Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/325 E. 2021/86 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/325 Esas
KARAR NO : 2021/86 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2016
KARAR TARİHİ : 10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ticaret Limited Şirketi unvanı ile 2010 yılından bu yana oto kiralama ve alım satım faaliyetlerinde bulunduğunu, iş bu sektörde güvenilen ve tercih edilen bir firma olduğunu, bu nedenle, seçkin müşterilerine kiralamak amacıyla satın aldığı lüks araçlar büyük ölçüde önem arz ettiğini, bu araçların arızalı, bozuk veya herhangi bir şekilde kusurlu olduğunun tespit edilmesi halinde büyük ölçüde itibar kaybettiğini, araçların kiralanmasından vazgeçilmesi sonucunda da bu husus kar kaybına yol açtığını, müvekkilin zarar etmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin , davaya konu aracın kendisine satıldığı sırada davalı tarafından açık, net ve kesin olarak aldatıldığını, müvekkili tarafından öncelikle sözlü, daha sonra … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile kendisine satılan ayıplı aracın ayıpsız olan misli veya üst modelleri ile değiştirilmesi talep edilmesine rağmen davalının kötü niyetli eylemleri nedeniyle davacı müvekkil zarara uğramaya devam ettiğini, müvekkilinin davalı tarafından aldatılmak suretiyle satın almış olduğu aracın ayıpsız misli veya aracın bir üst modeli ile değiştirilmesini talep ettiğini, bu talep borçlar kanunu kapsamında davacı müvekkilin yasal hakkı olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracın tesliminden itibaren öngörülen yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, aksine davacı taraf, araçta değişen parçalar olduğunu aracın satım ve teslimi sırasında bildiğini, keza davacı tarafça delil listesi içinde sunulan “feragatname” başlıklı metin, satın alınan dava konusu aracın belli parçalarının boyalı olduğu ve bu nedenle davacıya özel bir indirim uygulandığı bilgi ve beyanını içerdiğini, dolayısıyla davacı taraf, zaten ilişkinin kurulduğu tarih itibariyle bildiği/vakıf olduğu ve bu nedenle satıcı şirketi ibra ettiği bir durumdan dolayı, 2 yılı aşkın bir süre sonra derdest davayı ikamet ettiğini, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, haksız ve kötü niyetli açıldığını, derdestlik itirazının kabulü ile davanın derdestlik yönünden reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, ayıplı aracın yenisiyle değiştirilmesi davasıdır.
Mahkememizin 06/02/2017 tarih 2016/702 Esas ve 2017/76 Karar sayılı kararı ve “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her ne kadar davacı taraf davalı taraftan aldığı aracın ayıplı çıktığı iddiası ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, uygun görülmediği taktirde ödenen bedelin iadesine ve maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de; dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve beyanlar doğrultusunda satışa konu araçtaki ayıbın satımından önce değişen parçalarının bulunduğu iddiasına dayandığı, davacı tarafça aracı 28/03/2015 tarihinde satın ve teslim alındığı, davacı tarafın beyanlarına itibar edilmesi halinde araçta ki ayıbın 22/04/2015 Tarihinde servis kayıtlarının incelenemesi neticesinde davacı tarafça öğrenildiği, davacı tarafın delil olarak gösterdiği ihtarnameyi 12/05/2015 Tarihinde dava dışı …Tic.A.Ş. Adına gönderdiği, davacı tarafça ibraz edilen feragat başlıklı yazıda açıkça görüldüğü üzere aracın davamızın davalısından alınmış olduğu ancak çekilen ihtarnamenin davamızın davalısına gönderilmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davamızda uygulanacak olan 6102 Sayılı Kanunun 23.maddesi uyarınca ”Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü dikkate alındığında davacının lehine en iyi ihtimalle araçtaki aybı ayıbın 22/04/2015 Tarihinde servis kayıtlarının incelenemesi neticesinde öğrendiği kabul etmemiz halinde davacı tarafın ayıbı 8 gün içinde davalı tarafa bildirmesinin gerektiği, dava öncesi davacı tarafça davalı tarafa ayıp bildiriminin yapıldığına ilişkin delil ibraz edilemediği gibi davanın 29/06/2016 tarihinde açıldığı bu haliyle davacı tarafın davasının hak düşürücü süreye uğradığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davacı tarafın davasının 6102 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın bu karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurması neticesinde İstanbul BAM. 16. H.D.’nin 16/05/2019 tarih 2018/741 Esas ve 2019/1129 Karar sayılı kararının “Davacı vekilinin, dava dilekçesinde; davalıdan satın alınan aracın satışı sırasında müvekkilinin aldatıldığını, ayıplı çıktığını beyanla aracın ayıpsız olan misli veya üst modelleri ile değiştirilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davacı tarafın araçtaki ayıbı 22.04.2015 tarihinde öğrendiği TTK 23.maddesi gereğince sekiz gün içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını gerekçe göstererek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, aracın satışı sırasında sıfır olduğunun aracın sağ arka çamurluğunun, ve sağ arka tamponunun boyalı olduğunun söylenmesine rağmen, 22.04.2015 tarihinde servis kayıtları incelendiğinde, aracın ağır hasarlı olduğunu gördüklerini, müvekkilinin aldatıldığını ileri sürdüğü, mahkemenin davacı vekilinin müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığına yönelik beyanlarını dikkate almadığı anlaşılmakla, 6098 sayılı TBK 231/1 maddesinde, “… Satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının, satılanın kendisine devrinden başlayarak 2 yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı bu sürenin geçmiş olmasında ortadan kalkmaz.” TBK 231/son maddesinde; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükmü düzenlenmekle, mahkemenin bu yasal düzenlemeler gereğince değerlendirme yapması gerekirken eksik inceleme ile karar verdiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf akabinde mahkememizin 2019/325 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada istinaf kararı doğrultusunda 14/10/2020 tarihli duruşmanın 1 nolu “Dosyanın bilirkişiye tevdi ile dosya içerisindeki ayıp ihbarnamesinden davacı tarafından aracın “sağ arka çamurluğun ve sağ arka tamponun boyalı olduğu” hususunun davacıya bildirildiği ve aracın davacının da bilgisi dahilinde ayıplı olarak satıldığı hususu nazara alınmak suretiyle araçta satış anında mevcut olup da davacıya bildirilmeyen ayıpların satış tarihi itibariyle araç bedeline etkisi ve oranı konusunda ek rapor alınmasına,” şeklindeki ara kararı ile makine mühendisi bilirkişi …’den alınan 10/11/2020 tarihli bilirkişi ek raporu ile; dava konusu aracın indirimsiz fiyatının KDV + ÖTV dahil 146.850,00 TL olduğu ve satış aşamasında davalı satıcı ile davacı alıcı arasında imzalanmış olan feragatname başlıklı sözleşmede öngörüldüğü üzere aracın “Sağ arka çamurluğunun ve sağ arka tamponunun boyalı olduğu, satın alımdan önce satıcı tarafından bana açıklanmış olup bu nedenle alınan araca ilişkin ilave bir indirim sağlanmıştır.” şeklindeki bildirim ile zaten ayıplı olarak davacıya satıldığı ve bu ayıp nedeniyle de %12 oranında olmak üzere 17.622,00 TL indirim yapılarak rayiç fiyatının altında olmak kaydıyla 129.243,00 TL’ye davacıya satıldığı, oysa dava konusu edilen değişimlerden dolayı araçtaki toplam değer kaybının 7.342,50 TL olduğu oysa davacının fazladan 8.297,00 TL indirim aldığı, dolayısıyla davacının dava konusu ettiği ayıbın satılan araçta ekstra bir değer kaybına yol açmadığı bu nedenle de ayıbın araçta meydana getirdiği değer kaybının baştan telafi edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Ayıptan kaynaklanan sorumluluk, satıcının alıcıya karşı satılanda bildirdiği nitelikler ile satılanın kullanım amacı bakımından değerini veya ondan beklenen faydayı ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan niteliklerin yokluğundan doğan sorumluluktur. Başka bir ifade ile ayıptan sorumluluk satılana ilişkin olarak bildirilen veya beklenen niteliklerin eksikliği nedeniyle alıcının satıcıya karşı sahip olduğu haklar bütünüdür. (Prof. Dr. Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuk Özel Hükümler, İstanbul Beta Yayınları, sayfa 122) 6098 sayılı TBK’da satıcının ayıptan sorumluluğunu düzenleyen hükümler emredici nitelikte olmadığından taraflar sözleşme ile öngörülen sorumluluğun aksini düzenleyebilir. (Yavuz, a.g.e. S.123) Ayıptan sorumluluk için ayıbın hasarın alıcıya geçmesinden önce var olması ve alıcının satılandaki bu ayıbı bilmemesi gerekir. Aksi deyişle alıcı satılandaki ayıbı kabul etmiş ise satıcının ayıptan sorumluluğu söz konusu olmaz. Şayet satış aşamasında alıcı ayıpları biliyor ise satıcı ayıptan sorumlu tutulamaz. (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara Yetkin Yayınları, s.143)
Dosya içerisinde örneği bulunan feragatnamede yer alan “Sağ arka çamurluğunun ve sağ arka tamponunun boyalı olduğu, satın alımdan önce satıcı tarafından bana açıklanmış olup bu nedenle alınan araca ilişkin ilave bir indirim sağlanmıştır.” şeklindeki ibareden araçtaki ayıbın davacı alıcıya bildirildiği ve davacı alıcının bu ayıpla birlikte satılanı kabul ettiği ve teslim aldığı görülmektedir. Her ne kadar serviste tespit edilen hasarın detayları feragatnamede çok ayrıntılı olarak dile getirilmemiş ise de bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere yapılan indirimin servis kayıtlarında öngörülen ve davacının sonradan öğrendiğini iddia ettiği hasar detaylarını da kapsayacak şekilde satılanda indirim yapıldığı ve bu nedenle davacının bir zararının söz konusu olmadığı ve ayıp nedeniyle aracının değiştirilmesi dahil 6098 sayılı TBK m.227’de öngörülen seçimlik haklarını kullanamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 2.537,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.478,20 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 18.064,45 TL nispi vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 2.537,50 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Bakiye Harç : 2.478,20 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.957,05 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 50,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.000,00 TL
Posta Giderleri : 203,70 TL