Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/433 E. 2021/99 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/433 Esas
KARAR NO : 2021/99

DAVA : Tazminat-Sorumluluk
DAVA TARİHİ : 02/05/2007
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Mahkememizin 08/06/2011 tarih ve 2007/368-2011/263 sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/6842 Esas, 2013/9861 Karar sayılı ile bozulması üzerine dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedildi, yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın müvekkili bankanın kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı, … ise şube müdürü olarak görev yaptıkları sırada 1996 yılı sonlarına doğru mali yapısı iyice bozulan, mal varlığı üzerine haciz konulup senetleri protesto edilen … (Yeni Ünvan: …) Tic. A.Ş. ve … A.Ş.’ye 1997 yılında 1.500.000 USD’lik harici garanti kredisi kullandırıldığı, bu nedenle banka zararına sebebiyet verdikleri iddia edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 26.04.2007 tarihi itibari ile 58.473 TL asıl alacak, 1.708.144 TL faiz olmak üzere toplam 1.766.617 TL banka zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; TTK’nun 342. ve 341. Maddeleri gereğince genel kurul kararı olmadan dava açılamayacağı, davaya konu iddianın zaman aşımına uğradığı, en son işlem tarihinin harici garantinin kullanım tarihi olan 27.03.1997 olup üzerinden 10 yılı aşkın süre geçtiği, TTK 309 maddesi gereğince 5 yıllık süre içerisinde dava açılması gerektiği, otorize kredilerde görev ve yetkinin genel müdürlükte olduğu, şube müdürünün otorize krediler açısından işlerinin firmaların kendi taleplerini genel müdürlük kredi değerlendirme müdürlüğüne aktarmaktan öteye geçmediği, davalı şube müdürünün TTK 342. maddesi kapsamında sorumluluğunun bulunmadığı, zarar ile müvekkilinin işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığı, müvekkilinin kanuna aykırı bir zarar ve işleminden söz edilemeyeceği, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğu beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığı, söz konusu kredilerin 01.10.1996 tarihinde yönet,im kurulu kararı ile onaylanıp şubeye teslim edildiği, bu tarihte genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olmadığı, kredinin verilmesi ve açılmasında herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, 01.11.1996-05.09.1997 tarihleri arasında görevde olduğu, mevcutlu onaylı kredilerin kullandırımı ve münakale yetkisinin şube talebi doğrultusunda kredi pazarlama ve kontrol daire başkanlığına bağlı kredi pazarlama müdürlüklerinin yetkisinde olan bir işlem olduğu, idari soruşturma sonucu tarafına uyarma cezası verildiği ancak savunmada belirtilen şekilde yapılan itiraz üzerine bu cezanın kaldırıldığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, TTK’nun 341’inci maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davasıdır
Mahkememizce 08/06/2011 tarih ve 2007/368-2011/263 sayılı karar ve “… Deliller toplanmış; genel kurul ve yönetim kurulu kararları, Başbakanlık teftiş kurulu başkanlığının 14.10.1999 tarih 14/99-168 sayılı soruşturma raporu, … 10. Asliye Ceza mahkemesinin …-… E.K. Sayılı dosyası, … 6. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, … 14. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası, … 14. İcra müdürlüğünün …, …, …, …, … sayılı dosyaları getirtilmiş, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Yapılan yargılamadan toplanan delillerden; davacı banka tarafından müvekkili bankada genel müdür yardımcısı olarak gören yapan … ile şube müdürü olarak görev yapan …un görevde bulunduğu sırada mali durumu ciddi şekilde bozuk olan … (Yeni Ünvan: …) Tic. A.Ş. ile … Tic. A.Ş.ye 1997 yılında 1.500.000 USD harici garanti kredisi kullandırıldığı ve bu kredinin geri dönmemesi nedeniyle bankanın zarara uğratıldığı iddia edilerek TTK 336 ve 342 maddeleri gereğince zararın davalılardan tahsilinin istendiği, Öncelikle dava konusu alacağın BK 60. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığı savunulmuş ve bilirkişi tarafından bu doğrultuda görüş bildirilmiş ise de, Bankacılık Yasası gereğince 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve davanın süresinde açıldığı, Davalı şube müdürü …’un dava konusu toplam iki adette 1.500.000 USD bedelli harici garanti mektubunu vermemek için direndiğinin ve bu kredinin baskı sonucu kullandırıldığının dosyadaki belgelerden ve rapordan anlaşılmış ise de şube müdürü … 31.12.1996 geçici bilanço verileri gelmeden önce kullandırılmak istenen krediler için kredinin kullandırılmasına muhalif olduğunu genel müdüre sözlü veya yazılı olarak bildirmesinin mümkün olduğu, yine davalı …’ın üzerinde de belirtilen mektupların verilmesi için baskı olduğu anlaşılmış ise de bu davalı tarafından kredinin kullandırılmasının uygun bulunup onay verildiği, yine bu davalı tarafından kredi kullandırılmadan önce şirketin dosyasına bakılması halinde net işletme sermayesinin olumsuz olduğunun, dolayısıyla şirketin nakit sıkıntısı içinde bulunduğunun ve bu şartlarda alınacak bir nakit kredinin de kısa sürede ödenemeyeceğinin açıkça görüleceği, bu durumda her iki davalının da dava konusu kredinin kullandırılmasında kusurlu bulundukları, ancak davacı banka tarafından dava konusu zararın kaynağı kredilerden doğan alacağın tahsili için … 14. İcra Müdürlüğünün …, …, …, …, … ve … 6. Icra müdürlüğünün … sayılı dosyalarında kredi borçlusu şirket ve kefilleri aleyhine icra takipleri yapıldığı, takip dosyalarından anlaşıldığı ve davacı vekilinin 11.10.2010 tarihli celsede de beyan ettiği gibi tüm takiplerin derdest olup henüz sonuçlanmadığı, borçluların aciz halinin söz konusu bulunmadığı, bu durumda öncelikle davalıların sorumlu tutulabilmesi için zorunlu olan zarar unsurunun henüz gerçekleşmediği, takip dosyaları sonuçlanmadan bankanın bir zararı olup olmadığının saptanmasının imkanı olmayıp bu durumda davalıların sorumluluklarına gidilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmesi…” şeklindeki gerekçe ile reddine karar verilen dava Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/6842 Esas, 2013/9861 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/6842 Esas, 2013/9861 Karar sayılı ilamı “…Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/06/2011 tarih ve …-… sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı … vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın eski çalışanları olan davalılarca 1996 yılı sonlarına doğru mali durumu iyice bozulan dava dışı … (Yeni Ünvan: …) Tic. A.Ş. ve … A.Ş.’ye bakacılık teamüllerine aykırı olarak 1997 yılında 1.500.000 USD’lik harici garanti kredisi kullandırıldığını, bu nedenle banka zararına sebebiyet verdiklerini belirterek şimdilik 26.04.2007 tarihi itibari ile 58.473 TL asıl alacak, 1.708.144 TL faiz olmak üzere toplam 1.766.617 TL banka zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ve davalı …, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemişlerdir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı banka tarafından dava konusu zararın kaynağı kredilerden doğan alacağın tahsili için icra takiplerinin yapıldığı, tüm takiplerin derdest olup henüz sonuçlanmadığı, borçluların aciz halinin söz konusu bulunmadığı, bu durumda öncelikle davalıların sorumlu tutulabilmesi için zorunlu olan zarar unsurunun henüz gerçekleşmediği, takip dosyaları sonuçlanmadan bankanın bir zararı olup olmadığının saptanmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı … vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, TTK’nun 341’inci maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davasıdır. Davacı taraf, davalıların dava dışı … (yeni Unvan: …) Tic. A.Ş. ve …Tic. A.Ş.’ne kullandırdıkları kredinin açılmasında davacı Banka’nın iç mevzuatına uygun hareket etmedikleri, dönüşü sağlanamayan kredi kullandırdıkları ve bu kredinin geri ödemesinin yapılmadığını ileri sürerek iş bu davayı açmıştır. Davacı tarafın bu iddiasının doğru olması halinde kredinin geri dönmemesi nedeniyle bankanın zararının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla, davacı Banka’nın zararının doğduğunun kabulü için dava dışı borçlu şirketler aleyhine yapılan takiplerin kesinleşmesinin veya semeresiz kalmasının zorunlu olmamasına göre, mahkemece davalıların kredi kullandırması sırasında kusurlu bir hareketlerinin bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilerek, bu konuda uzman bilirkişilere inceleme yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulmasına….” şeklinde olup usul ve yasaya uygun bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda dosyada mevcut bulunan iki ayrı rapor arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte denetime olanaklı ve gerekçeli rapor düzenlenmesini teminen resen seçilen, konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla davacı banka kayıtlarında ve dosyaya ibraz edilen tüm delillerin tetkiki ile bankanın davalılardan istenebilir tazminat alacağının olup olmadığı, varsa miktarının tespiti konusunda rapor alınmasına ve HMK 218. Maddesi gereğince bilirkişilere banka kayıtlarını yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmiştir.
Anılan görevlendirme sonucu bilirkişi heyetinin 10/03/2020 tarihli raporda özetle ” … 4. İNCELEME
Dava konusu olaya ilişkin olarak, yukarıda yer verilen Mahkeme ve Yargıtay kararları, davalı ve davacı tarafların cevabi yazıları, bilirkişi heyetlerince yazılan raporlar ile dava konusu dosyalarda bulunan bilgi ve belgeler üzerinden Bilirkişi Heyetimizce yapılan incelemeler neticesinde nihai takdiri yüce Mahkemenize ait olmakla birlikte, ulaşılan tespit ve değerlendirmelerimize aşağıda yer verilmektedir.
4.1. Davalı ve Davacı Tarafların Cevabi Yazılarının Değerlendirilmesi
Davalı ve davacı tarafların yukarıda özetlenen cevabi yazılarında, davanın önceki safhalarında verdikleri cevaplarını yineledikleri ve yeni bir görüş, kanıt ve bilgi sunmadıkları, Bu aşamada davacı tarafın söz konusu kredileri … A.Ş.’ye temlik ettiği ancak bu temlik karşılığında, bu türden temliklerde mutad olduğu üzere çok cüzi bir tahsilat yaptığı ve yapılan tahsilatın kredi borcunu tasfiye etmede yetersiz kaldığı, Davalıların ise zamanaşımı savlarını yineledikleri ve Mahkeme’nin kararında ısrar etmesini talep ettikleri görülmektedir.
4.2. Bahsekonu İki Bilirkişi Heyeti’nce Düzenlenen Raporlarındaki Tespit ve Değerlendirmeler
Söz konusu davaya ilişkin olarak, ilk bilirkişi heyeti raporu, 10.05.2010 tarihinde, …, … ve Yrd. Doç. Dr …. tarafından düzenlenmiştir. Söz konusu raporda özetle;
• Davalıların davaya konu olan kredilerin kullandırılmasında kusurlu oldukları, Davacı Banka’nın davalıların sorumluluğunu gerektirecek bir zararın doğduğu hususunu ispat edemediği, ancak yapılan incelemeler sonucunda zarar tespit edilmesi halinde, bu zararın kusurları oranında, %25’lik kısmından Davalı … ’un, %75’lik kısmından Davalı …’ın sorumlu tutulması gerektiği,
• Bunun yanı sıra, huzurdaki davaya konu olan taleplerin Borçlar Kanunu’nun 60’ıncı maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı,
• Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalıların sorumluluklarını gerektiren hukuki şartların bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı,
belirtilmektedir.
Mezkûr davaya ilişkin olarak düzenlenen ikinci bilirkişi heyeti raporu, Dr. …, … ve …tarafından 14.08.2016 tarihinde kaleme alınmıştır. Söz konusu raporda özetle;
• … firmasına Banka Yönetim Kurulu kararı ile açılan ve 1.500.000 USD’lik kredilerin taşınmazlar üzerinde ipotek alınması yanı sıra … Grubu firmaları ile …’in kefaleti alınmak suretiyle maddi ve şahsi teminatlar karşılığında kullandırılmış olduğu,
• Kredi ile ilgili olarak, geri dönüşlerde sorunlar yaşanmasına rağmen, ciddi tahsilatların yapıldığı, anapara borcunun kapatıldığı, faiz borcunun da önemli kısmının ödendiği, kullandırılan kredilerin Şube Müdürü tarafından tek başına, bağımsız şekilde hareket edilmediği, genel müdürlük birimlerinin onayı ve bilgisi olmadan kullandırılmadığı,
• Kullandırılan kredilerin yönetim kurulunca belirtilen limit çerçevesinde kullandırıldığı, davalı …’ın kredilendirme sürecinin içinde bulunduğuna dair herhangi bir imza, karar ve talimatlarına rastlanılmadığı,
• Her iki davalı açısından kredinin açılmasında, kullandırılmasında davalı yanlara izafe edilebilecek gerek Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve bankacılık, gerekse Kamu İktisadi Teşebbüsü hakkında mevzuat ile bankacılık usul ve teamüllerine aykırı bir karar ve eylemlerinin bulunmadığının tespit edildiği,
• Bu nedenle, davalılar aleyhine açılmış olan mali mesuliyet davasında mali sorumluluğa ilişkin olarak hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ile hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması koşullarının mevcut olmadığı,
kanaatine varıldığı belirtilmektedir.
4.3. Davacı Tarafından Dava Konusu Firmalardan Olan Alacakların Temlik Edilmesinin Değerlendirilmesi
Banka’nın davaya ilişkin cevabi yazısında da belirtildiği üzere, Banka tahsili gecikmiş alacakları portföyünde yer alan alacaklarının … A.Ş.’ye temlik/devir edilmesi, Yönetim Kurulu’nca kararlaştırılmış, ancak 06.07.2011 tarihinden önce kullandırılan kredilerden kaynaklı bu alacakların temlik sözleşmesinde belirlenen bedelin (…A.Ş.: 7.907,95 TL, … Tic. A.Ş. : 13.975,36 TL) karşılığında temlik edilmiş olması, iş bu davaya konu Banka zararını ortadan kaldırmadığı ve bu nitelikteki banka hak ve alacaklarının devir konusu yapılmadığı, hususları ifade edilmiştir.
Sektördeki genel uygulama çerçevesinde bankalar tahsili gecikmiş alacaklarını varlık yönetim şirketlerine temlik karşılığında belli bir iskonto oranı ile devretmekteler ve söz konusu alacakların tahsilatını ise bu riskleri satın alan varlık yönetim şirketleri üstlenmektedirler. Yukarıda belirtildiği üzere, söz konusu devir ve temlik işlemlerinin çok düşük bir tahsilat bedeli ile ve çok yüksek bir iskonto oranı ile yapılmış olmasının bankanın kendi serbest iradesi ile vermiş olduğu bir karar olduğu hususu değerlendirilmektedir.
4.4. Bilirkişi Raporlarında Davalılara İsnat Edilen Kusurlu Fiillerin Değerlendirilmesi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.01.2019 tarihli kararında;
Bilirkişiler …, … ve Yrd. Doç. Dr. … tarafından hazırlanan raporda, “davalıların kusurlu oldukları, ancak zararın bu aşamada ispat edilemediği, davalıların hukuki sorumluluklarını gerektirir koşulların oluşmadığının”
Bozma sonrası, …, … ve …’dan oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda ise; “kredi tahsisine ilişkin yönetim kurulu kararlarındaki koşullar ve limitler dahilinde kredi kullandırıldığı, davalıların hukuka aykırı işlemlerinin bulunmadığı, kusurlu olmadıklarının” belirtilmiş olduğu, bu haliyle de iki rapor arasında çelişki bulunduğu” ifade edilmiştir.
Yukarıda yer verilen bilirkişi heyetlerinin raporlarındaki tespitler dikkate alındığında; her iki raporda yer alan tespitlerin sonuç hükümleri bakımından birbiri ile çelişki arz etmediği, aradaki temel farkın, ilk bilirkişi raporundaki kredilerin tahsisi ve kullandırılması esnasında davalılara isnat edilen kusurun varlığı tespitine karşılık ikinci raporda birinci rapordaki bu tespite karşın, davalıların kusurlu olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
10.05.2010 tarihli bilirkişi raporunda;
Dava dışı firma yetkilileri ile genel müdürlük binasında davalılarla toplantı yapıldığı ve bu toplantı sonucunda dava dışı firmaya 1.000.000 USD tutarında harici garanti kredisi verilmesi hususunda anlaşmaya varıldığı, ancak harici garantilerin verilmesinden kısa bir süre öncesinde firmaya yazı yazılarak önceki döviz kredilerinin kapatılmasının istendiği, İstihbarat Müdürlüğünce düzenlenen … Ayakkabı firmasının net işletme sermayesinin negatif çıktığı bilgisinin şubeye 1.000.000 USD’lik harici garanti mektubunun verilmesinden sonra ulaştığı, ancak bu bilgiye rağmen 500.000 USD’lik harici garantinin verildiği, banka dahişli mevzuatı uyarınca şubece kredi kullandırımı öncesinde krediler pazarlama müdürlüğünden onay alınmadığı, bu nedenlerle de şube müdürü …’un bilanço verileri ve istihbaratu olumsuz olan firmaya harici garanti verilmesinde sorumlu olduğu, krediyi baskı altında kullandığı kanaatine varıldığı, sorumluluğun % 25 olduğu,
Genel müdür yardımcısı …’ın ise; mali durumu olumlu olmayan firmaya kredi kullandırmak için şube müdürüne baskı uyguladığı ve bu nedenle de sorumlu olduğu kanaatine varılarak sorumluluğunun % 75 olduğu sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi raporunda değinilen firma hakkında genel müdürlük binasında toplantı yapıldığı, toplantıya firma yetkilisi ve davalıların katıldığı, toplantı sonucunda firmaya harici garanti kredisi kullandırılması kararının alındığı, dava konusu kredilerin de bu şekilde kullandırılmış olduğu kanısı, dosyadaki belge ve bilgilerle uyuşmamaktadır. Dava konusu krediler, banka yönetim kurulu tarafından otorize edilmiş, kredilerin harici garanti olarak kullanılması için münakalesi de genel müdürlükçe onaylanmıştır. Öte yandan dosyadaki bilgilerden, kredinin genel müdür yardımcısının baskısı ile kullandırılmış olduğu yönünde somut bir kanıya da varılmamaktadır.
Öte yandan, konu kredi kullandırılan firmanın mali tahlil ve istihbarat bilgilerinin olumlu ya da olumsuz olmasından daha çok firmanın genel müdürlükçe otorize edilmiş olup olmadığı ile ilgilidir. Genel Müdürlük ya da Yönetim kurulu mali tahlil ve istihbarat bültenindeki olumsuzluklara rağmen –firmanın geçmişi ve beklenen gelişimi ve gerekli teminatları almak kaydıyla- kredi tesis edebilir. Bu durumda sorumluluk Banka yönetim kurulu ve genel müdürlüktedir. Şubece otorize kredi şartları yerine getirilmiş ve ayrıca genel müdürlükten alınması gereken tüm onaylar alınmıştır.
Aynı konu; Banka teftiş kurulu başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı idari soruşturma raporunun “Müfettişlik görüşü ve sonuç” bölümünde de;“…’ın teminata …’e ait çeklerin alınması ve harici garanti kredisinin bir an önce kullandırılması yönünde şube müdürü nezdinde yoğun ve ısrarlı çabaları sonucunda kredi ödemesini gerçekleştirildiği” şeklinde ifade edilmiştir. Ancak değinilen raporda somut bir kanıta rastlanılmamıştır. Aynı raporda; “…’un da mevzuata aykırı kredi kullandırımını imzasıyla gerçekleştirdiği, kredinin kullandırımına izin veren kredi pazarlama daire başkanının ilgili birimin görev tanımı gereği sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı” ileri sürülmüştür. Buradan şube müdürü davalının da alınası gereken onayları –banka mevzuatında değinildiği üzere-almış olduğu açık bir biçimde anlaşılmaktadır.
4.5. Dava Konusu Kredi İşlemlerinin İncelenmesi
4.5.1. Banka Yönetim Kurulu Kararları ve Kredi Limitleri
Firmanın Banka ile olan kredi ilişkileri 1992 yılında … Şubesinde başlamış, 15.06.1994 tarihinde … Şubesine devredilmiştir. Firmaların onaylı kredilerinde yapılan limit artırımları ile risklerinin gelişimi aşağıdaki tablolarda gösterilmektedir.
… Tic. A.Ş.
15.06.1994 tarihinde … Şubesine devredilen firmanın limitleri en son olarak … gün ve … sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla artırılmıştır. Firma’nın yeni limitlerini gösterir tablo aşağıdadır.
KREDİ
ÖNCEKİ LİMİT
YENİ LİMİT
SSK (KEFALETLİ)
1.000 TL
1.000 TL
TEM. MEK\ (KEFALETLİ)
500 TL
500 TL
DÖVİZ KREDİSİ
400.000 DEM
400.000 DEM
DÖVİZ KREDİSİ
400.000 USD
400.000 USD
İTHALAT KRD. (KEFALETLİ)
500.000 USD
1.500.000 USD
Tablodan da görüleceği üzere … Gün ve … Sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile firmanın kredi limitlerinden sadece ithalat kredisi limiti 500.000 USD’den 1.500.000 USD’a yükseltilmiş, diğer kredi türlerinde ise herhangi bir değişiklik yapılmamış ve ayrıca firmanın bu tarihten sonra kredi limitlerinde herhangi bir artışa gidilmemiştir.
… TİC.A.Ş.
15.06.1994 tarihinde … Şubesine devredilen firmanın limitleri, en son olarak 05.12.1994 ve 1915 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla artırılmıştır. Firma’nın yeni limitlerini gösterir tablo da aşağıdadır.
KREDİ
ÖNCEKİ LİMİT
YENİ LİMİT
SSK (KEFALETLİ)
495 TL
495 TL
DÖVİZ KREDİSİ
1.000.000 USD
1.500.000 USD
İTHALAT AKREDİTİF KRD.
500.000 USD
500.000 USD
…. KRED.

24.372 TL
15.12.1994 Gün ve 32/1915 Sayılı yönetim kurulu kararı ile firmanın kredi limitlerinden döviz kredisi limiti 1.000.000 USD’den 1.500.000 USD’ye yükseltilmiş, daha önce limiti bulunmayan … türüne de 24.372 TL’lik limit tahsis edilmiştir.
Banka’ca her iki firmaya yukarıda belirtilen Yönetim Kurulu Kararıyla yapılan limit artırımından başkaca ilave bir limit artırımı yapılmamıştır. … firmasına tahsis edilmiş olan 24.372 TL limitli Teşvik Fonu Kaynaklı Orta Vadeli Yatırım Kredisi de tahsis koşulları oluşturulamadığı için kullandırılmamıştır.
4.5.2. Banka Yönetim Kurulu’nun Kredi Şartları değişiklilerine İlişkin Kararları
Limit artırımına ilişkin olarak Yönetim Kurulu Kararları en son olarak … A.Ş. için 19.10.1995, … için ise 05.12.1994 günlü kararlarla alınmıştır. 16.09.1996 tarihinde Şube teklifine istinaden Krediler Daire Başkanlığının 25.9.1996 tarihli önergesi ve Yönetim Kurulunun 10.10.1996 gün ve 1691 sayılı kararlarıyla … A.Ş. ve … A.Ş.’nin kullanmış olduğu kredilerle ilgili şart değişiklikleri yapılmıştır. Buna göre;
… Tic.A.Ş.
İthalat Akreditif Kredisi ile Döviz Kredilerinin teminatına, gerçek ticari işlemlerden kaynaklanan kambiyo senetleri ve/veya ekspertiz değeri en az güvencesini oluşturacağı risk kadar olan gayrimenkul ipoteği ile birlikte ipotekle teminat altına alınan bölümün 1/3’ü kadar gerçek ticari işlemlerden kaynaklanan kambiyo senetleri alınacak ve kur artışlarından da olsa güvence açığına yer verilmeyecektir.
