Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/451 E. 2020/178 K. 18.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/451 Esas
KARAR NO:2020/178

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/07/2019
KARAR TARİHİ:18/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hakkında 27.05.2019 tarihli alınan Türkiye … Birliği Risk Merkezi Raporuna göre müvekkilinin adına …’da Türkiye Merkez şubesi de bulunan … Merkez şubesi bankasından çekilinden kredi bulunmaktadır, bahsi edilen kredinin, müvekkili tarafından çekilmediği gibi müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, şöyle ki; çekildiği iddia olunan kredi daha sonra davalı … Yönetim A.Ş.’ye devredildiğini, müvekkilinin ilgili bankadan hiçbir şekilde kredi çekmediğini, davalı kruum nezdinde buluyorsa sözleşme metnide yer alan imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, öte yandan müvekkil tarafından çekildiği iddia olunan kredinin 2013 yılına ait olmasına rağmen, ne davalı şirket ne de … Merkez Şubesi tarafından müvekkili hakkında herhangi bir işlem yapılmaması, icra yoluna gidilmemesi, iddia olunan kredi borcunun, müvekkiline ait olmadığının en önemli göstergesi olduğunu, söz konusu sözleşmenin sahteliği nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, tüm bu nedenlerle; müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalı şirketin haksız ve kötü niyetinden dolayı %20’den aşağı olmamak üzere tazminata, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile temlik eden … arasında 04.01.2010 tarihinde ”Tüketici Kredisi Sözleşmesi” imzalandığını ancak davacı, kullandığı kredinin geri ödemesini yapmadığını, taraflaa arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca temlik veren şirket defter ve kayıtları kesin delil teşkil ettiğini, huzurdaki dava, menfi tespit davası şartlarını taşımadığından, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin temlik alan durumunda olduğunu, bu nedenle alacağının devam ettiğini, davacıya karşı başlatılan icra takibi mevcut olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı; davanın reddi ile usul ve yasaya aykırı tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 2004 sayılı İİK. M.72/1 kapsamında icra takibinden önce açılmış menfi tespit davası olup, Davalı tarafından temlik alınan alacak bakımından davalı yana borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Temlik eden … (…) …/… Şube ile davacı arasında imzalanan 04.01.2010 tarihli tarihli ”Tüketici Kredisi Sözleşmesi” bakımından davalı yanın davacıdan istenebilir alacağının olup olmadığı, kredi sözleşmesinde yer alan imzaların davacı yana ait olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK.’nın 4/1 fıkrasında ticari davaların tanımı yapılarak “her iki tarafında ticari işletmesinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğu” düzenlenmiş, devam eden fıkrasında, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacak işler arasında “bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve diğer ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan kaynaklanan davalar” da sayılmıştır. Kanunun 5. maddesinde ise, ticari davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu düzenlenmiştir.
Ancak 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-ı maddesinde ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçla hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı biçimde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. fıkrasında da “tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. fıkrasında da; “taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi olmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, TBBRisk Merkezi Raporunda, rapor sahibine ilişkin bilgi kısmında gerçek kişi olduğu, Kredi alacağını temlik alan davalının davaya cevap dilekçesinde de kredinin tüketici sözleşmesi olarak belirtilidiği görüldüğü, davacı vekilinin 17/02/2020 tarihli dilekçesinde davacının tüketici olduğu ve dava konusu ihtilafın tüketici sözleşmesinden kaynaklı olduğunun beyan edildiği görüldü.
Davanın konusunun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Tüketici Kanunu kapsamında bankacılık işlemine dayalı tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklı davalı yan alacak talebi bakımından borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, davanın ise Tüketici Kanununun yürürlüğe girdiği tarih olan 28.05.2014 tarihinden sonra 11/07/2019 tarihinde açıldığı, dolayısıyla davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu, görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen incelenebileceğinden mahkememizin görevsizliği yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı tarafın davasının;davalının yapmış olduğu bankacılık işlemine dayandığı davanın 6502 sayılı yasa sonrasında açıldığı bu haliyle 6502 sayılı kanunun 3. Maddesinin L fıkrası uyarınca tüketici işlemi olduğu davaya bakma görevinin TÜKETİCİ MAHKEMESİNDE olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği ile; 6100 sayılı kanunun 114/1c ve 115/2f maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesine müteakiben 2 hafta içerisinde başvurulması halinde DOSYANIN GÖREVLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
5-Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 18.03.2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır