Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/25 E. 2019/337 K. 22.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/25
KARAR NO : 2019/337

DAVA : Konkordato Tasdiki
DAVA TARİHİ : 16/01/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato Tasdiki davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin tek ortaklı 7.850.000,00 TL sermayeli, ödenmiş sermayesi 7.200.000,00 TL olan ve araç kiralama faaliyeti gösteren bir şirket olduğunu, şirketin 469 aracının bulunduğunu, diğer davacı …’nın şirketin %100 pay sahibi tek ortağı olup, borçlarının kefaletten kaynaklandığını, turizmde oluşan durgunluk, döviz kurlarındaki yükselişler nedeniyle maliyetlerdeki artışlar, araç kredilerinin yoğunluğu nedeniyle yaşanan nakit sıkışıklığı ve olumsuzlukların üst üste gelmesi nedeniyle şirketin borçlarını ödeyememe ile karşı karşıya kaldığını, borçların %100’nün 2020 yılı başından itibaren 36 ay vadede eşit taksitler halinde ödenmesinin planlandığını, 31/12/2018 tarihli bilançoya ve buna göre oluşturulan belgelerin ve İİK 286. maddesinde belirtilen tüm belge ve kayıtların dilekçeye ekli olduğunu, şirketin öz kaynaklarının artı 8.000.000,00 TL miktarında olup, borca batık durumda da olmadığını belirterek İİK 287. maddesi uyarınca davacı şirkete ve ortağı olan diğer davacıya üç ay geçici mühlet verilmesini, daha sonra bir yıl kesin mühlet verilerek konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Mahkememizce İİK 286.maddesinde belirtilen belgelerin tam ve eksiksiz olup olmadığının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor dosya içine sağlanmış ve uzman bilirkişi tarafından ibraz edilen 21/01/2019 tarihli raporda, dava dosyasına sunulan belgeler ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ibraz edilen mali tabloların ve belgelerin genel muhasebe ilkelerine ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olduğu, belgeler arasında açık çelişki bulunmadığı ve usulsüz bilgi ve belge tespit edilemediği, İİK 286.maddesinde belirtilen belgelerin dilekçeye ekli olduğu açıklanmıştır. Bu doğrultuda davacılar yararına İİK 287.maddesi uyarınca 22/01/2019 tarihinden itibaren üç ay geçici mühlet verilerek geçici komiser ataması yapılmıştır.
Komiser heyeti tarafından gerekli toplantılar yapılarak tutanağa bağlanmış, davacıların mal varlığının tespiti bakımından bilirkişi incelemeleri yaptırılmak suretiyle rapor aldırılmış ve bu çerçevede ön rapor ile daha sonra ara raporları ve sonuçta nihai raporlarını ibraz etmişlerdir.
Komiser heyetince 23/01/2019 tarihinde ilk toplantının yapıldığı, tutanağa bağlandığı, aynı zamanda davacılara yasal bir kısım talimatların verildiği anlaşılmıştır. 29/01/2019 tarihli karar alınarak mal varlığının rayiç değer tespiti yoluna gidilmiştir. Şirkete ait araçların rayiç değerlerinin tespiti için Prof. Dr. … atanmış ve adı geçen bilirkişi tarafından komiser heyetine hitaben 04/02/2019 tarihli rapor ibraz edilmiştir. Anılan raporda davacı şirkete ait kullanılabilir taşıtların 411 adet olduğu, 16 adet leasing yoluyla edinilen araç olduğu, 21 adet aracın çalıntı, 2 adet aracın da kayıp olduğunun belirtilerek toplam aracın 450 adet olup, toplam rayiç değerinin 32.818.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Ayrıca bu araçlardan 39 adedinin satıldığı ve değerinin 1.918.400,00 TL olduğunun ifade edildiği görülmüştür. Raporun ibrazından sonra aynı bilirkişi tarafından düzeltme adı altında 06/02/2019 tarihinde rapor sunulmuş ve bu kez araçların değerinin 52.104.000,00 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Komiser heyetince davacı …’ya ait olan iki ayrı ve şirket adına kayıtlı olan taşınmazların değeri tespit edilmiş ve uzman bilirkişi … tarafından sunulan raporda davacı …’ya ait, … Mah., 338 Ada, 3 Parsel sayılı 4 Bloklu kargir apartman nitelikli gayrimenkulde bulunan C Blok 11 Kat 132 nolu bağımsız bölümün rayiç değerinin 824.520,00 TL, Büyükçekmece İlçesi, 513 Ada 13 Parsel sayılı arsa nitelikle gayrimenkuldeki B1 Blok 4 Kat 18 nolu bağımsız bölümünün 1.485.000,00 TL olduğu, şirkete ait … İlçesi, … Mah., 338 Ada, 3 Parsel sayılı kargir apartman nitelikle gayrimenkulde dupleks işyeri niteliğinde A Blok, Zemin ve 1. kat 7 nolu bağımsız bölümün rayiç değerinin ise 4.032,000,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.
Marka değeri için uzman bilirkişi …’dan 04/02/2019 tarihli rapor alınmış, bu raporda marka değerinin 1.264.196,10 TL olduğu belirtilmiştir.
Geçici komiser heyetince ilk olarak 06/02/2019 tarihinde ön rapor ibraz edilmiştir. Bu raporda, “şirketin adresini değiştirdiği 39 adet aracın rayiç değerinin 3.773.000,00 TL olarak belirtildiği ancak 1.918.000,00 TL bedelle satıldığı şirketin ön projesinde bu araçlarda şirket mal varlığına dahilmiş gibi anılan araçlardan da elde edilecek faaliyet gelirlerinin kaynaklar arasında gösterildiği, markanın …’ya ait olmasına rağmen şirketin rayiç değer bilançosunda şirket mal varlığı arasında gösterildiği, 31/12/2018 tarihli bilançoya dayalı olarak bu davanın açıldığı ve şirket borçlarının bu tarih itibariyle netleştirilmediği, Proforma gelir tablolarına baz olan 2018 yılı satışlarının incelenmesinde şirketin 2018 yılındaki toplam cirosunun 30.692.201,46 TL olarak gerçekleştiği ve bunun 17.792.373,04 TL’sinin araç satış hasılatı olup, kalan 12.899.828,42 TL’sinin araç kiralama gelirinden oluştuğu, buna karşılık 2019 yılı satışlarında tüm satışların araç kiralama geliri gibi tahmin edilerek 26.268.463,25 TL olarak öngörüldüğü, oysa projede araç satışının 2020 yılından itibaren ve 1 milyon TL ile başlayarak devam edecek şekilde araç satışının öngörüldüğü, şirketin ibraz ettiği proforma gelir tablosunda yer alan satışların maliyet tutarıyla proforma nakit satışlarındaki maliyet tutarları arasında farklılığın bulunduğu, İİK 286.maddesi uyarınca sunulması gerekli belgelerin dosyada olduğu ancak şirketin ön projesi ve bu projenin eki niteliğindeki mali tablolarda yer alan bilgiler ve şirket tarafından verilen bilgiler arasında farklılıklar olduğunun” ifade edildiği anlaşılmıştır.
Geçici komiser heyetince rayiç değer bilançosunun çıkarılması için incelemeler yaptırılmış ancak araçların değer tespitine ilişkin Prof. Dr. … tarafından 2 gün arayla sunulan 04/02/2016 ve 06/02/2019 tarihli raporlarda, araçların değeri bakımından fahiş fark olması nedeniyle 08/02/2019 tarihli kararı almak suretiyle araçların rayiç değerinin tespiti için yeniden inceleme yoluna gittikleri ve bu kez Prof. Dr. … tarafından düzenlenen raporu dosyaya sağladıkları, anılan 12/03/2019 tarihli raporda, şirketin toplam aracının 427 adet olup, rayiç değerinin 37.852.567,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Dosyada mevcut bulunan marka değerine ilişkin raporla şirketin rayiç değer bilançosundaki marka değeri arasında ciddi fark bulunması nedeniyle bu konuda yeniden inceleme yaptırılmış ve 06/03/2019 tarihli … tarafından düzenlenen raporda marka değerinin 1.064.000,00 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Geçici komiser heyetince mal varlığının rayiç değerlerinin tespit edilmesinden sonra 14/03/2019 tarihli nihai rapor ibraz edilmiştir. Bu raporda özetle; şirketin ve davacı gerçek kişinin mal varlığının tespiti bakımından yapılan incelemeler ve alınan raporlar ayrı ayrı izah edilmiş ve şirketin komiser heyetine verdiği bilgi ve belgeler ile konkordato projesinde yer alan verilerin birbiriyle uyumlu olmadığı, şirketin muhasebe kayıtlarına göre 31/12/2018 tarihi itibariyle toplam kredi borcunun 4.049.882.485,24 TL. projesin e göre 53.119.972,52 TL, kredi takip tablosuna göre ise 52.888.378,59 TL olduğu, kredi takip tablosundaki tutarın gerçek kredi miktarı borcunun olduğu belirtilmesine rağmen şirket muhasebe kayıtlarında herhangi bir düzeltme yapılmadığı, 31/12/2018 tarihli bilançoya göre dava açıldığı ve borca batık olmadığını belirtildiği ancak 31/12/2018 tarihli bilançoya göre özkaynaklarının eksi 5.374.023,50 TL, 31/12/2018 tarihli komiser heyetince düzenlenen rayiç değer bilançosuna göre 12.309.717,02 TL, bir ay sonra 31/01/2019 tarihli bilançoya göre ise 15.916.753,98 TL miktarında borca batık olduğu, TTK 376. maddesine göre son yıllık bilançonun sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısı veya 2/3’nün zarar nedeniyle karşılıksız kaldığının anlaşılması halinde genel kurulun toplantıya çağrılması ve durumun görüşülmesi gerektiği yasa hükümleri kapsamında ve yapılan incelemeler neticesinde şirketin öz kaynaklarının negatif olup, şirketin borca batık olduğu, şirketin gelir projeksiyonu incelendiğinde, 2017 yılındaki net satış tutarının 22,331.048,86 TL olup, bu miktarın 15.205.582,67 TL’sinin araç kiralama faaliyetinden geri kalan 7.125.466,19 TL’sinin de araç satışından elde edilen gelir olduğu, 2019 yılı öngörüsünde net satış tutarının 26.268.463,25 TL olup, bu miktarın tamamının araç kiralama faaliyetinden elde edileceğinin belirtilip, araç satış hasılatından hiç bahsedilmediği, şirketin halihazırda kiralanabilir 420 aracı olup, araç başına ortalama gelirinin aylık 3.000,00 TL olup, yaklaşık %75 kapasite ile çalışabileceği, bu hususun şirket yetkilisi tarafından ifade edildiği, bu durumda aylık 945.000,00 TL, yıllık ise 11.340.000,00 TL gelir elde edilebileceği, şirketin 427 adet aracı olduğu, bu araçlarının tamamının kiraya verilmesi ve %85 kapasiteyle çalışması ve aylık 4.000 TL’den kiralaya verilmesi halinde dahi yıllık hasılatın 17.421.600,00 TL olabileceği, dolayısıyla şirketin ön projesinde yer alan hasılat tutarına ulaşmasının mümkün gözükmediği, 2019 yılı için ödenmeyen faizlerin yaklaşık 7 milyon TL olmasına rağmen projede bu miktarın 1.538.006,96 TL olarak öngörüldüğü, 2018 yılı için borçlanma maliyetinin başka bir deyişle kredi faizlerinin 8,5 milyon TL olmasına rağmen projede bu miktarın gerçekçi olmayan bir yaklaşımla 1.797,014,89 TL olarak gösterildiği, proforma nakit akış tablosunda yer alan satışların maliyet tutarı ile proforma gelir tablosunda yer alan satış tutarları arasında farklılık bulunduğu, şirketin ön projesinde belirttiği ve kendi veri ve varsayımlarına göre finansman giderleri sonrasında kar üretmesinin mümkün olmadığı, şirket kasası için 31/01/2019 tarihinde nakit ihtiyacı olmamasına rağmen …bank’tan 55.000,00 TL para çekiltiği ve bu tarihten sonra kasa hesabında sürekli yüksek bakiyelerin yer aldığı, 23/01/2019 tarihinde yapılan toplantıda alacakların tahsili için yasal yollara başvurulması ve nakit fazlası halinde günlük repo ve diğer benzeri hesaplarda değerlendirilmesi konusunda talimat verildiği, şirket tarafından 31/01/2019 tarihinde bankadan çekilen para ile ilgili hiçbir açıklama yapılmadığı, yapılan açıklamanın son bir ay içindeki sistem kargaşasından dolayı şubelerde ayrı ayrı biriken paraların bankaya yatırıldığı, bundan sonra biriken paraların gün aşırı yatırılacağı, ayrıca kasadaki mevcut paranın bankaya yatırıldığı ve dekontlarının da ekte olduğunun belirtildiği, şirketin bu davadan önce … 2 ATM’nin … E sayılı dosyasında yaptığı konkordato başvurusunun olduğu, mahkemece 2018/1122 K sayılı 26/12/2018 tarihli kararla davanın reddedildiği ve davacılar yararına 09/08/2018 tarihinden itibaren verilen üç ay geçici mühletin kaldırıldığı, kararın kanun yoluna başvurulmaksızın 15/01/2019 tarihinde kesinleştiği, şirketin 11/01/2019 tarihinde merkez adresini Beyoğlu/İstanbul’a taşıdığı ve huzurdaki bu davayı 16/01/2019 tarihinde açtığı, … 2. ATM’nin anılan dosyasındaki karar tarihi olan 26/12/2018 ile bu davanın açıldığı 16/01/2019 tarihleri arasında geçen süreçte satışını gerçekleştirdiği araçların satıldığı kişiler, satış rakamları ve tarihlerinin bildirilmediği, ön projenin bu araçlar satılmamış gibi düzenlendiği, revize projede sunulmadığı, bu hususun hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğu, davacı …’nın ön projesinin başarısının şirketin projesinin başarısına bağlandığı ve borçlarının sadece şirketin borçlarına kefil olmasından kaynaklandığının belirtildiği, sonuç olarak konkordato ön projesinde belirtilen hasılat tutarlarının mevcut araç sayısı ile gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı, projede belirtilen giderlerde maddi hesap hataları olduğu, projeksiyona ilişkin mali tablolarda maddi yanlışlıkların bulunduğu, şirketin borca batık olup, davacı … açısından da konkordato ön projesinin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı açıklanmıştır.
Geçici komiser heyetince nihai raporun ibraz edilmesinden sonra mahkememizce ilk duruşma 22/03/2019 tarihinde yapılmıştır. Davacılar vekilince, duruşma gününden bir gün önce 21/03/2019 tarihli revize projenin ibraz edildiği ve bu projede %5 tenzilatın ön görülerek dışarıdan 200 aracın kiralanacağı ve şirkete ait 460 araçla birlikte toplam 660 araçla devam edileceği, 2019 yılı içinde araç başına 5.000,00 TL aylık gelir ve araçların %95 kapasiteyle çalışması durumunda yıllık brüt gelirin 37.620.000,00 TL olacağı, yeni faaliyete geçen havalimanı ve … yeni ofislerin açılmasıyla birlikte hali hazırda mevcut olan araçların kiralanmasıyla mevcut ciro ve karın artırılacağı, sermaye artışı yapılacağının ve bir kısım farklı kaynakların öngörüldüğü anlaşıldığından mahkememizce revize projenin değerlendirilmesi bakımından komiser heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Geçici komiser heyetince ek raporun düzenlenmesi aşamasında celse arasında davacılar vekilince bu kez 08/04/2019 tarihli yeni bir revize proje dosyaya ibraz edilmiş ve 09/04/2018 tarihli dilekçe ile, 08/04/2019 tarihli revize projenin sehven taslak çalışma içeren bir proje olmasına rağmen bu haliyle dosyaya ibraz edildiği, bu projenin dikkate alınmayarak maddi hata ve rakamsal içeriklerini düzeltilmiş halini havi 09/04/2019 tarihli revize projenin değerlendirilmesi talep edilmiş ve aynı gün bu projenin geçici komiser heyetine de sunulduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır.
Geçici komiser heyetince ibraz edilen 05/04/2019 tarihli revize projeye ilişkin olarak düzenlenen 15/04/2019 tarihli ek raporda; davacılar tarafından ibraz edilen revize projede tekrar değişiklik yapılarak 09/04/2019 tarihinde komiser heyetine sunulduğu, bu projenin değerlendirilmesi için 12/04/2019 tarihinde toplantı yapıldığı, revize projede maddi hesap hatası olup olmadığını incelendiği ve maddi hataya rastlanılmadığı, içerik yönünden de değerlendirme yapıldığı, konkordato ile amaçlanın, şirketin borçlarının bir plan halinde geri ödemesini sağlamak olduğu, bu planın, nakit akış tablosu içinde görülebileceği, nakit akış tablosuna baz alınanın ise, şirketin bir yıllık dönem içindeki gelir ve diğer faaliyetinin özetinin sunulduğu gelir tablosu olduğu, şirket tarafından ibraz edilen revize projedeki gelir tablosu değerlendirildiğinde, 2019 yılından itibaren yeni araç kiralama suretiyle araç miktarını artırmak ve aynı zamanda 2020’den itibaren uhdesindeki araçları da yıllar içinde satarak 2022 yılına kadar araç satışını tamamlayıp, son yıl itibariyle kiralık araçların kiraya verilmesi yoluyla gelir elde edilmesinin hedeflendiği, Haziran 2019 yılından itibaren yeni 200 adet aracın kiralama yoluyla tedarik edilip, sonraki yıllarda kiralamalara devam edilerek gelir elde edilebileceğinin varsayıldığı, araç kiralama sözleşmelerinin dosyaya ibraz edildiği, araçların kiralanacağı firmaların… çalışan ancak faaliyetlerinin yetersizliği nedeniyle davacı şirketle çalışmak için sözleşme yapmak isteyen bir firma olduğu ve buna benzer başka firmalarının da halen potansiyel olarak tedarikçi anlamında uygun durumda olduğunun davacı şirket tarafından bildirildiği, 2019 yılı için araç başına 2.180 TL-3.800 TL arası aylık kiralama gelirinin öngörüldüğü, bu tutarların KDV hariç tutarlar olduğu, buna göre bir araçtan günlük olarak elde edilebilecek gelirin 73 TL -127 TL arasında bir rakam olarak ortaya çıktığı, KDV dahil fiyatının 86 TL -150 TL olup, bu fiyatların piyasa fiyatlarının altında olması nedeniyle rakip firmalara göre daha fazla gelir elde edilebeceğinin söylenebileceği, araçların ay boyunca %75-85 arasındaki kapasiteyle çalıştığının varsayıldığı, netice itibariyle projede sunulan ve gelirk tablosuna yansıtılan gelir rakamlarının ve dayanağı olan araç adet, kiralama birim fiyat ve araç çalışma verimlilik değerlerinin makul ve öngörü açısından emniyet payı içerir durumda olduğu, kiralanacak araçların maliyeti bakımından yapılan incelemede 36 ay boyunca 2.750,00 TL ‘den tedarik edileceği, buradan hareketle 36 ay boyunca bürüt kar payının %27-38 arasında olacağının söylenebileceği, genel yönetim ve pazarlama satış giderleri öncesi bu oranın piyasa koşullarına göre makul olduğu, mevcut personel sayısında ve diğer alanlarda tasarrufa gidilmekle beraber yeni havalimanında, … ve …’ta yeni ofisler açılarak yapılan giderlerle faaliyetin sürdürüleceği varsayımının yapıldığı, amortisman giderlerinin uyarı üzerine gelir tablosuna doğru olarak yansıtıldığı, revize projede 2018 yılında tahakkuk eden ve ödenmeyen kredi faizi dahil 52.888.378,59 TL tutarındaki kredi yükümlülüğüne ilişkin olarak 2019 yılında finansman giderinin bulunmadığı ve bu konunun şirket tarafından, rehinli krediler için alacaklılarla müzakere etme planı yapıldığından bu kredilerin finansman giderleri (faizleri) 2019 yılına yansıtılmadığının ifade edildiği, giderlerin revize projede detaylı olarak açıklandığı, şirketin faaliyetinin sürdürülebilirliği açısından makul düzeyde olduğu kanaatine varıldığı, nakit akım tablosunda nakit girişlerine ilişkin kaynakların, satışlardan elde edilecek tahsilat, sermaye artışı, şirketin merkezinin satışı, ortağın gayrimenkul satışı olarak öngörüldüğü, nakit akım tablosunda 4.650.000,00 TL sermaye koymak suretiyle ek kaynak sunmayı planladığı, bu tutarın 650.000,00 TL’sinin, şirketin 31/12/2018 tarihli bilançosunda yer alan ödenmemiş sermayenin ödenmek suretiyle tamlanmasına ilişkin olduğu, şirketin 19/03/2019 tarihli genel kurul toplantısında sermayenin 4 milyon TL arttırılarak 7.850.000,00 TL’den 11.850.000,00 TL’ye çıkartılması konusunda karar alındığı, nakten artırılan sermayenin 4/1’nin yanı 1 milyon TL’sinin üç ay içinde, kalan kısmının ise en geç 24 ay içinde şirket kasasına konulacağının taahhüt edildiği, TTK 456.maddesi uyarınca bu sermaye artışının geçersiz olduğu, ancak şirketin aldığı bu kararın, şirketin devamlılığı konusundaki isteğinin göstergesi olduğu, revize projede borçların %100’nün ödenmesinin teklif edildiği ve 2022 yılı sonuna kadar tamamının ödeneceğinin taahhüt edildiği, revize edilen projenin gerek kaynakları açısından gerekse giderleri açısından, dava dilekçesine ekli ön projeden daha makul ve uygulanabilir nitelikte olduğu, şirketin araç değerlerindeki değer düşüklüğü karşılığı olan öz kaynaktaki erimenin şirketin borçlarını varlıklarıyla karşılayamama seviyesine indirgediği, 31/01/2019 tarihli bilançoya göre şirketin borca batıklığının 15.916.753,98 TL olduğu, şirketin finans kurumlarına ve bankalara rehinli borçlarının ana para ve faiziyle birlikte 43.517.978,91 TL ve 251.669,92 EURO karşılığı 1.591.308,90 TL olduğu, teminatı olmayan kredilerden kaynaklı adi borçlarından leasing borcunun 866.860,63 TL ve diğerler kredilerin 10.251.976,78 TL olduğu, bunun dışındaki ticari borçlarının 1.314.122,26 TL olup, rehinli borçlarının toplam 44.905.237,49 TL, diğer borçlarının 10.128.592,87 TL olup toplam borcunun 55.900.690,99 TL olduğu, sonuç itibariyle yeni revize projeye dayalı olarak, kira sözleşmesi kapsamında kiralanan araçların Haziran 2019 tarihinde faaliyete başlanacağı, dolayısıyla hedeflere ulaşılıp ulaşılamayacağının etkisinin kiralamadan sonraki iki ay içinde görülebileceği, … 2. ATM’nin 2018/780 Esas sayılı dosyasıyla 5 aylık geçici mühlet verildiği, mahkememizce de 3 aylık geçici mühletin verildiği göz önünde bulundurulduğunda, bu aşamada ek süre verilmek yerine kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı açıklanmıştır.
Dava, İİK 285.maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Davacıların, huzurdaki bu dava açılmadan önce … 2. ATM’nin 2018/780 Esas sayılı dosyasında konkordato başvurusunda bulundukları, mahkemece 09/08/2018 tarihinden itibaren üç ay geçici mühlet verildiği, geçici komiser heyeti atamasının yapıldığı ve komiser heyetince raporların ibrazından sonra davacılar yararına verilen geçici mühletin 09/11/2018 tarihinden itibaren 2 ay uzatıldığı anlaşılmıştır.
Anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda, 2018/1152 K sayılı 26/12/2018 tarihli kararla, konkordato projesinin başarıya ulaşması ihtimalinin bulunmadığı ve davacılar tarafından geçen süre içinde revize projenin de ibraz edilmediği gerekçesiyle konkordato isteminin reddedildiği ve geçici mühletin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Bu karardan sonra davacı şirketin 03/01/2019 tarihli ortaklar kurulunun merkez adresini Beyoğlu/ İstanbul’a taşıması konusunda karar alındığı, kararın sicile 07/01/2019 tarihinde tescil edildiği ve 11/01/2019 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, davacı …’nın ise Mernis adresini Büyükçekmece/ İstanbul adresinden 04/01/2019 tarihinde Gaziosmanpaşa/İstanbul adresine naklettirdiği, anılan mahkeme kararının, 15/01/2019 tarihinde davacılar vekilince tebliğ alınarak aynı gün kanun yoluna başvurma hakkından feragat edilmesi nedeniyle 15/01/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Huzurdaki bu dava 16/01/2019 tarihinde açılmıştır.
Davacı şirketin …y 2. ATM’nin 2018/780 E sayılı dosyasında yaptığı başvuruda Ağustos 2018 tarihli bilançoya, mahkememize açtığı bu davada ise 31/12/2018 tarihli bilançoya dayandığı anlaşılmıştır. … 2. ATM’de konkordato isteminin reddedildiği 26/12/2018 tarihinden sonra ancak bu dava açılmadan önce şirkete ait ve … A.Ş. yararına rehinli olan 39 adet aracın satılarak bankaya olan borcun kapatıldığı görülmektedir. Davacı vekilince, alacaklı banka tarafından rehinli araçların satışının yapılacak olması nedeniyle karşılıklı anlaşma yoluyla bu araçların satılarak borcun kapatıldığı yönünde beyanda bulunulmuştur. Bu konuda yasaya aykırı bir yön olmamakla beraber şirkete ait 39 aracın satılmasına rağmen başvuruya esas 31/12/2018 tarihli bilançoda şirketin mal varlığında aktifler içinde bu araçların gösterilmesi ve mal varlığına ilişkin belgelerde de aynı yönde beyanda bulunulması, ayrıca şirketin proforma gelir tablolarında sanki bu araçlar şirketin mal varlığına dahilmiş gibi bu araçların kiralamasından da gelir elde edileceğinin öngörülmüş olması davacı şirketin doğru beyanda bulunma yükümlülüğüne uygun davranmadığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, mahkememizce davacılar yararına 22/01/2019 tarihinden itibaren üç ay geçici mühlet verilmiş ve geçici komiser heyeti tayin edilerek yasada öngörüldüğü şekilde komiserlerden raporlar alınmıştır. Davacılar tarafından ibraz edilen konkordato teklifinin incelemesi neticesinde komiser heyetince sunulan 14/03/2019 tarihli raporda, konkordato teklifinin başarıya ulaşamayacağı açıklanmıştır. Duruşma sırasında davacılar vekilince, 21/03/2019 tarihli revize projenin sunulması karşısında bu projenin tetkiki bakımından dosya yeniden komiser heyetine tevdi edilmiş, bu aşamada davacılar tarafından 08/04/2019 tarihinde yeni bir proje ibraz edilmiş ve ertesi gün 09/04/2019 tarihinde, 08/04/2019 tarihli projenin maddi hatalar içerip taslak olduğu ve sehven ibraz edildiği belirtilerek, 09/04/2019 tarihli üçüncü kez revize edilen projenin sunulduğu ve geçici komiser heyetince bu projenin değerlendirilerek 15/04/2019 tarihli raporun ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Geçici komiser heyetince 09/04/2019 tarihli projenin değerlendirilmesine ilişkin rapor 15/04/2019 tarihli olup, yaklaşık 6 günlük süre içinde tanzim edildiği anlaşıldığından mahkememizce geçici komiser heyetinin duruşma sırasında beyanı alınmıştır.
Komiser heyeti duruşmadaki beyanlarında, “revize edilen 09/04/2019 tarihli projenin aynı gün ellerine ulaştığı ve bu nedenle projenin matematiksel olarak uygulanıp uygulanamayacağını tespit etmek anlamında değerlendirme yapılabildiği, başvuru sırasında sunulan projenin araç adedi dikkate alındığında proforma gelir tablosunda öngörülün gelirin elde edilme şansının olmadığının tespit edildiği, yeni sunulan projede maddi hatalar ve hesap hatalarının bulunmadığı, sadece projedeki araç adedi, birim fiyatlar esas alınarak değerlendirme yapıldığı, 2019 yılı için elde edilmesi öngörülen gelirin yaklaşık 16 milyon TL olup, bu bedelin araç adedi ve enflasyon dikkate alındığında makul olduğu, şirketin sermaye artışı için yıllar itibariyle ödenmesi öngörülen miktarlarında makul göründüğü, ancak hali hazırda ödenmemiş 650.000,00 TL sermayesinin bulunduğu, gayrimenkul satışının da öngörüldüğü, ipotekli taşınmazların rayiç değerinin borç miktarından düşük olduğu, ancak taşınmaz satışının yaklaşık iki yıl sonrası için öngörülmesi nedeniyle enflasyon durumu ve taşınmazın değerinin ileride artacağı öngörüsüyle raporda değerlendirmeye alındığı, davacı …’ya ait taşınmazın rayiç değerinden biraz fazla olacak şekilde projede 2,5 milyon TL bedelle satılarak muhtemel gelirin öngörüldüğü, her ne kadar rayiç değer az ise de iki yıl sonra satılacak olması nedeniyle öngörülen değerin makul olduğunun değerlendirildiği, revize projede yer alan ve komiser heyetine ibraz edilen araç kiralamaya ilişkin sözleşmenin hazırlanması veya görüşülmesi aşamasında hazır bulunmadıkları, e-mail yoluyla sözleşmenin gönderildiği ve sözleşmede kesin mühlet verilmesi halinde bu kiralama sözleşmesinin yürürlüğe gireceğine ilişkin hüküm bulunduğu, 2019 yılı için öngörülen gelirler içinde finansman giderlerinin dikkate alınmadığı, raporda bu hususun açıklandığı, esasında finansman giderlerinin dikkate alınması gerektiği, ancak davacı şirketin beyanı doğrultusunda gerekli açıklamaya raporda yer verildiği, incelemenin bir haftalık süre içinde tablolar üzerinde yapıldığı” ifade edilmiştir.
Geçici komiser heyetinin duruşmada alınan beyanları dikkate alındığında, esasında yasada tanımlandığı şekilde ve amacına uygun olarak gerçek bir değerlendirmenin yapılamadığı, zira üçüncü kez revize edilen projenin sadece ibraz edilen tablolar üzerinden analiz edildiği, 09/04/2019 tarihli projenin en önemli noktasının, davacı şirketin başka firmalardan araç kiralamak suretiyle kendi mevcut araçlarını da kullanarak faaliyet geliri elde etmesine ilişkin olduğu, ancak araçların kiralanmasına ilişkin sözleşmenin somut olarak irdelenmediği, sözleşmede kesin mühlet verilmesi halinde Haziran 2019 tarihinden itibaren araçların davacı şirkete kiraya verileceğine ilişkin düzenlemenin olduğu, araçların 01 Haziran ve 15 Haziran tarihlerinde olmak üzere 100’er adet olacak şekilde kiralanacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Başvuruya esas konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığının rapor edilmesinden sonra ibraz edilen revize bir projenin dahi iki kez değiştirilerek geçici komiser heyetince gerçek bir değerlendirme yapılmasına imkan vermeyecek şekilde, geçici mühletin sona ermesine çok kısa bir süre kala ibraz edildiği ve revize edilen projede öngörülen kira sözleşmeleri kapsamında, davacı şirket tarafından kiralanacak araçların Haziran 2019 tarihinde faaliyete başlayacağı, dolayısıyla hedeflere ulaşılıp ulaşılamayacağının etkisinin kiralamadan sonraki iki ay içinde görülebileceğinin komiser heyetince düzenlenen raporda açıkça ifade edildiği, bu durumda projenin başarı ihtimalinin yasada geçici mühlet olarak öngörülen sürelerin sona ermesinden sonra ortaya çıkabileceği, dolayısıyla geçici mühlet içinde revize projenin başarıya ulaşma ihtimalinin olup olmadığının tam olarak değerlendirilemediği kanaatine varıldığından komiser heyetince sunulan 15/04/2019 tarihli raporda, davacılar yararına kesin mühlet verilmesi yönündeki görüşe itibar edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Davacıların, daha önceki konkordato başvurularına ilişkin … 2. ATM’nin 2018/780 E sayılı dosyasında verilen 2018/1152 K. sayılı 26/12/2018 tarihli kararda, ‘ilk önce üç ay olarak verilen ve 09/11/2018 tarihinden itibaren iki ay uzatma süresinden oluşan toplam beş aylık geçici mühlet içinde revize projenin sunulmadığı, projenin sunulması yahut revize edilmesi görevinin konkordato isteminde bulunana ait olduğu, komiser heyetince sunulan nihai raporda sonuç kısmında, içerikteki genel açıklamalardan farklı olarak kesin mühlet verilmesi koşullarının oluştuğu belirtilmiş ise de, bu görüşün ekonomide genel itibariyle görülecek düzelme ihtimaline dayandığı, kesin mühlet verilmesi şartlarının somut proje üzerinden yapılması gerektiğinden, komiser heyetinin raporunun sonuç kısmına itibar edilmediği ve davacılar tarafından revize projenin sunulmadığı” belirtilerek konkordato isteminin reddi ile geçici mühletin kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Anılan mahkeme kararının kesinleşmesinden bir gün sonra açılan huzurdaki bu davada, dava dilekçesine ekli konkordato teklifindeki mali kaynakların, anılan mahkemeye ibraz edilen projedeki mali kaynaklar yönünden bir farklılık içermediği, sadece daha sonra ibraz edilen revize projede kiralama yoluyla araç temin edilerek faaliyette kullanılacağına ilişkin bir farkın bulunduğu, bunun dışında konkordato kaynaklarının aynı olduğu, ancak araçların kiralanmasına ilişkin sözleşmelerin de komiser heyetine e-mail yoluyla gönderilen herhangi bir somut veriyle desteklenmeyen ve ancak Haziran 2019 itibariyle kira konu araçların teslimini öngören sözleşmelerden ibaret bulunduğu anlaşılmıştır.
… 2. ATM’nin 2018/780 E. sayılı dosyasında, revize projenin ibraz edilmemesi olgusunun konkordato isteminin ret gerekçelerinden birini oluşturmasına rağmen huzurdaki bu davada dava dilekçesine ekli olan projenin revize edilmiş proje olmadığı, mahkememizce atanan komiserler tarafından yapılan incelemeler sonucu düzenlenen raporlarda, konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığının tespit edildiği ve bu aşamadan sonra neredeyse üç kez revize edilerek farklı projelerin sunulduğu, iki ayrı mahkemede verilen ve yaklaşık yedi buçuk ayı bulan süre içinde revize edilmeyen projenin, geçici mühletin sona ermesine çok kısa bir süre kala revize edilmesinin TMK 2.maddesindeki dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı, zira konkordato talebinde bulunan şirketin bu başvuruyu yapmadan önce tüm hazırlıklarını gerçekleştirerek şirketin faaliyet konusu ve mal varlığıyla uyumlu olacak şekilde mevcut borçlarını ödeme iradesi ve isteğiyle hareket etmesi gerektiği, bu gereğin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.
Başvuruya esas ön proje hakkında olumsuz görüş bildirilmesinden sonra sunulan revize projenin komiser heyetince sadece tablolar üzerinden ve matematiksel olarak değerlendirilebildiği, somut verilere dayanmadığı ve esasında revize projenin başarısının Haziran 2019’dan sonraki iki aylık sürede değerlendirilebileceği ve anılan dönemde geçici mühlet süresinin çoktan aşılmış olacağı açık olmasına rağmen komiser heyetince ibraz edilen 15/04/2019 tarihle ek raporda, “şirketin daha önceden toplam beş ay, mahkememizde de üç aylık geçici mühlet safhasını geçirdiği belirtilerek artık kesin mühlet verilmesi gerektiğine ilişkin komiser heyeti görüşüne itibar edilemeyeceği kabul edilmiştir. Kaldı ki komiser heyetinin duruşmada alınan beyanlarında, konkordato kaynakları arasında öngörülen taşınmaz satışından elde edilecek gelirin, taşınmazların rayiç değerlerinin üzerindeki miktarlar esas alınarak belirtildiği, 2019 yılı için finansman giderlerinin dikkate alınmadığı, oysa şirketin 2018 yılında tahakkuk eden ve ödenmeyen kredi faizi dahil 52.888.378,59 TL tutarındaki kredi yükümlülüğü bulunduğu ve 2019 yılı için dahi rehinli krediler bakımından faizin işlemeye devam edeceği, ancak bu hususun proforma gelir tablolarında dikkate alınmadığı ve gider olarak gösterilmediği,davacı şirketin araç kiralamasına ilişkin sözleşmelerinin mail yoluyla gönderildiği, sözleşmenin hazırlanma aşamasında veya görüşmelerinde yer almadıklarını” ifade ettikleri de anlaşılmıştır.
Konkordato kaynakları arasında sermaye artışı da bulunmaktadır. Şirketin 2018 yılından 650.000,00 TL ödenmemiş sermayesi olduğu tespit edilmiştir.
TTK 456.maddesi uyarınca ödenmemiş sermaye olması halinde artırım yapılmasının mümkün değildir. Sermaye artım kararı alınabilmesi için öncelikle 2018 yılında yapılan sermaye artışına göre ödenmemiş 650.000,000TL’lik taahhüdün yerine getirilmesi gerekmektedir. Şirketin 19/03/2019 tarihli genel kurulunda sermaye artırım kararı alınarak 7.850.000,00 TL sermayenin 4 milyon TL arttırılarak 11.850.000,00 TL’ye çıkarıldığı ve artırılan sermayenin 1/4’ü olan 1 milyon TL’nin üç ay içinde, geri kalan kısmının en geç 24 ay içinde ödeneceği taahhüt edildiği anlaşılmıştır. Ancak şirketin ödenmemiş 650.000,00 TL sermayesi bulunduğundan 1 milyon TL ile birlikte ödenmemiş 650.000,00 TL sermaye ki toplam 1.650.000,00 TL’nin ödenmesinin zorunlu olduğu ve 650.000,00 TL’lik sermaye ödenmediği sürece 19/03/2019 tarihli sermaye artırım kararının tescil edilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla 19/03/2019 tarihinde sermaye artırım kararının bir neticeye etkisinin olamayacağı sonucuna varılmıştır.
İİK 289.maddesi uyarınca kesin mühlet verilebilmesi için konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunması zorunludur. Projenin başarıya ulaşma ihtimalinin anlamı ise, konkordatonun tasdik koşullarının oluşması ihtimali veya iyileşme ihtimalinin olmasıdır. Bu iki koşuldan herhangi birinin gerçekleşme ihtimali bulunduğunda konkordatonun başarıya ulaşacağının kabulü gerekir.
Somut olayda yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirketin başvurusunda sunduğu konkordato projesinin başarı ihtimalinin bulunmadığı tespit edilmiştir.Bu husus,geçici komiser heyetinin 14/03/2019 tarihli rapor içeriğinden anlaşılmaktadır.
Revize projesinin ise,sadece bir haftalık sürede kağıt üzerinde ele alındığı gibi başarı ihtimalinin, davacı şirketin, başka bir şirketten kiralama yoluyla araç temin etmeye başlayacağı haziran ayından sonraki iki ayda ortaya çıkabileceği zira kiralama yoluyla temin edilen araçların 1 haziran ve 15 haziranda teslim edilmeye başlanacağı ve bu araçlardan elde edilecek elde edilecek gelirin etkisinin iki ay sonra ancak 2019 temmuz ve ağustosta görülebileceği,temmuz ayı itibarıyla iki uzatma süresi de dahil 5 aylık geçici mühletin dolmuş olacağı açıkça anlaşılmaktadır.
Revize projenin değerlendirildiği komiser heyetince sunulan 15/04/2019 tarihli nihai raporda, şirkete bir yıl kesin mühlet verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun nedeni olarak da, şirketin 8 aydır geçici mühlet içinde olması gösterilmiştir. Ancak buna rağmen revize projenin başarı ihtimalinin Haziran 2019’dan sonra anlaşılacağı belirtilmiştir.
İİK 287.maddesinde, üç aylık geçici mühlet içinde konkordato ön projesinin başarıya ulaşması konusunda nihai görüşün verilememesi halinde davacı borçlunun talebi ve komiser uygun görüşüyle veya komiser heyetinin talebi üzerine geçici mühletin en fazla iki ay uzatılabileceği belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından yahut komiser heyetince üç aylık geçici mühletin uzatılması isteminde bulunulmadığı görülmektedir. Esasında uzatım talebinin de sonuca bir etkisinin olmayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, komiser heyetince davacı şirket tarafından revize edilen projenin başarı ihtimalinin iki aylık uzatım süresinin sona erecek olmasından sonraki bir tarih olan Temmuz 2019’dan itibaren değerlendirilebileceği açıklanmıştır. Bu nedenle projenin tam olarak değerlendirmesi yapılamadan kesin mühlet verilmesi yönündeki görüşün kabulü mümkün olmamıştır.
Dosyadaki tüm delillere göre, daha önce yapılan konkordato başvurusunda daha önce ibraz edilen projenin başarı ihtimalinin olmadığının tespit edilmesine rağmen uygulanabilir revize projenin ibraz edilmemesi nedeniyle beş aylık geçici mühletin kaldırılmasından sonra, şirketin sicil adresini ve davacı gerçek kişinin de mernis adresini mahkememizin yargı çevresine taşıyarak, daha önce sunulan projeden bir farkı olmayan sadece dayanılan bilanço tarihinin farklı olduğu, üstelik satılan ve mal varlığından çıkan araçların şirket aktiflerinde olmamasına rağmen mal varlığına ilişkin belgelerde bu araçların şirkete ait olduğunun beyan edilmesi ve gelir projeksiyonuna anılan araçlardan elde edilecek gelirin de katılmış olması, buna göre doğru beyan yükümlülüğünün ihlal edilmesi karşısında, davacıların TMK 2.maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına uygun davranmadıkları, davacıların önceki başvurularının revize projenin sunulmaması nedeniyle reddedilmesine rağmen mahkememize müracaat edilirken önceki projenin revize edilmeyip, mahkememizce verilen üç aylık geçici mühletin sona ermesine bir hafta kala revize projenin sunulması nedeniyle komiser heyetinin gerçek bir değerlendirmede bulunmasının mümkün olmadığı, beş aylık geçici mühletin sona ereceği tarihten sonraki bir tarihte revize projenin başarıya ulaşma ihtimalinin değerlendirilebilecek olması karşısında davacı şirketçe revize projenin ibrazında geç kalındığı, zira geçici mühletin yasal beş ay olup, uzatılmasının mümkün bulunmadığı ve bu süre içinde konkordato ön projesinin değerlendirilerek başarı ihtimali olduğunun tespiti gerektiği, geçici mühlet içinde bu hususun belirlenemeyip komiser heyetince, davacı şirketin sekiz aylık geçiciyi mühletten yararlanmış olduğuna işaret edilerek artık kesin mühlet verilmesi gerektiği yönündeki görüşünün yerinde bulunmadığı, bu haliyle davacılar yönünden kesin mühlet koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği, komiser heyetinin nihai raporunun netice kısmındaki aksi yöndeki açıklamanın benimsenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılarak davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı şirket tarafından ibraz edilen dava dilekçesine ekli rayiç değer bilançosunda borca batık olmadığı belirtilmiş ise de, komiser heyetince yapılan ayrıntılı incelemeler ve kıymet takdirlerine ilişkin raporlara göre oluşturulan gerçek mal varlığı bilançosuna göre şirketin borca batık olduğu tespit edilmiştir.
İİK 287/5 maddesi uyarınca, İİK 291 ve 292. Maddeleri geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacaktır.
İİK 285/5 maddesi yollamasıyla İİK 292 maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığının tespit edilmesi halinde mahkemece tacir olan ve iflasa tabi bulunan kişiler yönünden resen iflas kararı verilmesi zorunludur. Mehaz İsviçre İcra İflas Yasasında, konkordato teklifinin başarıya ulaşamayacağı tespit edilen borçlunun tacir olup olmadığına, yahut iflasa tabi kişilerden olup olmadığına bakılmaksızın hakkında iflas kararı verilmesinin öngörüldüğü, 7101 sayılı Yasayla değişik 2004 sayılı İİK’nun 292.maddesinin gerekçesinde, Mehaz Kanundan ayrılarak biraz yumuşatılmak suretiyle iflasa tabi olmayan kişiler bakımından projenin başarı ihtimalinin olmadığının tespit edilmesi durumunda talebin reddedilerek geçici mühletin kaldırılacağı, ancak iflas kararı verilmeyeceği belirtilmiştir. İİK 292. maddesinde de, sadece iflasa tabi olan kişiler bakımından projenin başarı ihtimalinin olmaması halinde iflas kararı verilmesi gerektiği öngörülmüştür. İflasa tabi olan davacı şirketin konkordato teklifinin başarı ihtimalinin bulunmadığının tespit edilmesi karşısında artık şirketin borca batık olup olmamasının bir öneminin olmadığı, projenin başarı ihtimalinin bulunmamasının, karşılığının, iflas olduğu, anlaşılmakla konkordato projesinin başarıya ulaşacağı yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından ayrıca şirketin borca da batık olduğu anlaşılmakla, geçici mühletin kaldırılarak iflasına karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı …’nın, şirketin tek ortağı ve temsilcisi olduğu ve şirketin borçlarına müteselsil kefil olması nedeniyle konkordato isteminde bulunduğu, ancak adı geçen davacının projesinin ortağı olduğu şirketten bağımsız ve ayrı bir proje olarak kabul edilemeyeceği, İİK 286.maddesinde tanımlandığı şekilde ibraz ettiği bir projenin bulunmadığı, komiser heyetince yapılan tüm açıklamalarda davacı gerçek kişinin projesinin başarı ihtimalinin şirketin projesinin başarılı olması ihtimaline bağlandığı, bu durumun dahi davacının bağımsız bir projeye dayanmadığının delili olduğu anlaşılmakla, davacı …’nın konkordato talebinin reddi ile geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacıların kesin mühlet talebinin REDDİNE ve bu doğrultuda konkordato talebinin de REDDİNE,
Davacı … yararına verilen GEÇİCİ MÜHLETİN KALDIRILMASINA,
Geçici komiser heyetinin GÖREVLERİNE SON VERİLMESİNE,
Geçici mühlet kararıyla verilen tüm TEDBİRLERİN KALDIRILMASINA,
İİK. 288/son maddesi uyarınca geçici mühletin kaldırıldığı ve komiserlerin görevlerine son verildiği, ayrıca tüm tedbirlerinde kaldırıldığı hususunun ilgili kurumlara bildirilmesine ve bu hususun İİK. 166. maddesindeki usulle İLANINA,
Davacı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ açısından;
… Ticaret Sicilinin … nosunda kayıtlı … adresinde kayıtlı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin İİK. 292. Maddesi uyarınca İFLASINA,
İflasın 22.04.2019 günü saat 11:09 itibariyle AÇILMASINA,
İflas kararının derhal iflas müdürlüğüne BİLDİRİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/04/2019

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır