Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/538 E. 2022/198 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/327 Esas
KARAR NO : 2022/309

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun maliki olduğu ve müvekkili şirket nezdinde … poliçe numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç ile 18/05/2012 tarihinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağında bulunan yaya kaldırımına aracının sağ ön tekerini çarpıp sonrasında aracının sağ ön köşe kısımları ile demir kapı ve demir kapı önünde aynı zamanda yaya kaldırımı üzerinde bulunan yaya …, …., … ve …’a çarparak yaya …’ın ölümüne, diğer yayaların da yaralanmalarına sebep olduğunu, araç sürücüsü …’nin kaza anında ehliyetsiz olduğu tespit edildiğini, bu hasarın oluşumunda davalıya ait araç sürücüsünün kusurlu olduğu trafik kazası tespit tutanağında polis memurlarınca açıkça belirtildiğini, söz konusu maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sakat kalan …’a daimi sakatlık tazminatı olarak 28.591,33 TL 28/08/2013 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirket ZMMS Poleçi Genel Şartlarının (B) 4-c maddesine göre 3.kişilere ödemek durumunda kaldığı tazminatı kaza esnasında sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz olması sebebi ile sigortalı araç maliki davalıya iş bu davaya konu icra takibi ile rücu ettiğini, … 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle tanzim edilen ödeme emrine davalı asil tarafından itiraz edildiği, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz ve kusurlu olduğu kazaya müdahale eden polis memurlarınca düzenlenen kaza tespit tutanağında açıkça belirtilmişken davalı borçlunun itirazları haksız ve icranın kötü niyetle durdurulması amaçlı olup bu nedenle iptalinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile davalı borçlunun tüm itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmamış olduğu görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK 67. maddesinde düzenlenen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, … 22.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasından davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan…plakalı aracın ehliyetsiz sürücüsü …’nin 18/05/2012 tarihinde karışmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonucu sakat kalan …’a poliçe genel şartları gereğince ödenen daimi sakatlı bedelinin rücuen tazminine yönelik 29.127,12 TL ilişkin olarak davalının davacı yana borcunun bulunup bulunmadığı ve % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Deliller toplanmış, … 22.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile hasar dosyası celp edilmiş, taraflarca ibraz edilen deliller ile toplanılması talep edilen deliller celp edilip incelenmiştir.
… 22.İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; icra dosyasından takip borçlusu aleyhine, 12/11/2013 tarihinde 28.591,33 TL asıl alacak ile 535,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.127,12 TL tutarında davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracın ehliyetsiz sürücüsü …’nin 18/05/2012 tarihinde karışmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonucu sakat kalan …’a poliçe genel şartları gereğince ödenen daimi sakatlı bedelinin rücuen tazminine yönelik alacağına dayalı ilamsız ödeme emri gönderildiği anlaşıldı. Takip borçlusunun süresi içinde borca ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğu ve takibin devamı için davacı vekilince huzurdaki itirazın iptali davasının açılmıştır.
Mahkememizce deliller toplanıp dosya üzerinde tazminat hesap uzmanı …, sigorta tahkim hakemi … ve ATK TRafik ihtisas dairesinden emekli kusur-hasar tespiti uzmanı bilirkişi … tarafından hazırlanan 04/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 18/05/2012günü saat 17.10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … mahallesi …. Sokak istikametinden, ….sokak istikametine doğru seyri sırasında olay mahalli kavşağa geldiğinde, aracının stop ettiği, tekrar aracının hareket ettirdiğinde meslek ve sanatta acemi davranması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda sağa dönerek …bsokağa girip seyir yönüne göre sağında bulunan yaya kaldırımı üzerine çıkıp aracın sağ ön tarafı ile 22 nolu evin demir kapısına ve aynı zamanda yaya kaldırımı üzerinde bulunan yaya …, …, … ve …’a çarptığı, çarpma sonucu yaya …’ın ölümü diğer yayaların yaralanması ile neticelenen dava konusu olay meydana geldiği, kusur durumu değerlendirilmesi hususunda; olay mahallinde yolun 7mt genişlikte, çift istikametli, kavşak, zemin asfalt ve kuru, vaktin gündüz, görüş acık, mahal meskun olduğu, olay mahallinde kaza tespit tutanağı tanzim edildiği, olay yeri kaza krokisinde, … plakalı otomobilin kavşak mahallinde …sokak bitiminde aracının stop ettirdiği, tekrar çalıştırıp harekete geçtiğinde ise direksiyon hakimiyetini kaybederek sağa … Sokak içerisine döndüğü, sağ tarafta bulunan 22 nolu evin önündeki yaya kaldırımına çıktığı, sağ ön tarafı ile evin demir kapısına ve yaya kaldırımı üzerinde bulunan yayalara çarptığı, buradan da yine geri dönerek sol tarafta bulunan yaya kaldırımı üzerine çıkarak hasarlı vaziyette durduğu şeklinde kroki tanzim edildiği, kaza tespit tutanağı olay anlatımında, … plakalı davalı otomobil sürücüsü …’nin sürücü belgesiz olduğu, sürücünün 2918 Sayılı K.T.K.unun sürücü asli kusurların belirtildiği 84 Maddesinin kod 6 (doğrultu değiştirme ve manevraları yanlış yapma) ve yine aynı kanunun 52/1B (sürücüler aracının yük ve teknik özelliklerine göre seyrini hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamak zorundadırlar) kuralını ihlal ettiği, tüm dosya kapsamı ve tekmil veriler birlikte değerlendirildiğinde, olayın mahallinde tanzim edilen kaza tespit tutanağı olay anlatımı doğrultusunda … plakalı otomobil sürücüsü davalı …’nin sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda sağa yönelerek yaya kaldırım üzerine çıkıp bu mahalde bulunan yayalara çarpması sonucu olayın meydana geldiği kabul edilerek bu duruma göre; davalı sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile ehliyetsiz olarak seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, aracını kavşak mahalli içerisinde stop ettirdiği, daha sonra aracının hareket ettirdiğinde ise meslek ve sanatta acemi olmasından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek sağa yönelip yaya kaldırımı üzerine çıkıp bu mahalde bulunan yayalara çarptığı, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareket ettiği, 2918 Sayılı K.T.k.unun 52/1B (sürücüler aracın yük ve teknik özelliklerine göre seyrini hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şekilde ayarlamak zorundadırlar) kuralını ihlal ettiğinden olayda kusurlu olduğu, dava dışı yayalar …, …, … ve … normal yaya kaldırımı üzerinde bulundukları sırada, direksiyon hakimiyetini kaybederek gelen ehliyetsiz davalı otomobil sürücüsünün yaya kaldırımı üzerine çıkıp bu mahalde kendilerine çarptığı olayda, mevcut şartlarda olayı önlemek bakımından alabileceği bir önlem ve tedbir bulunmadığından dolayı olayda atfı kabil kusuru bulunmadığı, sigortacılık yönünden inceleme ve değerlendirmede ise sigortacı davacının rücu hakkı; sigortacının rücu hakkı kanundan doğan bir hak olmakla birlikte, genellikle sigortalısının zarara uğramasına neden olan 3. şahıslara yöneltilen bir haktır. Sigortacı, bazı durumlarda sigorta ettirene (kendi sigortalısına) rücu edebilir. Özellikle KTK. m.95’e göre sigorta ettirenin prim borcunu ödememiş olması, limitlerin artmasından sonra ek poliçe yaptırmaması, sigorta süresi bittikten sonra poliçenin yenilenmemesi gibi durumlar, zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı, yeni limitler üzerinden veya sözleşme süresi bittikten sonra ödeme yapmış ise, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan kendi sigortalısına karşı dönme hakkını kullanabileceği, olayımız ile birlikte değerlendirildiğinde; trafik sigortaları yönünden sigortacının sigortalısına gerçekleşen zarardan dolayı rücu edebilmesi için şu şartların arandığı, zararın sigorta teminatı kapsamında olması, sigorta şirketinin rücu hakkının doğabilmesi için, öncelikle, ödediği tazminatın, mevcut sigorta sözleşmesi hükümlerine uygun ve gerçek zararı karşılar şekilde yapılmış olması esastır. Örneğin; ex gratia ödeme yapan sigortacının rücu hakkı olduğu kabul edilemeyeceği, bu açıklamalar doğrultusunda eldeki olayda, geçerli bir sigorta poliçesi olması ve rizikonun teminat kapsamındaki rizikolardan olması, poliçe süresi içerisinde gerçekleşmiş olması ve kusur (%100) bakımından ilk şart yerine gelmiş durumda olduğu, zararın sigortalının kasdi ya da ağır kusurlu hareketi neticesinde doğmuş olması Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2013 tarih, 2013/1632E., 2013/5493 K. sayılı ilamı; “Dava, ZMSS sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, araç sürücüsünün ehliyetsiz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. ZMSS şirketi ehliyetsiz araç kullanılması sebebine dayanarak kendi sigortalısına ancak onun veya sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir. Zira araç sahibinin sorumluluğu diğer bir deyişle karşı araç malikine tazminat ödeme yükümlülüğü aracı kullanan sürücü ehliyetsiz olsa dahi kusur esasına dayalıdır. Sigortalı aracın, gereken ehliyetnameye haiz olmayan kişi tarafından kullanılması ve bu kişinin ( sürücünün ) kusurlu olması rücu etmek için yeterli olup, rizikonun gerçekleşmesinden, ehliyetsiz araç kullanmanın asli unsur olması ya da münhasıran ehliyetsizlik sebebiyle kazanın meydana gelmesi gerekmemektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davalı aracının sürücüsü olayda %50 oranında kusurludur ve karşı araçta hasar meydana gelmiştir. Davacı, davalı tarafın kusur oranına isabet eden hasar bedelinin rücuen tahsilini isteyebilir. Mahkemece, sigortacı davacının üçüncü kişiye ödediği tazminat yönünden gerçek zarar miktarı üzerinden, yetersiz ehliyete sahip sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısmına hükmedilmesi gerekir.” buna göre; davalıya ait aracın sürücüsü, asli kusuru ile kazaya sebebiyet vermiş olup, olayda % 100 kusuru bulunduğu tespit edildiğinden bu koşul da sağlanmış durumda olduğu, kaza tutanağına göre; davalıya ait aracın sürücüsünün ehliyeti bulunmadığı, ehliyetnameye haiz olmadan araç kullanma kusuru meydana geldiği düşünülmektedir. Ancak, riziko tarihinde ilgili trafik tescil büro amirliğinden bu hususa ilişkin ulaşan bir evrağa dosyada rastlanmadığı, sigorta tazminatının ödenmiş olması hususunda; rücu hakkı, sigorta şirketinin zarar görene ödediği tazminata bağlı olarak sigortacıya tanınan bir haktır. Bu hakkın doğabilmesi için de, sigortacının poliçe kapsamındaki zararı ödemiş olması gerektiği, dolayısıyla, sigorta şirketi, henüz ödeme yapmadan rücu hakkını kazanamaz. Nitekim; Yargıtay kararlarında da, sigortacının rücu hakkını kazanabilmesi için zarar görene ödemede bulunmuş olması şart koşulduğu, dosya arasında … Bankası A.Ş. 28.08.2013 tarihli, 28.591,33-TL bedelli ödeme dekontu mevcut olduğu, Trafik Sigortası, işletenin 3. şahıslara verdiği zararları karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür. Raporumuzun IV/I bölümünde belirtildiği üzere poliçede maddi zararlar teminatı da vardır ve verilen teminat da maddi tazminat için araç başına 25.000,00-TL, bedeni zararlar için kişi başına 225.000,00-TL olduğu, sigortacılık tekniği açısından; dosyaya sunulan tüm deliller üzerinde yapılan incelemede, gerçekleşen kaza dolayısıyla oluşan zararda Trafik Sigortası teminatı kapsamı dışında kalacak herhangi bir hale rastlanmadığından davacının rücu hakkından bahsedilebileceği, sigorta şirketi ancak kendi akidine yani araç maliki olan davalı …’a rücu edebilecektir.(noter kanalı ile resmi araç satışı yapılmamıştır.) Zira; “Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Sigortalı davalıya ait araç, sürücü belgesi olmayan kişi tarafından kullanıldığı sırada kaza meydana gelmiştir. Sigortalı araç ehliyetnamesiz kişiye kullandırılırken ( sigorta akti devam ettiği sırada ) riziko gerçekleştiğine göre davacı sigorta şirketinin sadece kendi akidi olan davalı sigorta ettirene rücu etmesi mümkün olduğundan bu davalı yönünden davanın kabul edilmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.11.2006 tarih, E.2005/1050 K.2006/11238” Faiz hakkında; sigortacının rücu edebilme tarihi, ödeme yaptığı tarihtir. Yani; sigorta şirketi 28.08.2013 tarihinden itibaren faiz talep edebilecektir. rücuen alacak yönünden değerlendirmede ise; hesap yöntemi: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında özetle; “…….Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.…..davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, anılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömürü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararı %10 artış ve %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanacağı, Yargıtay 4., 10. 17,. ve 19. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre; davacı Sigorta Şirketinin kazalıya veya hak sahiplerine ödediği destekten yoksunluk tazminatının, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre hesaplanarak varsa alacak tespitinin gerektiği belirtilmektedir. Anılan içtihatlar doğrultusunda Hür Sigorta A.Ş. tarafından ödemenin yapıldığı 28.08.2013 tarihindeki verilere göre kazalının maddi tazminat tutarı hesaplanacak ve davacı sigorta şirketinin alacağı belirlenebileceği, kazalının yaşı, muhtemel bakiye ömrü, aktif-pasif devresi hususunda; 01.06.1997 doğumlu olan kazalı Levent Özkan 18.05.2012 kaza tarihi itibariyle (4) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (70) yıl ve muhtemelen (74) yaşına kadar yaşayacağı, Yargıtay 17. H.D’ nin 25.12.2014 Tarih, 2013/13485 Esas, 2014/19487 Karar sayılı kararında: “…..Çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme ve tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren maddi zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir….” denilerek hüküm kurulduğu, Yüksek Mahkemenin yukarıdaki kararı doğrultusunda; kaza tarihi itibariyle (4) yaşında ve öncesi okul çağında olan davacı çocuk, okula giderken, oynarken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken % 100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceği ve sarf etmesi gereken bu fazla efor ve gücün parasal değerlerinin Yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağı kabul edilerek, buna göre değerlendirme yapılması gerektiği, ayrıca; Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Bu itibarla; davacının aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek, kaza tarihi itibariyle (4) yaşından itibaren (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (56) yıldır. Kazalının (60-74) yaşları arası geçecek olan pasif devresi (14) yıl olduğu, kazalının geçici ve sürekli işgücü kaybı (maluliyet) durumu hususunda: Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunun 14.04.2013 tarihli raporunda davacının tüm vücut engellilik oranının %25 tarihli raporunda kazalı davacının geçirmiş olduğu belirtildiği, 18.05.2012 kaza tarihinden itibaren %25 oranındaki maluliyete göre dava dışı kazalının maddi zararı hesaplandığı, işlemiş aktif devre (bilinen dönem) kazançlarının tespiti hususunda; dava dışı kazalının çalışarak elde etmesi gereken kazançlar, yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olamayacaktır. Bununla birlikte; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/13125K. 2017/11124 T. 29.11.2017 karar sayılı kararında hesaplama yapılırken 18 yaşına kadarki dönem için AGİ’siz asgari ücretin esas alınması gerektiği belirtilmektedir. Buna göre; kaza tarihi itibarı ile (4) yaşında olan kazalının hesaba esas net ücreti (18) yaşına kadar AGİsiz asgari ücret ve (18) yaşından sonra bekarlar için uygulanan net asgari ücret olarak hesaba esas alınacağı, … Sigorta A.Ş. tarafından … Bankası aracılığıyla 28.08.2013 tarihinde kazalı…’ a 28.591,33 TL asıl alacak ödemesi yapıldığı dosyada mevcut ödeme dekontundan anlaşıldığı, Yargıtay 4., 10. 17,. ve 19. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre; davacı Sigorta Şirketinin kazalıya veya hak sahiplerine ödediği destekten yoksunluk tazminatının, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre hesaplanarak varsa alacak tespitinin gerektiği belirtilmektedir. Anılan içtihatlar doğrultusunda … Sigorta A.Ş. tarafından ödemenin yapıldığı 28.08.2013 tarihindeki verilere göre kazalının maddi tazminat tutarı hesaplanacak ve davacı … Sigorta A.Ş.’ nin alacağı belirleneceği, 18.05.2012–28.08.2013 arasındaki (1,27) yıllık işlemiş aktif devrede net kazançlar aşağıdaki şekilde olduğu, ¸
İşleyecek aktif devre (bilinmeyen dönem) kazançlarının tespiti hususunda; 28.08.2013-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar geçecek süre için Yargıtay 4., 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı, davacı çocuk işleyecek aktif devre başında (5) yaşındadır. İşleyecek aktif devrede geçecek (12,73) yıl sonra (18) yaşına ulaşacağı, buna göre; kazalının işleyecek aktif devre başındaki hesaba esas net aylık ücreti 18 yaşına kadar işleyecek (12,73) yıllık dönemde 730,28 TL, (18) yaşından sonra 803,68 TL ve hesaba esas aylık net işleyecek pasif devre kazancı 730,28 TL olduğuna göre davacının; 18 yaşına kadar işleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç= 730,28 TL x 12 Ay= 8.763,36 TL 18 yaşından sonra işleyecek İşleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç = 803,68 TL x 12 Ay = 9.644,16 TL olduğu, işleyecek pasif devre başında yıllık net kazanç = 730,28 TL x 12 Ay = 8.763,36 TL olduğu, peşin değer hususunda; (18) Yaşına Kadar (12,73) Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
¸¸
(18) Yaşından Sonra (42) Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
¸¸
İşleyecek aktif devrenin 16. Yılında sadece (6) aylık kazanç tahakkuk ettirilerek (6) aylık askerlik süresi tenzili yapıldığı,
14 Yıllık İşleyecek Pasif Devrenin Peşin Değeri :
¸¸
Dava dışı kazalının maddi tazminatın hesabı hususunda; kazalının ilk (1,73) yıllık maddi zararı 18.05.2012 – 28.08.2013 tarihleri arası geçmiş yılları kapsamakta olup, Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak geçmiş yıllarda uğranılan işlemiş maddi zararların herhangi bir ıskontoya tabi tutulması söz konusu olmadığından kazalının anılan ilk (1,73) yıllık İşlemiş aktif devredeki maddi zararları ıskontosuz olarak hesaplanabileceği, Kazalının malûliyeti nedeniyle maddi zararı aşağıdaki gibidir:
¸
İndirim gerektiren hususların değerlendirilmesi hususunda; olayın meydana gelmesinde dava dışı kazalı kusursuz olduğundan kusur tenziline mahal bulunmadığı, dava dışı kazalı kaz tarihi itibarı ile (4) yaşında olduğu, somut olayın iş kazası olmadığı, hal böyle olunca, dava dışı kazalıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılamayacağı ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanamayacağı anlaşılmış olup, rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığı, dava dışı kazalının malûliyeti nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararları hususunda; yukarıda açıklandığı üzere indirim gerektiren bir husus bulunmadığı, buna göre; dava dışı kazalının nihai ve gerçek maddi zararı = 161.253,16 TL olduğu, davacı sigorta şirketinin rücuen alacağının tespiti hususunda; asıl alacak yönünden: kazalı …’ ın yukarıda hesaplanan nihai ve gerçek maddi zararı 161.253,16 TL olduğu, … Sigorta A.Ş. tarafından 28.08.2013 tarihinde kazalı …’ a 28.591,33 TL ödeme yapıldığı hususu sabittir. Buna göre; asıl alacak yönünden davacı … Sigorta A.Ş.’ nin rücuen alacağı dava dışı kazalıya yapmış olduğu ödeme tutarıyla sınırlı olarak 28.591,33 TL olduğu, asıl alacağın işlemiş faizi yönünden yapılan hesaplama hususunda; 28.591,33 TL asıl alacağın 28.08.2013 ödeme tarihinden 12.11.2013 ilamsız icra takip tarihine kadar işlemiş faizi:
¸
Davacının rücuen alacakları toplamı
¸
Sonuç olarak kusur durumu değerlendirilmesi neticesinde; davalı … plakalı otomobilin ehliyetsiz sürücüsü …’nin dava konusu trafik kazasında % 100 (yüzde yüz) oranında asli derecede kusurlu olduğu, rücuen alacak yönünden değerlendirme neticesinde; 28.591,33 TL asıl alacak, 535,79 TL işlemiş faiz olmak üzere davacı …r Sigorta A.Ş.’ nin rücuen alacakları toplamının 29.127,12 TL olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olup, bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler yerinde bulunmuş olmakla; İİK 67. maddesinde düzenlenen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin itirazın iptali davasında taraflar arasındaki ihtilaf, … 22.İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı takip dosyasından davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracın ehliyetsiz sürücüsü …’nin 18/05/2012 tarihinde karışmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonucu sakat kalan …’a poliçe genel şartları gereğince ödenen daimi sakatlı bedelinin rücuen tazminine yönelik 29.127,12 TL ilişkin olarak davalının davacı yana borcunun bulunup bulunmadığı ve % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere;
18/05/2012 günü saat 17.10 sıralarında davalı sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile …mahallesi … Sokak istikametinden, …sokak istikametine doğru seyri sırasında olay mahalli kavşağa geldiğinde, aracının stop ettiği, tekrar aracının hareket ettirdiğinde meslek ve sanatta acemi davranması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda sağa dönerek … sokağa girip seyir yönüne göre sağında bulunan yaya kaldırımı üzerine çıkıp aracın sağ ön tarafı ile 22 nolu evin demir kapısına ve aynı zamanda yaya kaldırımı üzerinde bulunan yaya …, …, … ve …’a çarptığı, çarpma sonucu yaya …’ın ölümü diğer yayaların yaralanması ile neticelenen dava konusu olay meydana geldiği, kusur durumu değerlendirilmesi hususunda; olay mahallinde yolun 7mt genişlikte, çift istikametli, kavşak, zemin asfalt ve kuru, vaktin gündüz, görüş acık, mahal meskun olduğu, olay mahallinde kaza tespit tutanağı tanzim edildiği, olay yeri kaza krokisinde, … plakalı otomobilin kavşak mahallinde …sokak bitiminde aracının stop ettirdiği, tekrar çalıştırıp harekete geçtiğinde ise direksiyon hakimiyetini kaybederek sağa … Sokak içerisine döndüğü, sağ tarafta bulunan 22 nolu evin önündeki yaya kaldırımına çıktığı, sağ ön tarafı ile evin demir kapısına ve yaya kaldırımı üzerinde bulunan yayalara çarptığı, buradan da yine geri dönerek sol tarafta bulunan yaya kaldırımı üzerine çıkarak hasarlı vaziyette durduğu şeklinde kroki tanzim edildiği, kaza tespit tutanağında yer alan olay anlatımında,… plakalı davalı otomobil sürücüsü …’nin sürücü belgesiz olduğu, sürücünün 2918 Sayılı K.T.K.unun sürücü asli kusurların belirtildiği 84 Maddesinin kod 6 (doğrultu değiştirme ve manevraları yanlış yapma) ve yine aynı kanunun 52/1B (sürücüler aracının yük ve teknik özelliklerine göre seyrini hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamak zorundadırlar) kuralını ihlal ettiği, olayın mahallinde tanzim edilen kaza tespit tutanağı olay anlatımı doğrultusunda … plakalı otomobil sürücüsü davalı …’nin sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda sağa yönelerek yaya kaldırım üzerine çıkıp bu mahalde bulunan yayalara çarpması sonucu olayın meydana geldiği anlaşılmakla; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile ehliyetsiz olarak seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, aracını kavşak mahalli içerisinde stop ettirdiği, daha sonra aracının hareket ettirdiğinde ise meslek ve sanatta acemi olmasından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek sağa yönelip yaya kaldırımı üzerine çıkıp bu mahalde bulunan yayalara çarptığı, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareket ettiği, 2918 Sayılı K.T.k.unun 52/1B (sürücüler aracın yük ve teknik özelliklerine göre seyrini hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şekilde ayarlamak zorundadırlar) kuralını ihlal ettiğinden olayda kusurlu olduğu, dava dışı yayalar …, …, … ve … normal yaya kaldırımı üzerinde bulundukları sırada, direksiyon hakimiyetini kaybederek gelen ehliyetsiz davalı otomobil sürücüsünün yaya kaldırımı üzerine çıkıp bu mahalde kendilerine çarptığı olayda, mevcut şartlarda olayı önlemek bakımından alabileceği bir önlem ve tedbir bulunmadığından dolayı olayda atfı kabil kusuru bulunmadığı, sigortacılık yönünden inceleme ve değerlendirmede ise sigortacı davacının rücu hakkı; sigortacının rücu hakkı kanundan doğan bir hak olmakla birlikte, genellikle sigortalısının zarara uğramasına neden olan 3. şahıslara yöneltilen bir haktır. Sigortacı, bazı durumlarda sigorta ettirene (kendi sigortalısına) rücu edebilir. Özellikle KTK. m.95’e göre sigorta ettirenin prim borcunu ödememiş olması, limitlerin artmasından sonra ek poliçe yaptırmaması, sigorta süresi bittikten sonra poliçenin yenilenmemesi gibi durumlar, zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı, yeni limitler üzerinden veya sözleşme süresi bittikten sonra ödeme yapmış ise, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan kendi sigortalısına karşı dönme hakkını kullanabileceği, somut olay ile birlikte değerlendirildiğinde; trafik sigortaları yönünden sigortacının sigortalısına gerçekleşen zarardan dolayı rücu edebilmesi için bazı şartların arandığı, zararın sigorta teminatı kapsamında olması, sigorta şirketinin rücu hakkının doğabilmesi için, öncelikle, ödediği tazminatın, mevcut sigorta sözleşmesi hükümlerine uygun ve gerçek zararı karşılar şekilde yapılmış olması esastır. Örneğin; ex gratia ödeme yapan sigortacının rücu hakkı olduğu kabul edilemeyeceği, bu açıklamalar doğrultusunda eldeki olayda, geçerli bir sigorta poliçesi olması ve rizikonun teminat kapsamındaki rizikolardan olması, poliçe süresi içerisinde gerçekleşmiş olması ve kusur (%100) bakımından ilk şart yerine gelmiş durumda olduğu, zararın sigortalının kasdi ya da ağır kusurlu hareketi neticesinde doğmuş olması Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2013 tarih, 2013/1632E., 2013/5493 K. sayılı ilamı; “Dava, ZMSS sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, araç sürücüsünün ehliyetsiz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. ZMSS şirketi ehliyetsiz araç kullanılması sebebine dayanarak kendi sigortalısına ancak onun veya sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir. Zira araç sahibinin sorumluluğu diğer bir deyişle karşı araç malikine tazminat ödeme yükümlülüğü aracı kullanan sürücü ehliyetsiz olsa dahi kusur esasına dayalıdır. Sigortalı aracın, gereken ehliyetnameye haiz olmayan kişi tarafından kullanılması ve bu kişinin ( sürücünün ) kusurlu olması rücu etmek için yeterli olup, rizikonun gerçekleşmesinden, ehliyetsiz araç kullanmanın asli unsur olması ya da münhasıran ehliyetsizlik sebebiyle kazanın meydana gelmesi gerekmemektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davalı aracının sürücüsü olayda %50 oranında kusurludur ve karşı araçta hasar meydana gelmiştir. Davacı, davalı tarafın kusur oranına isabet eden hasar bedelinin rücuen tahsilini isteyebilir. Mahkemece, sigortacı davacının üçüncü kişiye ödediği tazminat yönünden gerçek zarar miktarı üzerinden, yetersiz ehliyete sahip sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısmına hükmedilmesi gerekir.” buna göre; davalıya ait aracın sürücüsü, asli kusuru ile kazaya sebebiyet vermiş olup, olayda % 100 kusuru bulunduğu tespit edildiğinden bu koşul da sağlanmış durumda olduğu, kaza tutanağına göre; davalıya ait aracın sürücüsünün ehliyeti bulunmadığı, ehliyetnameye haiz olmadan araç kullanma kusuru meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ancak, riziko tarihinde ilgili trafik tescil büro amirliğinden bu hususa ilişkin ulaşan bir evrağa dosyada rastlanmadığı, sigorta tazminatının ödenmiş olması hususunda; rücu hakkı, sigorta şirketinin zarar görene ödediği tazminata bağlı olarak sigortacıya tanınan bir haktır. Bu hakkın doğabilmesi için de, sigortacının poliçe kapsamındaki zararı ödemiş olması gerektiği, dolayısıyla, sigorta şirketi, henüz ödeme yapmadan rücu hakkını kazanamaz. Nitekim; Yargıtay kararlarında da, sigortacının rücu hakkını kazanabilmesi için zarar görene ödemede bulunmuş olması şart koşulduğu, dosya arasında … Bankası A.Ş. 28.08.2013 tarihli, 28.591,33-TL bedelli ödeme dekontu mevcut olduğu, Trafik Sigortası, işletenin 3. şahıslara verdiği zararları karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür. Raporumuzun IV/I bölümünde belirtildiği üzere poliçede maddi zararlar teminatı da vardır ve verilen teminat da maddi tazminat için araç başına 25.000,00-TL, bedeni zararlar için kişi başına 225.000,00-TL olduğu, sigortacılık tekniği açısından; dosyaya sunulan tüm deliller üzerinde yapılan incelemede, gerçekleşen kaza dolayısıyla oluşan zararda Trafik Sigortası teminatı kapsamı dışında kalacak herhangi bir hale rastlanmadığından davacının rücu hakkından bahsedilebileceği, sigorta şirketi ancak kendi akidine yani araç maliki olan davalı …’a rücu edebilecektir.(noter kanalı ile resmi araç satışı yapılmamıştır.) Zira; “Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Sigortalı davalıya ait araç, sürücü belgesi olmayan kişi tarafından kullanıldığı sırada kaza meydana gelmiştir. Sigortalı araç ehliyetnamesiz kişiye kullandırılırken ( sigorta akti devam ettiği sırada ) riziko gerçekleştiğine göre davacı sigorta şirketinin sadece kendi akidi olan davalı sigorta ettirene rücu etmesi mümkün olduğundan bu davalı yönünden davanın kabul edilmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.11.2006 tarih, E.2005/1050 K.2006/11238” Faiz hakkında; sigortacının rücu edebilme tarihi, ödeme yaptığı tarihtir. Yani; sigorta şirketi 28.08.2013 tarihinden itibaren faiz talep edebilecektir. rücuen alacak yönünden değerlendirmede ise; hesap yöntemi: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında özetle; “…….Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.…..davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, anılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararı dikkate alınarak bilirkişi heyeti raporunda; davacının muhtemel bakiye ömürü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlendiği, ancak; davacının maddi zararı %10 artış ve %10 ıskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplandığı, Yargıtay 4., 10. 17,. ve 19. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre; davacı Sigorta Şirketinin kazalıya veya hak sahiplerine ödediği destekten yoksunluk tazminatının, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre hesaplanarak varsa alacak tespitinin yapıldığı, anılan içtihatlar doğrultusunda … Sigorta A.Ş. tarafından ödemenin yapıldığı 28.08.2013 tarihindeki verilere göre kazalının maddi tazminat tutarı hesaplanacak ve davacı sigorta şirketinin alacağı belirlendiği, kazalının yaşı, muhtemel bakiye ömrü, aktif-pasif devresi hususunda; 01.06.1997 doğumlu olan kazalı Levent Özkan 18.05.2012 kaza tarihi itibariyle (4) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (70) yıl ve muhtemelen (74) yaşına kadar yaşayacağı, Yargıtay 17. H.D’ nin 25.12.2014 Tarih, 2013/13485 Esas, 2014/19487 Karar sayılı kararında: “…..Çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme ve tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren maddi zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir….” denilerek hüküm kurulduğu, işbu Yargıtay ilamı doğrultusunda; kaza tarihi itibariyle (4) yaşında ve öncesi okul çağında olan davacı çocuk, okula giderken, oynarken ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken % 100 sağlam olan emsallerine nazaran maluliyetiyle orantılı olarak daha fazla efor ve güç sarf edeceği ve sarf etmesi gereken bu fazla efor ve gücün parasal değerlerinin Yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağı kabul edilerek, buna göre değerlendirme yapıldığı, ayrıca; Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilerek, davacının aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek, kaza tarihi itibariyle (4) yaşından itibaren (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (56) yıl olduğu, kazalının (60-74) yaşları arası geçecek olan pasif devresi (14) yıl olduğu, kazalının geçici ve sürekli işgücü kaybı (maluliyet) durumu hususunda: … Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunun 14.04.2013 tarihli raporunda davacının tüm vücut engellilik oranının %25 tarihli raporunda kazalı davacının geçirmiş olduğu belirtildiği, 18.05.2012 kaza tarihinden itibaren %25 oranındaki maluliyete göre dava dışı kazalının maddi zararı hesaplandığı, işlemiş aktif devre (bilinen dönem) kazançlarının tespiti hususunda; dava dışı kazalının çalışarak elde etmesi gereken kazançlar, yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olamayacağı, bununla birlikte; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/13125K. 2017/11124 T. 29.11.2017 karar sayılı kararında hesaplama yapılırken 18 yaşına kadarki dönem için AGİ’siz asgari ücretin esas alınması gerektiği belirtilmektedir. Buna göre; kaza tarihi itibarı ile (4) yaşında olan kazalının hesaba esas net ücreti (18) yaşına kadar AGİsiz asgari ücret ve (18) yaşından sonra bekarlar için uygulanan net asgari ücret olarak hesaba esas alınacağı, … Sigorta A.Ş. tarafından … Bankası aracılığıyla 28.08.2013 tarihinde kazalı …’ a 28.591,33 TL asıl alacak ödemesi yapıldığı dosyada mevcut ödeme dekontundan anlaşıldığı, Yargıtay 4., 10. 17,. ve 19. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre; davacı Sigorta Şirketinin kazalıya veya hak sahiplerine ödediği destekten yoksunluk tazminatının, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre hesaplanarak varsa alacak tespitinin gerektiğinden anılan içtihatlar doğrultusunda … Sigorta A.Ş. tarafından ödemenin yapıldığı 28.08.2013 tarihindeki verilere göre kazalının maddi tazminat tutarı hesaplanacak ve davacı … Sigorta A.Ş.’ nin alacağı belirleneceği, 18.05.2012–28.08.2013 arasındaki (1,27) yıllık işlemiş aktif devrede net kazançlar aşağıdaki şekilde olduğu, ¸
İşleyecek aktif devre (bilinmeyen dönem) kazançlarının tespiti hususunda; 28.08.2013-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar geçecek süre için Yargıtay 4., 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacağı, davacı çocuk işleyecek aktif devre başında (5) yaşındadır. İşleyecek aktif devrede geçecek (12,73) yıl sonra (18) yaşına ulaşacağı, buna göre; kazalının işleyecek aktif devre başındaki hesaba esas net aylık ücreti 18 yaşına kadar işleyecek (12,73) yıllık dönemde 730,28 TL, (18) yaşından sonra 803,68 TL ve hesaba esas aylık net işleyecek pasif devre kazancı 730,28 TL olduğuna göre davacının; 18 yaşına kadar işleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç= 730,28 TL x 12 Ay= 8.763,36 TL 18 yaşından sonra işleyecek İşleyecek aktif devre başında yıllık net kazanç = 803,68 TL x 12 Ay = 9.644,16 TL olduğu, işleyecek pasif devre başında yıllık net kazanç = 730,28 TL x 12 Ay = 8.763,36 TL olduğu, peşin değer hususunda; (18) Yaşına Kadar (12,73) Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
¸¸
(18) Yaşından Sonra (42) Yıllık İşleyecek Aktif Devrenin Peşin Değeri:
¸¸
İşleyecek aktif devrenin 16. Yılında sadece (6) aylık kazanç tahakkuk ettirilerek (6) aylık askerlik süresi tenzili yapıldığı,
14 Yıllık İşleyecek Pasif Devrenin Peşin Değeri :
¸¸
Dava dışı kazalının maddi tazminatın hesabı hususunda; kazalının ilk (1,73) yıllık maddi zararı 18.05.2012 – 28.08.2013 tarihleri arası geçmiş yılları kapsamakta olup, Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak geçmiş yıllarda uğranılan işlemiş maddi zararların herhangi bir ıskontoya tabi tutulması söz konusu olmadığından kazalının anılan ilk (1,73) yıllık İşlemiş aktif devredeki maddi zararları ıskontosuz olarak hesaplanabileceği, Kazalının malûliyeti nedeniyle maddi zararı aşağıdaki gibi olduğu, ¸
Mahkememizce indirim gerektiren hususların değerlendirilmesi hususunda; olayın meydana gelmesinde dava dışı kazalı kusursuz olduğundan kusur tenziline mahal bulunmadığı, dava dışı kazalı kaz tarihi itibarı ile (4) yaşında olduğu, somut olayın iş kazası olmadığı, hal böyle olunca, dava dışı kazalıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılamayacağı ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanamayacağı anlaşılmış olup, rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığı, dava dışı kazalının malûliyeti nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararları hususunda; yukarıda açıklandığı üzere indirim gerektiren bir husus bulunmadığı, buna göre; dava dışı kazalının nihai ve gerçek maddi zararı = 161.253,16 TL olduğu, davacı sigorta şirketinin rücuen alacağının tespiti hususunda; asıl alacak yönünden: kazalı …’ ın yukarıda hesaplanan nihai ve gerçek maddi zararı 161.253,16 TL olduğu, … Sigorta A.Ş. tarafından 28.08.2013 tarihinde kazalı …a 28.591,33 TL ödeme yapıldığı hususu sabittir. Buna göre; asıl alacak yönünden davacı … Sigorta A.Ş.’ nin rücuen alacağı dava dışı kazalıya yapmış olduğu ödeme tutarıyla sınırlı olarak 28.591,33 TL olduğu, asıl alacağın işlemiş faizi yönünden yapılan hesaplama hususunda; 28.591,33 TL asıl alacağın 28.08.2013 ödeme tarihinden 12.11.2013 ilamsız icra takip tarihine kadar işlemiş yasal faizinin 535,79 TL olduğu, buna göre davacının rücuen alacakları toplamının 28.591,33 TL asıl alacak ile 535,79 TL asıl alacağın işlemiş faizi olmak üzere toplam 29.127,12 TL olduğu, bilirkişi tarafından yapılan kusur değerlendirilmesinin mahkememizce yerinde bulunması neticesinde; davalı … plakalı otomobilin ehliyetsiz sürücüsü …’nin dava konusu trafik kazasında % 100 (yüzde yüz) oranında asli derecede kusurlu olduğu, rücuen alacak yönünden değerlendirme neticesinde; 28.591,33 TL asıl alacak, 535,79 TL işlemiş faiz olmak üzere davacı … Sigorta A.Ş.’ nin rücuen alacakları toplamının 29.127,12 TL olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, … 22. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalının yapmış olduğu itirazın 28.591,33 TL asıl alacak ile 535,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.127,12 TL bakımından iptali ile takibin bu miktar bakımından devamına, hüküm altına alınan 28.591,33 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talepnamesindeki şart ve koşullarla faiz uygulanmasına, hüküm altına alınan 29.127,12 TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 5.825,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)… 22. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalının yapmış olduğu itirazın 28.591,33 TL asıl alacak ile 535,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.127,12 TL bakımından iptali ile takibin bu miktar bakımından devamına,
3-)Hüküm altına alınan 28.591,33 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talepnamesindeki şart ve koşullarla faiz uygulanmasına,
4-)Hüküm altına alınan 29.127,12 TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 5.825,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.989,67 TL nispi karar harcının, peşin yatırılan 497,42 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 1.492,25 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan toplam 2.915,20 TL yargılama gideri ile 497,42 TL peşin harç ve 44,40 TL başvuru harcı toplamı 3.457,02 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
9-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 497,42 TL
Karar Harcı : 1.989,67 TL
Noksan Harç : 1.492,25 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.222,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.800,00 TL
Posta Giderleri : 115,20 TL