Bu teminatlara ilave olarak;
Kredilerin güvencesine munzam teminat olarak alınmış olan …’deki 6.000 TL’lık Bankamız ipoteği, net ekspertiz değeri en az 6.000 TL kaydıyla fekkedilecektir.
… İli, … mah., … Sok., 20L-IVa Pafta, 20 Ada, 2 parsel üzerindeki ipotek aynen devam edecektir.
Firma kredilerinin güvencesi olarak alınmış …Ticaret A.Ş. üzerindeki ticari işletme rehni devam edecek, ancak ekspertiz değerleri 500.000 USD olan gayrimenkuller üzerine, 1.dereceden ekspertiz değerlerinin %50 fazlası ile ipotek kaydıyla işletme rehni kaldırılabilecektir.
…Tic. A.Ş:
Teşvik Fonu kaynaklı orta vadeli yatırım kredisinin haricindeki tüm kredilerin güvencesine, gerçek ticari işlemlerden kaynaklanan kambiyo senetleri ve/veya ekspertiz değeri en az güvencesini oluşturacağı risk kadar olan gayrimenkul ipoteği ile birlikte ipotekle teminat altına alınan bölümün 1/3’ü kadar gerçek ticari işlemlerden kaynaklanan kambiyo senetleri alınacak ve kur artışlarından da olsa güvence açığına yer verilmeyecektir.
Firma kredilerinin güvencesi olarak alman …Ticari A.Ş. firması üzerindeki ticari işletme rehni devam edecek, ancak ekspertiz değerleri en az USD olan gayrimenkuller üzerine, 1.derecede ekspertiz değerinin %50 fazlası ile Banka lehine ipotek tesis edilmesi kaydıyla işletme rehni kaldırılabilecektir.
Yukarıda isimleri zikredilen iki firma ile ilgili olarak alınan 05.11.1997 tarihli yönetim kurulunda, …Tic. A.Ş.’nin 495 TL’lik SKK kredisi limiti iptal edilmiş, 1.500.000 USD’lik döviz kredisi limiti de 940.000 DEM’c düşürülmüştür. Ayrıca … A.Ş.’nin de 1.000 TL’lik SKK kredisi. 500 TL’lik teminat mektubu kredisi ve 400.000 DEM’lik döviz kredisi limitleri tamamen iptal edilmiş. 400.000 USD’lik döviz kredisi limiti ise kullandırılmış olan harici garantiye paralel olarak 500.000 USD’ye yükseltilmiştir.
Limit iptallerinin yanı sıra firma hakkında tasfiye şerhi düşülerek kredilerin tasfiye edilmesinden sonra yeni kredi önerisinde bulunulmaması koşuluna yer verilmiştir. Bunun yanında kredilerin tasfiyesi amacına yönelik olarak kredi şartlarında bazı değişikliklere gidilmiştir. Görüldüğü üzere Firma’nın kredi değerliliğini yitirdiğinin anlaşıldığı 1996 yılında ve sonrasında firmaların kredi risklerinin tasfiyesine yönelik bazı şart değişiklikleri yapılmıştır. Firmalar, Şube ile olan kredi ilişkilerini … A.Ş. için 05.12.1994, … A.Ş. için ise 19.10.1995 tarihlerinde Yönetim Kurulu’nca belirlenen limitler(içinde sürdürmüşlerdir,
4.5.3. Dava konusu riske neden olan 1.500.000 USD tutarındaki harici garanti kredisi ile ilgili süreç
T C. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda, davaya konu edilen sorumluluk olayına temel dayanak teşkil eden … firmasına kullandırılan 1.500.000 USD tutarındaki harici garanti kredisi ile ilgili olarak davalıların sorumluluğuna gidilmesi yönünde tespite yer verilmiştir. İlgili mali tahlil ve istihbarat raporlarında … firması ile ilgili olarak çek yasağının bulunmadığı, yoğun yabancı kaynaklar ile finansman yolunu seçtiği, bilanço karlılığı bulunmasına rağmen negatif öz kaynak ile çalıştığı tespitlerine yer verilmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunun 16. sayfasında yönetim kurulu ile ilgili değerlendirmede bulunulurken, limit artırımlı yönetim kurulu kararlan esnasında firmaların mali durumlarının kredi vermeye engel teşkil edecek açık bir hususa rastlanılmaması nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bulunmadığı tespiti yer almaktadır. Buna göre davaya konu edilen … firması ile soruşturma raporunda kapsam dışında değerlendirilen Türel firmasının mali durumlarının kredi vermeye engel teşkil edecek bir hususun bulunmadığı sonucu ortaya
çıkmaktadır. Kaldı ki … firması ile ilgili olarak mali tahlil ve istihbarat raporunda çek yasağının bulunduğuna dair bir hüküm de bulunmaktadır
Kredi kullandırım sürecinde Şube tarafından düzenlenen …tarih ve … sayılı yazıya Genel Müdürlük-Kredi Pazarlama Müdürlüğü tarafından … tarih ve … sayılı cevap yazısında özetle;
… firması lehine onaylı 1.500.000 USD’lik ithalat kredisi limit boşluğundan münakale ile 2 yıl 1 ay vadeli 1.000.000 USD’lik işletme kredisi teminatı olarak düzenlenecek garanti mektubunun vadesinin 2 yıl 1 ay + 15 gün olarak tanzim edilmesi ve yıllık % 2 komisyon oranı uygulanabilmesine ilişkin Şube talebi;
Firma onaylı kredileri dahilinde kalınması,
Grup kredi türünün gerektirdiği güvencelerin eksiksiz tesisi,
Kredi kullandırım koşullarının aynen yerine getirilmesi,
Firma kredilerinde aşım ve risk oluşturacak herhangi bir işleme yer verilmemesi,
Firmada hiçbir güvence açığının bulunmaması,
Firmadan düzenlenecek harici garanti mektubu ve garanti içeriğinin firmaca kayıtsız ve şartsız gayri kabulü rücu kabul edildiğine dair mektup alınması ve garantinin arka yüzüne gerekli notun konularak firmaya imzalatılması,
Söz konusu mektupla ilgili olarak Kambiyo ve Dış Mevzuat Müdürlüğü ile vade mektup içeriği v.b. konularda anılan Müdürlük ile irtibata geçilerek gerekli mutabakatın sağlanması, Sermaye hareketleri uygulama talimatı, teşvik mevzuatı, diğer kambiyo mevzuatı ve mer’i genelgeler doğrultusunda yapılması koşullan ile uygun görüldüğü,
Belirtilerek onaylanmış ve bu yazının birer örneği, Kredi İne. Ve Kontrol Müdürlüğü ile Kambiyo ve Dış Mevzuat Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Kredi kullandırım sürecinde Şube tarafından düzenlenen. … tarih ve … sayılı yazıya Genel Müdürlük Kredi Pazarlama Müdürlüğü tarafından … tarih ve … sayı ile verilen cevapta da;
(… firması lehine onaylı 1.500.000 USD’lik ithalat kredisi limit boşluğundan münakale ile 2 yıl 1 ay vadeli 500.000 S’lık işletme kredisi teminatı olarak düzenlenecek garanti mektubunun vadesinin 2 yıl 1 ay + 15 gün olarak tanzim edilmesi ve yıllık % 2 komisyon oranı uygulanabilmesine ilişkin Şube talebinin)
Firma onaylı kredileri dahilinde kalınması,
Grup kredi türünün gerektirdiği güvencelerin eksiksiz tesisi,
Kredi kullandırım koşullanın aynen yerine getirilmesi,
Firma kredilerinde aşım ve risk oluşturacak herhangi bir işleme yer verilmemesi Firmada hiçbir güvence açığının bulunmaması,
Firmadan düzenlenecek harici garanti mektubu ve garanti içeriğinin firmaca kayıtsız ve şartsız gayri kabulürucu kabul edildiğine dair mektup alınması ve garantinin arka yüzüne gerekli notun konularak firmaya imzalatılması,
Söz konusu mektupla ilgili olarak Kambiyo ve Dış Mevzuat Müdürlüğü ile vade mektup içeriği v.b. konularda anılan Müdürlük ile irtibata geçilerek gerekli mutabakatın sağlanması,
Sermaye hareketleri uygulama talimatı, teşvik mevzuatı, diğer kambiyo mevzuatı ve mer’i genelgelerimiz doğrultusunda yapılması koşullan ile uygun görüldüğü şeklinde ifadeye yer verilerek dönüşüm/münakale onaylanmış ve yazının birer örneğinin Kredi İne. Ve Kontrol Müdürlüğü ile Kambiyo ve Dış Mevzuat Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Kredi İnceleme ve Kontrol Müdürlüğünün, söz konusu Harici Garanti Mektuplarından, 27.03.1997 tarihinde kullandırılan. 500.000 USD’lik harici garanti Mektubu verilmeden önceki 11.03.1997 /720 sayılı yazısında, “… firması hakkında düzenlenen Mali Tahlil ve istihbarat raporunda belirtilen hususlar hatırlatılarak; faaliyetlerinin yakından izlenmesi ve İstihbarat Müdürlüğü ile iletişim kurularak 1996 yılındaki durumun açıklığa kavuşturulması ve bu süre zarfında rapor içeriğinde yer alan diğer hususların da dikkate alınarak söz konusu firma ile dikkati çalışılması ve firma hakkında şube görüşünün bildirilmesi” talimatı verilmiştir. Anılan Müdürlük tarafından düzenlenen yazıda Rebook firmasına kredi kullandırılmaması yönünde herhangi bir ifadeye yer verilmemiş olup yalnızca dikkatti çalışılması yönünde görüş bildirilmiştir. Genel müdürlük tarafından onanmış bir kredinin kullandırılmamasının istenmesi halinde genel müdürlükçe kesin bir talimat verilmesi gerekeceği açıktır.
1996 yıl sonu itibariyle … A.Ş.’nin riskleri 187.000 USD ve 710.000 DEM, … A.Ş.’nin ise 150.000 USD ve 1.640.000 DEM olmak üzere toplam grup riski 337.000 USD ve 2.350 000 DEM seviyesiyendedir. Dava konusu olan … A Ş.’ne kullandırılan USD’lik işletme kredisi teminine yönelik harici garanti mektuplarının dökümü;
KULLANDIRIM TARİHİ
VADESİ
MİKTARI
MUHATAP BANKA
21.02.1997
20.03.1999
1.000.000 USD
… BANK PLC
27.03.1997
28.04.1999
500.000 USD
… BANK PLC
Şeklindedir. Söz konusu harici garanti mektuplarının muhatap banka tarafından tazmin talebi üzerine davacı banka tarafından yapılan ödemelere ilişkin bilgiler de aşağıdadır.
TAZMİN TARİHİ
HARİCİ GARANTİ TUTAR
TL KARŞILIĞI TUTAR
10.03.1999
1.000.000 USD
360.059,70
07.04.1999
500.000 USD
188.391,12
Yukarıda belirtildiği üzere, muhatap banka tarafından kullandırılan kredi nedeniyle teminata alınan ve davacı banka tarafından düzenlenen harici garantilerin tazmini talep edilmiş ve toplam olarak TL bazında 548.450,82 TL’yc baliğ olmuştur. Böylelikle … firmasına 1.500.000 USD tutarında kullandırılan gayri nakdi kredi yukarıda belirtilen tazmin tarihlerinde nakdi krediye dönüşmüştür.
4.54. Kredi Teminatları
… firmasının kredileri için 1.dereceden 5.000 TL, derecesi belirtilmeyen 367.500 TL ve 8,9, ve 10.derecelerden 829.500 TL’lik ipotekler alınmıştır. … firması kredi borçlarına karşılık da 2.dereceden 20.000 TL, 1.dereceden 143.500 TL ve 6 ve 7.derecelerden de 127.000 TL’lik ipotekler alınmıştır.
Teminata 596.381 USD tutarında senet alınmıştır.
Teminata ayrıca toplam 452.774,44 TL tutarında ticari işletme rehni de alınmıştır.
Harici garantilerin kullandırıldığı 21.02.1997 tarihi itibariyle geçeli USD döviz satış kuru; 121.040 (E)TL’dir. (0,12104 TL) Buna göre 21.02.1997 tarihli risk (1.500.000 USDX0.12104=) 181.560 TL’dir. Risk ve alınan teminatlar karşılaştırıldığında kredinin yeterince teminatlandırılmış olduğu görülmektedir. Ancak dosyada bu teminatların paraya dönüştürülmüş olduğuna dair bir bilgiye ulaşılamamıştır.
4.5.5. Ödemeler
Diğer taraftan, davacı tarafından, Mahkeme’ye hitaben düzenlenen 04.11.2019 tarihli cevabi yazı ekinde sunulan listelerden, dava konusu firmalardan, … Tic. A.Ş.’den toplamda, 1.156.018 USD, …Tic. A.Ş.’den 29.089 EURO tutarında tahsilat yapıldığı anlaşılmaktadır
Ancak davacı bankanın 26.04.2007 tarih ve 481 sayılı yazısında; sorumluluğa esas olarak belirtilen 1.500.000 USD’lik kredi tutarı ile ilgili olarak, “24.10.2003 tarih ve 20-78 sayılı banka yönetim kurulu kararı doğrultusunda YP cinsinden kullandırılmış olan bu kredilerin TL olarak dikkate alınması, yapılan tahsilatların bu kredi tutarından düşülmesi ve faize esas valör tarihinden 26.04.2007 tarihine kadar reeskont faiz oranları üzerinden faiz uygulaması sonucunda 58.473 TL anapara, 1.708.144 TL faiz 85.407 TL BSMV olmak üzere toplam 1.852.024 TL olarak hesaplanmıştır.” Açıklaması yapılmıştır. (Faiz hesabında da bankaca kanuni faiz oranları uygulanmıştır.) Ayrıca aynı yazıda el yazısı ile; mali mesuliyet nedeniyle talep edilen tazminatlarda BSMV talep edilemeyeceğinden dava açılırken BSMV’nin çıkarılmış olduğu da belirtilmiştir.
Buna göre 1.500.000 USD değerindeki harici garanti riskine 16.05.2003-11.02.2015 tarihleri arasında mahsup edilmiş bulunan ödemelerin TL cinsinden tutarı; 2.264.584,50 TL’dir.
5. Değerlendirme ve Sonuç
5.1. Değerlendirme
Dava; davacı bankanın davalılardan yönetim kurulu üyesi ve kredilerden sorumlu eski genel müdür yardımcısı … ile eski şube müdürü …’un, görev yaptıkları sırada 1996 yılı sonlarına doğru mali yapısı iyice bozulan, mal varlığı üzerine haciz konulup senetleri protesto edilen … (Yeni unvan: …) Tic. A.Ş. ve …Tic. A.Ş.’ye 1997 yılında 1.500.000 USD’lik harici garanti kredisi kullandırmaları nedeniyle banka zararına sebebiyet verdikleri iddiası ile ilgili olarak 26.04.2007 tarihi itibari ile oluştuğu ileri sürülen 58.473 TL asıl alacak ve 1.708.144 TL faiz olmak üzere toplam 1.766.617 TL banka zararının tazmini ile ilgilidir.
Dava konusu kredi, banka yönetim kurulu tarafından tesis ve tahsisi yapılmış otorize bir kredidir ve şekil (kullandırım) şartları da belirtilmek suretiyle yönetim kurulunca onanmış ve şubeye tebliğ edilmiştir. Bu nedenle; davalıların kredinin ödenmemiş olması sonucunda oluştuğu ileri sürülen zarardan sorumlu olup olmadıkları hususu aşağıda irdelenmektedir.
Kredi otorize (Genel Müdürlük onamalı) olduğundan, yönetim kurulu üyesi davalının kredinin tesis ve kullandırım ile daha sonraki izleme aşamalarındaki sorumluluğunun, mali durumu kredinin geri ödenmesine yeterli bulunmayan ya da geri ödemeyi sağlayacak maddi teminatın alınmadığı durumlarda söz konusu olabilecektir. Ancak bu sorumluluğun tek bir yönetim kurulu üyesinde değil tüm yönetim kurulunda olacağı da açıktır. Yönetim kurulu kararında imzası bulunmayan davalı yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla dava konusu krediden sorumlu olmayacaktır. Ancak aynı kişinin bankanın kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı sıfatıyla firma ve firmanın kredileri yakından izleme ve olumsuzluk halinde kredinin geri ödenmesini teminen tedbir almak/aldırmak görevi de bulunmaktadır. Davalı, bankada …-… tarihleri arasında genel müdür yardımcılığı ve yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. 05.11.1997 tarihinde ilgili firmanın kredi şartlarının değiştirildiği yönetim kurulu kararı alındığında da bankadaki görevinden ayrılmış bulunmaktadır. Ayrıca, davacı banka disiplin kurulu, dava konusu eylem nedeniyle davalıya verdiği “uyarı” cezası ile mali sorumluluğunu da 01.12.1998 tarih ve 131 sayılı kararı ile kaldırmıştır. Öte yandan; davalı hakkında davacı banka tarafından ileri sürülen “Krediyi şube müdürüne baskı yapmak suretiyle kullandırdığı” iddiası da somut bir biçimde kanıtlanmamıştır.
Diğer davalı ise şube müdürüdür. Kredi teklifleri şubelerce yapılmakta, genel müdürlükçe (Ya da yönetim kurulunca) kabul ya da red edilmektedir. Kredi teklifi değil kabulü sorumluluk gerektiren bir işlemdir. Bu nedenle şube müdürü davalının sorumlu olup olmayacağı, ancak otorize kredi şartlarına aykırı davranış ve bu nedenle de bir zarar doğması halinde değerlendirilebilir. Dosyadaki belge ve bilgilerden, şube müdürü davalının, otorize kredi şartlarını yerine getirmiş, teminatları almış olduğu ve otorize kredi şartlarına aykırı bir davranışta bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı da davalının limit ve koşulları genel müdürlükçe belirlenmiş olan dava konusu kredi kullandırım aşamalarında, otorize kredi şartlarına uymadığı konusunda bir iddiada bulunmamıştır.
5.2. Sonuç
5.21. Genel Olarak
Dava konusu olaya ilişkin olarak, yukarıda yer verilen Mahkeme ve Yargıtay kararları, davalı ve davacı tarafların cevabi yazıları, bilirkişi heyetlerince yazılan raporlar ile dava konusu dosyalarda bulunan bilgi ve belgeler üzerinden Bilirkişi Heyetimizce yapılan incelemeler neticesinde nihai takdiri yüce Mahkemenize ait olmakla birlikte, ulaşılan kanaatlerimiz ve nihai görüşümüz aşağıda açıklanmaktadır:
• Davalı ve davacı tarafların, cevabi yazılarında, davanın önceki safhalarında verdikleri cevaplarını yineledikleri ve yeni bir görüş, kanıt ve bilgi sunmadıkları,
• Davacı tarafından verilen bilgilerden, …Tic. A.Ş.’den (Anapara: 1.255.501 USD, Faiz: 14.155. 056 USD, BSMV: 707.763 USD, Toplam: 16.118.309 USD), …Tic. A.Ş.’den (Anapara: 631.778 EURO, Faiz: 4.608,132 EURO, BSMV: 230,407 EURO, Toplam: 5.470,317 EURO) alacak bulunduğu, davacının, 26.04.2007 tarihi itibari ile 58.473 TL asıl alacak ve 1.708.144 TL faiz olmak üzere toplam 1.766.617 TL banka zararı ile dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talebinde bulunduğu,
• Davacı tarafından, dava konusu firmalardan, … Tic. A.Ş.’den toplam 1.156.018 USD, … Tic. A.Ş.’den 29.089 EURO tutarında tahsilat yapıldığı, 1.500.000 USD değerindeki harici garanti riskine 16.05.2003-11.02.2015 tarihleri arasında mahsup edilmiş bulunan ödemelerin TL cinsinden tutarının 2.264.584,50 TL olduğu, .
• Banka’nın tahsili gecikmiş alacakları portföyünde yer alan alacaklarının … A.Ş.’ye temlik/devir edildiği, ancak 06.07.2011 tarihinden önce kullandırılan kredilerden kaynaklı bu alacakların temlik sözleşmesinde belirlenen bedelin (…A.Ş.: 7.907,95 TL, …Tic. A.Ş. : 13.975,36 TL) karşılığında temlik edildiği,
• Söz konusu devir ve temlik işlemlerinin, bankanın kendi serbest iradesi ile vermiş olduğu bir karar olduğu,
• Bilirkişi heyetlerinin raporlarındaki tespitler dikkate alındığında, her iki raporda yer alan tespitlerin sonuç hükümleri bakımından birbiri ile çelişki arz etmediği, aradaki temel farkın, ilk bilirkişi raporundaki kredilerin tahsisi ve kullandırılması esnasında davalılara isnat edilen kusurdan kaynaklandığı görülmektedir.
• Dava konusu kredilerin tahsisi ve kullandırılması aşamasında ise Raporumuzun ilgili bölümünde de belirtildiği üzere, Bilirkişi Heyetimizce davalılara herhangi bir kusur isnadında bulunulmasının mümkün olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
5.2.2. Davalılar Yönünden
Davalı … ’a isnat edilen kusurlu olduğu belirtilen fiillerin değerlendirilmesi neticesinde;
• … firmasının 1996 yılı net işletme sermayesinin negatif çıkmasının tek başına olumsuz bir husus olarak değerlendirilemeyeceği, kredi değerliliğin çok sayıda objektif kıstaslara dayanılarak belirlendiği, değerlendirmede en önemli hususun firmanın geçmişteki başarıları ile gelecekte kendisinden beklenen performansı olduğu, istihbarat ve mali tahlil sonuçlarının olumlu çıkmamasına karşın, banka yönetim kurulunun kredinin geri ödenmesini sağlayıcı tedbirler/teminatlar alarak kredi tesisi yapabileceği,
• Söz konusu kredi ile ilgili olarak banka içi mevzuata uygun davranıldığı ve yine kredinin banka iç mevzuatına uygun olarak Krediler Pazarlama Müdürlüğü’nden onay alınarak kullandırıldığı, bankacılıkta tüm dosya muhteviyatının tamamlanmış olduğu ve tesis edilmiş, teminatları alınmış bir kredi için davalı şube müdürünün bir üst makamdan telefon teyidine gitmesi ya da kredi kullandırımını yazı ile bildirmesi uygulamasının bulunmadığı,
bu nedenle, adı geçen davalıya (…) herhangi bir kusur isnadında bulunulmasının mümkün olmadığı,
Davalı …’a isnat edilen kusurlu olduğu belirtilen fiillerin değerlendirilmesi neticesinde;
• Adı geçen’in 01.11.1996 – 13.02.1998 tarihleri arasında … Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği’nde bulunduğu, ancak adı geçen firmalara yapılan kredi tahsis ve tebliğlerinde herhangi bir imzasının bulunmadığı,
•Adı geçen tarafından, şube müdürü ve firma yetkililerinin katılımıyla bir toplantı yapılmış olması iddiasının kredi kullanan firma yetkilisinin bir iddiası olarak kaldığı, kaldı ki bu tür bir toplantı yapmanın usulsüz kredi verme ya da şube müdürüne baskı harici garanti mektuplarının verilmesi konusunda bir baskı sayılması için yeterli bir kanıt olamayacağı,
• Davalının banka iç mevzuatına aykırı herhangi bir eyleminin bulunmadığı, bu nedenle, adı geçen davalıya herhangi bir kusur isnadında bulunulmasının mümkün olmadığı, değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, davacı bankanın kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenmesi neticesinde; nihai değerlendirmesi Yüce Mahkeme’nin yetkisinde olmakla birlikte; davalılara bir kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Diğer taraftan, davalıların ileri sürdüğü zamanaşımı def’ilerinin değerlendirilmesi Yüce Mahkemenize aittir. Nihai takdir sayın Mahkemenize ait olmak üzere, tarafımızca hazırlanan bu rapor saygı ile arz olunur. ..”
şeklinde görüş ve kanaat belirttiği, 10/03/2020 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere davalıların kredi kullandırımları sırasında banka mevzuatına aykırı eylemlerinin ve dolayısıyla zararın oluşmasında kusurlarının bulunmadığı anlaşılmakla davacının tazmin taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 100,00 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilniin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …