Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/160 E. 2021/60 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/160 Esas
KARAR NO : 2021/60 Karar

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/09/2011
KARAR TARİHİ : 03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulunun 05.03.2009 tarihli kararına istinaden 12.03.2009 tarihinde yayınlanan duyuru ile akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleri ile bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi kira gibi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin rekabet yasağının süresini uzatacak şekilde kullanılamayacağı bu tür anlaşmaların varlığı halinde 5 yılı aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğde tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının kamuoyuna bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan sözleşmeler kapsamında üstlenmiş olduğu edimlerin yerine getirildiğini,davalılar … A.Ş ile müvekkili arasında 01.11.2005 tarihli protokole göre 15 yıl süreli bayinin tesis edilmesinin kararlaştırıldığını,diğer davalı …’in taahhütname ile borcu üstlendiğini,müvekkili şirketin 15 yıl süre öngörülerek yapmış olduğu yatırımların geçersiz ve müvekkilinin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre semereleri ile birlikte müvekkili şirkete iadesi gerektiğini belirterek davalı bayii tarafından işletilen akaryakıt istasyonuna yapmış olduğu sabit yatırım bedeli olan geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak intifa süresine karşılık gelen kısmının 53.617,00 TL’sinin 18.09.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taraflar arasında 01.11.2005 tarihli protokol imzalanıp buna göre müvekkili şirket adına 3/4 hissesi kayıtlı taşınmaz üzerinde 15 yıllık intifa tesis edildiğini,müvekkili şirketin 4 senedir akaryakıt satışı yapamadığını,davacı şirketin birçok ekipmanları geri aldığını,davanın zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, davacı şirket ile davalılardan ….A.Ş arasında akdedilen bayilik sözleşmesi nedeniyle petrol istasyonu olarak işletilecek tesise yapılan sabit yatırım bedelinin sözleşmenin geçersiz kaldığı süreye göre güncellenerek tahsili davasıdır.
Mahkememizin (Kapatılan … 39. ATM) 12/11/2012 tarih …Esas ve … Karar sayılı kararı ile; “Dava, davacı şirket ile davalılardan …A.Ş arasında yapılan bayilik sözleşmesi gereğince istasyona yapılan sabit yatırım bedelinin sözleşmenin geçersiz kalan süreye göre güncellenmiş olarak bedelinin tahsiline ilişkindir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesi gereğince yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı vekili beyanları, dosyaya sunulan deliller ile tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket ile davalılardan …A.Ş ve Yasın Yaşasın arasında 01.11.2005 tarihli protokolün bulunduğu ve diğer davalının dosyada fotokopisi mevcut taahhütname ile diğer davalı şirketin davacıya karşı doğmuş veya doğacak her türlü borçlarını 1.000.000 USD sine müştereken ve müteselsilen ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faize tazminata ve tüm ferileri ile birlikte ihtara gerek kalmaksızın ödeyeceğini peşinen bildirdiği,davacı şirket tarafından rekabet kurulunun 12.03.2009 tarihinde internet sitesinde yayınladığı duyuru ile bayilik sözleşmesinin başlangıçta öngörülen zamanından önce sona ermesi nedeniyle toplam süreye göre belirlenen sabit yatırım bedellerini kalan süreye tekabül eden kısmının güncellenmiş değerinin talep edildiği,taraflar arasındaki sözleşmesi rekabet kurulunun kararı ile sona erdiği,taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi feshin sonuçlarını düzenleyip 12.maddenin a fıkrasında protokol veya protokole uygun olarak akdedilen bayilik sözleşmesinin P.O tarafından sözleşmenin 11, maddenin a fıkrası gereğince feshi halinde veya iş bu protokolün buna uygun olarak akdedilen bayilik sözleşmesinin bayi adayı tarafından tek taraflı olarak feshi halinde yine bu maddenin CC fıkrasında bayi adayının satış yerinde P.O tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve techizatın ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve techizatı aynen iade etmeye iade edememesi halinde P.O tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa P.O tarafından yapılan sabit yatırımların (Bina,Kanopi,saha betonu gibi) ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin anlaşıldığı, davacının yaptığı sabit yatırım bedellerini,geri isteyebilmesi için taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ya davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesh etmesi yada davalı bayii tarafından haksız olarak fesh edilmesinin gerektiği,sözleşme ne davacı tarafça haklı olarak feshedilip ne de davalı tarafça haksız olarak fesh edilmiş olmayıp bayilik sözleşmesinin rekabet kurulunun 2002/2 sayılı tebliğinde öngörülen sürenin dolmuş olması nedeniyle geçersiz hale geldiği inancı gerekçesiyle sona ermiş olduğundan davacı tarafça sabit yatırım bedelini talep edemeyeceği ve davalı tarafın sabit yatırım bedelini iade etme yükümlülüğü olmadığından davanın sözleşmeye dayalı dava olduğundan zamanaşımı söz konusu olmadığından reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince bu karar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulması akabinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/11/2014 tarih 2014/12402 Esas ve 2014/16245 Karar sayılı kararı ile ve “Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından yapıldığı ve davalı tarafından kullanıldığı iddia olunan sabit yatırım bedellerinin davacı tarafından kullanılamayacak süreye karşılık gelen kısmının güncellenmiş değerinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 10.10.2005 ve 05.04.2006 tarihli sözleşmelerle 5 yıl süreli bayilik ilişkisinin kurulduğu, ancak istasyona ruhsat alınamaması nedeniyle sözleşmenin hukuken yürürlüğe girmediği anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmeler uyarınca ve sözleşme süresine güvenerek yaptığını belirttiği harcama kalemlerini 06.12.2011 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde belirtmiştir.
Bu durumda mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak davacı yanca iddia edilen yatırımların yapılıp yapılmadığı, yapılan yatırımların sökülüp götürülmesinin mümkün olup olmadığı, bu yatırımların davalı tarafça ticari işlerinin devamı için kullanılıp kullanılmadığı, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı, eğer değer katmış ise bunun davacı tarafça talep edilebileceği hususları üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararın BOZULMASINA karar verilmiştir.
Bozma akabinde mahkememizin 2019/160 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada bir kısım davalılar bakımından ilanen tebligat yapıldıktan sonra mahkememizin 12/02/2020 tarihli ara kararı ile Yargıtay bozma ilamı usul ve esas bakımından yasaya uygun bulunmak suretiyle uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat neticesinde makine mühendisi …, inşaat mühendisi bilirkişi … ve sektör bilirkişisi – kimya yüksek mühendisi bilirkişi …’dan alınan 26/10/2020 tarihli bilirkişi heyet raporu ile; talimat yazılan Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 11/09/2020 tarihi saat 14:00 itibariyle “… Mah. 19 pafta, 9838 ada, 1 parsel üzerinde bilirkişi heyeti de refakate alınmak suretiyle keşif yapıldığı, davacı şirket ile davalılar … AŞ ve … arasında 01/01/2005 tarihli protokol yapıldığı, protokol ile bu yer üzerinde 15 yıl süreli bayilik ilişkisi kurulduğu, davanın bayilik sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından yapıldığı ve davalı tarafından kullanıldığı iddia olunan sabit yatırım bedellerinin davacı tarafından kullanılmayacak süreye karşılık gelen kısmının güncellenmiş değerin olan 53.617,00 TL’nin tahsiline yönelik olduğu, ancak taraflar arasında sözleşme akdedilmiş olmasına rağmen anılan yer bakımından ruhsat alınamaması nedeniyle sözleşme kapsamında öngörülen yükümlülüklerin vücut bulmadığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/11/2014 tarih 2014/12402 Esas ve 2014/16245 Karar sayılı bozma kararı ve bu karar doğrultusunda oluşturulan ara kararı doğrultusunda istasyonun kurulacak olduğu yerde keşif yapılmış ise de davacı vekilinin 06/12/2011 tarihli dilekçesinde belirttiği işlerin taşınmazda mevcut olmadığı ve bu belirtilen işlerin davacı tarafından yapıldığına dair mahalde ve dosya kapsamıyla somut bir veriye ulaşılamadığı, yine davacı vekilinin 06/12/2011 tarihli dilekçesinde belirtiği ve davacının davalı bayiye yaptığı iddia olunan sabit yatırımlar listesi incelendiğinde betonlama dışındaki makine ve teçhizatın sökülüp götürülmesinin mümkün olduğu ve ancak keşfin yapıldığı tarih itibariyle istasyonun yapılacak olduğu taşınmazın tamamen boş olduğu, akaryakıt istasyonu amacıyla faaliyeti ile ilgili herhangi bir tesis ve yapının bulunmadığı, davaya konu edilen 26 kalem işlemin 2 kalem altyapı beton dışında hiçbir tesisin davaya konu taşınmazda bulunmadığı ve taşınmazda herhangi bir ticari faaliyetin sürdürülmediği, salt altyapı – betonlama işinin de amaç doğrultusunda kullanılmaya elverişli olmadığı ve bu nedenle davaya konu edilen yatırımların taşınmaza herhangi bir değer katmadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, daha önceki mahkeme kararı ve Yargıtayın bozma ilamında mahkememizce yapılması öngörülen tespitler doğrultusunda yapılan keşif akabinde düzenlenen 26/10/2020 tarihli bilirkişi raporu ile dosya kapsamıyla davacının yaptığını iddia ettiği işleri yaptığını ispat edemediği anlaşıldığından ve bu haliyle davalıların sebepsiz zenginleşmesine sebep olacak dava konusu iş ve işlemlerin davacı tarafından ifa edildiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 796,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 736,95 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.770,21 TL nispi vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’ye verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 796,25 TL
Karar Harcı : 59,30 TL
Bakiye Harç : 736,95 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 6.392,00 TL

Davalı … Gider Avansı
Yatırılan Avans : 100,00 TL

Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.945,10 TL
Posta Ve Diğer Giderler : 2.614,70 TL