Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/417 E. 2021/407 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/417 Esas
KARAR NO : 2021/407

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2019
KARAR TARİHİ : 04/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye’nin en önemli ve büyük medya kuruluşlarından … bağlı olarak faaliyet gösteren … logolu televizyon kanalının sahibi olduğu, uzun yıllardır medya sektörünün önde gelen kurumları arasında yer alan müvekkilinin toplumu aydınlatmak ve bilgilendirmek adına habercilik işini layığıyla yaptığını, davalı … Yayıncılık A.Ş’nin yayın hakkı sahibi olduğu … gazetesinin internet sitesinde … tarihinde yayınlanan haberde müvekkilinin yayın hakkı sahibi olduğu … aleyhine bir olay üzerinden karalama kampanyası başlatıldığını, müvekkilinin ticari itibarının hedef gösterildiğini, dava konusu yayın içeriğinin “…” şeklinde olduğunu, dava konusu yayında yer alan açıklamaların tamamen gerçek dışı olmasının yanı sıra yayının tek amacının … hakkında kamuoyunda kasten olumsuz hava yaratmak olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 24. Maddesinde kişilik hakları ihlal edilen kişiye dava açma ve hukuka aykırılığının tespitinin hakkını verdiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Md göre ise kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir şeklinde denildiği ve tazminat talep edilebilmesi için haksız fiili gerçekleştirenin kusuru veya ağır zarar doğmuş olmasının arandığını, netice olarak davalı tarafça haksız, dayanaksız ve söylemlerle kamuoyunda müvekkili aleyhine intiba yaratma kastıyla yayınlanan haber neticesinde doğan manevi zararının giderilmesi amacıyla huzurdaki davanın ikame edildiğini beyanla 100.000,00.-TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 05/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili… dava konusu haberle ilgili olarak hiçbir şahsi sorumluluğunun bulunmadığını, bu sebeple müvekkili yönünden öncelikle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, haberde, iftira içerikli, hakaret niteliğinde davacıya karalamak veya itibarını düşürmeye yönelik herhangi bir taraf bulunmadığını, haberin bir gazetecilik faaliyeti olarak, basın özgürlüğü kapsamı içinde yapıldığını, dava konusu haberin … haber sitesine ait bir haber olduğunu, haberin kaynağının belirtildiğini, dava dilekçesinin 2.sayfası 2.maddesinde ifade edilen cümlelerin müvekkili gazetenin internet sitesinde yayınlanan haberin hiçbir tarafında mevcut olmadığını, farklı sitelerde yayınlanan cümlelerden ötürü müvekkillerinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, haber verme hakkının unsurlarının gerçekleştirildiğini, gazetecinin maddi olayı araştırma gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, haberin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu, … Gazetesi’nin gazetecilik meslek etiği kuralları doğrultusunda, mesleğin gereği olarak, halka haber verme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, talep edilen tazminat talebinin fahiş olduğunu beyanla açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, yayın yolu ile kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat istemi ile dava konusu haberin hukuka aykırılığının tespiti ile tirajı en yüksek iki ulusal gazetede yayınlanması talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; … gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haber nedeniyle davacının talep etmiş olduğu manevi tazminat talebinin ve dava konusu haberin hukuka aykırılığı olup olmadığı ile tirajı en yüksek iki ulusal gazetede yayınlanması talebinin yerinde olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Dava konusu habere ilişkin internet sitesi fotokopisi, tarafların ticaret sicil kayıtları getirtilmiş ve dosyaya konulmuştur.
Dosya kapsamındaki belgelerden davalı … A.Ş.’ye ait … gazetesinin internet sitesinde davaya konu haberin yayınlandığı ve diğer davalı …’un … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve gazetenin imtiyaz sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Davaya konu haber içeriği incelendiğinde; … Gazetesi’nin internet sitesinde yayınlanan haber içeriğinin aynen “…: …televizyonu … seçimlerini örnek göstererek … seçim analisti unvanıyla … ile canlı yayında konuştu. …’in …’in iddia ettiği gibi … seçim analisti değil, … ‘da … isimli mekanın sahibi olduğu ortaya çıktı. …’da kazanan resmi olmayan sonuçlara göre millet ittifakının …’li adayı … itiraz edilen yerlerde oylar tekrar sayılırken seçimlerde usulsüzlük olduğunu iddia eden …televizyonu … seçimlerini örnek göstererek … seçim analisti unvanıyla… ile canlı yayında konuştu. … seçimlerindeki itirazları oyların sayımını anlattı. Sosyal medya hesabından da mazbatayı verin diyenlere şu notu bırakın Halkın iradesiyle kazanılan her makamın mazbatası verilir ama bir usulsüzlük söz konusuysa sonuna kadar araştırılır. Bırakın YSK görevini yapsın. Belediye başkanlığı hiçbir yere kaçmıyor, dedi. …’nin haberine göre …’in …’in iddia ettiği gibi …seçim analisti değil … ‘da … isimli mekanın sahibi olduğu ortaya çıktı.” şeklindedir.
Dava ve cevap dilekçeleri ekleri ile birlikte ekli haber çıktılarından ve dava konusu haber içeriğinde de haberin …’ye ait olduğu açıkça belirtilerek bir başka deyişle kaynak gösterilerek mevcut yayınlanmış bir haberin yeniden … gazetesinin internet sitesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
… Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi’nin …Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5187 sayılı Basın Kanununun 13.maddesinde “Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hüküm süreli ve süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanır. Tüzel kişi şirket ise anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı en üst yönetici şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Dava konusu … gazetesinin künyesi incelendiğinde davalılardan …’un … vakfının … gazetesi imtiyaz sahibi ve … A.Ş. yönetim kurulu başkanı olduğu, görülmekle davalı … vekilinin davalı müvekkili bakımından pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesine yönelik talebinin reddi gerekmiş ve bu davalı yönünden de esastan inceleme yapılması gerekmiştir.
Davanın kanuni dayanakları şu şekildedir:
Anayasamızın 26/1. maddesinde ” Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.”
Anayasamızın 28. maddesinde “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10/1. maddesinde “1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale olmaksızın ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüşlere sahip olma ve bilgi ve düşünceleri edinme ve bunları yayma özgürlüğünü içerecektir. Bu Madde, Devletlerin, radyo televizyon ya da sinema işletmeciliğinin izne/ruhsata bağlanması isteminde bulunmalarını engellemeyecektir.”
Türk Medeni Kanununun 24. maddesi “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Türk Borçlar Kanunu 58. madde “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”
5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3. maddesinde, “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün koruması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, Yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacı ile sınırlanabilir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2009/1008 Esas, 2010/3631 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; basın özgürlüğü Anayasanın 28. Maddesi ile 5187 sayılı Basın kanununun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durumda halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/430 Esas 2021/23 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da daha az üstün olanın yararının daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel medya bu işlevini yerine getirirken özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi korumalıdır. Yine basın objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Yine; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/833 E. 2018/2616 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabulü halinde dahi ,basın yoluyla bir yayındaki olay hukuka ayrılık oluşturmayabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davalı … A.Ş.’ye ait … gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haberin daha önce …’de yayınlanan haberin yeniden yayınlanmasına dair davalılar eylemininde hukuki aykırılık bulunmadığı, haber içeriğinde de görüleceği üzere dava dışı …’in … logosu bulunan beyaz gömlekli fotoğrafına yer verilmiş olduğu, dava dilekçesinin 2. ekinde dava dışı …’in atmış olduğu tweette söz konusu… isimli işletmenin dava dışı …’in iştiraklerinden biri olduğunun kabul edildiği de görülmekle, haberin özü itibarıyla kebapçılığın küçümsenmesi olmadığı, dava dışı …’in hedef alınmadığı, normal prosedür dışına çıkıldığı iddiası ile seçim analisti olarak yorumuna başvurulan dava dışı kişinin seçim analisti olarak yorum yapması için gerekli bilgi ve tecrübesinin olmadığı bir başka deyişle bu alanda tecrübesi olmayan dava dışı kişinin yayına seçim analisti olarak çıkarılmasının eleştirildiği, (aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2017/3886 E. 2018/2513 K. Sayılı ilamı) daha önce alenileştirilmiş güncel bir haberin kaynak gösterilmek suretiyle yeniden yayınlanmasında, haberin yayın anında görünürde var olması, konunun güncelliğini gözetilerek haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunması, toplumsal ilginin varlığının devam etmekte olduğu, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi korunmak suretiyle daha önce alenileştirilmiş bir haberin kaynak gösterilmek suretiyle yayınlandığı da gözetilerek, yukarıda ayrıntılı olarak yazılı olan yasal mevzuat ve yüksek mahkeme kararları gereği, basın özgürlüğünün bu haberde üstün tutulması gerektiğinden, davacının kişilik haklarının zarar gördüğünden de söz edilemeyeceği kanaatine varılmakla, davacının manevi tazminat istemi ile dava konusu haberin hukuka aykırılığının tirajı en yüksek iki ulusal gazetede yayınlanmasına dair davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.648,45 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğinin 13/2 md. gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
dair davacı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının HMK 345 maddesi gereğince taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf başvuru ve karar harçları ile istinaf gider avansının tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.707,75 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Bakiye Harç :1.648,45 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 303,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 00,00 TL
Posta Giderleri : 129,60 TL