Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/447 E. 2019/940 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/447 Esas
KARAR NO : 2019/940 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2016
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalıdan aldığı elektriğe ilişkin … ve … nolu iki aboneliği bulunduğunu, davalı tarafında müvekkile ait her iki aboneliğe ait faturalara hizmet bedeli karşılığı olmayan haksız bedeller yansıtılıldığını, davalı şirketin diğer dağıtım şirketlerinde olduğu gibi, Kayıp kaçak bedellerini tahsil ettiği halde, bu tutarlar genellikle faturada gösterilmediğini, zira EPDK.nun belirlediği tarifeye göre bu bedellerin her faturada tahsil edildiği herkes tarafından bilindiğini, söz konusu Kayıp-Kaçak bedellerinin çoğunlukla faturalarda gösterilmediği halde tahsil edildiği hususu davalı kurumdan istenecek fatura ve diğer belgeler üzerinde yapılacak olan bilirkişi İncelemesi ile anlaşılacağını, davalı tarafça haksız olarak tahsil edilen bedeller, faturalardan net olarak yansıtılmadığından, … ve … nolu her iki aboneliklerine ilişkin olarak müvekkilinden haksız ve hukuka aykın olarak tahsil edilen bedellere ilişkin olarak, fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması kaydı ile, şimdilik; Kayıp Kacak bedeli için 1.000,00-TL, ietim bedeli için 1,000.00-TL. Dağıtım Bedeli için l.000,00-TL. Sayaç okuma bedeli için 200,00.-TL. TRT Payı için 200.00-TL olmak üzere şimdilik toplam; 3.400,00 TL lik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Gerek Elektrik Piyasası Kanunu, gerekse ikincil mevzuata göre elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin mevzuata uygun olduğunu, Elektrik Piyasası Kanununa ve ikincil mevzuatına aykırı hareket edilmesinin cezai yaptırımının yine Elektrik Piyasası Kanunu ile düzenlediğini, bu anlamda hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun “Elektrik enerjisinin nakit esasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.” şeklindeki görüşüne katıldıklarını, bunun sağlamasının ancak ilgili mevzuatta yer alan hükümlerin iptali ve/veya mevzuat değişikliği ile olacağı görüşünde olduklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla iş bu davanın reddine, davanın … A.Ş ye ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan fazla tahsilatın iadesi davasıdır.
Mahkemezin 05/12/2016 tarih, 2016/650 Esas ve 2016/880 Karar sayılı kararı ile; ” Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Hernekadar davacı taraf müvekkil şirketin davalıdan aldığı elektriğe ilişkin … ve … nolu iki aboneliği bulunduğunu, davalı tarafında müvekkile ait her iki aboneliğe ait faturalara hizmet bedeli karşılığı olmayan haksız bedeller yansıtıldığını, EPDK’ nın belirlediği tarifeye göre bu bedellerin her faturada tahsil edildiğinin herkes tarafından bilindiğini, … ve … nolu her iki aboneliklerine ilişkin olarak müvekkilinden haksız ve hukuka aykın olarak tahsil edilen bedellere ilişkin olarak, fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması kaydı ile, şimdilik; Kayıp Kacak bedeli için 1.000,00-TL, iletim bedeli için 1,000.00-TL. Dağıtım Bedeli için l.000,00-TL. Sayaç okuma bedeli için 200,00.-TL. TRT Payı için 200.00-TL olmak üzere şimdilik toplam; 3.400,00 TL lik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de; Dava uygulanacak olan yasanın 6446 Sayılı Enerji Piyasası Kanunu olduğu, davacı tarafın dava konusu taleplerine ilişkin olarak yapılacak incelemede 6446 Sayılı Enerji Piyasası Kanunun 17.md sinin göz önünde bulundurulmasının gerektiği Kanun maddesinin 04/06/2016 Tarihinde 6719 Sayılı Kanun ile değiştirilerek yürürlüğe girdiği görülmüştür.
Hernekadar davacı taraf Davamızda uygulanacak kanun maddesine ilişkin değişikliğin Anayasaya aykırı olduğuna yönelik olarak iddiada bulunmuş ise de, İlgili kanun hükümlerinde yapılan değişikliğin elektrik faturalarına yansıtılan bedellerin kanuni dayanağı bulunmadığı gerekçesi ile çeşitli adlar altında alınan bedellerin iadesine yönelik olarak verilen mahkeme ve Yargıtay kararlarından dolayı yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır. Enerji dağıtım şirketlerinin kullanıcılara enerjileri sağlarken maliyet masraflarını faturalarını faturalara yansıtmalarının hayatın olağan akışına uygun olduğu anlaşılmakla birlikte ilgili kanun maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Adliyemiz bünyesinde ki başkaca Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu görülmüş olmakla nahkememizce iptal başvurusu yoluna gidilmemiştir. Mahkememizde görülen davada ve yasal mevzuat çerçevesinde davanın sonucunun beklenilmesinin gerektiğine yönelik bir emredici kural bulunmadığı gibi 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40md/5f uyarınca Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermemesi halinde Anayasa mahkemesine aykırılığa giden mahkemenin dahi davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırmasının emredici hüküm olduğu anlaşılmakla İptal başvurunun sonucu Mahkememizce beklenilmemiştir.
6446 Sayılı Enerji Piyasası Kanunun 17.md sinde Elektrik enerjisi dağıtım şirketlerinin elektrik faturalarına yansıtacakları bedellerin tarifelerinin ne şekilde hazırlanacağı hususu düzenlenmiştir.6446 Sayılı Kanunun 17.md/6F Kurulca düzenlenecek tarife türleri belirlenmiştir. Bunlar ” Bağlantı tarifesi , İletim tarifesi, Toptan satış tarifesi, Dağıtım tarifeleri, Perakende satış tarifeleri: Piyasa işletim tarifesi; Son kaynak tedarik tarifesi” dir .
Davacı tarafın dava dilekçesinde yer alan Talep konularının bu tarifeler uyarınca düzenlenmesinin hüküm altına alındığı görülmektedir. Davacı taraf hernekadar 6446 Sayılı Kanunun 17.md değişikliğin yürürlüğe girmesinden önceki döneme ilişkin olarak talepte bulunmuş ise de; dava açıldığı tarihte ilgili kanun maddesinin yürürlükte olduğu anlaşılmakla birlikte 6446 Sayılı Kanunun Geçici 20.md açıkça belirtildiği üzere ”Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü karşısında görülmekte olan davada 6446 Sayılı Kanunun 17.md sinin uygulanacağı hususu kesindir.
Mevcut Kanun hükümleri çerçevesinde Mahkememizin yetkisinin 6446 Sayılı Kanunun 17md/-10.uyarınca faturaya yansıtılan bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğu ile sınırlı olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafın gerekçe ve talebinin faturasına yansıtılan bedellerin EPDK’ ca belirlenen tarifelere uygun olarak hesaplanıp alınmadığına yönelik olmadığı, aksine EPDK kararlarına dayanılarak alınan bedelin hukuka aykırı ve haksız alındığına yönelik bulunduğu anlaşılmakla mahkememizce bu yönde bir araştırma yapılması yoluna gidilmemiştir.
Sunulu Nedenlerle; 6446 Sayılı Kanunun 17.md.sinin 04/06/2016 tarihi itibariyle 6719 Sayılı Kanunun 21.md ile değiştiği ve aynı kanun ile Geçici 20.md yürürlüğe konduğu bu maddeler uyarınca davalı tarafça dava konusu olan çeşitli adlar altında talep ve tahsil edilen bedellerin tahsilinin yasal hale getirildiği, 6446 Sayılı Kanunun Geçici 20.maddesi uyarınca açılmış olan davalar hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanacağının belirtildiği anlaşılmakla Davacı Tarafın Davasının reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davacı tarafın davasının 6446 Sayılı Kanunda değişilik yapılmasından sonra açıldığı göz önünde bulundurularak davalı taraf lehine yargılama giderlerine hükmedilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine davacı vekilince İstanaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul BAM 3. HD’nin 20/04/2017 tarih, 2017/316 Esas ve 2017/324 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvrusunun HMK m.353/1-b-1 kapsamında esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulması neticesinde Yargıtay 3. HD’nin 02/05/2019 tarih, 2017/15540 Esas ve 2019/3997 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile istinaf mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verilmiştir.
Bozma akabinde mahkememizin 2019/447 Esas sayılı dosyasından kayıt gören davanın esası bakımından karar verilmesine yer olmadığına ve ancak davalı taraf davanın açılmasına sebep olduğundan vekalet ücreti ile yargılama harç ve ücretinini davalı tarafa yükletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın esası bakımıdan herhangi bir bozma olmadığından yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davalı taraf davanın açılmasına sebep olduğundan vekalet ücreti ile yargılama harç ve ücretinini davalı tarafa YÜKLETİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 58,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,67 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 143,90 TL yargılama gideri ile 44,40 TL karar harcı ve 29,20 TL başvuru harcı toplamı 217,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/11/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 58,07 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 13,67 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 485,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Posta Giderleri : 165,90 TL