15. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin tüm kararların butlanla sakat olduğunun tespite karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu genel kurul toplantısına çağrının uygun olduğunu, davacının iş bu davayı kötü niyetli açtığını, genel kurul kararlarının butlanını veya iptalini oluşturan sebeplerin oluşmadığını ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte salt toplantıya çağrı usulüne uyulmamasının kararların iptalini gerektirmeyeceğini, tüm kararların TTK. ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak alındığını, sermaye arttırımına ilişkin genel kurulun 6. maddesinin yasal zorunluluktan yapıldığını, diğer maddelerde de yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, toplantı ve karar nisabına uyulduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava konusu 26.10.2015 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, davalı şirketin sicil özeti, … 12. ATM’nin … E. sayılı dosyasının sureti ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmış ve tüm deliller toplanmış ve mahkememizce 2016/221 E-793 K sayılı 10/11/2016 tarihli kararla, davanın kısmen kabulüne ve davalı şirketin 26/10/2015 tarihli genel kurulunda alınan sermaye artırımına ilişkin 6. maddesinin butlanla sakat olduğunun tespitine, genel kurulun 7, 8.9, 10, 11 ve 15. maddeleri yönünden açılan davaların reddine karar verildiği, kararın İstinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2017/234 E- 263 K sayılı 08/06/2017 tarihli kararıyla ” taraf vekillerinin İstinaf başvurularının HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedildiği, anılan dairenin kararının temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07/05/2019 tarihli kararıyla ” Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıdaki bent dışında kalan yön bakımından bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, davalı şirketin 26.10.2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların butlanla sakat olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, toplantının çağrı usulüne uyulmaksızın yapıldığı, sermaye arttırımına ilişkin 6. maddenin kabulü ile şirket sermayesinin arttırılmasına karar verildiği ancak davacı ortağın rüçhan hakkı kullandırılmaksızın sermayenin yeni dağılımının belirlendiği gerekçesiyle alınan kararın butlanla sakat olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Butlan sebepleri Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklinde genel olarak sayılmış olup Türk Ticaret Kanunu 447. maddesinde de “Genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” şeklinde daha özel ve somut olarak sayılmıştır. Genel kurul kararlarının iptal sebepleri ise Türk Ticaret Kanunu 445. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre 446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, iptal davası açabilecektir. Yine aynı Kanun’un 446. maddesinde ifade edildiği üzere, toplantıya katılsın yada katılmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını ve bu aykırılığın genel kurul kararı alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri bunu iptal davasına konu edebilecektir. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya baktığımızda, çağrı usulüne uyulmaksızın yapılan genel kurul toplantısında oybirliğiyle ana sözleşmenin 6. maddesinin tadili ile şirketin sermaye arttırım kararı alarak ana sözleşme değişikliğine gittiği, ancak diğer tüm ortaklara eşit oranda sermaye arttırımına iştirak hakkı tanınırken haklı bir gerekçe sunulmaksızın davacı ortağın sermaye arttırımına iştirakının sağlanmamış olduğu, rüçhan hakkının kullandırılmadığı, bu haliyle alınan kararın herşeyden önce dürüstlük ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır. Oysa ki TTK’nın 461.maddesine göre, her pay sahibi yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma hakkını haizdir. Eşitlik ilkesine bir defalık aykırılık oluşturan genel kurul kararları iptal edilebilir niteliktedir. Bir defalık değil de sürekli olarak aykırılık oluşturan kararlar ise batıl olur (Moroğlu, Erdoğan; Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s. 227 vd.). Nitekim dosya kapsamında bulunan 08.08.2016 tarihli bilirkişi raporu da aynı doğrultuda olup, raporda sermaye arttırıma ilişkin kararın iptal edilebilir bir karar olduğu, batıl olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, sermaye arttırımı yönünden butlanı gerektirir bir genel kurul kararı söz konusu değildir. Bu nedenle de, alınan genel kurul kararlarının ancak iptali istenebilecektir. İptal davasının ise TTK 445. maddesi uyarınca karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerektiği, genel kurulun 26.10.2015 tarihinde yapıldığı ancak davanın 03.03.2016 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince butlana tabi bir karar olduğuna kanaat getirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, buna bağlı olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararın bozularak kaldırıldığı ve dosyanın HMK 373/1b maddesi uyarınca mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Dava, davalı şirketin 26.10.2015 tarihli genel kurul kararında alınan ana sözleşmenin 6, 7, 8, 9, 10, 11, 15. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkindir.
Davalı şirketin 26/10/2015 tarihli genel kurulunda ana sözleşmede bir kısım değişiklikler yapıldığı ve yönetim kurulu ve görev süresine ilişkin 7. maddesi, şirketin temsili ve yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımına ilişkin 8. maddesi ve temsile yetkili olanlar ve temsil şekline ilişkin 9. maddesi, ana sözleşmenin genel kurul başlıklı 10. maddesinin tadili ve 11. maddesinde düzenlenen ilanların şekline ve 15. maddede fesih ve tasfiyeye ilişkin ana sözleşme hükümlerinin tadil edildiği ve genel kurulda alınan 7, 8, 9, 10, 11 ve 15. maddelerinin ana sözleşme ve kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, yasada öngörülen toplantı ve karar nisaplarının oluşması sonucunda bu kararların alındığı, butlanı gerektirecek herhangi bir nedenin bulunmadığı kabul edilmiştir. Mahkememizce 7, 8, 9, 10, 11 ve 15. maddelerle ilgili açılan davanın reddine ilişkin verilen kararın bozma konusu yapılmadığı anlaşılmıştır. Bozmanın sadece sermaye ve pay senetlerinin nevine ilişkin 6. maddeye ilişkindir. 6 nolu kararla şirket sermayesinin artırıldığı ve davacı dışındaki şirket ortaklarının mevcut sermayelerinin arttırılan kısımla paralel olarak yükseltildiği, sadece davacının sermayesinin aynı kaldığı ve sermaye artırımına iştirakinin sağlanmadığı, bu durumun TTK 461. maddesinde düzenlenen rüçhan hakkını engellediği ve TTK 447. maddesi çerçevesinde sermaye artırımına iştiraki sağlanmayan ve rüçhan hakkının kullanılmasını engelleyen, 6. maddenin mutlak butlanla batıl olduğu yönündeki kısma ilişkin bulunduğu, uyulan bozma kararında, rüçhan hakkının kullandırılmadığı ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu sabitse de, bir defalık aykırılığın iptal edilebilir nitelikte olduğunun kabulü gerektiği, sürekli olarak aykırılık oluşturan kararların batıl kabul edilebileceği, dolayısıyla dava konusu 6 nolu kararın batıl olmayıp, iptal edilebilir nitelikte bulunduğu açıklanmıştır. Buna göre, dava konusu 6 nolu genel kurul kararının iptal koşulunun oluştuğu ancak TTK 445. maddesi uyarınca, iptal davasının karar tarihinden itibaren 3 ay içinde açılması gerektiği, huzurdaki bu davanın 3 aylık süre geçtikten sonra 03/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, davanın bu nedenle reddi gerektiği kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 65,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/11/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 29,20 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 15,20 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.212,20 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 210,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1500,00 TL
Posta Giderleri : 450,50 TL