Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/238 E. 2019/921 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/238 Esas
KARAR NO : 2019/921

DAVA : Hakemin Reddi
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 25/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Hakemin Reddi davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleriyle … A.Ş. arasında akdedilen sözleşme nedeniyle müvekkillerine ödeme yapılmaması üzerine tahkime gidildiği, uyuşmazlık için hakem heyeti olarak …’ın başkan, Prof. Dr. … ve Avukat …’ün belirlendiğini, 24/02/2018 tarihli tensip kararıyla göreve başladıklarını, hakem heyetince seçilen 5 kişilik bilirkişi heyetinden keşfen inceleme yapılarak rapor alındığını, daha sonra ek rapor alınması için karar oluşturulduğunu ve müvekkillerinin bu raporlarda davalı …’dan alacaklı olduğunun saptandığını, raporun taraflara tebliği üzerine itirazlara ilişkin dilekçeler sunulduğunu ve davalı tarafından yapılan itirazda bilirkişi heyetinde bulunan mali müşavir …’in müvekkili şirketlerin genel kurulunda katip, oy toplayıcı sıfatının bulunması nedeniyle tarafsız olamayacaklarını ileri sürdüklerini, hakem heyetince bu itirazlar değerlendirilmek suretiyle 08/02/2019 tarihli toplantıda, … Bilirkişilik Bölge Kurulundan temin edilecek isimlerle yeni bilirkişi listesinin oluşturulmasına karar verildiğini, Hakem …’ın katılmadığı, sadece diğer iki hakemin katıldığı 26/03/2019 tarihli toplantıda oybirliği ile yeni bilirkişi heyetinin oluşturulması yönünde karar alındığını, yeni bilirkişi kurulunun hakem heyetince değil, hakem heyeti sekreteri … tarafından belirlendiğini, bu hususun sekreter … tarafından gönderilen 29/03/2019 tarihli mesaj içeriğiyle sabit olduğunu, hakem heyetinin bu davranışının kanuna aykırılık teşkil ettiğini, daha sonra 10/04/2019 tarihli hakem heyeti toplantısına hakem …’ın da katılarak 26/03/2019 tarihli karar ile oluşturulan bilirkişi heyetine olur verdiği görülse de, hakem heyetinin bir araya gelerek müzakere etmeden karar alamayacağı ilkesinden hareketle bu toplantının neticeye etki etmeyeceğini, nitekim hakem …’ın 25/04/2019 tarihli dilekçeyle görevinden istifa etmesinin hakem sekreterince bilirkişi seçimi yapıldığının delili olduğunu belirterek yeni tahkim heyeti oluşturulması yönündeki yasal hakları saklı kalmak kaydıyla diğer hakemler … ve …’ın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevabında özetle; hakem heyetince oluşturulan bilirkişi heyetinde bulunan mali müşavir …’in davacı şirketlerin 2018 yılı genel kurullarını yaparak hazurun listesine katip olarak imza attığının öğrenildiğini, bu hususun araştırılması istemiyle … C.Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyasıyla başvuru yapıldığını, soruşturmanın devam ettiğini, mali müşavir bilirkişi …’in tahkim yargılamasında tarafsız olmadığı hususunun ortaya konulan tüm belgelerle sabit olduğunu, esasında …’le olan ilişkinin davacı şirketlerce de kabul edildiğini, 08/02/2019 tarihli hakem heyetince yapılan duruşmada, bilirkişilerin beyanlarının alındığını, bu doğrultuda …’in reddinin kabul edilerek dosyada mevcut bulunan bilirkişi kök ve ek raporuna itibar edilmemesine ve yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulmasına karar verildiğini, davacılar tarafından atanan hakem …’ın, … 15. ATM’ye açılan davayla reddinin talep edildiğini, ancak adı geçen hakemin görevinden çekileceğini öğrenmeleri üzerine davadan feragat edildiğini ve yerine davacılar tarafından …’lının seçildiğini, huzurdaki bu davanın, davacıların kendi seçtiği hakemin karıştığı olumsuz yargılama süreci sonrasında reddinin talep edilmesi ve devam eden süreçte bu hakemin kendisinin çekilmesi üzerine bir karşılık olarak açıldığını, davacılar tarafından hakem heyetinin iki üyesinin reddi isteminin, tahkim yargılamasında oluşturulan ikinci bilirkişi heyetinin, hakem heyeti yerine hakem sekreteri tarafından seçilmesine dayandırıldığını, bu hususun gerçeği yansıtmadığını, 08/02/2019 tarihli duruşmada alınan kararla … Adli Bölge Bilirkişi Kurulundan seçilmek üzere yeni bilirkişi heyetinin oluşturulmasına karar verildiğini, 10/04/2019 tarihli duruşmada ise davacıların bilirkişi heyeti seçimi konusundaki itirazlarının karara bağlanarak reddedildiğini, bu kararda davacı tarafın hakemi …’ın da imzasının bulunduğunu, HMK 417.maddesinde hakemin reddi müessesinin düzenlendiğini, bu koşulların oluşmadığının açık olduğunu belirterek davacının hakem … ve …’ün reddi isteminin reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Tarafların dilekçeleri ekindeki belgeler, tahkim yargılamasına ilişkin duruşma tutanakları, alınan bilirkişi raporları, yapılan işlemlere ilişkin belgelerin bulunduğu hakem heyeti dosyasının tamamı celp edilip incelenmiştir.
Dava, HMK 417.maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan hakemin reddi istemine ilişkindir.
HMK 316.maddesinde basit yargılama usulüne tabi davalar ve işler sayılmış, f bendinde, tahkim hükümlerine göre mahkemenin görev alınana giren dava ve işlerin basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir.
Anılan bu düzenleme doğrultusunda, davanın basit yargılama usulüne göre görülmesine karar verilmiş ve HMK 320.maddesi dikkate alınarak duruşma açılmasına gerek görülmeksizin dosya üzerinde inceleme yapılarak sonuca varılmıştır.
Tahkim, HMK 407.maddesi ve devamı maddelerinde düzenlemiştir.
HMK 410.maddesinde, tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin uyuşmazlığın konusuna göre tahkim yeri Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen deliller kapsamında tahkim yerinin mahkememizin yargı çevresinde bulunan … ilçesi olduğu, uyuşmazlığın da, tacir olan taraflar arasında akdedilen hasılat paylaşımı sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla, iş bu davaya bakma konusunda mahkememizin tahkim yeri asliye ticaret mahkemesi olarak görevli ve yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Tahkim yargılamasında, hakemlerin red sebepleri HMK 417.maddesinde, hakemin reddi usulü ise HMK 418.maddesinde gösterilmiştir.
HMK 417.maddesinde ” Kendisine hakemlik önerilen kimse, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulları açıklamak zorundadır. Taraflar önceden bilgilendirilmemiş oldukları takdirde hakem, daha sonra ortaya çıkan durumları da gecikmeksizin taraflara bildirir.
Hakem, taraflarca kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı, taraflarca kararlaştırılan tahkim usulünde öngörülen bir ret sebebi mevcut bulunduğu veya tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşullar gerçekleştiği takdirde reddedilebilir. Taraflardan birisinin kendisinin atadığı veya atanmasına katıldığı hakemi reddetmesi, yalnızca hakemin atanma tarihinden sonra öğrenilen ret sebeplerine dayanılarak yapılabilir” denilmiş;
HMK 418.maddesinde ise ” Taraflar, hakemin reddi usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.
Hakemi reddetmek isteyen taraf, hakemin veya hakem kurulunun seçiminden ya da hakemin reddi talebinde bulunabileceği bir durumun ortaya çıktığını öğrendiği tarihten itibaren iki hafta içinde ret talebinde bulunabilir ve bu talebini karşı tarafa yazılı olarak bildirir. Reddedilen hakem kendiliğinden çekilmez veya diğer taraf reddi kabul etmez ise ret hakkında, hakem kurulunca karar verilir.
Hakem kurulundan bir veya birden çok hakemin reddini isteyen taraf, ret talebini ve gerekçesini hakem kuruluna bildirir. Ret talebinin kabul edilmediğini öğrenen taraf, bu tarihten itibaren karara karşı bir ay içinde mahkemeye başvurarak bu kararın kaldırılmasını ve hakem veya hakemlerin reddine ilişkin talep hakkında karar verilmesini isteyebilir.
Seçilen hakemin veya hakem kurulunun tümünün ya da karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin reddi için ancak mahkemeye başvurulabilir. Mahkemenin bu fıkra uyarınca vereceği kararlara karşı (Değişik ibare: 7101 S.K. m.59; R.G: 15.3.2018) “kanun yoluna” başvurulamaz.
Seçilen hakemin veya hakem kurulunun tümünün ya da karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin ret talebini mahkemenin kabul etmesi hâlinde tahkim sona erer. Ancak tahkim sözleşmesinde hakem veya hakemlerin isimleri belirlenmemişse yeniden hakem seçimi yoluna gidilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davacılar vekilince, HMK 418/4.maddesinde ifade edildiği üzere, hakem kurulunun veya karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin reddi talep edildiğinden huzurdaki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında devam eden tahkim yargılamasında üç kişiden oluşan hakem heyetinin bulunduğu ve 24/02/2018 tarihli tensip ile göreve başladıkları, beş kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor aldıkları, davalının rapora karşı itiraz dilekçesiyle, mali müşavir bilirkişi …’i gerekçelerini ortaya koymak suretiyle reddettiği anlaşılmıştır. Davacı şirketler tarafından da, bu bilirkişi yönünden red nedeni olan “davacı şirketlerin genel kurulunda oy toplayıcı katip olarak görev aldığı” hususun kabul edildiği dava dilekçesinde yapılan açıklamalar içeriğinden anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyetinde bulunan mali müşavir …’in davalı tarafından reddedilmesi üzerine hakem heyetince HMK 431/2.maddesi doğrultusunda bilirkişilerin beyanları alınmıştır.
Hakem heyetince yapılan 08/02/2019 tarihli duruşmada bilirkişilerin beyanları alındıktan sonra,
“……. mali müşavir bilirkişi …’in bilirkişilikten reddi talebinin oyçokluğu ile kabulüne,…… adı geçenin bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporun oybirliği ile reddine ve …… yeniden bilirkişi incelemesi yapılması kabul edildiğinden usul ekonomisi gereği … Bilirkişilik Bölge Kurulundan bilirkişi listesinin genel sekreterlikçe temin edilmesine, akabinde listenin hakem heyetince değerlendirilerek aynı konuda ihtisas sahibi kişilerden müteşekkil yeni bilirkişi heyetinin oluşturulmasına oybirliği ile ….karar verildiği” anlaşılmıştır.
Alınan bu karar doğrultusunda, İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulundan bilirkişi isimlerinin temini işlemi genel sekreterlikçe yürütülmüş ve hakem heyetince alınan 26/03/2019 tarihli kararla, beş kişilik yeni bilirkişi heyetinin oluşturulduğu tespit edilmiştir. Anılan kararda, davacı vekilinin ve hakem heyeti üyesi Prof. Dr. …’ın imzasının bulunmadığı görülmektedir.
Davacılar vekilince, reddi istenen iki hakem tarafından yapılan celsede bilirkişi heyetinin oluşturulması hususunun karara bağlandığı, bu kararın, hakem heyetinde bulunan üç hakemin bir araya gelip müzakere etmek suretiyle aldığı bir karar olmadığı, ayrıca bilirkişi isimlerinin ve buna bağlı olarak bilirkişi heyetinin genel sekreter tarafından oluşturulduğu ileri sürülmüştür. Hakemlerin reddi isteminde bu iki nedene ayrıca hakem …’ın istifa etmesine dayanılmıştır.
Bilirkişi isimlerinin hakem heyeti sekreteri … tarafından oluşturulduğu iddiasının delili olarak, adı geçen tarafından, davacılar vekiline gönderilen 29/03/2019 tarihli mesaj gösterilmiştir. Anılan mesaj içeriğinde, yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda uzmanlık alanlarına göre bir liste oluşturulduğu ve bu listenin hakem heyetine sunularak hakem heyetinin takdiri sonucunda beş kişilik bilirkişi heyetinin oluştuğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Davacılar vekilinin iddiasının aksine bu mesaj içeriğinden bilirkişi heyetinin hakem heyetinin takdiri ve seçimi sonucunda oluşturulduğu anlamının ortaya çıktığı görülmektedir. Bunun dışında 26/03/2019 tarihli bilirkişi seçiminin de yapıldığı hakem heyeti kararında iki hakemin imzası bulunsa da, daha sonra 10/04/2019 tarihli toplantı tutanağından anlaşıldığı üzere, “… 26/03/2019 tarihli duruşmaya Prof. Dr. …’ın mazereti olması nedeniyle katılamayacağını bildirdiği, söz konusu duruşma esnasında kendisiyle telefon bağlantısı kurularak görüşlerinin alındığı ve bilirkişilerin seçimi hususundaki itirazların reddi konusunda verilen karara kendisinin de katıldığı, ayrıca bilirkişilerin seçimine herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu nedenle bilirkişilerin seçiminde herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı anlaşıldığından itirazların tamamının reddine karar verildiği” ve bu kararın hakem heyetinde bulunan Prof. Dr. …’la birlikte diğer iki hakem tarafından da imzalanmak suretiyle oybirliği ile alındığı tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca 26/03/2019 tarihli bilirkişi seçimine ilişkin kararda hakem heyetinden iki hakemin imzası bulunsa da, devamında 10/04/2019 tarihli kararın alındığı ve bu kararın 26/03/2019 tarihli kararda imzası olmayan hakem …’ın katılımıyla alınan bir karar olduğu ve bilirkişi heyetinin oluşturulmasına ilişkin itirazların reddedilerek oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına denildiği anlaşılmakla, 26/03/2019 tarihinde seçilen bilirkişi heyetine hakem … tarafından yazılı olarak onay verildiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacılar vekilinin, hakem heyetinde bulunan hakem …’ın olmadığı diğer iki hakem tarafından yapılan toplantıda bilirkişi seçimi yapıldığı bilirkişi heyetinin oluşturulmasına ilişkin kararın yasaya aykırı olduğu yönündeki iddiasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
HMK 417.maddesi uyarınca, hakemlerin reddi isteminin kabulü için, hakemin tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulların gerçekleşmesi yahut taraflarca kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı ya da taraflarca kararlaştırılan tahkim usulünde öngörülen bir red sebebinin mevcut bulunduğunun kanıtlanmasının zorunlu olduğu, davacı tarafından ileri sürülen nedenlerin, bilirkişi heyeti seçimine ilişkin kararın hakem heyetinde bulunan iki hakem tarafından alınması ve bilirkişi isimlerinin hakem heyetince seçilmesi, hakem heyeti sekreterince belirlendiği, ayrıca davacılar tarafından seçilen hakemin istifa etmesine ilişkin bulunduğu, yukarıda da açıklandığı üzere, bilirkişi heyetinin 26/03/2019 tarihli kararla seçildiği, hakem heyetinin tamamının katılımıyla oybirliği ile alınan 10/04/2019 tarihli kararla, bilirkişi heyetine karşı ileri sürülen tüm itirazların reddedildiği anlaşıldığından hakemin reddi koşulllarının oluşmadığı, bunun dışında davacılar tarafından seçilen hakem …’ın istifa etmesinin diğer iki hakemin reddi için gerekçe olamayacağı, reddi istenen hakemlerin kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı ya da tahkim usulünde öngörülen ayrı bir red nedeni olup da bu hususun gerçekleştiği yönünde bir iddia da ileri sürülmediğinden HMK 417.maddesindeki koşulların oluştuğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılarak hakemlerin reddi isteminin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacılar tarafından ileri sürülen, başhakem … ile hakem …’ün reddi isteminin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcı peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.25/11/201925/11/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır

ÜYE …
¸e-imzalıdır

ÜYE …
¸e-imzalıdır

KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 44,40 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Noksan Harç : 0,00 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 270,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Posta Giderleri : 58,70 TL