Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/421 E. 2021/29 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/421
KARAR NO : 2021/29

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 21/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dizi setlerine ses ekipmanı ve bu ekipmanları kullanacak operatör sağlama hizmeti verdiğini, davalı ile de birçok dizide beraber çalıştıklarını, geçen sezondan beri davalının çektiği dizilerde diğer ekiplere zamanında ödeme yapıldığı halde müvekkiline ödenmemeye, oldukça geç ödenmeye başlandığını, müvekkilinin davalının yapımını üstlendiği, …, … ve … dizisinde davalı ile çalışmakta iken davalı yine diğer hizmet sağlayıcı şirketlere zamanında ödeme yaptığı halde müvekkiline ödeme yapmaktan kaçındığını, müvekkilinin işini yaptığı halde müvekkiline ödeme yapmaktan imtina ettiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi zorluklar yaşamaya başladığını, elemanlarının ücretlerini ödemekte dahi oldukça zorlandığını, müvekkilinin hakkı olan ödemeleri talep etmesinin hemen akabinde davalı şirket hiçbir haber vermeden çekim sonunda müvekkilinin çalışanlarına sete gelmemelerini söylenerek … ve … dizisinden çıkarıldığını, müvekkilinin defalarca ödeme yapılması hususunda görüşmeye ve uzlaşmaya çalıştığını ancak karşı taraf ödemeye de uzlaşmaya da yanaşmadığını, davalı borcunu, borç bakiyesini çok iyi bildiği halde kötü niyetle zaman kazanmak amacıyla borca itiraz ettiğini, zor durumda bırakılan müvekkilinin haksız ve mesnetsiz yapılan itiraz nedeniyle de daha da zor durumda kaldığını, ödeme yapmaktan kaçınmak için itiraz eden davalının müvekkilini zor durumda bırakma çabası ile icra dosyasına itiraz ettiğini, belirterek davalının haksız ve kötü niyetli olarak … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile %20 den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamını red ettiklerini, icra dosyasına yapılan itirazın davacının iddia ettiği gibi haksız ve kötü niyeti olarak sırf süreci uzatmak maksadı ile yapılmadığını, taraflar arasında bir mutabakatın söz konusu olmadığını, yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin haklılığının ortaya çıkacağını belirterek yargılama neticesinde haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını savunmuştur.
Takip konusu faturaların tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer alıp almadığı, davacının alacaklı olup olmadığı konusunda rapor tanzim edilmesi için dosya YMM bilirkişiye tevdi edilmiş, davalının defterlerini ibraz etmemesi sebebi ile davacı defterleri incelenerek rapor edildiği, takip konusu faturalar nedeni ile davalının vergi dairesine bildirimde bulunup bulunmadığına dair Beşiktaş Vergi Dairesi cevabi yazısının da değerlendirilmesi suretiyle ek rapor tanzim ettirildiği, Mali bilirkişinin kök raporunda özetle; dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile davacı ve davalı beyanları, … 12. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ve davacıya ait 2018 yılına ait ticari defter ile düzenlemiş olduğu faturalar üzerinde yapılan incelemeler ile tespit ve değerlendirmeler sonucunda davacı ile davalı arasında …, …, … ve … dizilerinde kullanılmak üzere ses ekipmanları kiralama işlerinin 2017 ve 2018 yıllarında yapılmış olduğu, davacının alacalarının tam olarak tahsilinde zorluklar bulunduğunun taraflar arasındaki elektronik iletilerden anlaşıldığı, davacı …’nin düzenlemiş olduğu faturalar ile ticari defter kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi olan 17.01.2019 tarihi itibariyle 356.675,81 TL alacaklı olduğu, davalı …’nin cevap dilekçesinde kanıt olarak ileri sürdüğü defter ve belgeleri inceleme gününde incelemeye ibraz etmediği, bugüne kadar mahkeme dosyasına veya bilirkişiliğimize bu konuda bir beyanda bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki iddia edilen borç tutarının davalı defterlerinden tespitinin yapılamadığı yönünde kanaat bildirdiği, ek raporda ise “dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile davacı ve davalı beyanları, … 12. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ve davacıya ait 2018 yılına ait ticari defter ile düzenlemiş olduğu faturalar üzerinde yapılan incelemeler ile tespit ve değerlendirmeler sonucunda davacı ile davalı arasında “…”, “…”, “…” ve “…” dizilerinde kullanılmak üzere ses ekipmanları kiralama işlerinin 2017 ve 2018 yıllarında yapılmış olduğu, davacının alacaklarının tam olarak tahsilinde zorluklar bulunduğunun taraflar arasındaki elektronik iletilerden anlaşıldığı, davacı … Tic. Ltd. Şfi.’nin düzenlemiş olduğu faturalar ve ticari defter kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi olan 17.01.2019 tarihi itibariyle 356.675,81 TL alacaklı olduğu, 2018 yılında düzenlenen faturaları davalının da kayıtlarına tam olarak almış olduğunun ilgili vergi dairesine verilen Ba bildirimlerinden anlaşıldığı, Davacının 2018 yılına İlişkin ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, kayıtların birbirlerini teyit ettiği ve noter tasdiklerinin tam olarak yapılmış olmasından dolayı ticari defterlerin davcac lehine delil teşkil edeceği, Davalı…Şti.’nin cevap dilekçesinde kanıt olarak ileri sürdüğü defter ve belgeleri inceleme gününde incelemeye ibraz etmediği, bugüne kadar mahkeme dosyasına veya bilirkişiliğimize bu konuda bir beyanda bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki iddia edilen borç tutarının davalı defterlerinden tespitinin yapılamadığı ” şeklinde görüş ve kanaat belirttiği görülmüştür.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, ses ekipmanı ve ekipmanı kullanabilecek operatör sağlanmasına ilişkin hizmet bedeli içerikli faturalar nedeni ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( HMK ) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir ( HMK 222/1 ). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir ( HMK 219/2 ).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki ( ticari defterlerindeki ) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Eldeki davada davalı yanın kayıtlarını sunmadığı görülmüş olmakla ;Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir
Öte yandan, YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2., 6762 sayılı TTK md. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını ispatlamış olur.
Somut olayda, taraflar arasında ses ekipmanı ve bu ekipmanları kullanacak operatör sağlama hizmeti verilmesi hususunda akdi ilişki kurulduğu, davacının akdi ilişki kapsamında ekipman ve operatör sağlama hizmetini ifa ettiği, davalının takip konusu bakiye iş görme bedelini ödediğini iddia ve ispat edemediği hususları dosyaya sunulan yazışma örnekleri, usulüne uygun tutulmuş davacı ticari defter kayıtları, bilirkişi incelemesi ve davalı tarafından Beşiktaş Vergi Dairesine bildirimi yapılan BA form örneklerinden anlaşılmakla; davacının asıl alacağa yönelik davasının kabulüne, davalının takipten önce BK m.117 kapsamında usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğü ispat edilemediğinden işlemiş faiz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABÜLÜ ile;
Davalının … 12. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 356.675,81 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin asıl alacağa yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 71.335,16 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 24.360,52 TL olduğundan peşin alınan 6.161,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.199,27 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve mahsubuna karar verilen 6.161,25 TL peşin harç ile 44,40 TL başvuru harcı toplamı 6.205,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 107,20 TL bilirkişi masrafı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.107,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.094,59 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 33.417,31 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/01/2021

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …