Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/332 E. 2021/156 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/332
KARAR NO : 2021/156

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/05/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin, 19.03.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan faaliyet raporunun oylanmasına ilişkin 2 Nolu finansal tabloların onaylanmasına ilişkin 3 numaralı yönetim kurulunun ibrasına 4 nolu ve yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamında yetki verilmesine ilişkin 4 numaralı kararlarının kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi için işbu davanın açıldığı, davalı şirketin 19.03.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında, 2018 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması, müzakeresi ve oylanması başlıklı gündemin 2. maddesine muhalefet ve ret oyu kullanılmasına rağmen, raporun onaylanmasına karar verildiği. faaliyet raporunun detay içermediği, bilançoda yer alan rakamlar aynen alındığı, herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, faaliyet raporunda şirketin faaliyetlerine ilişkin net bilgiler içermediği, 2019 yılında kriz nedeniyle tasarruf politikalarına devam edileceği belirtilirken devamında öngörülen risklere ve risk yönetimine ilişkin koruyucu açıklama yapılmadığı, özetle, yönetim kurulu raporu şirket mevcut durumunu ve şirketin doğru yönetimi için alınacak tedbirleri içermekten uzak olduğundan kabul edilmeyeceği, 2018 yılında net 4.527,40 TL zarar edildiği, uygulanan tasarruf tedbirleri ile yönetim giderlerinin 64.148,85 TL’ye düştüğünün belirtildiği, şirket bünyesindeki yüksek olağanüstü yedek akçe miktarına rağmen herhangi bir yatırım yapılmamış ve zarar edilmesin yönetim kurulunun hukuki ve cezai sorumluluğunu gerektirdiği, şirket faaliyetlerinden sadece faiz geliri ve kambiyo geliri olduğu, şirket kaynaklarının 2018 yılı faaliyet döneminde güçlü sermaye yapısı olmasına rağmen yönetim kurulu tarafından kaynakların yeterince değerlendirilmediği, şirket faaliyetlerine ilişkin bilançosunda yeterli açıklama olmadığı, iştiraklerine ilişkin detay açıklama yapılmadığı, özetle yönetim kurulu faaliyet raporu gerçeği yansıtmayan eksik bilgilerden örülü, bu hali kabulü mümkün olmayan bir rapordur. Yönetim Kurulu şirket faaliyetlerine ilişkin gerçek ve tam bilgilendirmeyi yapmamış, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı davranmıştır.” açıklamalarına yer verilerek kararın iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptali gerektiği, finansal tabloların onaylanmasına ilişkin 3 numaralı kararın oylanmasında müvekkilinin ret oyu kullanılmış olmasına rağmen bilanço, kar ve zarar hesaplarının oylanmasına karar verildiği, şirket bilançosunda 6.148.305,65 TL tutarında olağanüstü yedek akçe bulunduğu, faaliyeti olmayan şirketin söz konusu tutan elinde tuttuğu neden kar dağıtımı yapılmadığının da açıklanması yapılması gerektiği, açıklama yapılmamasının, bu bedelin kaydi olduğu, gerçekte olağanüstü yedek akçe olarak böyle bir paranın olmadığı, bunun tespitinin talep edildiği, davalı şirket bilançosunda sadece 592.898,57 TL kar gösterildiği, davalı şirket herhangi bir ticari faaliyeti olmadığı halde yasal yedeklerden 757.396,12 TL olmasına karşın, olağanüstü yedeklerde bulunan /önceki yıllarda oluşan karlardan 6.148.305,65 TL’nin dağıtılmayan gelecek dönemlerdeki yatırımlar gelecekteki istikrarlı kar dağıtım politikası, muhtemel ekonomik kriz ve işletme zararlarında kullanılmak üzere öz kaynaklar içinde olağanüstü hesabında tutulacaktır gerekçesiyle dağıtılmamasının kabul edilemez olduğu, müvekkilinin doğrudan veya dolaylı olarak davalı şirketin % 37,44 oranında ortağı olduğu, şirketin büyük ortağı … A.Ş’nin 17.05.2012 tarihli genel kurul toplantısı kararlarının iptali için … 2. ATM … Esas sayılı dosyasından açılan davada bilirkişi heyetince sunulan 15.04.2013 tarihli raporda karın kısmi dağıtımına ilişkin maddesinin iptali gerektiği yönünde kanaat bildirdiği, yine davalı şirketin daha önceki grup şirketlerinden … A.Ş’nin 2011 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile benzer sebeplerle açılan … 19. ATM’nin … Esas Sayılı dava dosyasına alınan bilirkişi heyet raporunda eksik kar payı dağıtılmasına ilişkin kararın daha yüksek oranda kar dağıtımı yapılabileceği yönünde kanaat bildirildiği, yönetim kurulunun İbrasına ilişkin 4 numaralı kararın iptali talebine ilişkin olarak davalı şirketin 19.03.2019 tarihli 2018 yılına İlişkin olağan genel kurul toplantısı yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesine ilişkin 4 numaralı kararına muhalefet şerhi ve ret oyu kullanılmasına rağmen yönetim üyelerinin ibra edilmesine karar verildiği, faaliyet raporuna ve finansal tablolara ilişkin itirazlar nedeniyle şirketin bünyesinde yüksek miktarda olağanüstü kar yedek akçeleri bulunduğu bu yedeklerin yatırımda kullanılmadığı gibi kar dağıtımı da yapılmadığı, şirketin finansal yapısının iyileştirilmediği, şirket yönetiminin kişisel ve hukuki sorumlulukları bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinin hukuka ve şirket menfaatlerine aykırı işlemler nedeniyle ibra edilmemeleri gerekirken ibra edilmeleri yönünde alınan kararların iptali gerektiği, yönetim kumlu üyelerine TTK 395 ve 396 md. gereğince yetki verilmesine ilişkin 6. numaralı Kararın da iptali gerektiği, müvekkilinin muhalefetine ve ret oyu kullanmasına rağmen, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine karar verildiği, karşı muhalefet şerhi toplantı tutanağına geçirildiği, yönetim kurulu üyelerine karşı oluşan güvensizlik ve endişeler sebebiyle yönetim kuruluna TTK 395 ve 396 Maddeleri gereğince izin verilmemesi gerektiği, açıklanan sebeplerle davalı şirketin 19.03.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4 ve 6. numaralı kararların kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı kararların iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı şirketin % 35,79 hissedarı tarafından, şirketin 2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin 19.03.2019 tarihli şirket merkezinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararlardan 2, 3, 4 ve 6 numaralı kararların iptali talepli açılan işbu davanın suiniyetli olarak açıldığı, genel kurul kararlarının iptali talepli dava açılabilmesi için TTK 446 md. gereğince 3 koşulun arandığı, dava açan pay sahibin genel kurul toplantısında hazır bulunması, dava açan pay sahihinin muhalif oy kullanmış olması, dava açan pay sahibinin karara muhalefetinin (Muhalefet şerhinin) tutanağa geçirmiş olması. dava açısından iki koşul gerçekleştiği, davacı vekili vasıtasıyla genel kurul toplantısında temsil olunduğu ve temsilci oylarını olumsuz yönde kullandığı, ancak davacının temsilcisi hiçbir kararda karara muhalefet şerhi koymadığı, alınan kararlara kararın aleyhine oy kullanılmasının muhalefetin zapta derci olarak kabul edilemeyeceği ve dava açma hakkı için yeterli olmayacağı, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu, davacı iptalini istediği kararlardan sadece 2. kararla ilgili söz aldığı açıklamalarını ayrıca yazılı olarak sunduğu ve tutanağa eklendiği, iptalini talep ettiği diğer kararlarda hep 2 nolu karardaki yazılı açıklamalarına atıf yaptığa yazılı açıklamaların eleştiri düzeyinde olduğu ve ret oyu kullanılacağı belirtildiği, bu açıklamaların kararın alınmasından önce olduğu, karara muhalefet şerhi niteliğinde olmadığı, davacı temsilcisinin genel kurulda alınan ve iptalini talep ettiği kararlardan hiçbirinde muhalefet şerhi olmadığı, bu kararlar açısından dava şartı yerine gelmediği, nitekim davacının 2017 yılına ilişkin aynı şekilde kaleme alınmış genel kurul kararları aleyhine açtığı … 1. ATM’nin … E., … K. 20.09.2018 tarihli davası dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiği, işbu sebeple dava şartı yokluğu sebebiyle sava açılmasının mümkün olmadığı ve davanın reddi gerektiği, davacının suiniyetli olduğu, davacının ağabeyi … ile davalı şirket dışında …A Ş ve Denizcilik A.Ş olmak üzere 3 şirkete ortak olduğu. davalı bu şirket genel kurulları aleyhine iptal davaları açmayı ihtiyat haline getirdiği, tüm açılan davaların kısmen veya tamamen reddedildiği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hukuki dayanağı olmadığı, davacı şirketin yönetim kurulunun, denetçisinin ve en büyük ortağının, yıllardır müvekkilini bilgilendirilmediğini iddia ettiği, anacak bahsedilen yıllardır yönetim kuruluna veya denetçiye herhangi bir sorulan veya bilgi talepleri olmadığı, büyük ortağın ise böyle bir bilgi verme zorunluluğu da bulunmadığı, kaldı ki hemen hemen her yıl açtıkları davaların bilirkişi raporlarında her türlü bilgilerin fazlasıyla mevcut olduğu, bilgi edinmeyle ilgili TTK yazılı hükümler çerçevesinde bilgi edinilebileceği, davalı şirketin hiçbir ticari faaliyet bulunmadığı iddia edildiği, davacının işbu iddiasının suiniyetli olduğu, 1977 yılından beri bir kısım fonların idare edildiği ve denizcilik sektöründe iştirakler kurularak faaliyet gösterildiği, şirket politikası gereği riskin paylaşılması ilkesi uyarınca doğrudan gemi yatırımı yapılarak çalıştırılması yerine gemi yatırımı yapan şirket veya gruplara ortak olunması politikası benimsendiği, davacının bunları bildiği, şirketin aktif olarak hiçbir gemi işletmediğinden habersiz olamayacağı, şirketi gayri faal olarak nitelemesinin kötü niyet taşıdığı, müvekkili şirket gemi edinmek ve işletmek için kurulan … A.Ş ve … A.Ş unvanlı şirketlere yine riskin dağıtılması ve becerilerin birleştirilmesi gayesi ile iştirak ettiği, bu şirketlere … grubu ile yapılan ortaklık, davacının iddia ettiği gibi kaynak aktarımı değil riski paylaşma ve becerileri birleştirerek kazanç sağlama gayesi ile yapıldığı, iştirak olarak nitelendirilen … ve … şirketlerine sermaye olarak katılımının davanın iddia ettiği gibi iştirakler hesabında görülen 18.572 220.17 TL olmadığı, … A.Ş’de 627.733,00 TL, … A.Ş’ne l .588.559,00 TL konulan sermaye olduğu. iştirakler hesap bakiyesi 16.229.451,00 TL ise şirketin bir başka iştiraki olan … A.Ş’deki sermaye payı olduğu, davacının bu iştirak payını da bilmemesinin mümkün olmadığı, çünkü Denizcilik A.Ş’nin tüm genel kurul toplantılarına katıldığı ve hemen hepsine iptal davası açtığı, deniz taşımacılığı gibi riskli bir sektörde riskin paylaşılması gerektiği edinilen tecrübelerle sabit olduğu, iştirak edilen şirketlerden kumcu ortak olarak 2010 yılı sonuna kadar yapılan yatırım karşılığında 1.297.285,00 TL temettü aldığı, müvekkili şirket % 86’na sahip olduğu davacının da ortak olduğu grup şirketi … A.Ş’de … A,Ş ve … A Ş’ne iştirak ettiği bu suretle de bu şirketlerden son 5 yılda 4.246.861,00 TL temettü geliri sağladığı, davalı dava dilekçesinde aynen davalı şirket kaynaklarının çok büyük bölümünün yatırıldığı iştiraklere ilişkin raporda herhangi bir bilgi verilmemesi yönetim kurulunun kötü niyetinin bir göstergesidir…” denilerek mahkemeyi yanılttığı, davacının yönetim kurulu faaliyet raporuna, bilanço ve gelir Tablolarına herhangi bir yolsuzluk, usulsüzlük veya hata eleştirisi getirmediği, getiremediği, sadece iştiraklerle ilgili bilgi verilmediği, bu konuda açıklık olmadığı iddia olunduğu, ancak büyük iştirakin genel kuruluna bizzat katıldığı ve bu suretle zaten bilgi sahibi olduğunu unuttuğu, bu eleştirilerin muhalefet şerhi niteliği taşımadığından yönetim kurulu faaliyet raporunun iptalini gerektirecek iddialar olmadığı, müvekkili şirketin ödenmiş sermayesi 10.986 276,00 TL olarak gözükmekte ise de şirket sermayesinin ödenmiş sadece 165.000,00 TL olduğu, 10.832.276,28 TL VUK enflasyon düzeltme farkı olduğu, bilançonun pasifinde yer alan bu hususun bilinmemesinin mümkün olmadığı, genel kurulda herhangi bir soru yöneltmeyen, TTK bilgi isteme yollarını kullanmayan, bilanço görüşmesinin ertelenmesini bile talep etmeyen, bilgi isteme için şirketle hiç ilişki kurmayan davacının kendisinden bilgi esirgendiğini ve sırf bu nedenle her hangi bir usulsüzlük ve hata veya hile iddiasında dahi bulunmaksızın bilanço, gelir tablosunun onaylanmasının iptalini talep etmesinin anlaşılır bir davranış olmadığı, davacı sırf bilgim yok, kar yetersizdir görüşü ile iptal talebi tamamen kötü niyetli olunduğunu gösterdiği, davacı, dava dilekçesi, şirketin onca yedeklerine rağmen kar dağıtılmamasını, adeta mağdur edilme ve zor durumda bırakılma kastına dayandırdığı, oysa, davacının yine azlık, ağabeyinin ise çoğunluk hisseye sahip olduğu 3 şirketten kar dağıtımları sonucu 2008/2017 yıllan arasında yıllar itibariyle kar paylarına yer verildiği, davacı …’ın toplamda kar payının net 4.018.9862 TL, ağabey …’ın ise 8.653.651 TL olduğu, davacının 3 şirketten son 10 yılda stopaj düşümü sonrasında 2.982.231 net kar payı aldığı, aylık temettü olarak aylık 24.851 TL gelir elde ettiği, davacıya temettü ödemelerinin tamamının bankalar yoluyla ödendiği ve banka dekonta ve kayıtları ile sabit olduğu, şirketlerin geleceğini hiç düşünmeyen ve adeta için boşaltmak peşinde olan davacının bunca dağıtılan kara rağmen daha ne istediğini anlamak, fonların dahi dağıtılmasını talep etmesinin anlamak mümkün olmadığı, diğer yandan davacının geçmiş yıl karlarının ve yedek akçelerinin dağıtımına ilişkin teklifinin görüşülmemesini dava konusu yapması da mümkün olmadığı, davacı gündemde olmayan bir hususu gündeme madde eklenmesi teklifi ne genel kurul öncesi nede genel kurul esnasında olmaksızın, gündem maddesi görüşülürken bir öneri olarak getirilmesinin mümkün olmadığı, davacı gündemde olmasa da genel kurul toplantısında yedek akçelerin akıbetinin görüşülmesinin usulden olduğu şeklindeki savı ise TTK gündeme bağlılık ilkesi uyarınca geçerli olmadığı, bu nedenle de davacının talebinin bu kısmının da reddi gerektiği, davacı ibra konusundaki genel kurul kararının da iptalini talep etmiş ise de bu karara karşı ne eleştirisi ne de muhalefet şerhi söz konusu olmadığından dava şartı yerine gelmediği, kaldı ki bu konuda ileri sürülen somut bir yolsuzluk veya usulsüzlük eleştirisi dahi olmadığı, bu nedenle usulünce alınmış kararın iptali mümkün olmadığı, davacının haksız davasının reddi ile yargılama giderleri, vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin sicil kaydı, genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve davacı tarafından sunulan muhalefet şerhi dosya içine alınarak tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, tüm dosya kapsamı ve davalı şirketin anılan döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dava konusu genel kurulda alınan ve dava konusu edilen kararların kanun ve ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edip etmediği, iptal koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda mahkememizce resen seçilecek 2 kişilik bilirkişi heyeti vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 29.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda “… 2018 yılında şirketin kâr sağlamadığı ve 4.527,40 TL zarar olduğu, davalı şirkete ait 2018 yılına ait faaliyete ilişkin olarak “Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu” başlığı altında şirketin 2018 yılı faaliyetlerine ilişkin açıklayıcı, mali tablolara yönelik açıklamalara yer verildiği, şirketin “öz kaynakları” içinde yer alan dağıtılmamış karlar ile “olağanüstü yedekler” şirketin kasa veya bankasında hazır değer olarak bulunmamaktadır. İşbu kaynaklar denizcilik sektöründe faaliyet gösteren şirketlere yapılan iştirakler olarak aktif varlıklar arasında yer almaktadır; dolayısıyla işbu kaynakların kar payı olarak dağıtıma tabi tutulabilmesinin ancak söz konusu iştirak edilen şirketlerdeki hisselerin nakde dönüştürülmesi halinde mümkün olabileceği, şirketin öz kaynaklarının 20.176 726,01 TL olarak bilançoda yer aldığı, işbu öz kaynakların 19.887.262,48 TL’sinin şirket iştiraki olarak aktif varlık olarak bilançoda yer aldığı, şirketin yeni bir yatırıma yönelebilmesi için, ya yeni bir sermaye artışı yapması gerektiği veya iştiraklerdeki iştirak paylarım satıp buradan sağlanacak kaynağı kullanması gerektiği, bunun da şirket tarafından verilmesi gereken bir kararla mümkün olabileceği, şirket kasasında veya bankada dağıtılabilecek bir varlık olmamasının yanı sıra 2018 yılında da faaliyetten kar elde edilememiş ve dönem zararla kapatılmış olması sebebiyle yeterli kar dağıtımı yapılamadığı, davacı, yönetim kurulu üyeleri hakkında, görevin kötüye kullanıldığı, yolsuzluk veya yasa ve mevzuata aykırı her bir nedenden dolayı şikayeti bulunmadığı, anlaşıldığı kadarıyla, şirketin mevcut yedek akçelerin ve dağıtılmayan karların yeni yatırım alanlarına yatırım yapılmamasını neden olarak ileri sürdüğü, ancak yukarıda da belirtildiği üzere, mevcut kaynakların % 98.6’nın iştirak yatırımı olduğu, dolayısıyla yeni bir yatırım yapılabilecek yeterli kaynak olmadığı mali tablolardan anlaşıldığı, iptali talep edilen genel kurul kararlarından 2, 3 ve 4. gündem maddelerine ilişkin kararlarda davacı pay sahibi vekili tarafından olumsuz oy kullanıldığı ve muhalefet şerhi verildiği, 6. gündem maddesine ilişkin olarak olumsuz oy kullanıldığı, muhalefet etme şartının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, dava konusu genel kurul kararlan bakımından herhangi bir yokluk veya butlan (kesin hükümsüzlük) sebebine rastlanmadığı, mali inceleme sonucunda ulaşılan sonuçlar çerçevesinde, dava konusu genel kurul toplantısına ait 2, 3, 4 ve 6. gündem maddeleri çerçevesinde alınan kararların iptaline sebep olacak kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilemediği ….” şeklinde görüş ve kanaat belirttikleri anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, davalı şirketin 19.03.2019 tarihli genel kurulunda alınan 2, 3, 4 ve 6 nolu kararlarının iptali istemine ilişkin olup uyuşmazlık iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmıştır.
Genel kurul kararlarının iptal sebepleri ise Türk Ticaret Kanunu 445. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre 446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, iptal davası açabilecektir. Yine aynı Kanun’un 446. maddesinde ifade edildiği üzere, toplantıya katılsın yada katılmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını ve bu aykırılığın genel kurul kararı alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri bunu iptal davasına konu edebilecektir.
6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi gereğince toplantıda hazır bulunan ortağın alınan karara red oyu vermesi ve oylamadan sonra da muhalefetini tutanağa geçirmesi dava şartı olup mahkemece re’sen gözetilir. Somut olayda davalı şirketin 19.03.2019 tarihli genel kurul tutanağı incelendiğinde davacıya vekaleten toplantıya katılan … alınan tüm kararlara karşı olumsuz oy vermiş ayrıca toplantı sonunda da muhalefet şerhi sunduğundan dava şartlarında eksiklik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda iptali talep edilen genel kurul kararlarından
Gündemin 2. maddesi ile 2018 yılı faaliyet raporunun kabul edildiği,
Gündemin 3. maddesi ile 2018 yılı bilanço, kâr ve zarar hesaplarının kabul edildiği,
Gündemin 4. maddesi çerçevesinde yönetim kurulu üyelerinin 2018 yılı faaliyetlerinin ibrasına karar verildiği,
Gündemin 6. maddesi ile TTK m 395 ve 396 maddelerinde yazılı izinlerin verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Denetime elverişli 29/01/2020 tarihli bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere;
2018 yılında davalı şirketin kâr sağlamadığı ve 4.527.40 TL zararla kapatıldığı ,davalı şirketin 2018 yılına ait faaliyetlerine ilişkin olarak “Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu” başlığı altında şirketin 2018 yılı faaliyetlerine ve mali tablolara yönelik açıklamalara yer verildiği, şirketin “öz kaynakları” içinde yer alan dağıtılmamış kârlar ile “olağanüstü yedekler” in şirket kasa veya bankasında hazır değer olarak bulunmadığı, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren şirketlere yapılan iştirakler olarak aktif varlıklar arasında yer alan bu kaynakların kâr payı olarak dağıtıma tabi tutulabilmesinin ancak söz konusu iştirak edilen şirketlerdeki hisselerin nakde dönüştürülmesi halinde mümkün olabileceği; şirketin öz kaynaklarının 20.176.726,01 TL olarak bilançoda yer aldığı, işbu öz kaynakların 19.887.262,48 TL’sinin şirket iştiraki olarak aktif varlık olarak bilançoda yer aldığı, şirketin yeni bir yatırıma yönelebilmesi için, yeni bir sermaye artışı yapması gerektiği veya iştiraklerdeki iştirak paylarını satıp buradan sağlanacak kaynağı kullanması gerektiği, bunun da şirket tarafından verilmesi gereken bir kararla mümkün olabileceği, şirket kasasında veya bankada dağıtılabilecek bir varlık olmamasının yanı sıra 2018 yılında da faaliyetten kar elde edilememiş ve dönem zararla kapatılmış olması sebebiyle yeterli kâr dağıtımı yapılamadığı, yönetim kurulu üyeleri hakkında, görevin kötüye kullanıldığı veya yasa ve mevzuata aykırı işlem yapıldığına ilişkin somut iddia bulunmadığı, ibra kararının alınması ve yönetim Kurulu üyelerine TTK 395. ve 396. maddeleri kapsamında izinlerin verilmesi ile ilgili nisapta kendi oylarının hesaba katılmaması gerektiğinden ilgili kararların alınmasında pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin TTK 436. madde kapsamında oy hakkından mahrum olmalarına rağmen oy kullanmış olsalar da kullanılan diğer oyların toplamı basit çoğunlukla kararın alınması için yeterli olduğundan alınan kararların TTK 395. ve 396. maddesine uygun olduğu, sonuç olarak 19.03.2019 tarihli genel kurulunda alınan 2, 3, 4 ve 6 nolu kararların iptaline sebep olacak kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık durumunun mevcut olmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir .
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Tahsil edilmesi gereken harç 59,30 TL olduğundan peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/03/2021

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …