Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/48 E. 2020/296 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/48
KARAR NO : 2020/296

DAVA : Konkordato Tasdiki
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ : 17/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato Tasdikine ilişkin esas ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA/
ESAS DAVA/
Esas davada davacı … Limited Şirketi vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 12.02.2004 tarihinde kurulmuş olduğunu, … namı adı altında 2013 yılında butik otel olarak açıldığını, otelin bulunduğu … ilçesinde vuku bulan gezi olayları ve hemen akabinde yabancı turistlerin ölümü ile neticelenen hadiseler nedeniyle ticari faaliyetlerin akamete uğradığını, hızla rezervasyon ve gelir kaybına uğrayan işletmenin bankalara ve diğer kişilere olan borçlarını yerine getiremediğini, otelin restorasyon karşılığı yap, işlet devret modeli ile işletilme hakkına sahip olunduğunu, şirketin iki ortaklı olup ortaklardan …’nin finans kuruluşlarından temin edilen kredilerde müteselsil kefil olduğu gibi adına kayıtlı olan taşınmazların da ipotek edildiğini, ortağın sahip olduğu taşınmazları satmak suretiyle bankalara olan borçlarını tasfiyesinin denendiğini ancak satış işlemlerini gerçekleştiremediğini, konkordato ön projesinde borcun tasfiyesine yer verildiğini ve mevcut borçlardan %25 iskonto yapılmasıyla tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl ödemesiz 60 ay vade içinde borçların tasfiyesinin planlandığını ve ortağa ait olan tüm taşınmazların takyidatları ile birlikte listesinin dilekçe ekinde sunulduğunu ve ayrıca rehinli alacaklılarla, adi alacaklıların gösterilerek İİK. 287. maddesi uyarınca geçici mühlet, kesin mühlet ve akabinde konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA/
Davacı … tarafından … 3. ATM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden açılan konkordatonun tasdiki davası mahkemesinin 17/07/2018 tarih ve 2018/802 Karar sayılı kararı ile mahkememizin 2019/48 Esas (2018/403 Esas) sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davanın davacısı … dava dilekçesinde özetle; esas davadaki açıklamaların tekrarı suretiyle şirketin ortağı olup, şirketin borçlarına ayni ve şahsi teminat verildiğini, taşınmazların tamamının adına kayıtlı olduğunu, şirketin konkordato ön projesiyle aynı projeye dayandığını, zira borcunun şirketin borçlarına müteselsil kefaleti ve taşınmazlar üzerinde kurulan ipoteklerden kaynaklandığını, borçların %25 iskonto ile tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl ödemesiz 60 ay vade dairesinde ödeneceğinin planlandığını, İİK. 287. maddesi uyarınca geçici mühlet verilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, adi konkordatonun tasdiki davasıdır.
Adi Konkordato 2004 sayılı İİK. m. 285-309/ı arasında düzenlenmiştir.
Konkordato, borçlunun, kanunda öngörülen çoğunluktaki alacaklılar ile yapacağı ve ancak mahkemenin tasdiki ile borçlu ve alacaklılar bakımından (konkordatoya tabi ve ancak borçlu ile anlaşmaya varmayan alacaklılar dahil) bağlayıcı hale gelen bir cebri icra anlaşmadır. Konkordato kurumu, elinde olmayan sebeplerle işleri iyi gitmeyen ve ekonomik durumu bozulan veya bozulma ihtimali olan dürüst borçluları, iflastan korumak (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara: Adalet Yayınları, 2013 s.1443-1444) ve ödeme güçlüğü çeken borçlulara borçlarını yeniden yapılandırarak, işletmelerini iyileştirmelerine olanak sağlamak için ihdas edilmiştir. Konkordato kurumu ile borçluya, alacaklıların çoğunluğu ile anlaşarak borçlarını ödeme ve böylelikle iflastan kurtulma imkanı sağlanmak istenmiştir. Borçlu yapılacak olan anlaşma doğrultusunda borçlarını ödediğinde tüm borçlarından kurtulmuş olur. İsviçre doktrininde, konkordato sürecinde verilen konkordato kesin mühleti borçlunun mali durumunu iyileştirmesinin bir aracı olarak görülmektedir. İsviçre’deki kanun değişikliklerinin bir çoğunda açıkça iyileştirme kavramına yer verilmiştir. Konkordatoda alacaklıların menfaati olmakla birlikte esasen borçlunun menfaati daha ön plandadır. Adi konkordatoda, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda olduğu gibi malvarlığının tasfiyesi değil borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanır.(Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Yasa Çerçevesinde KONKORDATO, İstanbul: Vedat Kitapçılık 2018, s.3 ve6)
Konkordatonun tasdiki yargılaması bir dava olmayıp, HMK. m. 382/2-7’de öngörülen çekişmesiz bir yargı işlemidir. (Hakan Pekcanıtez/ Oğuz Atalay/Meral Sungurtekin Özkan/ Muhammed Özekes, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. Bası, İstanbul: Onikilevha, 2019 s.498; Kuru, İcra ve İflas El Kitabı, s.1487) Ancak alacaklılar itiraz etmişler ise yargılama sonunda verilen karar çekişmeli yargı kararına dönüşür.(Pekcanıtez/Ataley/Sungurtekin Özkan/Özekes, s.506) Çekişmesiz yargı işlerinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulü uygulanır ve re’sen araştırma ilkesi geçerlidir.( Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılımış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 3. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları, 2019, s. 509) Ancak tasdik şartlarının oluşmama riski borçlu üzerinde olduğundan borçlu da şartların oluştuğunu ispat edebilir.(Pekcanıtez/Ataley/ Sungurtekin Özkan/Özekes, s.498)
Adi konkordato, geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatoya tabi (nisaba esas) alacaklı ve alacaklıların tespiti, alacaklılar toplantısının yapılması ve tasdik raporunun mahkemeye ibrazı ile başlayan tasdik aşamalarından oluşmaktadır.
Geçici mühlet aşamasında; geçici mühlet kararı verilebilmesi için davacının İİK. m. 286 gereği, dava dilekçesi ekinde, konkordato ön projesini, borçlunun malvarlığının durumunu gösteren belgeleri, alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren listeyi, konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tabloyu, konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporunu mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Mahkemece, bizzat veya bilirkişi marifetiyle yapacağı inceleme neticesinde bu belgelerin tam olduğunun tespit edilmesi halinde İİK. m. 287/1 gereği borçluya derhal üç ay geçici mühlet verilmesi gerekir. Şartları mevcut olduğunda İİK. m. 287/4 gereği 3 aylık geçici sürenin 2 ay uzatılmasına karar verebilir.
Mahkememizce dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 09/05/2018 tarihli tensip tutanağı ile davanın niteliği itibariyle dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesi hükmünde düzenlenen unsurları taşıdığı, davanın HMK’nın 316-322 maddeleri arasında düzenlenen BASİT yargılama usulüne tabi olduğu ve 6545 sayılı yasanın 45. maddesi gereğince davanın heyetçe yürütülmesi gerektiği, davacıların merkez adresinin … olması ve bu yerin mahkememizin yargı çevresi içinde kalması nedeniyle İİK. 285/3. maddesi yollamasıyla İİK. 154. maddesi gereğince iş bu dava bakımından mahkememizin görevli ve kesin yetkili olduğuna karar verilmiştir.
Mahkememizin 09/05/2018 tarihli geçici mühlet kararı ile davacı şirket küçük işletme olarak değerlendirildiğinden İİK m.286/e’de öngörülen SPK veya Kamu Gözetim Standartları tarafından yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu hazırlanan konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporu dışında İİK m.286/a-d’de öngörülmüş olan belgelerin dava dilekçesine ekli olduğu ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş oldukları anlaşıldığından İİK m.287 gereği 09/05/2018 tarihinden itibaren davacı şirkete 3 aylık geçici süre verilmesine, kararın İİK m.288 kapsamında Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmamasının incelenmesi amacıyla alacaklı sayısı ve alacak miktarı nazara alınmak suretiyle resen seçilen Doç. Dr. …, Bağımsız Denetçi/ Mali Müşavir … ve Prof. Dr. …’nun geçici komiser heyeti olarak atanmasına, davacının geçici komiser heyetinin nezareti altında faaliyetine devamına, 3 aylık geçici sürenin dolmasından önce konkordato projesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı yönündeki nihai komiser raporunun dosyaya sunulmasına karar verilmiştir.
Ayrıca 09/05/2018 tarihli tensip tutanağı ile geçici mühletin sona ereceği tarih nazara alınmak suretiyle kesin mühlete ilişkin duruşmanın 06/08/2018 günü saat 13:30’da icrasına karar verilmiştir.
Birleşen dava bakımından 19/07/2018 tarihli tensip tutanağı ve geçici mühlet kararı ile; birleşen davanın davacısı … bakımından da 19/07/2018 tarihindin itibaren 3 aylık geçici mühlet verilmesine ve …’ın geçici komiser olarak atanmasına, kesin mühlete ilişkin duruşmanın 04/10/2018 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
Esas davada 3 aylık geçici mühlet süresi olmadan önce verilen 03.08.2018 tarihli nihai raporda özetle; şirketin toplam 7.500.000,00 TL sermayesinden kaydi değerlere göre büyük bir kısmını kaybettiği, şirketin rayiç değerler üzerinden -60.347.722,66 TL kadar borca batık bulunduğu, şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün bulunmadığı, başka bir deyişle sürdürülebilir mali bir yapıya kavuşamayacağı, davacı şirketin tek başına ele alınması halinde konkordato projesinin hayata geçirilmesine olanak olmadığı, sermayesini yitirdiği ve adına kayıtlı hiçbir taşınmazın bulunmadığı ve şirketin konkordato taahhütlerini yerine getirme imkanından oldukça uzak bulunduğu, ancak şirket ortaklarından ..’ye ait çok sayıda taşınmazın bulunduğu ve projede adı geçen şahsın malvarlığının satışı enstrümanına yer verildiği, dolayısıyla … adına olan bu taşınmazların rayiç değerinin tespit edilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır.
Konkordato komiser heyetince dosyaya sunulan 03/08/2018 tarihli ara rapor ve duran varlıkların kaydi ve rayiç değerlerine ilişkin 01/08/2018 tarihli raporların dava dosyasına ibrazı akabinde mahkememizce 06/08/2018 tarihinde icra edilen duruşmanın 2 nolu ara kararı ile 3 aylık geçici sürenin 2 ay uzatılmasına ve kesin mühlete ilişkin duruşmanın 04/10/2018 tarihi saat 13:40’da yapılmasına karar verilmiştir.
04/10/2018 tarihinde icra edilen duruşmada verilen 1 nolu ara kararı ile birleşen davada geçici mühletin 19/10/2018 tarihinde dolacağı dikkate alınarak kesin mühlet talebiyle ilgili duruşmanın 08/10/2018 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
Kesin mühlet aşamasında; konkordatonun başarışa ulaşmasının mümkün olup olmadığı araştırılmaktadır. Bu kapsamda davacı borçlunun talebi, alacaklıların itirazları ile komiser heyetinin görüşü hep birlikte değerlendirilerek İİK. m. 289 kapsamında “konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu” kanaatine varıldığında borçluya bir yıl kesin mühlet verilmesi gerekir. Ancak kesin mühlete ilişkin kararın İİK. m. 289/1 kapsamında geçici süre içinde ve İİK. m. 289/2 kapsamında duruşmada verilmesi gerekir. Ayrıca şartları mevcut olduğunda 1 yıllık sürenin İİK. m. 289/5 gereği altı ay uzatılmasına karar verilebilir.
Geçici komiser heyetince 5 aylık süre sona ermeden verilen nihai raporda ise; davacı şirketin projesinde yer verdiği ve satışını öngördüğü taşınmazlardan … ilçesi 430 parsel 10 ada 15 nolu parsel, aynı yer 434 ada 6 parsel, aynı yer 445 ada 2 parsel ile Şişli ilçesi 1300 ada 1 parsel sayılı taşınmazların … adına, … ilçesi 1770 ada 4 parsel sayılı taşınmazın …, … ilçesi 445 ada 3 parsel sayılı taşınmazın da … adına kayıtlı olduğu, … adına kayıtlı olmayan bu taşınmazların borç tasfiyesinde dikkate alınamayacağı, tapuda … adına kayıtlı olan ve …, …, …, … ilçelerinde ve ayrıca … ili …, …, … ilçelerinde bulunan taşınmazların toplam değerinin de 71.944.157,71 TL miktarında bulunduğu, davacı şirketin kısa ve uzun vadeli borçlar toplamının 61.788.248,79 TL olup, taşınmazların değerinin borçlarının %17 fazlasını oluşturduğu, ancak ortak …’ye ait taşınmazların satışı suretiyle şirketin borçlarının tasfiye edileceğinin belirtilmesine göre ortağın taşınmazlarının satılması ile tasfiye edilmesi planlanan borçların ve bu borçların alacaklısı sıfatının …’de toplanacağı, bunun önemli bir husus olup şirketin borçlarının, şirket ortağına ait taşınmazların satışı suretiyle ödenmiş olması sonucu borç tasfiye edilmiş gibi gözükse de aynı borç miktarının alacaklısının şirket ortağı olacağı, bu bağlamda birleşen davada davacı …’nin şirkete karşı doğacak haklarından feragat edeceğine dair yazılı bir belge sunmamış olmasının projenin hukuki ve mali yönden zayıf noktasını oluşturduğu, ayrıca otelin işletme devir ücreti bilirkişi tarafından 27.927.124,20 TL olduğu tespit edilmiş ise de, günün ekonomik koşullarında bu denli yüksek bir ücretin ödenebilirliğinin tartışılması gereken bir husus olduğu ve otelin restorasyon karşılığı kiralama işine ait sözleşmeyle vakıflardan kiralanmış olup bu sözleşmenin 19. maddesinde işletme devrinin ancak idarenin yazılı izni ile olacağının hükme bağlandığı, işletme devrinin bir takım şartlara tabi olduğunun belirtildiği, bu durumda işletme hakkı devrinin yazılı izne tabi olduğu gözetildiğinde yeni bir işletmecinin bulunabilmesinin güçlük arzettiği, bunun dışında şirket borçlarına göre şirketin ortağına ait taşınmazların rayiç değerinin %17 fazla olması karşısında konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya, komiser raporları, davacı vekilinin yazılı ve sözlü beyanları ile müdahil alacaklıların beyan ve itirazları nazara alınmak suretiyle 08/10/2018 tarih 2018/403 Esas ve 2018/978 Karar sayılı karar ile; “İİK. 289/3. maddesi uyarınca kesin mühlet verilebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı önem arzetmektedir. Nitekim İİK 289/3. maddesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Ancak anılan düzenlemede konkordatonun başarıya ulaşması ile kast edilen hususun ne olduğu açıklanmış değildir. Geçici mühleti düzenleyen İİK 287. maddesinde de, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla geçici konkordato komiserinin görevlendirilmesinin gerektiğinin belirtildiği, yine bu maddenin içeriğinde de konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı ile anlatılmak istenilenin ne olduğu belirtilmediği ancak anılan bu maddenin gerekçesinde “Konkordatonun başarıya ulaşması ile kastedilen hususun, konkordato talebinde bulunanın mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya konkordato teklifinin tasdiki şartlarının yerine gelip gelemeyeceği” olduğu açıklanmıştır. Buna göre borçluya kesin mühlet verilmesinin koşullarından birinin borçlunun mali durumunu iyileştirme ihtimali olduğu kabul edilmelidir. Ancak İİK 287.maddesinin gerekçesinde açıkça ifade edildiği üzere ”borçlunun mali durumunun düzelmesi” veya ”konkordato teklifi şartlarının yerine gelip gelemeyeceği” ihtimallerinden birinin gerçekleşmesi durumunda kesin mühletin verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Mali durumda iyileşme olduğunda, borçlunun ekonomik açıdan iyileşmesi başka bir deyişle ekonomik yönden iyileşme ihtimalinin bulunup bulunmadığının da gözönünde bulundurulması gerekir. Borçlunun sürdürülebilir mali yapıya kavuşması yapısal iyileşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Başarılı bir iyileşme için bilançosal anlamdaki iyileşmenin yeterli olmayıp, gerçek bir iyileşmenin varlığının aranacağı açıktır. Ayrıca bu iyileşmenin konkordato projesinde öngörülen taahhütleri tamamen karşılamaya yeter derecede olması gerekir. Şirketin içinde bulunduğu bozuk mali yapı ortadan kalkmış olmasına rağmen karlılığın ve verimliliğin sağlanamaması halinde gerçek bir iyileşmeden ve dolayısıyla konkordatonun, iyileşme nedeniyle başarıya ulaştığından sözedilmesi mümkün görülmemelidir.
Somut olayda davacı şirkete ait hiçbir malvarlığı bulunmayıp, ödenmiş sermayesini dahi kaybettiği ve rayiç değer bilançosuna göre – 60.347.722,66 TL miktarında borca batık olduğu, işletme faaliyetindeki karlılığın iyileşme için yeterli olarak kabul edilemediği, zira şirketin otelin, işletme faaliyet giderlerinden olan ve geçici mühletin verilmesinden sonra oluşan kira, elektrik, doğalgaz vb. giderlerini dahi ödeyemediği, buna göre iyileşme olanağının bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.
Esas ve birleşen davada davacılar, şirketin mali durumunun iyileştirilmesi amacıyla değil, borçların tasfiyesi için konkordato talebinde bulunduklarını açıklamışlardır. Ön projede, bu kıstas esas alınarak hazırlanmıştır.
Davacıların, borçların tasfiyesi amacıyla konkordato talebinde bulundukları dikkate alındığında, konkordatonun tasdik edileceğini yaklaşık şekilde ispat etmeleri gerekmektedir.
Davacı şirket tarafından ibraz edilen projede, şirket ortağına ait taşınmazların satılarak borç tasfiyesi öngörülmüş ise de, iflas halinde alacaklıların eline geçecek miktar ile konkordatonun tasdik edilmesi halinde ellerine geçecek miktar yönünden yapılan karşılaştırmada; ortağa ait olan taşınmazların dışında şirket ortağı adına kayıtlı olmayan dosyada mevcut bulunan ve komiserlerce yaptırılan bilirkişi incelemesi ile rayiç değerleri tespit edilen …’a, …’a ve …’ya ait taşınmazların satış değerlerinin de dikkate alındığı anlaşılmıştır. Davacı şirket ortağı …’ye ait taşınmazların rayiç değerinin 71.944.157,71 TL olup, şirketin borç toplamı olan 61.788.248,79 TL’nin %17 fazla olması nedeniyle geçici komiser heyetince nihai raporda konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğu ifade edilmiştir. Ancak mahkememizce, geçici komiser heyeti nihai raporunda yapılan açıklamalar ile varılan neticenin birbiriyle çelişkili olduğu, rapor içeriği ile sonucunun paralel bulunduğunun veya birbirini doğruladığının kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
İİK. 289/2. maddesi uyarınca mahkemece kesin mühlet verilmeden önce komiserin verdiği raporun dikkate alınması gerekir ise de, mahkemenin kanaatinin de aynı yönde olması gerektiği, komiser heyeti raporundaki borç miktarının tespiti dışındaki açıklamaların kısmen yerinde görüldüğü ancak varılan sonucun bu açıklamaları doğrulamadığı anlaşıldığı gibi kesin mühlet verilmeden önce İİK 289/2.maddesi uyarınca alacaklıların itirazının da değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, geçici komiser heyetinin nihai raporunda varılan sonuca itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Geçici komiser heyetince şirketin borcu tespit edilirken, adi alacaklılar dışında rehin alacaklılarının alacağına faiz işleyeceği ilkesinin dikkate alınmadığı, konkordato mühleti verilmesinden sonraki 5 aylık sürenin sonu itibariyle dahi dava dilekçesi ekinde sunulan bilançoda belirtilen borç miktarlarının esas alındığı, davacı şirketin işletme faaliyetini sürdürdüğü otelin işletme hakkını … Bölge Müdürlüğü ile aralarında akdedilen kira sözleşmesi ile elinde bulundurduğu, otelin bulunduğu yerin mülkiyetinin vakıflara ait bulunduğu, başka bir deyişle davacı şirketin otelde kiracı olarak faaliyetini sürdürdüğü ve … Bölge Müdürlüğünce dosyaya ibraz edilen 03.10.2018 tarihli dilekçede, mülkiyeti vakıflara ait olan 479 ada 1 parsel sayılı taşınmaz da 15.08.2011 tarihli restorasyon karşılığı kira sözleşmesi ile kiracı olan davacı şirketin, 01.12.2016 tarihinden 30.09.2018 tarihleri arasındaki kira borcunu ödemediği, bu alacağın tahsili amacıyla 28.06.2018 tarihinde … 29. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı ve anılan dönemdeki borç miktarının faiz ve ferileri hariç olmak üzere 2.335.952,61 TL olduğu, yine mülkiyeti vakıflara ait 866 ada 131 parsel sayılı taşınmazın şirket ile imzalanan kira sözleşmesiyle davacı kullanımında bulunup, buna ilişkin kira bedelinin de 01.12.2016 tarihinden itibaren ödenmediği ve … 36. icra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile 01.12.2016-30.06.2018 tarihleri arasındaki kira alacağının tahsili için davacıya karşı icra takibi yapıldığı ve bu taşınmaz yönünden toplam 26.233,06 TL kira alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı yararına 07.05.2018 tarihinden itibaren 3 ay geçici mühlet verilmiş olup, bu tarihten önce ödenmeyen kira borçlarının bulunduğu ve konkordatoya tabi olduğu, ancak geçici komiser heyetince borç miktarı tespit edilirken bu kira borçlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığı, mühletin verildiği 07.05.2018 tarihinden sonra işleyen ve davacı tarafından ödenmemiş bulunan kiralar konkordatoya tabi bulunmasa da işletme giderleri kapsamında bulunup ödenmesinin zorunlu olduğu, bu gereğin yerine getirilememiş olması dahi davacı şirketin işletmesinin devamılığını sağlayabilecek durumda olmadığının açık bir göstergesi olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının projesi, taşınmaz satımı ile borçların tasfiyesine dayalı olduğundan, işletme faaliyetinin sürdürülebilir olup olmadığı önemli görülmese de, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan belgede vakıflara olan borcunun 1.680.000,00 TL olarak bildirildiği ancak komiser heyetince şirketin borçları arasında kira borcuna yer verilmediği dikkate alındığında 61.788.248,79 TL olarak belirlenen borç miktarının gerçeği yansıttığının kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bunun dışında davacı taraf ve geçici komiser heyetince rehin alacaklısı … A.Ş’nin alacağı 48.090.697,00 TL olarak gösterildiği, bu alacağın ipotekle teminat altına alınmış olup, rehinli alacak olduğu gözetildiğinde faizlerin işlemeye devam edeceği ancak bu hususun hiçbir şekilde dikkate alınmadığı, diğer rehinli alacakların da işlemiş faiz alacaklarının gözönünde bulundurulmadığı, İİK. 289. maddesi uyarınca mahkemenin kesin mühlet vermeden önce alacaklıların itirazlarını da dikkate alması gerektiğinin açık bulunduğu ve davacının en büyük rehin alacaklısı … A.Ş vekilinin sunulan teklifi kabul etmeyeceklerini ve yapılan müzakerelerde red oyu kullanacaklarını açıkça beyan etmesi ve İİK. 308/h maddesi uyarınca rehinli alacaklıların rehinli alacak miktarının üçte ikiyi aşan çoğunluğunun konkordato ön projesini kabul etmesinin tasdik için zorunlu olması karşısında rehinli alacaklar bakımından teklif edilen projenin kabul edilmesinin mümkün görülmediği kanaatine varılmıştır. Alacaklıların sunulan teklifi kabul etmeyeceği ve kanunda öngörülen çoğunluğa ulaşılamayacağı daha baştan belli ise kesin mühlet talebinin reddedilmesi gerektiği kabul edilmelidir. (Konkordato – Prof. Dr. Hakan Tekcanıtez, Prof. Dr. Güray Erdönmez, Vedat Kitapçılık 2018) Nitekim geçici komiser heyetince ve davacı tarafından Turklandbank A.Ş’nin alacağının 48.090.697,00 TL olarak bildirildiği (değerin güncellenmediği, işlemiş faizlerin dikkate alınmadığı) davacının bankalara ve finans kurumlarına olan ve ipotekle temin edilen başka bir deyişle rehinle teminat altında alınan borçlarının miktarının 56.101.323,51 TL olarak belirlendiği, İİK. 308/h maddesi uyarınca rehinli alacaklıların, alacak miktarının üçte ikisinin projeye onay vermesi gerektiği, … A.Ş’nin 48.090.697,00 TL olarak belirtilen alacak miktarının toplam rehinli alacaklılarının alacağı olarak belirtilen 56.101.323,51 TL’nin üçte ikisinin çok üzerinde olduğu, bu durumda rehinli alacaklılar yönünden konkordato ön projesinin kabul görmesinin mümkün olmadığının daha bu aşamada açıkça anlaşıldığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca şirketin malvarlığının bulunmadığı, taşınmazların tamamının şirket ortağı birleşen davacıya ait bulunduğu ve projede bu taşınmazların satılarak borç ödemesinin öngörüldüğü, ortağa ait taşınmazların satışı ile şirket ortağının, şirkete karşı alacaklı konumuna geleceği geçici komiser heyetinin 27/09/2018 tarihli nihai raporunda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı, ortağın alacaklı hale gelmesiyle şirketin bu kez ortağına borçlanacağı ve bu alacağın şirkete rücu edilebilir bir alacak olduğu, şirket ortağı tarafından bu haktan feragat edildiğine dair bir belgenin sunulmasından kaçınıldığı ve bu yönde bir belgenin ibraz edilmediği görülmektedir. Bu durumda ortağa ait taşınmazın satışı ile borcun tasfiye edilme ihtimalinin bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Dosyada mevcut bulunan geçici komiser heyeti raporunda da ifade edildiği üzere, davacı şirketin faaliyetini sürdüğü otelin işletme hakkının devir bedelinin bilirkişi raporuyla saptandığı anlaşılsa da, davacının dayandığı projede borcun tasfiyesi için bu enstrümanın öngörülmediği, dolayısıyla sonuca bir etkisinin olmayacağı, kaldı ki işletme hakkının devrinin bu hakkı veren idarenin iznine tabi olduğu, idari izin ile devri mümkün olan işletmenin devrinin son derece güçlük arz ettiği dikkate alındığında borç tasfiyesinde bir etkisinin bulunduğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, şirketin borcunun tasfiyesinin ve buna bağlı olarak projenin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğunun kabul edilemeyeceği, projenin tasdik koşullarının bulunmadığının açıkça ortaya çıktığı sonucuna varılmıştır.
Buna göre davacı şirketin kesin mühlet talebinin reddine, geçici mühletin kaldırılmasına, komiser heyetinin görevine son verilmesine ve doğrudan iflas koşulu olan borca batıklık halinin olduğunun saptanması karşısında şirketin iflasına karar verilmesi gerekmiştir. Esasında İİK. 292. maddesinin lafzından ve yorumundan konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmaması durumunda geçici mühletin kaldırılarak iflasa tabi olan borçlu bakımından derhal iflas kararı verilmesi gerektiği, başka bir deyişle doğrudan iflas koşulunun gerçekleşmesinin aranmadığı, ancak somut olayda şirketin borca batık olup doğrudan iflas koşulunun da bulunduğu anlaşıldığından şirketin iflasına karar verilmesinin zorunlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Birleşen davada davacı, ortağı olduğu şirketin borçlarına müteselsil kefil olduğu, ayrıca adına kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerinde ipotek tesis ettiği ve borcunun şahsi ve ayni bu teminatlardan kaynaklandığı ve konkordato ön projesinin de adına kayıtlı olan taşınmazların satışı suretiyle borcun tasfiyesine dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Geçici komiser raporunda taşınmazların değerinin, davacının borç miktarının %17 fazlası olup, projenin başarılı olma ihtimalinin bulunduğu açıklanmış ise de, esas davada yapılan açıklamaların birleşen dava bakımından da dikkate alınması gerektiği gibi geçici komiser tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacıya ait İstanbul Beyoğlu ilçesinde kain 430 ada 18 parsel sayılı taşınmazın rayiç değerinin 7.175.000,00 TL, Türkiye Finans Katılım Bankası yararına 6.000.000,00 TL tutarında, 369 ada 19 parsel ve 20 sayılı taşınmazların her birinin rayiç değerinin 1.694.000,00 TL, 19 parsel sayılı taşınmazda … Bankası A.Ş yararına 700.000,00 TL, 20 parselde ise yine aynı banka yararına 1.200.000,00 EURO, 445 ada 1 parsel sayılı taşınmazın rayiç değerinin 8.760.000,00 TL, bu taşınmaz üzerinde … Bankası A.Ş yararına 1.200.000,00 EURO, 476 ada 30 parselin rayiç değerinin 40.518,50 TL olup alacaklı … A.Ş’nin 25.000.000,00 TL tutarında ipoteklerin bulunduğu, ayrıca … ilçesi 2938 ada 3 parsel sayılı taşımazın rayiç değerinin 2.772.000,00 TL olup, üzerindeki ipoteğin ise 25.000.000,00 TL tutarında olduğu, … ilçesi 914 ada 17 parseldeki hisseli taşınmaz, … ilçesi 1690 ada 50 nolu bağımsız bölüm, … ilçesi 621 ada 199 parsel 19 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesinin rayiç değerleriyle birlikte İstanbul’da bulunan taşınmazların rayiç değerinin toplam 69.152.250,00 TL, Konya’da bulunan tüm taşınmazların rayiç değerinin ise 2.791.907,71 TL miktarında bulunduğu, ayrıca muhtelif icra dosyalarından çok sayıda haczin bulunduğu, rehin alacaklıları yararına faizlerin işleyeceği gözönüne alındığında borç miktarının artarak devam edeceği, taşınmazların üzerinde ipotek ve çok sayıda haczin bulunması nedeniyle piyasadaki ekonomik koşullara göre alıcı bulunmasındaki güçlük bir yana ve taşınmazların değerinin ipoteklerin çok üzerinde de bulunmadığı, bu nedenle konkordato ön projesinde üzerinde çok sayıda ipotek ve rehin bulunan taşınmazların satılması suretiyle borcun ödeneceği yönündeki tasfiye teklifinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmış ve birleşen davada da davacının kesin mühlet isteminin reddi ile daha önce verilmiş olan geçici mühlet kararının kaldırılmasına, komiserin görevine son verilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile esas davada; davacının kesin mühlet talebinin reddine, geçici komiser heyetinin görevine son verilmesine, iş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, … Ticaret Sicilinin … nosunda kayıtlı … Limited Şirketinin İİK. 292. maddesi uyarınca iflasına, iflasın 08.10.2018 günü saat 16:03 itibariyle açılmasına, iflas kararının derhal iflas müdürlüğüne bildirilmesine, birleşen … 3. ATM … Esas sayılı davada; davacının kesin mühlet talebinin reddine ve bu doğrultuda konkordato talebinin de reddine, geçici komiserin görevine son verilmesine, iş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, gerekli bildirimlerin ve ilanın yapılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin iş bu karar aleyhine İstinaf kanun yoluna başvurması akabinde İstanbul BAM 17. H.D.’nin 24/01/2019 tarih 2018/3010 Esas ve 2019/25 Karar sayılı kararı ile; “İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı … ve davacı şirket vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle … Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin (diğer davalı ile birlikte) … adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacıların Konkordato talepli dava dosyalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda, davacı şirkete 09/05/2018, davalı …’ye 17/07/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verildiği, davacı şirkete verilen sürenin 06/08/2018 tarihinde 2 ay uzatıldığı, 10/08/2018 tarihli karar celsesinde de yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacıları Konkordato ön projelerinde; mevcut borçların % 25 iskonto yapılması ile birlikte mahkemece tasdikinden sonra en kötü şartlarda 5 yıl ödemesiz, 60 ay vadede ödenmesi, piyasadaki durgunluğun sona ermesi ve taşınmazların değerinde satılması halinde belirtilen vadeden önce ödemelerin yapılacağı taahhüt edilmiştir.
Konkordato komiserlerinin raporlarının incelenmesinde; davacı şirketin 30/06/2018 tarihli rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançosunda 7.500.000,00.-TL olan ödenmiş sermayesinin tamamını yitirdiği, borca batıklık tutarının (-) 60.347.722,66.-TL olduğu, konkordato ön projesinde gayrimenkullerin satılarak borçların tasfiyesinin öngörüldüğü ancak davacı şirketin üzerine kayıtlı gayrimenkulün bulunmadığı, söz konusu gayrimenkullerin diğer davacı … adına kayıtlı taşınmazların rayiç değerinin 71.914.153,71.-TL değerinde olduğu, projenin teorik olarak mümkün göründüğü ancak esas sorunun taşınmazların piyasa koşullarında rayiç değerlerinden satılması becerisine bağlı olduğu, belirsizliklerin dikkate alınması gerektiği, gayrimenkuller satılsa dahi şirket açısından durumun değişmeyeceği, zira şirketin alacaklılarının davacı … sıfatında toplanacağı, diğer bir anlatımla davacı şirketin kurtulduğu borç kadar diğer davacı …ye borçlu hale geleceği, bu nedenle …’nin şirkete karşı alacak haklarından feragat ettiğine dair yazılı belge sunması gerektiği bildirilmiş (Davacı … tarafından 02/10/2018 tarihli dilekçeye ekli “Taahhütname” başlığı altında istenilen yazılı belge dosyaya sunulmuştur). Taşınmazların rayiç değerlerinin toplam borçların %17 fazlasını oluşturduğundan Konkordato ön projesinin gerçekleştirilebilmesinin kuvvetle muhtemel olduğu rapor edilmiştir.
Dosyaya davacı tarafça sunulan ve Prof. Dr. … tarafından hazırlanan uzman görüşünde ise; borçluya kesin mühlet verilmesinin koşullarından birinin de borçlunun mâli durumunun iyileşme ihtimalinin varlığı olup, yaklaşık ispat kuralının yeterli olduğu, konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi için gerekli tüm önlemlerin alındığı, bu nedenle başarı şansının kuvvetle muhtemel olduğu, sadece kesin mühlet kararı verilmeden önce yapılacak duruşmada borçlunun ve konkordato talep eden alacaklıları dinleyeceğini, komiserin ise gerekle görülürse dinleneceğini, diğer alacaklıların dinlenemeyeceğini, hiç bir alacaklının ilk anda konkordatoya rıza göstermesinin beklenmemesi gerektiğini, kesin mühlet içinde yapılması gereken tartışmaların ve alacaklıların redde yönelik itirazının geçici mühlet içinde yapılmasının usuli ret tavrı olarak değerlendirildiği, borçlunun işletmekte olduğu yap-işlet-devret temeline dayalı … Genel Müdürlüğü’ne ait otelin kira sözleşmesi hukuki ilişkisinin devamının konkordato sürecinin başarıyla neticelenmesi için gerekli olduğunu, rehinli (ipotekli) taşınmazlar ve alacaklılar bakımından hiçbir menfi sonucun olmadığı, rehinli alacaklıların alacak tutarlarını aşan rehinler kurulmuş olduğundan yeterince koruma altında oldukları, bu nedenlerle kesin mühlet kararı verilmesi gerektiği kanaatinde oldukları belirtilmiştir.
Uyuşmazlık, komiser heyeti raporları ve uzman görüşünün olumlu raporlarına rağmen mahkemece kesin mühlet talebinin reddine ilişkin kararının doğru olup olmadığı, diğer bir ifade ile borçlulara kesin mühlet verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İİK.nun Kesin Mühlet başlıklı 289.maddesi gereğince; Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir.
Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur. Mahkeme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır.
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, geçici komiser heyetinin nihai raporunda yapılan açıklamalar ile varılan neticenin birbiriyle çelişkili olduğu belirtilmiş ise de İİK.nun 289/2.maddesinde belirtilen “Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur.” hükmüne uyulmadığı anlaşılmaktadır. Karar celsesinde komiserlerin hazır olmadığı, mahkemece çelişkili görülen hususların açıklattırılmadığı görülmüştür.
Yine her ne kadar gerekçeli kararda, şirketin malvarlığının bulunmadığı, taşınmazların tamamının şirket ortağı birleşen davacıya ait bulunduğu ve projede bu taşınmazların satılarak borç ödemesinin öngörüldüğü, ortağa ait taşınmazların satışı ile şirket ortağının, şirkete karşı alacaklı konumuna geleceği, ortağın alacaklı hale gelmesiyle şirketin bu kez ortağına borçlanacağı ve bu alacağın şirkete rücu edilebilir bir alacak olduğu, şirket ortağı tarafından bu haktan feragat edildiğine dair bir belgenin sunulmasından kaçınıldığı ve bu yönde bir belgenin ibraz edilmediği görülmektedir, denilmekte ise de; birleşen davanın davacısı … tarafından 02/10/2018 tarihli dilekçeye ekli “Taahhütname” başlığı altında istenilen yazılı belgenin dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
Yine İİK.nun 289/2.. maddesi uyarınca mahkemenin kesin mühlet vermeden önce alacaklıların itirazlarını da dikkate alması gerekmekte ise de en büyük rehin alacaklısı … A.Ş vekilinin sunulan teklifi kabul etmeyeceklerini ve yapılan müzakerelerde red oyu kullanacaklarını açıkça beyan etmesi nedeniyle İİK.nun 308/h maddesi uyarınca rehinli alacaklıların rehinli alacak miktarının üçte ikiyi aşan çoğunluğunun konkordato ön projesini kabul etmesinin tasdik için zorunlu olması karşısında rehinli alacaklar bakımından teklif edilen projenin kabul edilmesinin mümkün görülmediği değerlendirilmekte ise de bu husus kesin mühletin verilmesinden sonra, Konkordato projesinin tasdiki aşamamında tartışılabilecek bir konu olup, geçici mühlet içerisinde yapılan kesin mühlet duruşmasında göz önüne alınamaz. İİK.nun 289/3.maddesinde belirtilen, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmasının anlaşılmasından maksat yaklaşık ispat kuralı olup, taşınmazların üzerinde ipotek ve çok sayıda haczin bulunması nedeniyle piyasadaki ekonomik koşullara göre alıcı bulunmasındaki güçlük de kesin mühlet talebinin reddi için gerekçe olamaz. Zira çok teknik bilgiyi gerektiren bu hususta, konularında uzman konkordato komiserlerinin olumlu raporlarının aksine dosyada bir bilgi veya belge olmadığı gibi kesin mühlet içerisinde İİK.nun 289/4.maddesi gereğince oluşturulacak alacaklılar kurulunda tartışması gereken bir hususun karara dayanak yapılması doğru olmamıştır.
Açılanan nedenlerle davacı ve davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacılara İİK.nun 289/2.maddesi gereğince 1 yıl kesin mühlet verilmesine, müteakip işlemlerin yürütülmesi için İİK.nun 293/2.maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile davacı … ile davacı şirket vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2018 Tarih ve … E. … K.sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2. Maddesi gereğince kaldırılmasına, birleşen dosyanın davacısı ile asıl davanın davacısı şirkete İİK.nun 289/2.maddesi gereğince 1 yıl kesin mühlet verilmesine, yukarıda açıklanan hususlarda gereği ve müteakip işlemlerin yerine getirilmesi için İİK.nun 289/2.maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Dosyanın mahkememize iadesi akabinde mahkememizin 2019/48 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmesi neticesinde düzenlenen 31/01/2019 tarihli tensip tutanağı ile; İstanbul BAM 17. HD’nin 24/01/2019 tarih 2018/3010 Esas ve 2019/25 Karar sayılı kararı ile davacılara 1 yıllık kesin mühlet verilmiş olduğundan bu konuda yeniden karar verilmesine gerek olmaksızın verilen sürenin İİK m.288 kapsamında ilanına, ilgili yerlere bildirilmesine, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmamasının incelenmesi amacıyla alacaklı sayısı ve alacak miktarı nazara alınmak suretiyle 02/06/2018 tarih – 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmeliğin 4 v.d. maddeleri kapsamında resen seçilen Yeminli Mali Müşavir …, Bağımsız Denetçi … ve Hukukçu …’nın komiser heyeti olarak atanmasına, davacının geçici komiser heyetinin nezareti altında faaliyetine devamına, 1 yıllık kesin sürenin dolmasından önce konkordato projesinin tasdikine ilişkin raporun dosyaya sunulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 31/01/2020 tarihli ara kararı ile; davacılar vekilince, konkordato projesi doğrultusunda taşınmazlarının paraya çevrilmesi yoluyla elde edilen gelirle borçlarını ödeyebilmek için âzami çaba ve girişimlerin sürdüğü, yakın zamanda son derece olumlu ve sonuç odaklı gelişmeler yaşanacağı, taşınmazlarının değerinde satılarak borçların karşılanabilmesi için yapılan girişimler neticesinde birden çok yerli yabancı yatırımcı ve alıcıyla temasa geçildiği, taşınmazların projeler çerçevesinde değerinde satma imkânının söz konusu olduğu, ayrıca alacaklılar ile borçların yapılandırılması hususunda sonuç odaklı gelişmeler yaşandığı, ek süre verilmesi halinde, ek süre içerisinde tüm görüşmelerin neticelendirmiş olacağı ve alacaklıların talepleri doğrultusunda ve kabul edeceği şekilde proje tadili yapılacağı yönünde beyanda bulunularak kesin mühletin uzatılması yönünde talepte bulunulması ve komiser heyetince sunulan yazılı beyan ile de alacaklılar toplantısının 24.01.2020 tarihinde yapılacağı ve bu nedenle 1 yıllık kesin mühletin uzatılması yönünde görüş beyan edildiğinden alacaklılar toplantısının 24.01.2020 tarihinde yapılmış olması, alacaklılar toplantısı yapıldıktan sonra yedi günlük iltihak süresi ve yedi günlük nihai raporun sunulması süreleri dikkate alındığında bir yıllık sürenin geriye kalan kısmında bu işlemlerin yapılmasının yapılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından 31/01/2020 tarihinden itibaren kesin mühletin 3 ay uzatılmasına ve bu kararın İİK m.288 kapsamında ilanına karar verilmiştir.
Konkordatoya tabi (nisaba esas) alacaklı ve alacaklıların tespiti, alacaklılar toplantısının yapılması ve tasdik raporunun mahkemeye ibrazı aşamasında; komiser heyeti tarafından konkordato kesin mühleti içinde (bir yıl veya uzatılmış altı ay içinde) konkordatoya tabi alacaklıların tespit edilerek alacaklılar toplantısının yapılması ve 7 günlük iltihak süresini takip eden 7 gün içerisinde raporun hazırlanması ve mahkemeye sunulması gerekir.
Bunun için komiser heyetince bilançoda görünen alacaklar tespit edildikten sonra, İİK m.299 kapsamında bilançoda kayıtlı olmayan alacaklıların alacaklarını bildirmeye davet edilmesi ve bu davetin İİK m.288 kapsamında ilan edilmesi, bu kapsamda bildirilen alacaklar bakımından borçlunun beyana daveti ile borçlu tarafından kabul edilmeyen çekişmeli alacaklar bakımından, alacaklının ibraz etmiş olduğu belgeler ile borçlunun defter ve belgeleri incelendikten sonra kendi görüşünü içeren raporu mahkemeye sunması ve İİK. m.302/5 kapsamında çekişmeli alacakların nisaba dahil edilip edilmeyecekleri hususunda mahkemeden karar alması gerekir.
Komiser heyeti tarafından çekişmeli alacaklara ilişkin olarak düzenlenen 18/11/2019 tarihli ve 4 nolu raporun ibrazı akabinde mahkememizce 20/11/2019 tarihli ara kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bu kapsamda bankacı bilirkişi mali müşavir …’den tarafından düzenlenen 13/12/2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda verilen 16/12/2019 tarihli çekişmeli alacaklara ilişkin ara kararı ve 23/12/2019 tarihli tashih kararı ile; … Asansör Sanayi Anonim Şirketi’nin çekişmeli olan 21.097,50 TL, … Şirketi’nin çekişmeli olan 13.113,76 TL, … Ticaret Limited Şirketi’nin çekişmeli olan 71.950,00 TL, … Limited Şirketi’nin çekişmeli olan 4.838,00 TL, … Ticaret Anonim Şirketi’nin çekişmeli olan 6.825,79 TL’nin nisaba dahil edilemeyeceğine, … Ticaret Anonim Şirketi’nin çekişmeli olan 741,94 TL’nin nisaba dahil edilmesine karar verilmiştir.
Komiser heyetince davacının bilançosu itibariyle tespit edilen alacaklılar, borçlunun beyana daveti akabinde kabul edilen alacaklılar ile mahkememizin 16/12/2019 tarihli çekişmeli alacaklara ilişkin kararı ile nisaba dahil edilmesine karar verilen çekişmeli alacakların tespiti akabinde, alacaklılar toplantısının 24/01/2020 tarihinde Cuma günü saat 14:00’de “…” adresinde yapılmasına karar verilmiş ve toplantıya katılımın sağlanması için toplantı ilanının 10/01/2020 tarih – 9991 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 864. sayfasında ilan edilmiştir.
24/01/2020 tarihli alacaklılar toplantısı tutanağının incelenmesinde toplantının ilan edilen yer ve zamanda yapıldığı görülmektedir.
Komiser heyetinin, alacaklılar toplantısının bitimini takip eden yedi günlük iltihak süresinin (m. 302/7) bitmesini takip eden yedi gün içinde, konkordatoya ilişkin bütün belgeleri (Pekcanıtez/Ataley/Sungurtekin Özkan/Özekes, s.354) konkordato projesinin kabul edilip edilmediğini ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair kendi görüşünü içeren gerekçeli raporu (m. 302/8) ve dosyayı (m304/1) mahkemeye tevdi etmesi gerekir. (Av. Talih Uyar, Yeni Konkordato, Yeni Konkordato Hukukumuzun Temelleri, Ankara 2019, s.119) Konkordato teklifi kabul edilmesine rağmen, komiserin kanaati olumsuz olsa bile hatta konkordato teklifi alacaklılar kurulunda kabul edilmemiş olsa bile komiserin dosyayı, evrakları ve raporunu m. 302/8’de öngörülen süre içinde mahkemeye tevdi etmesi gerekir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Editör: Selçuk Öztk, Yeni Konkordato Hukuku 7101 Sayılı Kanula Değişik İcra ve İflas kanunun m. 285-309 Şerhi, Ankara: Adalet Yayınevi, 2018 s.354;Kuru, İcra ve İflas El Kitabı,s. 1486) Komiser heyetinin dosyayı ve tasdike ilişkin raporunu her hal ve şartta borçluya verilen 1 yıl ve eğer bu uzatılmış ise 6 aylık kesin mühlet içinde mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Aksi halde mahkemenin tasdik yargılamasında esasa girmeden konkordato tasdik talebinin reddine karar vermesi gerekir. (Kuru, İcra ve İflas El Kitabı,s. 1486)
Bu kapsamda komiser heyetince tasdike ilişkin nihai raporun, 10/02/2020 tarihinde dava dosyasına sunulmuş olduğu görülmektedir.
Davacı şirket lehine 31/01/2020 tarihinden itibaren kesin mühletin 3 ay uzatılması yönünde karar verildiğinden bu sürenin de 30/04/2020 tarihinde sona erecek olması ve alacaklılar toplantısının 24/01/2020 tarihinde yapılmış olması karşısında komiser heyetinin tasdike ilişkin nihai raporu, alacaklılar toplantısını takip eden 7 günlük iltihak süresini takip eden 7 gün içinde ve kesin mühlet süresi içinde olmak kaydıyla dava dosyasına ibraz etmiş olduğu görülmektedir.
Tasdik aşamasında; komiser heyetinin tasdike ilişkin raporunu sunması ile tasdik yargılaması süreci başlamış olmaktadır. Konkordatonun tasdiki yargılamasını, geçici veya kesin mühlet kararını veren Asliye Ticaret Mahkemesi, konkordato şartlarını içerik olarak incelemek suretiyle konkordato talebinin tasdikine veya reddine karar verir. Bu aşamada mahkemenin yapacağı iş dosyanın kendisine tevdiinden önce yapılması gereken işlerin kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemek ve İİK. m. 305’te öngörülen konkordato tasdik şartlarının mevcut olup olmadığını tespit etmektir. (Mahmut Coşkun, Konkordato ve İflas, 2. Bası, Ankara: Seçkin, 2018, s. 195; Öztek/Budak/Yücel/Kale/Yeşilova, Yeni Konkordato, s.355) Bu şartlar kapsamında; teklif edilen tutarın borçlunun iflasında alacaklıların eline geçecek miktardan fazla olması(m. 305/a), teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (m. 305/b), teklif edilen tutarın m. 302’deki çoğunlukla kabul edilmiş olması (m. 305/c) İİK. m. 206 birinci sıra imtiyazlı alacakların ve komiserin izni ile akdedilmiş borçların kural olarak ödemiş olması veya teminata bağlanmış olması (m. 305/d), yargılama harç ve giderlerinin depo edilmiş olması (m. 305/e) ve kanunda açıkça yazılı olmasa da konkordato teklifinin dürüstlük kuralına uygun olması gerekir.
Konkordatonun tasdiki için m. 305’te öngörülen şartlar kamu düzenine ilişkin olup (Kuru, İcra ve İflas El Kitabı, s. 1490) bu şartların kümülatif olarak mevcut olması gerekir. Mahkeme konkordato şartlarının oluşup oluşmadığını komiserin raporunu esas alarak belirler. Ancak mahkeme komiser raporu ile bağlı değildir. (Pekcanıtez/Erdönmez, Konkordato, s. 131)
Konkordatonun tasdiki veya reddi kararı duruşmada verilmesi gereken bir karar olduğundan (Kuru, İcra ve İflas El Kitabı,s. 1487) mahkemenin duruşma gününe kadar konkordato komiserinin raporunu ve konkordato dosyasını ve eki evrakları inceleyerek konkordato tasdik şartlarının oluşup oluşmadığını tespit etmesi gerekir. Mahkeme her ne kadar komiserin rapor ile bağlı değil ise de konkordatonun tasdiki veya reddi hakkında bir karar verirken komiserin beyanlarını ve kanaatini dikkate alması gerektiğinden eksiklik veya çelişki varsa mahkemenin eksiklik ve çelişkileri duruşmadan önce gidermesi gerekir. Bu nedenle mahkemenin lüzumu halinde komiserden ek rapor alması ve bilirkişi incelemesi yaptırması mümkündür. (Uyar, Yeni Konkordato, s. 120; Pekcanıtez/Ataley/Sungurtekin Özkan/Özekes, s.480; Coşkun, Konkordato,s. 195) Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (19. HD. 25.5.2006 tarih 2006/3031 E. ve 2006/5573 K.) Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.(m. 305/son)(Kuru, İcra ve İflas Ders,s.510)
Mahkeme, duruşmada komiseri ve itiraz eden alacaklıları dinler. (Kuru, İcra ve İflas El Kitabı,s.1489; Uyar, Yeni Konkordato, s.120) Ancak alacaklı sayısı çok ve dinlenmeleri uzun sürecek ise alacaklıların yazılı itirazları ile yetinebilir.(Uyar, Yeni Konkordato, s. 120) Mahkeme, komiseri, alacaklıları ve borçluyu dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her halde kesin mühlet içinde konkordato hakkındaki kararını verir.(m.304/1-c.2) (Kuru, İcra ve İflas Ders,s. 509; Pekcanıtez/Erdönmez, Konkordato, s. 117) Mahkeme kararını kesin mühlet içinde vermek zorundadır.(Öztek/Budak/Yücel/Kale/Yeşilova, Yeni Konkordato, s. 355 ve 358) Yargıtay uygulaması da aynı yöndedir. (23. HD. 26.02.2018 tarih 2015/8667 E. ve 2018/547 K.)
Ancak kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması ve gerekli görülmesi halinde, mahkeme, komiserden gerekçeli bir rapor almak suretiyle, kesin mühleti uzatabilir ve karar vermeyi en fazla altı ay erteleyebilir. (m.304/2) Ancak bu altı ayı hiçbir şekilde uzatamaz.(Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes, İcra İflas Ders, s.498; Öztek/Budak/Yücel/ Kale/Yeşilova, Yeni Konkordato, s. 356) Mahkeme kesin mühlet içinde veya m. 304/2 kapsamında uzatılan altı ay içinde karar veremediğinde konkordato talebini red etmelidir. (Uyar, Yeni Konkordato, s.119; Öztek/Budak/Yücel/Kale/Yeşilova, Yeni Konkordato, s.356)
Komiser heyeti 10/02/2020 tarihli tasdike ilişkin nihai rapor ile; davacı borçlu şirketin kaydi bilançoya göre -84.078.318,50 TL borca batık olduğu, ancak rayiç değer bilançosuna göre davacı şirketin borca batık olup olmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, davacı şirketin ön proje ile 5 yıl geri ödemesiz 5 yıldan sonra 60 ay eşit taksitlerle ödeme teklifinde bulunduğu, öbür teklifini dava süresince revize etmediği, 24/01/2020 tarihinde gerçekleştirilen alacaklılar toplantısı ve toplantıyı takip eden 7 günlük iltihak süresi içinde konkordatoya tabi 65 alacaklıdan 3 tanesinin ve 92.640.081,81 TL toplam alacaktan sadece 86.134,72 TL bakımından teklifin kabul edildiği, 62 alacaklı tarafından ve 92.553.947,09 TL bakımından teklifin reddedildiği, böylece İİK m.302’deki oranda teklifin kabul edilmediği, bu nedenle İİK m.305 kapsamında tasdik şartlarının oluşmadığı keza davacı …’nin 6 alacaklısından herhangi birinin teklifi kabul etmediği, böylece 40.967.443,24 TL alacak bakımından teklifin reddedilmiş olduğu ve bu davacı bakımından da tasdik şartlarının oluşmadığı yönünde görüş beyan edilmiştir.
Bu kapsamda tasdike ilişkin komiser nihai raporunun 10/02/2020 tarihinde dosyaya ibrazı akabinde mahkememizce düzenlenen 18/02/2020 tarihli “Konkordato tasdik duruşması tensip tutanağı” ile İİK m.304 uyarınca konkordato tasdik yargılamasına başlanılmasına, yargılamanın HMK m.316-322 kapsamında basit yargılama usulüne göre yürütülmesine, her bir davacı bakımından İİK m.302’deki nisabın oluşup oluşmadığı hususunun belirlenmesi, nisabın oluştuğunun tespit edilmesi halinde her bir davacı yönünden İİK. 305/a,b,c maddelerindeki koşulların oluşup oluşmadığı, özellikle teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olup olmadığı, ayrıca teklif edilen tutarın davacı borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığı hususunun tespiti bakımından mahkememizce resen seçilen bilirkişiler …, … ve … vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmasına, bilirkişilerce, borçlunun ticari defter ve kayıtlarının incelenmek suretiyle bilançosunda gösterdiği alacaklarla, konkordato başvurusunda bildirdiği alacakların birbiriyle uyumlu olup olmadığı, ayrıca bilançoda gösterilen ya da konkordatoda kabul edilen alacakların ticari defter ve kayıtları ve dayanaklarıyla birbirini teyit eder nitelikte bulunup bulunmadığı, borçlunun konkordatoya tabi aktifinin ve pasifinin belirlenerek öncelikle konkordatoya tabi borçları karşılaması mümkün olan net aktiflerin tespiti gerektiğinden; rapor tarihi itibariyle güncel malvarlığındaki tüm aktiflerden, konkordatoya tabi olmayan ve tamamen ödenmesi zorunlu olan, imtiyazlı, rehinli ve kamu borçlarının (SGK, vergi, işçi alacakları, leasing, ipotek, taşınır rehni vs) tenzili ve şirketin faaliyet alanı gözetilerek bu kapsamda elde etmesi muhtemel gelirlerinin ve bunun dışında beklenen hakları olup olmadığının tespiti ile aktifine eklenmesi ve konkordatoya tabi borçlarının belirlenerek, borçlunun ödemeyi teklif ettiği tutar ile mevcut malvarlığının orantılı olup olmadığı, ayrıca konkordatoda teklif edilen miktarın, iflas haline nazaran alacaklıların eline geçmesi muhtemel bedelden fazla olup olmadığının ayrıntılı ve denetime olanaklı bir şekilde ortaya koyan gerekçeli rapor hazırlanmasına, ayrıca rayiç değer bilançosunun da çıkartılmasının istenmesine, tasdik duruşmasının duruşmalı yapılması ve projeye itiraz eden alacaklılara itiraz imkanı sağlanması ve duruşmaya katılmaları imkanının sağlanması için duruşma gününün İİK m.304/1 yollamasıyla İİK m.280 ve 166 kapsamında ilanına ve tasdik duruşmasının 02/04/2020 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan bila tarihli 19/03/2020 tarihinde mübrez bilirkişi raporu ile; 20/01/2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında davacı şirketin konkordato teklifinin konkordatoya tabi toplam alacağın %99,91, alacaklı sayısının %99,91’i tarafından reddedildiği, davacı şirketin 31/12/2019 tarihli rayiç değer bilançosuna göre -91.573.684,61 TL borca batık olduğu, keza davacı …’nin konkordato teklifinin alacaklıların tamamı tarafından %100 oranında reddedilmiş olduğu tespit edilmiştir.
18/02/2020 tarihli tensip tutanağı ile tasdik duruşmasının 02/04/2020 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ise de 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi b bendi ile konkordato sürelerinin 22/03/2020 – 30/04/2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, 3 aylık uzatılan kesin mühletin 09/06/2020 tarihinde sona erecek olması nedeniyle mahkememizin 31/03/2020 tarihli ara kararı ile tasdik duruşmasının 04/06/2020 günü saat 13:00’de icra edilmesine karar verilmiştir.
30.04.2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile konkordato sürelerinin 30/04/2020 – 15/06/2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) durdurulmuş olması nedeniyle mahkememizin 05/05/2020 tarihli ara kararı ile 3 aylık uzatılan kesin mühletin 27/07/2020 tarihinde sona erecek olduğu tespit edilmiş ve tasdik duruşmasının 09/07/2020 tarihinde icra edilmesine karar verilmiş ve konkordato projesine itirazı olanların itirazını bildirmesi ve duruşmaya katılmaları için duruşma günü İİK m.288’e uygun olarak ilan edilmiştir.
09/07/2020 tarihinde davacı borçlu şirket ile birleşen davanın davacısı … ve vekilleri duruşmaya katılmamış ve fakat komiser heyeti üyeleri ile bir kısım müdahil alacaklıların huzuru icra edilen duruşmada söz alan alacaklılar davanın reddedilmesi yönünde beyanda bulunmuşlar ise de dosyanın incelenmesinde bilirkişi raporunun davacıya tebliğ edilmemiş olduğu ve bilirkişi raporu ile davacı şirketin rayiç bilançoya göre borca batık olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle iflas yönüyle davanın re’sen takip edilmesi gerekmesi ve de alacaklıların hasımsız olarak açılan davaya müdahale dilekçesi vermiş olmaları ve mahkememizce müdahilliklerine karar verilmiş olması akabinde davanın çekişmeli hale gelmesi neticesinde duruşmaya devam olunarak bilirkişi raporunun davacıya tebliğine ve tasdik duruşmasının 17/07/2020 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
Ara kararı doğrultusunda bilirkişi raporunun 17/07/2020 tarihinde davacılara tebliğ edilmiş olduğu görülmektedir.
Doktrinde konkordato tasdiki yargılamasında alacaklıların itirazı ile tasdik yargılamasının ve neticesinde verilen kararın çekişmeli yargı kararına dönüşeceği (Hakan Pekcanıtez / Oğuz Atalay/ Meral Sungurtekin Özkan/ Muhammet Özekes, İcra Ve İflas Hukuku Ders Kitabı s.506), davacının tasdik duruşmasına gelmemesinin dürüstlükle bağdaşmayacağı, davacının tasdik duruşmasına gelmemesi halinde bile yokluğunda yargılamaya devam olunarak konkordato tasdik talebinin reddi veye kabulü yönünde karar verilebileceği kabul edilmektedir. (Baki Kuru, İcra Ve İflas El Kitabı, 2. Baskı, Ankara: Adalet Yayınları, 2013 S.1489)
Mahkememizce yukarıya alınan öğreti görüşleri doğrultusunda 17/07/2020 tarihinde icra edilen duruşmaya esas ve birleşen davanın davacısı ve vekilinin gelmemiş olmasına rağmen müdahil alacaklıların esas ve birleşen dava yönünden konkordato davasını takip ettikleri yönünde beyanda bulunmaları ve alacaklıların davaya müdahalesi neticesinde davanın çekişmeli hale gelmiş olması nedeniyle duruşmaya devam olunmuştur.
Duruşmada söz alan konkordato heyeti üyeleri rapordaki kanaatlerini yinelemiş, müdahil alacaklılar ise davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Tüm dosya, esas davanın ve birleşen davanın davacısı ile vekilinin yazılı ve sözlü beyanları ile konkordato komiser heyetinin tasdike ilişkin nihai raporu ile bu rapor akabinde bilirkişi heyetinden alınan rapor ile konkordato projesinin alacaklılar tarafından İİK m.302’de öngörülen nisap çerçevesinde kabul edilmemiş olduğunun anlaşılması ve bu raporlar ile davacı şirketin rayiç bilançoya göre borca batık olduğunun anlaşılmış olması nedeniyle esas davada davacının İİK. 305. maddesi kapsamında tasdik şartları oluşmadığından konkordato tasdik talebinin reddine, kesin mühletin, sonuçlarının kaldırılmasına, komiser heyetinin görevine son verilmesine, iş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, kesin mühletin kaldırıldığına ilişkin kararın İİK. 288. Maddesi kapsamında ilanına ve ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesine,
… Ticaret Sicilinin … nosunda kayıtlı … ŞİRKETİNİN İİK. 292. maddesi uyarınca iflasına, iflasın 17.07.2020 günü saat 13:50 itibariyle açılmasına, iflas kararının derhal iflas müdürlüğüne bildirilmesine, birleşen davada; davacının İİK. 305. Maddesi kapsamında tasdik şartları oluşmadığından konkordato tasdik talebinin reddine, kesin mühletin, sonuçlarının kaldırılmasına, komiser heyetinin görevine son verilmesine, iş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, kesin mühletin kaldırıldığına ilişkin kararın İİK. 288. Maddesi kapsamında ilanına ve ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ESAS DAVADA;
Davacının İİK. 305. Maddesi kapsamında tasdik şartları oluşmadığından KONKORDATO TASDİK TALEBİNİN REDDİNE,
Kesin mühletin, sonuçlarının kaldırılmasına,
Komiser heyetinin görevine SON VERİLMESİNE,
İş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin KALDIRILMASINA,
Kesin mühletin kaldırıldığına ilişkin kararın İİK. 288. Maddesi kapsamında ilanına ve ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesine,
… Ticaret Sicilinin … nosunda kayıtlı … ŞİRKETİNİN İİK. 292. maddesi uyarınca İFLASINA,
İflasın 17.07.2020 günü saat 13:50 itibariyle açılmasına,
İflas kararının derhal iflas müdürlüğüne bildirilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacının İİK. 305. Maddesi kapsamında tasdik şartları oluşmadığından KONKORDATO TASDİK TALEBİNİN REDDİNE,
Kesin mühletin, sonuçlarının kaldırılmasına,
Komiser heyetinin görevine SON VERİLMESİNE,
İş bu dosyadan verilen tüm tedbirlerin KALDIRILMASINA,
Kesin mühletin kaldırıldığına ilişkin kararın İİK. 288. Maddesi kapsamında ilanına ve ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/07/2020

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır